bildirgec.org

dram hakkında tüm yazılar

Çağan Irmak’tan büyüklere masallar : Kabuslar Evi (1)

gorcun | 07 June 2009 10:10

Kabuslar Evi
Kabuslar Evi

Kabuslar Evi, Çağan Irmak’ın 13 bölümden oluşan korku-gerilim hikayeleri anlatan serisinin adıdır. Her bölümde Kabuslar Evi adının yanında anlattığı hikayenin adı yer alır. Hikayeler genelde kısa film tadında olsada 2 saate varan bölümleride mevcuttur. Hikayelerin geçtiği yer büyük, gösterişli, şehirden uzak ıssız bir yerde bulunan ve gizemli yönleri olan bir malikanedir. Her bölüm birbirinden bağımsız olarak farklı kişilerin evi kiralayıp orada bulundukları süre içerisinde yaşadıkları gerilimli olayları anlatır. Seride devamlı oynayan tek kişi evin emlakçısı rolündeki Bilge Şen’dir. Projede yer alan isimler çoğu Çağan Irmak’ın filmlerinde devamlı oynattığı oyuncular olmakla beraber bir çok dizide, filmde yer alan genç oyuncu ve deneyimli tiyatroculardan oluşur.

Kabuslar Evi
Kabuslar Evi

Kabuslar Evi, ilk olarak DVD piyasasında satışa sunuldu ve ardından Fox kanalında televizyonda gösterilmeye başlandı. Seri 13 bölümden oluşmasına rağmen önce ilk 5 bölümü daha sonra 3 bölümü daha piyasaya sürüldü. Daha sonraki bölümler ise sadece televizyonda gösterildi. Kabuslar Evi’nin bir zamanlar tüm bölümlerini ve hikayelerini anlatan ve çeşitli bilgiler veren resmi sitesinin şu an yapım aşamasında olduğu görülüyor. Güncellenme durumunda bu linkten faydalanabilirsiniz. Bölümlerin tanıtımına gelince 13 bölüm çok fazla olduğundan 3 aşamada serinin tüm bölümlerini tanıtmak istiyorum. İlk aşamada 1’den 5’e kadar olan bölümleri tanıtacağım.

Irkçılığın İngilizcesi : ”This is England”

gorcun | 04 June 2009 13:02

This is England
This is England

This is England, Türkçe’ye çevrimi olmasa da Burası İngiltere diye çevrilebilir. This is England İngiltere’de başka ırktan kişileri kabul etmeyen bir kısım gencin hikayesini anlatıyor. Anlaşılacağı üzere faşizmeleştirisi olan film Shane Meadows tarafından 2006 yılında yazılıp, çekilmiş. Odak noktasında 12 yaşında bir çocuğun (Thomas Turgoose) olduğu film İngiltere’nin karışık olduğu yıllar olan 1983’te geçiyor. Babası Falkland Savaşında ölmüş olan Thomas okuldan sonraki zamanını sokaklarda geçirmektedir.
Yaşından büyüklerle takılan ve onların arasına giren Thomas’ın başlarda keyfi yerindedir. Bir gün grubun eski üyelerinden Combo (Stephen Graham) hapishaneden çıkar ve gruba tekrar katılır.
Combo’nun hapiste fikirleri değişmiş ve İngiltere’nin azınlıklar tarafından sömürüldüğünü düşünür hale gelmiştir. Azınlıklara karşı büyük bir nefret besleyen Combo’nun bu düşünceleri grubu ikiye böler.

This is England
This is England

Bir kısmı bu düşüncelere karşı gelirken, küçük Shaun’un da olduğu grup Combo’nun bu düşüncelerine katılır ve onun yanında kalırlar. Bir süre sonra, Combo’nun nefreti eyleme dönüştüğünde bu düşüncelerinin nelere yol açacağı ortaya çıkacaktır.

