bildirgec.org

dram hakkında tüm yazılar

Black Swan (2010)

| 18 August 2010 13:04

Black Swan, Darren Aronofsky‘nin yönettiği, Natalie Portman, Vincent Cassel ve Mila Kunis‘in başrollerini üstlendiği bir gerilim-dram filmi. Filmde kısa bir rolde Winona Ryder‘ı da izleyeceğimizi ekleyelim. Film ilk olarak Venedik Film Festivali’nde görücüye çıktı. Genellikle olumlu eleştiriler alan yapım 1 Aralık tarihinde Amerika’da vizyona girecek.

Film, Nina (Portman) ile Lilly (Kunis) arasındaki rekabeti ve bu rekabetin sonuçlarını anlatıyor.

Eat Pray Love (1 Ekim 2010)

AsetilCoa | 16 August 2010 18:45

“Eat Pray Love”Elizabeth Gilbert‘in Türkiye’de “Ye Dua Et Sev” diye yayınlanan kitabının beyazperdeye uyarlaması. Başrolde Julia Roberts‘ı görüyoruz. Ayrıca oyuncu kadrosu James Franco, Javier Bardem, Richard Jenkins, Billy Crudup gibi tanınmış oyuncularla dolu. Yönetmen ve senarist ise Ryan Murphy.

Kitap 30’lu yaşlarında başarılı, mutlu, imrenilecek hayatı olan bir kadının boşanma ve ardından gelen depresyonla başlayan içsel seyahatini ve kendini keşfedişini anlatan sıcacık bir anı kitabı. Filmde de aynı sıcaklık Julia Roberts’ın sempatikliği ile sağlanmış gibi görünüyor. Filmde Julia Roberts Elizabeth Gilbert’ı canlandırıyor ve onun ağzından hayatını dinliyoruz.
Film1 Ekim’de vizyona girecek. Bakalım kitabının yakaladığı başarıyı yakalayabilecek mi. Merak edenler için işte fragman.

Cold Souls

bayiyorum | 16 August 2010 12:17

Yönetmenliğini ve senaristliğini Sophie Barthes in yaptığı filmin oyuncu kadrosunda Paul Giamatti, Katheryn Winnick, Emily Watson David Strathairn, Lauren Ambrose yer alıyor.

Filmde de bir oyuncuyu canlandıran Paul Giamatti, mutsuz ve sıkıntılı günler geçirmektedir. Özellikle hazırlandığı bir oyun vardır, ancak provalarda istediği başarıyı bir türlü sağlayamamktadır. Bir gün bir dergide rastladığı bir ilan ile ruhun bedenden ayrıştılması ile ilgili bir tesise gider. Burada insanların ruhları, bedeblerinden ayrılmakta ve istekileri süre kadar, depolarda saklandıktan sonra tekrar insanlara geri verilmektedir. Ayrıca Rus mafyasının kontrolünde olan bir ruh kaçakçılığı söz konusudur ve kişiler dilediklerinde başkalarının ruhlarını kendilerine ekletebilmektedirler. Paul, kendi ruhunu ayrıştırdıktan sonra, bununla da yetinmez, Rus bir şairin ruhunu kendine yükletir. Ancak bunun çeşitli yan etkileri olur ve sıkıntılı bir sürece girer. Bunun üzerine şairin ruhunu vermek ve depoda saklanan kendi ruhunu geri almak ister. Ne var ki Paul’ün ruhu, Rus mafyasının liderinin eşine, amatör bir pembe dizi aktristine götürülmek üzere kasadan çalınmıştır. Aracı ile irtibat kuran Paul, ruhunu geri kazanmak üzere Rusya’ya gider.

Frozen (2010)

uzman1 | 01 June 2010 18:13

Frozen
Frozen

Teleskide ölüm. Kayak onlar için sıradan bir eğlenceydi. Son turuna çıkan teleskide dikkatsizlik sonucu unutulan bir grup genç gelecek haftasonuna kadar dondurucu soğukla karşı karşıyadır. Kurtulmak için insan üstü mücedele veren gençler kısa bir süre sonra karşılaşacakları tek tehlikenin dondurucu soğuk olmadığını göreceklerdir.

