bildirgec.org

dram hakkında tüm yazılar

Muhteşem üçlüden bir komplo hikayesi: ”The Score”

gorcun | 23 February 2010 11:54

The Score
The Score

2001 yılında gösterime giren ”The Score” (Komplo) daha çok komedi ağırlıklı filmler çekmiş olan Frank Oz’un yönettiği suç ve macera türünde bir film. Senaryosu Daniel E. Taylor ve Kario Salem’in hikayesinden uyarlanan filmin kuşkusuz en ilgi çekici yönü ise Hollywood’un üç ayrı kuşaktan başarılı oyuncularını içinde barındıran kadrosu. Marlon Brando, Robert De Niro, Edward Norton gibi yıldızların yanı sıra Angela Bassett, Gary Farmer ve Jamie Harrold gibi isimler de kadroda bulunuyor. Hikayenin ana kahramanı Nick Wells (Robert De Niro), yasalara uygun bir hayat süren bir Caz kulübü işletmecisi görünümünün yanı sıra aynı zamanda profesyonel bir hırsızdır. Artık, aşık olduğu sevgilisiyle evlenip risksiz bir hayat kurmak isteyen Wells, yasadışı ortağı Max’in (Marlon Brando) getirdiği bir teklifle son bir iş yapmak için yeniden hırsızlıktaki dehasını canlandıracaktır.

8 Dalda Oscar Ödüllü Bir Biyografi: Gandhi

768 | 22 February 2010 15:16

20. yüzyılın ilk yarısında, İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan’da Mahatma Gandhi bağımsızlık mücadelesi için Pasif Direniş‘i örgütlüyordu.

Gandhi’yi usta oyuncu Ben Kingsley‘in canlandırdığı ve Richard Attenborough tarafından 1982’de çekilen film, en iyi biyografilerden biri kabul ediliyor. 11 dalda Oscar’a aday gösterilen film; en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi sanat yönetmeni, en iyi görüntü yönetmeni, en iyi kostüm, en iyi kurgu ve en iyi senaryo olmak üzere tam 8 dalda Oscar aldı.

Yaklaşık 300.000 kişinin yer aldığı cenaze sahnesiyle de, “bir film sahnesinde yer alan en kalabalık insan sayısı rekorunu” da elinde bulunduran bu eser; umudun, iyiliğin ve inancın gücünü seyirciye var gücüyle hissettiriyor.

Modern Topluma Dair Sıkı Bir Taşlama: “Den Brysomme Mannen”

768 | 22 February 2010 12:21

Yönetmen Jens Lien‘in Per Schreiner‘ın senaryosundan uyarladığı, Türkçe’ye “Uyumsuz Adam” ya da “Sorun Yaratan Adam” olarak çevrilmiş 2006 yapımı oldukça kaliteli bir film. Ülkemizde henüz çok tanınmayan bir yönetmen olan Norveçli Jens Lien, bu filmiyle aslında bir anlamda kapitalizmi meşrulaştırmak için ortaya attığımız “modernizm” kavramını birçok yönüyle irdeliyor. Aşk, seks, iş ve ev hayatına dair çeşitli olaylarla; konformizmin tavan yaptığı bir toplumda bireyin yaşadığı yabancılaşma ve beraberinde gelen yalnızlaşma anlatılıyor. Film, daha ilk sahnedeki ilginç öpüşme sahnesiyle seyirciyi kendine çekmeyi başarıyor.

Eleştirel tadıyla ”Neşeli Hayat” yorumu

gorcun | 19 February 2010 16:36

Neşeli Hayat
Neşeli Hayat

2009’da çekilmeye başlanan yeni Yılmaz Erdoğan projesi 27 Kasım’da seyirciyle buluştu. ”Neşeli Hayat”, Erdoğan’ın başrolünde ve odak noktasında olduğu, çevresi birbirinden başarılı eski ve yeni BKM oyuncularıyla çevrili dram soslu bir komedi filmi. ‘Müslüman mahallesinde bir noel baba’, ‘küçük adamın büyük hikayesi’ gibi cümlelerle tanımlanan film, bana göre vaad ettiği ölçüde tatmin edici bir hikaye sunuyor. En önemli yönü ise tek karakter odaklı olması ve bu karaktere başarıyla hayat verilmesi. Dolayısıyla filmin incelemesini bu karakter üzerinden yapmak mümkün. Filmin kahramanı Rıza, büyük şehirde küçük hayalleriyle mütevazi bir hayat yaşayan sıradan bir insan. Karısı ve evlerine zorunlu yerleşen kayınbiraderiyle birlikte yaşıyor. Mahalle sakinleriyle de ‘saadet zinciri’ gibi bir talihsizlikten dolayı arası kötü olan Rıza, günlük 40 TL’ye Noel Baba kılığında bir alışveriş merkezinde çalışıyor. Daha önce terlik kostümüyle stadyumlarda çalışan kahramanımız, aslında kendi deyimiyle bu ‘kepaze’ işten utanç duyuyor.

