bildirgec.org

dünya savaşı hakkında tüm yazılar

Olmazlara Direnen İnsanlar…

SuBirikintisi | 08 January 2009 11:57

Tarih bu tarz insanların başarılarıyla doludur. En ümitsiz anlarda bile ümitvar olan, yapılamaz denilen işleri gerçekleştiren insanlar. Şöyle bir düşünsek tarihimizden kimbilir kaç örnek buluruz. Aşılamaz diye düşünülen Konstantinapol surlarını yerle bir edip, fethedilemez denilen bu şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet geliyor aklımıza.

Ancak hakkında yeterince bilgi sahibi olduğumuz, her fırsatta ziyadesiyle anlatılan Fatih Sultan Mehmet Han’ı anlatmak yerine burada gözlerden uzak kalmış ama 2. Dünya Savaşı’nda önemli işler yapmış bir askerden, bir komandodan; Otto Skorzeny’den bahsetmek istiyorum.

Çocukluk ve gençlik yılları hakkında fazla bir bilgi bulunmamakla birlikte mühendislik okuduğu ve bir düello sırasında yanağından yara aldığı biliniyor.

Dünyanın Kurtuluşu Bu Teknolojide…

atakner | 23 December 2007 12:13

Çoğu mühendislikte neredeyse standart olan ısı transferi dersinde hocamızın heyecanla anlattıkları karşısında ben de bir o kadar heyecanlandım ve birazdan okuyacağınız, insanlığın kaderini değiştirecek yeni, sıcak ve temiz teknolojiyi sizlerle paylaşmak istedim. (Hocama bu bilgileri benimle paylaştığı için teşekkürler…)

Küresel Isınma… Kimilerine göre Dünyamızın sonunun yaklaştığının göstergesi; kimilerine göre ise sıradan, daha önce de Dünyanın başından geçmiş çok da abartılmaması gereken bir konu… Son yıllarda gündemde oldukça fazla yer tutan ve büyük küçük çoğumuzun aklının bir köşesinde duran Küresel Isınmanın baş sorumlusunu aslında hepimiz çok iyi biliyoruz. Fosil Yakıtlar… Her gün işe giderken bindiğimiz arabamızdan tutunda evlerimizi ısıtan sistemlerimize kadar neredeyse bütün enerjimizi onlardan elde ediyoruz. Bir tarafta gün geçtikçe kötüye giden yaşlı Dünyamız, bir tarafta ne kadar istemesek de hayatımızın bir parçası olan fosil enerji kaynakları… E peki yok mu bu denklemin bir çözümü? Aslında var hem de birden fazla… Bunlardan birkaçı: (tehlikeli olsa da) Nükleer enerji, Rüzgâr Enerjisi, Jeotermal enerji ve içlerinde belki de en temizi olan Güneş Enerjisi… E peki nedir bu Güneş Enerjisi ve bu kadar güzel bir şeyse neden kullanmıyoruz? Ansiklopedilerde yazdığına göre güneşin merkezinde olan füzyon reaksiyonları sonucu yayılan ve Dünyamıza da ulaşan enerji. Atmosfer dışında şiddeti aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m2 olan fakat yeryüzünde 0 – 1100 W/m2 değerleri arasında değişim gösteren bu enerjinin dünyaya gelen çok küçük bir bölümü bile insanlığın tükettiği enerjiden kat kat fazladır. Nasıl kullanılır bu enerji?

Krizol Kazanları Hakkında Yalanlar ve Gerçekler

yenibirnickistiyorum | 27 July 2007 20:47

Tarihle ilgilenmek, araştırmayı seven insanların vazgeçemediği bi olgu. İster teknoloji takipçisi olun, isterseniz sosyal bilimlerle uğraşın, muhakkak geçmişe dönüp bakmanız gerekecektir.

Bu yazım 2004 yılında çıkan bir kitap ve 2005 ten beri ‘forward maillerde’ dolaşan bir hikaye ile ilgili. Bizler, genelde okuduğumuza şartsız inanmakla beraber, okuduğumuza dayanaksız eleştirilerde bulunarak ‘var olan’ insanlarız. Bunu reddederek, posta kutuma düşen ve yazının devamında paylaşacağım hikaye hakkında, biraz araştırma yaptım.

Hikaye, daha doğrusu anı; Birinci Dünya Savaşında İngilizlere esir düşen ve Mısır’daki Seydibeşir kampında üç yıl kalan, Karaman’lı bir Türk Subayının bu kampta tuttuğu günlüklerinden bir alıntı. Bu günlük, bir başka Karaman’lı olan Ahmet Duru tarafından kitaplaştırılmış. Tarih ve Düşünce Dergisi, yayın haklarını üstüne alarak, ‘Katran Kazanında Siterilize’ adıyla 2004 yılı Temmuz ayında okurlarının ilgisine sunmuş.

