bildirgec.org

duygu hakkında tüm yazılar

aşığım nokta kom

taha3045 | 16 May 2009 10:21

Ben artı sen eşittir sevgi seli
Formülünü bir kimya kitabında gördünüz mü?
Ne bildiniz? ne duydunuz?
Şöyle bir deliren var mı hayatta,
olur olmadık yere
Yada bir deliyi seven var mı?
Boyutsuz, sorumsuz
Ne kadar engel çıkarsa çıksın karşısına
onları küçücük gören var mı?
küçük zararsız bir böcek gibi
ezilmeye mahkum.

Belki biraz benim gibisini bilirler
biraz da delileri
Ama içimizdekileri kim bilebilir?
Oluşturdugumuz muhteşem formülü
asla çözemezler
profesör dahi olsalar.

Mesela senin tabagında bıraktıgın, bir parçayı ağzıma atınca aldıgım çok çok özel tadı.
Deliren var mı aranızda?
Sarıldıgındaki romantizmin hemen ardından
birbirinin gözüne muzırca bakıp,kahkahaya boğulan.
Yada bağıra çağıra edilen
abes bir kavgadan zevk alan

Özel günlerden nefret ediyorum

makaleci | 11 May 2009 11:03

Yok analar günü yok babalar günü, daha olmadı sevgililer günü, vay efendim ve hatta dünya sex günü vs.

Tükettirmek için, hediye ambalajına sarmak için duygularımız çalışın bakalım…

Öyle kapital bir düzenin içindeyiz ki, Allah muhafaza…

Bu işin bir tek amacı var; suçlu psikolojisiyle bu söz konusu günler arifesinde hediye alma ruhuna gir, borç bulup da almak pahasına da olsa gir abi… Mecbursun ya (!) …!

Anasız bir çocuk, ya da evladına hasret bir ana ; son bir haftadır tv izleyebildi mi acaba merak ediyorum. Dakika başı bir ürün reklamı, fonda bir duygu seli; Yok efendim baba anneme bunu da alalımlar…yok efendim sen bi meleksin canım annemler…Ayıp gibi geliyor bu kadarı da…

kazık

taha3045 | 09 May 2009 13:04

Kendimi pek bir hüzünlü gördüm bugün, sürüklenmiş götürülmüş,
yaşamının bir kısmı alınmış biri gibi…
Hüznüm beni beni benden almış,
format atılmam gerek acilen,
sıfırlasın biri gelip harddiskimi,
hatta dip formatı gerek bana
hafızamı kaybetmek istiyorum,
hiç yaşanmamış olsun bazı yaşadıklarım,görülmemiş, duyulmamış,
tadılmamış olsun ben tarafımdan.

Bugün kendimi pek bir ümitsiz gördüm,
nereye baksam bin anlam yüklemişim,
ayna neden beni böyle çirkin gösteriyor?
oturdugum koltuk neden böyle rahatsız
bardak bile düşman düştü kırıldı,
telefonum ise alabildigine sessiz,
sanki beni öldürmeye yeminli.

aşkın aşkınlığı

taha3045 | 20 April 2009 10:49

Aşk ne kadar büyük bir şey Yarabbim. Soylusundan, hırsızına,kraliçesinden, amelesine kadar pençesine alıyor,bir ölüme bir aşka çare yok. Herkes farklı dile getirse de aşk aşktır, kimisi tek taş pırlantayla, yada çok özel bestelerle kimisi ağlayarak veya sessizce içinden yaşar aşkı ama hep birşeyler dile getirilir.

Burada bugün beste yapma, hediye alma gibi imkanı olmayan, belki yüzüne aşkını itiraf etmekten çekinen,belki de istenmediğini bilen yada kendisine denk olmayan birini seven ,olmayacagından haberdar yada umutlu ner olursa olsun aşka dair sağa sola karalanan duyguları yazacağım. Bunlardan bir kısmını ordan burdan hatırımda tuttum bazılarını bazı kaynaklardan okudum hepimizin bildiği bildiğimiz duvar yazıları, ülkemize has aklınca aşkı anlatan aslında duvardan çok kaldırımda,araba camında, okul sırasında yada nezarethanede karşımıza çıkan kazınmış cümleler.Bunların yanında bildiğimiz şairlerin,filozofların aşka dair sözleri, kısaca sınıf yada kültür ayırd etmeksizin aşka dair karalanan her cümleden parçalar.

bir şey yapmaya gerek yok. gecikme yeter

taha3045 | 17 April 2009 11:02

Oturup düşündünüz mü hiç? Aslında daha yaşlanmadım, her ne kadar ölüm paralı değil sıralı da olsa ,yarına çıkıp çıkmayacagımızın garantisi olmasa da sonuçta uzun yıllar var önümüzde, yolu yarılamadım bile belki yada sona tamamen yakın ancak sonuç itibarıyla, çok uzun yaşamasak ta yaşadık birazcık.Bu yaşa geldikten sonra oturup düşünen var mı? Ana ,babamız biz küçücükken başladılar bizim gelecegimizi düşünmeye, onların anneleri de onlarınkini düşünmüştü bu kısırdöngü misali uzayıp gidiyor.