Wang-ui Namja- King And The Clown- Kral ve Soytarı

Kuduz maymun | 18 February 2010 12:18

2005 yılı yapımı bu Güney Kore filminde birlikte çalışan iki komedyenin eşcinsel aşkı konu ediniliyor. Kasabaları gezip komedyenlik yapan bu iki aşığın yolu, çeşitli maceradan sonra saraya dek uzanıyor. Sarayda soytarılık yapmaları istenen çift ve arkadaşları, bir süre sonra kralın da soytarılardan feminen olanına aşık olması yüzünden zor duruma düşüyorlar. Kadınsı görünümü ve davranışlarının yanında ince güzelliği ile dikkat çeken bu feminen genç, soytarı sevgilisi ve kralın birbirine düşmesine neden oluyor.

Jun-gi Lee- Soytarı
Jun-gi Lee- Soytarı

Film son derece etkileyici ve aşkın masumiyeti film boyunca vurgulanmış. Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Ülke tarihinin en yüksek hasılatlı filmi olma özelliğini taşıyan bu dram birçok yerde de ödül almış. 2007’de Oscar’a aday olmuş olan bu filmin ödülleri hakkındaki bilgiyi buradan alabilirsiniz.

Mutants (2009)

gorcun | 05 January 2010 12:55

2000’lerde yükselen Fransız gerilim-korku sinemasının etkileyici örnekleri arasında 2009 yılında çekilen filmleri sayamamış olsakta yine 2009 yılında çekilmiş olan bir Fransız geriliminden bahsetmek istiyorum. David Morlet’in yönetmenliğini yaptığı ”Mutants” fazla ses getirmemesine rağmen kayda değer filmlerden biri olarak görülebilir. Dünya gündeminde olan ”Domuz Gribi” salgınıyla da bir şekilde özdeşleştirebileceğimiz salgın paranoyasını elle tutulur, gözle görülür hale getiren senaryolardan biri olan ”Mutants” artık korku sinemasının en çok işlenen konusu olan virüs salgınına farklı bir taraftan bakıyor.

Virüs salgını tehdidinde Fransa’yı izlediğimiz filmde ana karakterler Marco ve Sonia yanlarında bir askerle virüsten kaçmaya çalışmaktadırlar. Kısa süre sonra Marco, öldürücü virüsten etkilenecek ve mutasyona uğramaya başlayacaktır. Sonia’yı ise hayatta en sevdiği insan olan Marco’yu virüs bulaşmış bir mutant olsa dahi sevmekten vazgeçmeyen ve onun için mücadele eden güçlü kadın karakter olarak görüyoruz.

Another “Brick” In The Wall *

ashg | 14 November 2009 10:02

Uyarı: Bu yazı filmin sürpriz gelişmelerini açığa çıkarmaktadır. Lütfen filmi seyretmeden yazıyı okumayınız.

Yaratcılıkla ilgili basit bir önerme vardır: Tersine düşünmek yaratıcılıktır. Ama bu önerme her yerde her zaman geçerli değil. Rian Johnson’ın “Brick” inde de olduğu gibi…

“Brick”

2005 yapımı “Brick” Rian Johnson yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film. “Brick” Güney Kaliforniya’ da bir lisede geçen aşk, cinayet ve uyuşturucu konuları üzerine kurulmuş. Yönetmen başlıca karakterlerini Amerikan gençlik filmlerinin klişeleşmiş tiplerinden farklı bir biçimde sunuyor: Sosyopatik seks düşkünü yerine tiyatro kulübünün kraliçesi, polis şefi yerine müdür yardımcısı, dedektif niyetine gözlüklü bir “inek”, kötü adam yerine adı çıkmış bir liseli uyuşturucu satıcısı, femme fatale olarak ise her Amerikan lise filminde mutlaka bulunan ponpon kız… Joseph Gordon-Levitt, kız arkadaşının öldürülmesinin ardından gerçeğe ulaşmaya çalışan ana karakter “inek dedektif” Brendan’ ı canlandırıyor.

