Minicik,rengarenk kır çiçeklerinden yaptığım bir demet sevgi getirsem sana,hırçınlığını bir saniye olsun unutur da ,sevgi dolu bir bakış lütfedermisin bana…Ya da sedefi yanar döner renkte bir istiridye kabuğu versem sevgi ifadem olarak,onu bulduğum denizin kokusunu hisseder gibi havayı ciğerlerine doldurup,sarılır mısın boynuma.Bunların hiçbirini yapmazsın değil mi,çünki sen sevmek nedir bilmezsin ki;hamurunda eksiklik var,hayata tat veren sevgi konulmadan karılmış harcın,o yüzden de kıtır kıtır olmuşsun,herkesin kolayca ulaşabildiği raf bisküvileri gibi,yirmibeş kuruşa satın alınıp,tüketilir olmuşsun.Tercihler insanların elbette lakin herkesi de kendin gibi bilme,kimileri de açlığını bisküvi ile geçiştirmez,unutma……
duygusallık hakkında tüm yazılar
Asrın Delisi
Chat Noir 1 | 08 February 2011 16:51
Hey söyleyin dostlar asrın delisi konuşuyor!
Sevgi yalan mı, yalan mı bu dünya?
Sıcak bakışlar, cıvıl cıvıl gülüşler,
Dostluklar yalan mı, bu çıkar dünyası mı?
Hey söyleyin dostlar asrın delisi konuşuyor!
Neden
Chat Noir 1 | 07 February 2011 16:48
Yaşam bu kadar güzelken,
Üzülmek neden?
Ömür bu kadar kısayken,
Ağlamak neden?
Herkesi yaratan birken,
Bu sevgisizlik neden?
Herkesin birbirine ihtiyacı olduğu sırada,
Bu yalnızlık neden?
Herkes bu kadar bencilken,
Bu duygusallık neden?
Güliz Ardilli / İstanbul / 1997
Evlat Acısı
vatanda | 11 December 2010 11:21
Sokaklar ıssız, yağmur çiselemekte
Yüreğim yanlız,yoğun ve karmaşık
Çevremde acı, gözyaşı ve hüzünle birlikte
Yoğun karanlığın içinde ıslanıyoruz hep birlikte
Oysa mutluyduk gün doğumunda
Işıl ışıldı dünya, neşe umut bütün yüzlerde
Mutluluk, huzur ve kuş seslerinde
Merhaba diyorduk yeni güne
Acı bir frenle yankılandı çevre
Uçan kuşlar ve şaşkın bakışlar eşliğinde
Zaman sabitlendi, adımlar tek bir yöne
Acı çöktü huzur ve mutluluğun üzerine
Koştuk her yönden yerde yatan kazazedeye
Bakıyordu bize taptaze, duru bir ifadeyle
Nefes almıyordu ama bakıyordu yinede
Her zamanki gibi bütün güzelliğiyle
Sevmek erkek adam işidir
nebilim | 20 November 2008 16:10
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Sevmek_issiz_adam_degil_erkek_adam_isidir_209623_4&tarih=20.11.2008&Newsid=209623&Categoryid=4&wid=58
yelkovanın her oynayışı…
madabout | 09 October 2008 12:21
Şuan tek isteğim; kaybolup gitmek…
Arkamda bırakmak herşeyi…
Tüm benliğimi.
Çünkü acı veriyor…
Çünkü her seferinde neden diye sorular oluşuyor beynimde…
Her geçen dün daha fazla özlüyorum seni…
Zor engel oluyorum kendime..
Bizim adımıza birşeyler yapmamak için…
Sen gittin sen yap istiyorum…
Çünkü biliyorum, yapmıyorsan eğer sebebi var…
Ama aramıyor olman her geçen gün daha fazla acıtıyor canımı…
Her geçen saniye ümidim tükeniyor…
Her geçen dakika biraz daha emin oluyorum artık gelmeyeceğinden…
Bekliyorum…
Devamlı bekliyorum…
Yelkovanın her oynayışında elim gidiyor telefona…
Sonra umutsuzca çekiyorum elimi…
Durgun, küskün ve dargın oturuyorum köşemde…
Eksiğim işte…
Yoksun…
Gittin, ama giderken neden içimdeki seni de götürmedin?
Evet beni üzmeye hakkın yok…
O günde söyledim, şimdi de söylüyorum…
Beni mutlu görmek istiyorsan eğer, çabalamalısın mutlu etmek için…
Biliyorum gelmeyeceksin artık…
Ondan bende gidiyorum artık buradan…
Hoşçakal sevgili…
şubat sonu.2008
NÜ, HEYKEL VE REKLAMLARDA KADIN
teacher07 | 09 May 2008 16:43
Genel anlamda sanatta çıplak insan figürünün kullanıldığı ürünler için bir tanımlımdır “Nü”. Çıplak sözcüğünün insanı tanımlamasına rağmen, çıplak kadın figürleri için kullanılagelmektedir. Çıplak, birçok uygarlıkta, dinsel törenlerde, büyü şölenlerinde önemli koşul sayılmıştır. Bereket simgesi olarak kullanılmıştır. Arkoik dönemde ölüm simgesi, Ortaçağda saflık ve temizliğin simgesi, Rönesans’ta insan ve doğa ilişkisinin simgesi sayıldı. 19. Yy.da Goya’nın metresi ve Maneti’n Sokak kadınını betimlemesiyle idealleşme eğilimi sona ermiştir. Daha sonraki yıllarda duygusallık ön plana çıkmıştır. Çıplaklığın gerçekçi kimliğe dönüşmesi Courbet, Degas, Renoir’in tablolarıyla oluşmuştur. Son yüzyılda çıplak tarih boyunca üstlendiği simgesel tanımlamalardan kurtulmuş görünmüştür. Türkiye’de çıplak, gerek minyatür geleneği içinde, gerekse resimde batılılaşma süreci içinde ele alınmıştır. Canlı modellerden çıplak çalışan; 1914 kuşağı ressamlarımızdan Ruhi Erel, İbrahim Çallı, Namık İsmail gösterilir. Bu dönemdeki duygusal yaklaşım, daha sonra Kübist ve soyut eğilime dönüşmüştür.