KAÇINCI DÜNYA SAVAŞI ?

yury | 16 June 2007 13:23

Hiç şüphesizki dünyanın doğumundan bu yana en yakın kardeşi savaş ve savaşmaktır. Bazı ülkeler savaşın anlam ve stratejisine sanatıda katmakta ve nüksetmektedir.Eski zamanlarda savaşlar toprak bütünlüğünü ve halkın gücünün ıspatı için yapılmaktadır. O zamanların savaşları benim fikrimce daha adalettli idi. Bir ölüm varsa nefes nefese hisedilmekte ve göğüs göğüse çarpışarak olmakta güçlü ve akıllı kim ise en son olarak gülmektedir.Tarih 2007 . Bugüne döndüğümüzde dünyanın karedşi olan savaş bir erkek evlat yetiştirmektedir TEKNOLOJİ .
bir bakıma saltanat gibi bi durumla karşı karşıyayız teknoloji savaşın en büyük kozu. Ülkeler artık kendi menfaatleri için kendi ülkelerinede savaş açmaya başlamışlardır 11 eylül de olduğu gibi.Bugün ortadoğu gibi bi gercek var bütün kavimler ırklar hatta bütün savaşlar nerdeyse bu topraklar üzerinde yapılıp bu topraklar için kan akıtılmıştır.Ve bu ortadoğunun en stratejik ve en önemli bölgesi anadolu topraklarıdır yani TÜRKİYE CUMHURİYETİNE aittir. Her koşuldan ve her sebepten bu ANADOLU toprakları cok degerlidir. Neredeyse bütün köklü imparotorluklar , uygarlıklar bu topraklardan nasibini almıştır. Türkiye için bi başlık istenseydi benden diyeceğim tek laf şu olabilrdi ”DART TAHTASI ” diye bilirdim.Durmadan birileri bu dart tahtasına oklarını , iğnelerini atmaya çalışıyolar herkez bi yarış içinde kim 12 den vuracak diye. Ve farkında olmadan bu topraklarda büyüyen ve bu toprekların nimetini yiyen bazı kesimden toplumlar piyon olarak kulanılmakta isim vermem hiç gerek yok anladınız umarım.Bütün bu temellerin altında öle sırlar gizliki yorumlarla açılacak bi konu değil bu benim fikrimdi .Eminimki hiç bir strateji hiçbir plan ve görüş bu ülke topraklarını bolmeyecek ve ismini değiştiremiyecek k,msenin ne çabası ne gücü yetecek.

Bu kaçıncı dünya savaşı veya kaçıncı haçlı seferi ?

Gavrilo Princip Dünya’nın En Şanslı Suikastçisi

escritor | 11 June 2007 11:23

Prinçip'in yakalandığı an
Prinçip’in yakalandığı an

1. Dünya Savaşı’nın başlama sebeplerine dair herkesin bildiği gerçek nedenler ülkelerin birbirlerinin topraklarına göz dikmesi, hammadde arayışları, siyasi zıtlaşmalar, tarihi bir takım etkenler, ülkesel veya kıtasal bunalımlar ve hep daha fazlası tabiki. Ancak bir de hepimizin okullarımızda öğrendiği ve ilk olarak sebep olarak tanıdığımız bir paravan olay var tabiki. Bu olay da Avusturya-Macaristan Arşidükü Franz Ferdinand ve eşinin 28 Haziran 1914’de Saraybosna‘ya olan ziyaretleri sırasında Sırp Milliyetçisi Gavrilo Princip ve üç arkadaşının düzenledikleri suikast. İnternette dolaşırken geçtiğimiz hafta işte tam da bu suikast çıktı ve okudum, açıkçasını söylemek gerekirse bu suikastin tamamen şans eseri yapıldığını ise daha yeni öğrendim ve en azından henüz ayrıntısını bilmeyen arkadaşlarla paylaşmak istedim. Derinine inersek aslında çokça uzun bir süredir Osmanlı İmparatorluğunun yönetiminde olan Saraybosna 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması gereği geçici olarak yönetim değiştrimişti, bu yeni yönetim Avustura-Macaristan İmparatorluğuydu. Sonraki yıllarda önceden Osmanlı İmparatorluğunun başına gelen ayaklanmalar ve çeşitli cinayetler tabiki Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun da başına geldi, zira Bosna’nın , milliyetçiliğin en yoğun yaşandığı topraklardan birisi olan Sırp topraklarına ait olduğunu düşünen Sırp Milliyetçisi Saraybosnalılar’ın ve bağlı bulundukları “Kara El” ve “Genç Bosna” gibi lokal örgütlerin tek düşüncesi bu esaretten kurtulmaktı. Neticesinde 1900’lerin başında Osmanlı İmparatorluğu’nda yoğun olarak baş gösteren iç karışıklıklardan da yararlanarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna’yı 1908 yılında topraklarına kattı. Yukarıda anladığım örgütlere üye olan Sırp Milliyetçileri’nden biri de hepimizin ismini hatırladığı Gavrilo Princip’ten başkası değildi. 25 Temmuz 1894’te dünyaya gelen Gavrilo Princip sadece 24 yıllık hayatına esaretle geçmiş boş yıllar, terkedilmiş fabrikalarda örgütlü bir gençlik ve tabi bir Dünya Savaşı Sebebi sığdırdı. Çok fazla uzatmak istemiyorum, 28 Haziran 1914’de sıcak bir yaz günü eşiyle birlikte şehir turuna çıkan Arşidük Ferdinand ve eşi aslında öncelikle Gavrilo Princip’in saldırısına muhattap olmamışlardı. Aynı gün içinde iki suikast yaşayan Arşidük bunların ilkinde Gavrilo’nun 3 arkadaşından biri olan başka bir Sırp Milliyetçisinin el bombalı saldırısına maruz kaldı, bulundukları arabanın çok yakınına düşen bu bomba onlara bir zarar vermedi ve kalacakları otele yöneldiler. Bu arada ilk suikastçi önceden söz verdikleri gibi yakalanması ihtimaline karşılık siyanür içti ve dereye atladı. Hayat budur ya suikastçiyi ne az dozda aldığı siyanür ne de yaz sebebiyle iyice çekilmiş nehrin suları öldürebildi, suikastçi yakalanmıştı. Hemen bunun ardından bu başarısız girişimden sonra paniğe kapılan ve arkadaşlarıyla birlikte şahir merkezine inen Gavrilo yemek ve sakinleşmek için bir restaurant’ı tercih etti. Bu sırada kendisine yapılan uyarılara aldırmayan ve tehlikenin geçtiğini düşünen Arşidük eşiyle birlikte suikastin hemen arkasından şehir turuna çıktı. Yemeği biten Gavrilo Princip mekanın çıkışında her ne hikmet veya şanssa bir anda karşısında Arşidük’ün arabasını gördü, işte tam o sırada “şeytanın gör dediği” oldu, müthiş bir dürtüyle silahını çekti ve Arşidüke doğrulttu, hemen arkasından ateşlediği mermi önce Arşidük’ün oradan da çıkarak eşinin ölüm sebebi oluverdi. sonuç olarak olay yerinde yakalanan Gavrilo 20 yaşından küçük olmasının verdiği şansla Prag yakınlarındaki Theresienstadt hapishanesine götürüldü. Burada 4 yıl sonra 1918’de Tüberkiloz‘dan ölen Gavrilo Prinçip böylece belkide Dünyanın en şanslı suikastçisi sıfatını da takmış oldu. Silahların Sırbistan tarafından verilmesi sonucunda fitiller ateşlendi ve Avustura-Macaristan Sırbistan’a savaş açtığını duyurdu, milyonların ölümüne neden olan Savaş’ın ateşini oldukça şanslı sayılabilecek ama tam manasıyla sebep sayılamayacak ufak tefek bir adam yakmış oldu. O adamın adı Gavrilo Princip’ti ve o sanırım “Dünyanın En Şanlı Suikastçisi” idi.

