bildirgec.org

dünya hakkında tüm yazılar

Dünyanın en pahalı cep telefonu numarası

webdedektifi | 10 December 2007 22:44

Dünyanın en pahalı cep telefonu numarası hayırsever bir iş için açık artırmayla katar’da satıldı. ”666 6666” numarası 10 milyon katar riyaline satıldı. Bu rakam da yaklaşık olarak 1.5 milyon euro’ya tekabül ediyor. Bu rakamda çeşitli anlamlar aranıyor; 666’nın şeytanı temsil etmesi, yahudulikte 666 rakamının 6 yönü temsil etmesi ve arapların bu rakamı kutsal olarak değerlendirmesi. Bundan daha önceki rekor ise çin’de 270.000 euro’ya sichuan havayollarına satılan ”8888 8888” numarasına aitti.Kaynak

There.Com Coca Cola Adasını Elde Etti.

mturkmen | 08 December 2007 15:23

Anlaşılan Coca Cola kendi ürününü sanal dünyada pazarlamanın faydalı olduğunu düşündü. İçecek firması en sonunda There.Com’a taşındı. CC Metro sanal dünyada kola adasını yarattı.

Hatta orada kısa filmleri izleyebilmek için sanal bir sinema (gerçek dünyada gerçektende çok popüler), bir restoran ve kazandığınız Kola ödül puanlarını harcayabileceğiniz alışveriş dükkanları var.

Kola şişesine benzetilen ada, sanal dünyadaki bütünleşik pazarlama çözümlerine bir örnek oluşturuyor.
Konu hakkında daha fazla bilgiye buradanve buradanulaşabilirsiniz.

Altın Pusula “Kendi Hayvanınızla Tanışın” Testi

mturkmen | 07 December 2007 20:20

Altın pusula websitesinde size bazı sorular sorarak sizin kendi “hayvan”ınızla eşleştiren bir sistem var.
Siteye göre:
Altın Pusula’nın sihirli dünyasında, her insanın bir hayvan eşi var. Bu hayvan ruhunuzu okuyarak en iyi arkadaşınız ve ruh eşiniz oluyor. Hayvan durumunda kişinin gerçek karakteristik özelliklerini ortaya çıkarabiliyor.

Siteye buradanulaşınız.
Ayrıca bu sitede filmin fragmanına ulaşabilirsiniz.

Dünya Gezegeni

Battlehammer | 05 December 2007 12:20

BBC tarafından yapılan ve dünyanın en iyi belgesellerinden biri olarak kabul edilen, 4 emmy ödüllü (aldığı tüm ödüller ve adaylıklar buradan görülebilir) Planet Earth, BBC dışında Discovery Channel tarafından da gerek yayın gerek ise dijital medya formatında izleyicilere sunulmaya devam ediyor.

Bir kutuptan diğerine, dağlar, tatlı su, mağaralar, çöller, buz dünyaları, büyük ovalar, sığ denizler, mevsimlik ormanlar ve derin okyanus adlı 11 bölümden oluşan belgesel dizisi, muhteşem görselleri dışında ünlü film müziği yaratıcısı George Fenton’ın ortalamanın hayli üzerinde müzikleriyle de dikkat çekiyor.

F A R K

gkaraarslan | 04 December 2007 10:32

ne zaman vazgeçtik gerçeklerden?
neden dönmedik yoldan?
yalan sinsice keyif sürerken tahtımda…
bizler neden görmedik gerçekleri?
suskunca zaman kaybettik…
boşladık bazen herşeyi
zamanı dondurmak istedik…
gücümüzün farkına varmadık.
bazı şeyleri kaybederken güçsüzleştik…
neden hedeflerimiz uğruna umut beslemedik?
ruhumuzda kendimizde hissetmeden gençliği
geçip gitmesine izin verdik
neden?
boşa geçen zamanlarda neden düşünmedik ne olacağımızı…
bakmadık dünümüze
bugünü düşünmek için…
neden?
fazla güçlü mü sandık kendimizi
yoksa fazla umursamaz mı?
egomuzun yükselişini ne zaman düşünmedik?
kimin ne düşündüğü,ne zaman umrumuzda olmadı?
neden sessiz kaldık düşüşe
onlar bırakıp giderken
yas tuttuk arkalarından…
ama onlar ?
düşündük belki onları
ama başarısızlıklar,başarımızdı aslında…
neden farketmedik bunu?
şimdi yok olmaktayız bu dünyanın içinde belkide
ama hala farkında değiliz…
düşünmek bu kadar yorucu mu?