Ben duygusal bir kızım..
darjeeling | 20 February 2008 22:52
Ben duygusal bir kızım..
Burnumun direği sızlıyor şuan. Demin bir sahne vardı dizide.Kadın, gerdek gecesi için hazırladığı ve hiç giymediği saten geceliğini koydu bavula, o ilk gece için.. Adamla kadın arasındaki o ilk heyecana tanık oldum. Kendi ilklerimi hatırladım. Onun beni ilk öpüşünü, ilk haftamızı, elimi tutmaya çalıştığındaki çekingenliğimi, sarılırken kaçmaya çalışan tavırlarımı ve bunların hiçbirinin yapmacık olmadığını.. Bana olan düşkünlüğünü hatırladım. Saçımın teline zarar geldiğinde bana gösterdiği özen ve ihtimamı.. Biri kötü bir laf ettiğinde beni savunan o cümlelerini. Beni değişik yerlere götürme heyecanını, tavlada beni yendiğinde duyduğu mutluluğu.. Beni ailemin yanına götürdüğünde babama olan samimiyetini, ve ardından gelen aile gibi olduğumuzu hissedişim.. Bir Amerika macerası. Bitmek tükenmek bitmeyen özlem dolu bir bekleyiş. Her gün sabaha karşı uyanıp onun sesini duymayı beklemek.. Bunu şimdiye dek kimse için yapmadığımı hatırlamam..
Ben çok sevdim, onun beni sevişini de sevdim.Onun bir zamanlar bana gösterdiği yakınlığı sevdim..
Ben duygusal bir kızım. Onun resmine bakınca hala gözlerim dolar, yarın göreceğimi bilsem ve hala onunla olsam bile.. Ben Türk Sinemasının rol yapmadan ağlayan tek oyuncusuyum.. Herhalde bu yüzdendir ki, şimdiye dek hep kaybettim.. Ya da kim kaybetti? Söyleyin bana………..
aşk yasak mı?
dimoedes | 10 October 2007 10:52
bu hikaye şuan benim olduğum yerden ama memleketim değil yaşamak zorunda olduğum yer geçici süre için… bu hikayeyi okurken dar görüşlü düşünün çünkü buradaki insanlar diğer insanlara göre yaşamak zorunda bırakılmış küçüklüklerinden beri…Kadın adamı çok seviyor ailesi istemiyor fakat bütün olumsuzluklara rağmen evleniyorlar.. adam kadının çevresi sayesinde kariyer yapıyor… ilk gece adam farklı şekilde ilişkiye girmek istiyor kadın kabul etmiyor ve kavga ediyorlar ama kadın adamı terk edip giremiyor çünkü baba evinden çıkarken babadı bu evden gelinliğinle çıktın kefeninle girersin diyor.. ilk gece kadının başına gelen bunlar bunun gibi bir sürü örnek var adam kadını aldatıyor evden kovuyor on kişinin altında görsem umursamam diyor bütün bunlara rağmen hala kadın adama hizmet ediyor hatta ayaklarını bile yıkıyor.. kadın en son çareyi çocuk yapmakta buluyor ve bir erkek çocuğu dünyaya getiriyor ama buda çare olmuyor çünkü adam oğlunu kabul bile etmiyor elinden uttup gezdirmiyor ateşler içindeki çocuğu hastaneye götürmüyor… 9 yıl geçiyor ve adam evi en sonunda terkediyor ve başkasına gidiyor eşini mahkemeye veriyor… bu arada kadının halini düşünün.. derken bu kadına birisi yaklaşıyor ona kadın olduğunu hatırlatıyor onunla ilgileniyor kadının hayatındaki bütün boşlukları dolduruyor.. sizce bu kadının boşanmadan duygusal olarak biriyle yaklaşması yanlış mı??
NEDEN BUNU BANA YAPTIN ?
haberhaberhaber | 24 September 2007 09:37
Bizim tattıklarımızı sizinde de tatmanız dileği ile,vefasızlara
>
Düşündüm de genelde biten birliktelikler de hep tek taraf üzülüyor acı çekiyor ve ayrılmak istemiyor. Şöyle etrafıma yaşanmışlıklarıma bakıyorum. Evet evet.
Anlaştık canım aramızdaki sevgi bitti birbirimizi yıpratmaktansa ayrılmaya karar verdik. Koca bir yalan. Birisi hırtlık etmiştir diğeri de bunu kabullenmeyip istemeyerek içi acıyarak bu koca yalanı söylemek zorunda kalmıştır. Yalnız kaldığında günlüğüne yazdığı yazılar. Buyrun