Yönetmen bu ilk uzun metrajlı film deneyiminde bir kara film ekseninde türler karmasına beyazperdeye aktarmaya çalışmış. Oldukça zor bir işe girişen Johnson bana göre tüm filmi eline yüzüne bulaştırmış. Bunun nedenleri arasında öne çıkan ilk özellikler filmin bir bütünlükten uzak olan yapısı ve karmaşık bir olay örgüsüne sahip olması.

Hayatkurtaran yakın planlar
Hayat kurtaran yakın planlar

Filmin iki saate yaklaşan süresine rağmen sorduğu sorulara doyurucu cevap vermediğini düşünüyorum. Ayrıca filmin inandırıcılıktan uzak olan oyuncu seçimini ve canlandırdıkları karakterleri de ekleyebiliriz. Tüm bunlara rağmen “Brick” açılış sekansında öyküsünün en dramatik sahnesini seyircinin zihninde soru işaretleri uyandıran sürükleyici bir başlangıçla açılıyor.

Buffalo ’66 (1998)

queennothing | 28 October 2009 15:57

Vincent Gallo‘nun ilk uzun metraj filmi olan “Buffalo ’66“, başarılı bir otobiyografik/drama.
1998 çıkışlı bağımsız yapımda Gallo’ya Kaliforniyalı oyuncu Christina Ricci, Ben Gazzara, Mickey Rourke, Rosanna Arquette, Anjelica Huston, Jan-Michael Vincent ve Kevin Pollak gibi isimler eşlik ediyor.

Ailesine, evlenip, uzak bir yerde yaşamaya başladığını söyleyen Billy, aslında hapishanededir. Serbest kaldığı gün tesadüfen Layla ile tanışan Billy, aşırı sinirli tavırlarıyla korkutucu olmaktan ziyade, asi bir genç adam gibi görünmektedir.

BOLLYWOOD

dkare | 13 October 2009 16:31

Hollywood ile Bombay’den esinlenerek oluşturulan Bollywood kurulduğu günden bu yana sinema sektörüne birbirinden güzel filmler vermiş. O unutamadığımız Avare filmi bu sektörden çıkmış. Kendilerine göre yüksek olan film bütçeleri Hollywood ile karşılaştırıldığında devede kulak kalıyor. Bollywood’un filmleri ortalama 4 saat sürüyor. Danslara büyük önem veriliyor. Şarkısız ve danssız film bir elinizin parmağını geçmeyecek kadar az Bollywood’da. Filmlerinde esas oğlan ile esas kızın öpüşmesine yer yok. Bazen filmler birbirlerine dokunmadan dahi bitebiliyor. Ahlaki açıdan böyle filmler çekmeyi uygun buluyor Bollywood. Filmlerinde yöresel kıyafetler tercih ediliyor. Filmin hiç beklenmedik bir yerinde birisi ortaya atlayıp şarkı söylemeye dans etmeye başlıyor ve büyük bir dans ekibi eşlik ediyor bu olaya. Genelde aşk,dram üzerine film çekiyorlar ve bu konuda oldukçada uzmanlaşmışlar. En ünlü oyuncuları Amitabh Bachchan,Abhishek Bachchan, Shah Rukh Khan, Aamir Khan sadece bir kaçı. En çok kazanan starları Aamir Khan ve Shah Rukh Khan ilk sırada yer alıyorlar.
En ünlü yönetmenleri Yash Chopra, Bollywood’un günümüzde de kullandığı birçok öğeyi filmlerinde kullanan ilk kişi olma ünvanınıda taşıyor.

Sinemada Bu Hafta – Hayatın Tuzu

cevahirrr | 06 September 2009 12:06

4 Eylül’de vizyona giren Hayatın Tuzu filminin yönetmenliğini genellikle TV film ve dizilerindeki çalışmalarıyla tanınan Murat Düzgünoğlu yapıyor. 98 dakikalık bu dram öyküsünün senaryosu ise Ender Özkahraman’ın elinden çıkmış. Filmin tüm çekimleri Bitlis’te gerçekleştirilmiş ve yine ana temasını da Bitlis’teki bir aile oluşturmuş.
Filmin özeti ise şöyle; Medine (Güzin Çorağan) 60’lı yaşlarını yaşayan dul bir kadındır. Oğullarından biri olan Şehsuvar (Levent Ülgen), Bitlis’te bir camide imamdır. Sırrı (Bülent Düzgünoğlu) ise tütün fabrikasında çalışmaktadır. Meryem (Asiye Dinçsoy) de üniversiteli olabilmek için dershaneye giden bir öğrencidir. Medine’nin diğer bir çocuğu olan, İstanbul’da yaşayan ve korsan cd satışı yapan Harun’un (Kanbolat Görkem Arslan) Bitlis’e dönmesiyle yeni sorunlar baş gösterir.