Kısa ve Acılı Marki de Sade : ”Quills (Düşlerin Efendisi)”

gorcun | 03 June 2009 12:50

Quills
Quills

Sadizmin isim babası ve fikirleriyle kavramın oluşmasını sağlayan Fransız aristokrat düşünür ve yazar Marquis de Sade’in son zamanlarını anlatan film Quills(Düşlerin Efendisi) 2000 yılında Philip Kaufman tarafından çekilmiş. Topluma göre ”hastalıklı” düşüncelere sahip olduğundan bir akıl hastanesine hapsedilen Marquis de Sade (Geoffrey Rush) pornografik hikayeler yazan bir yazardır.
Eserlerindeki ahlaksız ve sert üslubu yüzünden yazıları yasaklanmıştır. Akıl hastanesinde görev yapan güzel çamaşırcı kız Madeleine (Kate Winslet) Marquis de Sade’ tan etkilenir ve yazılarını alıp saklar. Hastanede yayılan yazılar herkes tarafından okunur ve olay duyulduğunda İmparator Napolyon (Ron Cook) üstesinden gelmesi için Dr. Royer Collard’ı (Michael Caine) akıl hastanesine yollar.

Quills
Quills

İşkenceci ceza yöntemleriyle ünlü doktorun akıl hastanesine gelmesi hem hastanenin hemde Marquis De Sade’ın sonunu getirecektir. Kadrosuyla ilgi çeken film düşünce özgürlüğü açısından da önemli şeyler söyler. Adı geçenler dışında Joaquin Phoenix, Patrick Malahide, Amelia Warner, Stephen Moyer gibi oyuncularda filmde yer alır. Geoffrey Rush’ın gerçek hayattaki eşi Jane Menelaus, filmde de Marquis de Sade’in eşi rolündedir.
Filmde okunan hikayeler Marquis de Sade’a değil senaryo yazarı Doug Wright’a aittir. Film en iyi aktör (Geoffrey Rush), en iyi sanat yönetmenliğ ve en iyi kostüm olmak üzere 3 dalda Oscar adaylığına seçilmiştir.

Dün Gece Bir Rüya Gördüm – 2006

kadirgunay | 01 June 2009 16:27

Dün Gece Bir Rüya Gördüm
Dün Gece Bir Rüya Gördüm

2006 senesinde çekilmiş fakat çok fazla duyulmamış bir türk sineması örneği. Filmde Emre Kınay, Arzu Yanardağ, Fikret Hakanve Pelin Batu başrolleri paylaşmakta.

Filmin afişindeki spot beni izlemeye itti bu filmi;

“Sevdiğin İnsan İçin Neleri Göze Alırdın?”

Film genel olarak çok sarsıcı değil, özellikle duygu yüklü senaryolar beni çok baymıştır fakat bu filmde ne olacak diye özellikle bekledim ki bekletiyor da.

Deniz (Emre Kınay) bir yazılım firmasında yazılımcı olarak çalışmaktadır. Uzun süredir Lale’ye (Pelin Batu) aşıktır. Fakat aşkını ona açamamaktadır. İçine kapanık sadece işi ile ilgilenen ve yalnız yaşayan Deniz bir gün Lale’nin babası (Fikret Hakan) ile tanışır. Babasının getirdiği çiçeği Lale’ye götürmek için gittiği sırada hastalığından dolayı kriz geçirir.

İlişkiler, uyuşturucu, alkol ve şiddet : ”London”

gorcun | 30 May 2009 10:10

London
London

Hunter Richards’ ın kendi yazıp yönettiği ilk ve şimdilik tek filmi olan London 2005 yılında çekilmiş. Filmin kadrosunda aksiyon yıldızı Jason Statham, Chris Evans, Dane Cook’un yanı sıra başta Jessica Biel olmak üzere Kelli Garner, Joy Bryant, Isla Fisher, Lina Esco, Paula Patton, Kat Dennings, Juliette Marquis ve Sophie Monk gibi birbirinden güzel ve genç aktrisler bulunuyor.
Bu kadar genç insanın toplandığı filmin geçtiği yer de bir parti ortamı oluyor. New York’ta geçen bu filmde kendini uyuşturucu ve içkiyle tüketmiş olan Syd (Chris Evans), sevgilisi London’dan (Jessica Biel)2 yıllık ilişki sonunda ayrılmış ve 6 aydır ayrı olarak yaşamaktadır. Bir gün unutamadığı London’un yeni erkek arkadaşıyla bir kaç gün içinde şehirden ayrılıp California’ya taşınacağı ve bunun için bir veda partisi düzenlediği haberini alır.