Dupduru!

| 03 December 2007 20:44

iş arkadaşımın bir kızı oldu!
o bir anne artık!
doğum iznini kullanmaya başladı…
insanın kadın olası geliyor!
kızının adını sordum.
Duru koymuşlar.
serde şiir tutkumuz var ya…
bir şeyler karaladım hemen…
hafif hafif paylaşayım dedim müsaadenizle…

D elilik oldu samimi ruhların hasbıhali
U ru hapseden habis bir yarayken dünya
R esmî kötülük ahlakın yüzakı
U luslararası finans piyasalarında!

global çöküntüye hoş geldin Duru!
global süprüntüye hoş geldiniz Duru’lar!

NATO-Chorjavon

| 03 December 2007 10:28

http://www.youtube.com/watch?v=axUj1yIk_AE

1dünya hastalıklı bir gezegendir çünkü üzerinde insanlar vardır!

uuuucar | 01 December 2007 16:59

bazen bir gökdelene çıkıyorum ve ayaklarımı sarkıtarak oturuyorum,bir sigara yakarak insanları izliyorum.Durmadan giden,hızlı hızlı giden insanları izliyorum ve kendi kendime soruyorum; “bu kadar insan nereye gidiyor?” diye.Herkes bu kadar haraket halindeyken ben niye hep sabit duruyorum ve bir fanusun ardındaymışım gibi insanları izliyorum!Hiçbirşeyin umurumda olmadığı düşüncesini tüm hücrelerime kanıksattırdım artık. Göketelenden insanlara bakıyorum ve buradan insanların birer karınca gibi çalışkan olduğunu düşünüyorum ama biraz daha yükseğe çıktığımda,uzaydan baktığımda , dünya dışında çevremdeki tüm gezegenlerin çok sağlıklı olduğunu görüyorum.Tüm gezegenler hep aynı dururken dünyadan dumanlar tütüyor,tüm organları acı çekerken o hayatta kalma çabası verirken biz onu yok etmek için bu kadar çaba sarf ediyoruz ama yine de o banamısın demiyordu şimdiye kadar.Artık onun da yok olmaya başladığını görüyorum,çünkü üzerinde mikroplar var ve onu her geçen saniye biraz daha tüketiyor.Günlük çıkarlarla boğuşurken biz,cebimizi doldurmaya çalışırken,aslında hem kendimizi hemde dünyayı yok ediyoruz.Artık bir insan öldüğünde,”bir mikrop daha azaldı” düşüncesiyle sevinir hale geldim ve bu düşünceyi sen,ben,biz,siz… hepimiz yarattık!dünyaya zarar veren ama cebini dolduran insanların iyi insan olarak saygı duyuluyor olmaları beni herzaman çıldırtmıştır.Ben kötü bir insan olmak için elimden geleni yapıyorum,çünkü dünyayı seviyorum,yada bana bir kötülüğü olmadığı için ona kötülük yapmamaya çalışıyorum ben, onun bana sunduğu çimlere uzanarak şarabımı içiyorum,bulutlarını çekerek bana sunduğu gün batımını izliyorum,ormana girdiğimde fazla oksijeni sayesinde kafamın güzel olmasını sağladığı için ona şükranlarımı sunuyorum ve insanlardan nefret ediyorum,çünkü hepsi; havuzlu evlerde oturmak,pahalı arabalara binmek gibi saçma hayallerin peşinde yok olmayı ve yok etmeyi tercih ediyor.oysa ben havuz yerine denize girerek,tuzlu suyun cildimi yenilemesinin tadını çıkartıyorum!!
dünyaya acıyorum çünkü üzerinde ki milyarlarca mikropla mücadele etmek zorunda!!!