Ayakkabılarını bağladı. Oturduğu yerden bir hamlede fırladı Phi. Yürümeye başladı. Yıllardır düşlediği gibi, ayakkabılarını bağladı ve evden dışarı çıktı. Yol, uzun ve ince bir hattı ufkuna uzanan, görünmeyen çizgiyle ikiye ayrılmış gibi; gel ve git’ten ibaretti yolculuk belli ki. Gördü ki olması gerektiği gibi, gelenleri ve gidenleri vardı yolun sağ ve solundan ilerleyen. Sağını solunu görmeyen, önüne bakarak ilerleyenlerdi bunlar. Phi de onlara bakmamayı öğrendi.
Yolculuk, bir anlık kararı değildi. Sadece, herkesin bir gün bu yoldan geçeceğini düşündüğünden o erkenden yol almak istemişti, ancak ayrılma vakti beklenmedik bir anda gelip çatmıştı, tek sorun buydu. Yine de vakarını korudu. Phi, henüz çocuk denebilecek bir yaşta olmasına rağmen yaşıtlarından çok olgun dururdu. Az konuşur, az yer, az uyurdu.