London
London

Sommaren Med Monika (1953)

queennothing | 25 May 2009 16:11

Per Anders Fogelström‘ün romanından uyarlanan Sommaren med Monika(Summer with Monika – Monika’yla Bir Yaz), Harriet Andersson ve Lars Ekborg‘u buluşturan bir Ingmar Bergman filmi.

Henüz reşit olmamış, ergenlik döneminin en çılgın günlerini yaşayan Monika, alkolik babasıyla sürekli kavga halinde olan annesine ve gürültü yapan küçük kardeşlerine katlanırken, ilk fırsatta evden kaçmayı düşünmektedir. Kendisinden bir kaç yaş büyük Harry ile tanışması, Monika için ‘hayatının fırsatı’ olacaktır.
Kısa sürede birbirlerine aşık olan iki genç, kendilerini tutan ne varsa arkalarında bırakmaya ve tekneyle pusulasız bir seyahate çıkmaya karar verir.
Aşkın doruk noktalarında Monika ve Harry, bulabildikleri kadar yiyor; her limanda duruyor, saatlerce denizde köpüren dalgaları izleyip, ‘özgürlük duygusu’nu tam anlamıyla yaşadıklarını hissediyorlardı.

Birbiri ardına ilerleyen günler, Monika‘nın hamileliği üzerine değişmeye başlar. Eve dönmek isteyen Harry, çocuğunu şehirde yetiştirip, ona iyi bir aile yaşantısı vermek isterken, Monika‘nın kayıtsız tavırları, eğlenceye doymadığını gösteriyordu.
Şehre taşınmaya ikna olan Monika, yaşadıkları küçük apartman dairesini beğenmeyip, sürekli Harry‘ye şikayet etmeye başlar. Çocuğuna da ilgisiz kalan Monika, Harry‘nin iyimserliğini kullanırken, terketmeye alışkın genç kadın, kendi kurduğu aileyi de yüzüstü bırakacaktır.

Persona (1966)

queennothing | 23 May 2009 10:44

1966, Ingmar Bergman ve Bergman yapımlarının vazgeçilmez ismi Liv Ullmann filmi “Persona“, bu sefer izleyicisinin, ‘karakterlerin kişiliği’ne değil; ‘bilinçaltının yaratıcılığı’na hayran olmasını sağlıyor.

Ünlü bir oyuncu olan Elisabeth Vogler, herkesin gıpta ile baktığı, hayranlık uyandırıcı bir yaşama sahiptir. Tiyatroda oyunun sergilendiği birgün Elisabeth, kimsenin anlmadığı bir hastalığa yakalanır. Elisabeth suskundur, hiç konuşmaz ve etrafındakilere boş gözlerle bakarak; anlatmaya çalışılanların ‘anlamsızlığı’ndan dem vurur. Ne doktorlar, ne de yakın arkadaşları, kimse güzel oyuncunun bu isimsiz hastalığına çare bulamaz.
Psikoloğu, bir kır evinde dinlenip, kendisiyle iletişim kurmasını önerir ve Elisabeth, kendisine refakatçilik edecek hemşire Alma ile bir kır evine yerleşir.