Peki düşünen oldu mu hiç. Bu yaşa geldim hayatı diledigim gibi yaşadım mı? Güzel bir hayat yaşadım mı? hayatımı düzeltebilme şansım var mı? Bu yaşa kadar hayalini kurdugum neyi yaptım veya yapamadım? Kimleri mutlu,kimleri mutsuz ettim? Yüzleşen oldu mu hayatıyla, pişmanlıklarının sayısı , iyikilerden daha mu çok daha mı az?

ölü bir adam

taha3045 | 13 April 2009 15:52

Adını bilmediğim bir kafetaryadayım, girerken adına sanına bakmak aklıma gelmedi, tek başıma oturmayı severim böyle ama ille masada oyalanmam gerekiyor, etrafı izlemek çok salakça geliyor bana, sanki kadın kız görmeye gelmiş hıyarlar yada çiftlere bakıp iç geçiren aşk fakiri adamlar gibi görünmek istemiyorum. O yüzden kahvemi içerken ya dergi falan okurum yada bilgisayarımla içiçe geçerim.

Bugün de burada yazayım dedim, bir bahar günü,olması gereken dışarda olmak, yeşilliklerle yeşerip, güneşle ısınmak . Ama hala insanlar alışveriş merkezlerinin kasvetine hapsolmakta kararlı, buna bende dahilim. Bahar havasının tadını çıkarmak dururken gelmiş burada kahve içiyorum.

sevişirken..

admin | 25 February 2009 17:49

Artık övünülecek beraberlikler yaşayamıyorum, sevgisiz, sakız gibi yapış yapış ve sperm gibi akışkan ilişkilere alıştım ister istemez. Beraberliklerin saygısız, bir o kadar da saglıksızım diye bagırıyor sanki, midemiz bulanıyor, dişimiz ağrıyor ama yine de beraber olmaya çalışıyoruz hayatta hiçbirşey paylaşmadan.

Değişmemeliyim belki dolgun kalçalara gerçek aşkı, değişmemeliyim bir anlık zevke sevgiyi, sevginin sonu acı oldugu sürece yorgun bir kalpten daha önemli seviyesiz birliktelik, aşk fakiri bir fahişeyle geçirilecek tek bir gün, bir parça sevgi diye beynimi yiyip bitiren, fedakar insandan daha az acı verir hatta hiç vermez.

erkeğin gözyaşları

taha3045 | 12 February 2009 16:24

Erkeklerin ağlayıp ağlamaması konusu yıllar boyu kişilere meşguliyet vermiştir. Erkek adam ağlamaz, delikanlı adamın gözyaşı olmaz türünden söylemlerin yanı sıra çekinmeden ağlayan erkek türleri de mevcuttur.

Evet ağlarız , hemde bazen kadınlardan daha güzel ağlarız, çünkü gözyaşlarımızı silah olarak kullanma kabiliyetimiz olmadığı için bizim gözyaşlarımız tamamen gerçektir. Ağlamayan varsa da ağlasın tavsiye ederim Ağlamak ne babalığa, ne paşalığa, ne otoriteye nede erkekliğe zeval getirir.

boşluklar 2

taha3045 | 12 February 2009 15:05

Konuşmaya başlasam bağırıp çağıracağım, ama kendi kendime susmaya mecburum, kendimi buna zorunlu kıldım. Sevginin sadece bize değil, tüm dünyaya yeteceğini zanneden nesli tükenmekte olan Akdeniz Foku gibi bir insanım işte.

Ayrılan her insan gibi bende yorgunum, hemde bir hayli yorgun, kısacık zaman diliminde tarihin pek çok dönemini yaşamış, uzun uzun yolculuklara çıkmış gibiyim, hem geçmişi, hem geleceği hem sevgiyi hemde acıyı gördüm. Yüreğe inanmanın işe yaramadığını öğrendim. Onunla olurken kendimi öldürmüşüm anladım.Onun zevkleri, mutluluğu, uykusu bile aldığım nefesten önde gitmişken, şimdi oda aldı başını gitti,yavaş yavaş öldüm.

GÖZLERİ KAPAYALIM,YENİDEN DOĞALIM

il mare | 11 February 2009 18:24

Hadi biraz oturup tüm yalanlar arasından henüz doğmamış gerçeklerden bahsedelim.doğmaya yüz tutup yarıda bırakılmış,tamamlanmamış,kimi zaman fazla erken ve çoğu zaman da fazla geç bizi bulmuş ya da kendimizi, ellerimizi kollarımızı saklandığımız yerden sağa sola sallayarak zorla buldurttuğumuz bi dolu şeyden… Ya da yok yok… Bunlar her yerde…Güzel çirkin, verimli verimsiz ,doğru yanlış da olsa birşeyler her biyerde,dışarı çıktığımızda kollarımızla bir sağa bi sola itiştiriveriyoruz hepsini bu havuzda boğulmamak için,kalabalıklar her yerde… Biz iyisi mi bi dünya kuralım kendimize… 🙂 Ve önce bizi değiştirelim gene.