Sıcaklar yeni başlamışken sinema salonlarında kanınızı donduracak Frozen‘ın baş rollerini daha önce Supernatural, Ghost Whisperer gibi TV dizilerinde ufak roller alan genç yıldır Emma Bell, yine TV programlarında karşımıza çıkan Shawn Ashmore, Kevin Zegers , Kane Hodder , Ed Ackerman paylaşıyor. Filmin yönetmenliği ise Hatchet filmi ile 2007 yılında Fant-Asia Film Festivalinde ödül alan Adam Green üstlenmiş.

Emma Bell
Emma Bell

Coenler’in kara film şaheseri: ”Fargo”

gorcun | 25 March 2010 13:46

Fargo
Fargo

Amerikan sinemasının kendine has stillerini yaratmış olan yönetmen kardeşleri Coenler (Joel ve Ethan) 1996yılında gerçek hayattan esintiler taşıyan bir cinayet hikayesini sinemaya uyarladılar. Filmin başında yapılan ”Gerçek bir hikayedir” uyarısı daha sonra Coenler tarafından aslında gerçek bir hikayenin kurgusu olarak değiştirildi. ”Fargo” adını koyduklarını film, küçük bir kasabadaki sıradan insanların içinde bulundukları çaresiz durumlarda gittikçe dibe batmalarını gösterişsiz ama etkileyici bir şekilde anlatıyordu.

Steve Buscemi - Peter Stormare
Steve Buscemi – Peter Stormare

Kandahar 2010 (Кандагар)

Jafar | 27 February 2010 16:16

Film 1995 yılında İstanbul’dan kalkan ve Afganistan askeri güçlerine gönderilen, yardım malzemelerini taşıyan Rus kargo uçağının, Taliban tarafından kaçırılmasını konul almış ve gerçekte yaşanmış bir olayı beyaz perdeye aktarmıştır.

Taliban tarafından kaçırılan uçaktaki 5 mürettebat Afganistan’ın Kandagar kentinde 378 günlük bir esarete mahkum olur. Oradan kaçmaları bir mucize olmakla beraber her yer mayın ve Taliban’ın savaşçılarıyla doludur. Özgürlüklerine kavuşmaları için onlardan istenen şey Taliban’a eğitim vererek yardım etmeleriydi . Ama bu onlar için vatan hainliğinden başka bir şey olmayacaktı. Ne yapıp edip oradan bir şekilde kaçmaları gerekiyordu…

(Filmin gelişen olayları nasıl anlattığı halen tartışılmaktadır. Rusya’da bir çok film eleştirmeni uçaktaki mürettebat sayısının 7 olduğunu ve olaylı uçağın İstanbul’dan değil Arnavutluk’tan kalktığını öne sürdüler.)

Tony Gatlif’ten Bir Yol Hikayesi: Transylvania

768 | 26 February 2010 14:38

Çingenelerin hayatına hem bir belgesel, hem de bir müzikal tadında yaklaşan dans ve dramla süslenmiş bir yol hikayesi…

Latcho Drom, Exils, Gadjo Dilo gibi birçok başarılı esere imzasını atmış, Cezayir doğumlu Fransız yönetmen Tony Gatlif’in ellerinden çıkmış yine harika bir film.

Bu sefer anlatılan, sevdiği adamı bulmak için yollara düşen ve Transylvania’ya giden Zingarina’nın hikayesi. Asia Argento’nun canlandırdığı Zingarina katıldığı bir pagan festivalinde sevdiği adamın artık kendisini sevmediğini öğrenir, yaşadığı bunalımı atlatabilmek için de her şeye sıfırdan başlamaya karar verir. Yolculuk esnasında “Duvara Karşı” filmindeki rolüyle “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazanan Birol Ünel’in canlandırdığı Tchangalo ile tanışır ve bir aşk yaşamaya başlarlar. Daha sonra ise olaylar gelişir.