M.Night Shymalan klasiği : The Sixth Sense (Altıncı His)

gorcun | 18 May 2009 14:35

The Sixth Sense
The Sixth Sense

Hintli yönetmen M. Night Shymalan’ın 1999 yılında yazıp yönettiği The Sixth Sense (Altıncı His) filmi 10 yıl sonra artık kültleşmiş bir film olarak görülebilir. Ayrıca film yönetmenin kendini Hollywood’da kabul ettirdiği filmde sayılır. Altıncı His’in ardından belkide aynı etkiyi yaratmayan birçok filmi bu filmin başarısından dolayı çektiği söylenebilir.
Filmin konusuna gelince başarılı bir çocuk psikiyatristi olan Dr. Malcolm (Bruce Willis) bir gece eski bir hastası tarafından evinde saldırıya uğrar. Birkaç ay sonra olayın etkisini atlatan doktor yeni bir hastasıyla (Haley Joel Osment)tanışır ve onun sorunlarını çözmeye kendini adar. Bu sırada karısını da (Olivia Williams) fazlasıyla ihmal eden ve kendi meselelerine dalan doktorun çocuk hastasıyla arasındaki ilişki ilerledikçe olaylar daha fazla ilginçleşecektir.
Çocuğun kendisine sırrını açıp ölü insanlar gördüğünü söylemesiyle kafası iyice karışan doktor bu çocuğu iyileştirmeyi kendine görev edinir.

The Sixth Sense
The Sixth Sense

Ancak tedavi ilerledikçe hastalığın bambaşka boyutlarının olduğunu öğrenecektir.
Birçok filmde defalarca tekrarlanmış, ti’ye alınmış meşhur süpriz finaliyle de ünlü olan film başarılı bir psikolojik gerilim olarak görülebilir. Altıncı His, başta çocuk oyuncu olmak üzere diğer tüm oyuncuların performansları ve atmosferiyle de filme gerilim havasını başarıyla işliyor.

…dinliyorum, gözlerim kapalı : ”Anlat İstanbul”

gorcun | 16 May 2009 16:45

Anlat İstanbul
Anlat İstanbul

Anlat İstanbul, 5 farklı yönetmenin 5 farklı hikayeyi ayrı ayrı çekerek, en sonunda hikayelerin ve karakterlerin birleştiği Türk Sineması açısından da oldukça farklı ve başarılı bir film olarak görülebilir. İstanbul’un en üst kesimlerinden en alt kesimlerine kadar bir çok karakterin yer aldığı filmde hikayeler dünyaca ünlü masallardan uyarlanmış. Fareli Köyün Kavalcısı masalından uyarlanan ilk hikayeyi filmin yazarıda olan Ümit Ünal çekmiş.
Oyuncular ise Özgü Namal, Mehmet Günsür, Altan Erkekli, Erkan Can. Karısına deli gibi aşık olan klarnetçi Hilmi (Altan Erkekli), karısının (Özgü Namal) kendisini aldattığını öğrenir ve klarnetini alıp kaybolur. Bir daha ondan kimse haber alamaz. İkinci hikaye Pamuk Prenses , Kudret Sabancı tarafından çekilmiş.

Anlat İstanbul
Anlat İstanbul

Oyuncular ise Azra Akın, Nejat İşler, Vahide Gördüm, Çetin Tekindor. Bu hikayede ise varlıklı bir ailenin kızı olan İdil’in (Azra Akın) içine girdiği yeraltı dünyasından nasıl kurtulacağını izleriz. Üçüncü hikaye Külkedisi, Selim Demirdelen tarafından çekilmiş. Bu bölümde de tanıdık ve başarılı oyuncular olan Güven Kıraç, Şevket Çoruh, İsmail Hacıoğlu, Yelda Reynaud, Hasibe Eren gibi isimler var.

NOKTA fragmanı yayınlandı

ewrenjfm | 16 May 2009 14:50

Başrollerini Mehmet Ali Nuroğlu, Serhat Kılıç, Mustafa Uzunyılmaz ve Settar Tanrıöğen’in yaptığı, Derviş Zaim’in yönettiği NOKTA filminin fragmanı gösterime girdi. Film 5 Haziran 2009 da gösterime girecek. Ayrıca filmde Osmanlı hat sanatına büyük ölçüde yer verilmiş. Filmin fragmanı için buraya tıklayınız. Ayrıntılı bilgi için buraya veya buraya tıklayabilirsiniz. iyi seyirler…