bildirgec.org

durrell hakkında tüm yazılar

ISLOMANIA – 2- Kim “Kaçmak” İster?

tenedian | 04 October 2006 05:04

ISLOMANIA – 2- Kim “Kaçmak” İster?
Konu ile ilgili ilk yazıda tanımlarla uğraştık daha ziyade. Şimdi madem islomanyak olma durumu tıp kitaplarına girmemiş ruhsal bir arıza, öyleyse önce tanımı hatırlayalım:” Islomanyaklar adalarda karşı konulmaz bir çekicilik bulan ve adalarda dogmasalar bile, buralara ellerinde de olmaksizin katma deger ekleyen insanlardır.” Cunku islomanyaklar aslında kendi kafalarındaki cenneti yaratmaktadırlar…” Sonra da kim bu manyaklar ona bakalım…
Ne güzel köyler var yemyeşil, etraf bereket fışkırıyor. Fışkırıyor fışkırmasına da bizimkiler hiç heveslenmiyorlar oralara. Varsa yoksa kara kuru adalar.
Çünkü ada “dışarıdan” ayrıktır, anakaradan – gerçek dünyadan- kopmuştur. Dışarısı kalabalık, karmaşık ve kaotiktir. Halbuki adanın her anlamda sınırları bellidir. Yüzölçümü, nüfusu, ilişkileri,….Acele edenler dışarıdan bir sebeple geçici olarak gelenlerdir. Adada yaşayan aceleye gerek duymaz. Zaman boldur ve çok yavaş ilerler. İslomanyaklar, bilerek ya da içgüdüsel olarak adalara koşarlar. Çünkü yapmak istedikleri vardır ve dışarıda ideallerini gerçekleştirmeleri zordur; ya güçleri yetmez “dışarısı” ile uğraşmaya, ya vakitleri yoktur. Adalarda ideallerini daha kolay gerçekleştireceklerini düşünürler. Ve bu doğrudur ! Çünkü ada sanki dışarısı ile boğuşmaya gücü yetmeyenler ve idealleri olanlar için yaratılmıştır. Ya da şöyle de denilebilir: Güçlerinin çoğunu ideallerine kanalize etmek isteyenler için…Konusu adalarda geçen romanları, onların kahramanlarını düşünün: A.Huxley’in “Ada”’sı, L.Durrell’in “Reflections on a Marine Venus” (ki Durrell’in bir heykeli kavga kıyamet geçenlerde Korfu adasına dikilmiştir), Thomas More –Utopya, William Golding ve niceleri. Don Kişot’u hatırlayın: Sancho Pansa’nın efendisinden en büyük beklentisi hizmetlerinin karşılığı olarak ona bir gün bir ada bağışlaması değil miydi?
Madem ruhsal bir arıza bu islomania, elbet tedavisi de vardır. Tembellik etmek veya idealleri gerçekleştirmeye çalışmak değil tabi. Onlar olsa olsa sebepleri olabilir.
İlacı ise neredeyse bütün adalarda bol bulunan birşeydir: Şarap!

ISLOMANIA: Ada Manyaklığı

tenedian | 29 September 2006 00:00

Islomania: Ada Manyaklığı
Tıbbi kitaplarda bulunmayan ruhsal bir rahatsızlık islomania. Bu kavramı ilk kez Lawrence Durrell “Reflections on a Marine
Venus” kitabında kullanmış. Durrell adı geçen kitabında islomania’yı şöyle tanımlıyor:

” Gideon’un karalama defterleri arasında bir gün, daha tıp bilimine geçmemiş hastalıkların bir listesini bulmuştum, bunlar arasında çok seyrek rastlanan ama tanınmadığı da ileri sürülemeyecek bir ruh hastalığının adı olarak “Islomania” sözcüğü de göze çarpıyordu. Bunu açıklamak için Gideon, adalarda her nasılsa karşı konmaz bir çekicilik bulan insanların olduğunu söylerdi hep. Bir adada, denizle çevrili küçük bir dünyada olduklarını bilmek bile, böylelerinin içini sözle anlatılmaz bir esrimeyle dolduruverir. Bu doğuştan ada-tutkunları, derdi Gideon, doğrudan doğruya Atlantislilerin soyundandırlar, ada yaşamına bilinçaltlarında süren özlem, yitik Atlantis ülkesine yönelmiştir.” (Ada, Akşit Göktürk, sayfa 147)
Tabi bu tanımı “adaseverlik” ile de karıştırmamak gerekir; bir süreliğine bir adaya gidip orada balık tutmak değildir islomanyaklık. Adalı olmak da değildir. Hiçbir islomanyak adali değildir, bazi adalilarin islomanyak olma ihtimalleri olsa bile.
Karisiklıga yol açan konu ile ilgili diger bir kavram da “adaseverler”. Adasever olmak da islomanyak olmaktan farklı bir durum. Adaseverler zaman zaman adalarda bulunmaktan hoslanan, balik tutan, dalan,….tabir uygunsa pasif islomanyaklardır.
Durell’in kavramını onun dusundugu sekilde gelistirirsek soyle bir islomanyak tanimi ortaya çıkabilir: ” Islomanyaklar adalarda karşı konulmaz bir çekicilik bulan ve adalarda dogmasalar bile, buralara ellerinde de olmaksizin katma deger ekleyen insanlardır.” Cunku islomanyaklar aslında kendi kafalarındaki cenneti yaratmaktadırlar…