ÇİN TEHLİKESİ !!!

schwayxtix | 27 May 2007 01:45

Çin’in askeri gücünü modernize etme çalışmaları son aylarda gittikçe artmaya başladı. Pentagon un yaptığı açıklamaya göre Çin askeri gücü ciddi bir biçimde gelişim göstererek Tayvan üzerinde tehlike yaratacak bir konuma ulaştı.
Çin askeri kuvvetleri değişime uğrayarak kendi sınırları içerisindeki bir çarpışmayı hızlı bir şekilde bertaraf etmenin yanı sıra güçlü bir atak kuvvetinede sahip olmaya başladılar.

Çin ordusu askerleri cok disiplinli
Çin ordusu askerleri cok disiplinli

Geçtiğimiz ocak ayındaki uydulara karşı kullanılan füzelerin dışında kıtalararası balistik füzelerdede gelişme kaydeden Çin in nükleer gücününde varolması komşuları ve dünya ülkeleri üzerinde artık somutsal bir telaş halini almaya başladı.
Çin aynı zamanda Denizkuvvetlerinide geliştirmeye devam ediyor. Daha kuvvetli hava savunma sistemleri kuran Çin yeni denizaltılar ve de ofansif hava kuvvetindeki Su-30 uçakları ile F-10 savaşçılarının üretimine devam ediyor.
Tayvan ile olan duruma bakıldığında Tayvanın 2008 yılındaki başkanlık seçimlerinde gerilimin iyice artıcağı beklenmekte.
Ancak Çin askeri gücünün modern olmasına rağmen tecrübesiz bir ordudan oluşması uzun süredir savaşa girmemesi Çin için büyük bir handikap oalrak tanımlanıyor.
Çin askeri gücünün bu şekilde büyümeye devam etmesi, askeri harcamalara ekonominin büyümesinden daha fazla bir oranta artış yapılması yavaş yavaş dünya ülkelerinin rahatsız etmeye başladı. Geçtiğimiz mart ayında Beijing %18 üzerinde bir savunma bütçesinde artış yapması artık stratejistlerinde öngördükleri gibi Çin in yayılmacı politikaya başlayacağının habercisi olabilir.
CNN.com un yaptığı bir ankette Amerikan vatandaşlarının Çin tehlikesine karşı duyarsız olmadıkları ortaya çıkmakta. Umarım yakında 3. Dünya savaşına tanık olmayız.

Çin ordusu askerleri cok disiplinli
Çin ordusu askerleri cok disiplinli