Müzikleriyle ve görüntüleriyle olduğu kadar, usta oyunculuklarıyla da seyirciyi kendine hayran bırakan; özgürlüğe, kadına, dansa, müziğe ve Balkanlara dair 103 dakikalık bir kesit…

İspanya İç Savaşı’na Dair Bol Ödüllü Bir Film: “Ay, Carmela!”

768 | 26 February 2010 12:12

¡Ay, Carmela!
¡Ay, Carmela!

Yönetmenliğini Carlos Saura’nın yaptığı ve senaryosunun Rafael Azcona’yla beraber yazıldığı, 1990 yılında yapılmış olan Ay, Carmela! filmi, adını birçoğunuzun da bildiğini tahmin ettiğim ünlü şarkı Ay Carmela’dan alıyor. Şarkı, İspanya İç Savaşı (1936-1939) esnasında Uluslararası Tugayların ve Cumhuriyetçilerin dilinden düşmeyen ve savaşın bitimine iki sene kala ünlenmiş olan sosyalist bir şarkıdır.

İsmini verdiği filmde ise, yine İspanya İç Savaşı sırasında cephedeki Cumhuriyetçi askerleri eğlendiren üç kişilik gezici ve tiyatrocu bir grubun bir sabah kendilerini yanlışlıkla isyancı Milliyetçilerin tarafında bulmaları anlatılıyor. Carmen Maura’nın canlandırdığı Carmela, Andres Pajares’in canlandırdığı Paulino ve Gabino Diego’nun canlandırdığı dilsiz yardımcı Gustavete’den oluşan grup, kurşuna dizilerek öldürüleceklerini sanmaktadır. Oysaki tiyatro seven faşist bir İtalyan komutan onlardan sadece askerler için bir oyun düzenlemelerini talep etmektedir.

Bahman Ghobadi’den Ödüllü Bir Film: Kaplumbağalar da Uçar

768 | 25 February 2010 12:15

İran ve Türkiye arasında Amerika’nın işgal ettiği bir Kürt mülteci kampında, yaşıtlarından çok daha kötü şartlar altında hayatla mücadele eden, hiç çocukluğunu yaşayamamış gençlerin hikayesi anlatılıyor.

Kamptaki diğer çocukların liderliğini yapan 13 yaşındaki Saran, geçimini mayın toplayarak sağlamaktadır. Amerika-Irak savaşına az bir zaman kalmıştır ve Saran günlerini uydudan duyduğu haberleri köylülere çat pat İngilizcesiyle çevirerek geçirir.

Agrin ise aynı kampta yaşamakta olan, 14 yaşında bir annedir. Onun için Saran’ın ona duyduğu platonik aşkın da, hayatta kalmanın da artık pek bir önemi yoktur. Yaşamın tüm ağırlığını omuzlarında hisseden Agrin için ölmek belki de en mantıklı çözüm yoludur.

Dom za vešanje (Çingeneler Zamanı)

768 | 23 February 2010 17:14

Yönetmenliğini Emir Kusturica‘nın yaptığı 1988 yapımı bu Yugoslav filmi, Kusturica’nın en iyi filmlerinden biri kabul ediliyor, aynı zamanda tamamı Çingenece çekilen ilk sinema filmi.

Film, Romanya’da büyükannesiyle beraber yaşayan ve telekinezik güçlere sahip olan (duygu yoğunluğu yaşadığında nesneleri dokunmadan hareket ettirebilme yeteneği olan) Perhan adında yeniyetme bir Çingene’nin, genç yaşta Yugoslavya’nın küçük bir köyünden çıkıp bir takım mafya işleri peşinde olan ve kendisinden yararlanmaya çalışan Ahmed’in ikna etmesiyle Milano’da bir suç şebekesine dahil oluşunu, Azra ile yaşadığı aşk ve kız kardeşi Danira‘ya uzun süre sonra tekrar kavuşmak için gösterdiği çabaları anlatıyor.

Perhan’ın bu işlerle bulaşırkenki tek amacı yeterince para biriktirip sevdiklerine kavuşabilmek ve evlenebilmektir. Aynı zamanda da bacağından ameliyat olmak için yanlarından ayrılan küçük kız kardeşini de bulmayı ummaktadır.