bildirgec.org

diane keaton hakkında tüm yazılar

Shoot the Moon (1982)

elizabethtaylor | 04 September 2011 13:12

Evita, Midnight Express gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış olan İngiliz yönetmen Alan Parker‘in çektiği drama filmi “Shoot the Moon“, 1982 senesinde vizyona girdi. Senaryosunu Bo Goldman’ın yazdığı film, En İyi Erkek Oyuncu BAFTA’sına, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında Altın Küre’ye aday gösterilirken Cannes Film Festivali’nde de Altın Palmiye için yarıştı. İngiliz aktör Albert Finney ile genellikle Woody Allen filmlerinde rol alan Diane Keaton başrollerini paylaştıkları yapımda Amerikan aktris Karen Allen, Viveka Davis, Peter Weller, Tine Yothers ve Tracey Gold gibi isimler de rol alıyor. 12 Milyon Dolar ile çekilen film, Türkçe’ye ‘Erişilmez Duygular’ adıyla geçti.

Because I Said So – Ben Sana Söylemiştim (2007)

padmess | 15 July 2011 18:37

Daphne Wilder, 3 kız annesidir. İki kızını zaten evlendirmiş, evliliklerinin düzgün bir şekilde gitmesini kontrol ederken bir yandan da üçüncü kızı Milly’i evlendirmeye çalışır.
Milly, ilişkiler konusunda biraz şanssız ancak sahip olduğu yemek şirketini başarıyla yürüten, annesinin sözlerinden bunalmış ancak ona kulak vermeden de edemeyen genç bir kadındır.
Her şey, Daphne’nin kızı Milly için damat adayları bulmaya çalışması ile başlar.

Benim Devim (My Giant) ve Elim Belim Bağlı (40 Days and 40 Nights) gibi filmlerden hatırlayabileceğimiz Micheal Lehmann‘ın yönetmenliğini üstlendiği 2007 yapımı film ülkemizde Ben Sana Söylemiştim ismi ile izleyicileri ile buluşmuştu.

Başrollerde Woddy Allen‘in Annie’si ile (Annie Hall) En İyi Kadın Oyuncu Dalında Oscar ödülünü almış, Reds ve Marvin’s Room ile yeniden aday olmayı başarmış Diane Keaton, 15 yaşında çıkarmış olduğu ilk albümü ile müzik hayatından ve de yine başrolde olduğu A walk to Remember‘dan da tanıyabileceğimiz Mandy Moore yer alıyor. Bu iki güzel yıldızın dışında Gilmore Girls dizisinden hatırlayacağımız Lauren Graham ve ünlü çizgi roman The Spirit‘in beyazperdeye uyarlamasında yeniden karşımıza çıkan Gabriel Macht‘ı görüyoruz.

200 yıl sonra; Sleeper (1973)

queennothing | 23 June 2011 16:09

Annie Hall, Manhattan, Hollywood Ending, Bananas gibi yapımlarla eleştirel komedi türünün ustası kabul edilen Woody Allen, 1935 senesinde Amerika’da dünyaya geldi. Yönetmenlik kariyerine onlarca film sığdıran Allen’in 1973 senesinde çektiği sinema filmi “Sleeper” (200 Yıl Sonra), bilim-kurgu/ komedi türünün değerli bir örneğidir. İçerisinde sanat, politika ve bilim dünyasına anlamlı göndermeler bulunan film, devlet sistemini eleştirmekten de geri durmuyor. Senaryosu Allen ile Marshall Brickman tarafından yazılan filmde Allen’in yanı sıra Oscar Ödüllü Amerikan aktris Diane Keaton, aktör John Beck, Mews Small, Mary Gregory, Don Keefer ve Brian Avery gibi isimler de rol alıyor. 2 Milyon Dolar gibi mütevazı bir bütçeyle çekilen ve ülkemizde 1975 senesinde gösterime giren “Sleeper“, Satürn Ödülleri’nde En İyi Bilim-Kurgu Filmi dalında aday oldu.

Looking for Mr. Goodbar (1977)

queennothing | 01 April 2011 18:13

1912 senesinde Amerika’da dünyaya gelen sinemacı Richard Brooks, 1992 senesinde hayatını kaybetmeden evvel otuzdan fazla esere imza attı ve dokuz defa aday gösterildiği Oscar’dan birini aldı. Yönetmenin 1977 senesinde çektiği sinema filmi Looking for Mr. Goodbar, Judith Rossner’in eserinden uyarlandı. Orjinal süresi iki saati aşan yapım, Chicago ve Los Angeles’de çekildi. Oscar Ödüllü Amerikan aktris Diane Keaton ile aktör Richard Gere‘nin başrollerini paylaştıkları yapımda aktris Tuesday Weld, Tom Berenger, William Atherton ve Richard Kiley de rol alıyor.

Genç ve güzel bir kadın olan Theresa, sağır ve dilsiz çocuklara öğretmenlik yapmaktadır. İşi konusunda sorun yaşamayan genç kadın, yaşadığı ilişkinin bitmesiyle depresyona girer ve kendini gece hayatına kaptırır.

En iyi devam filmi; The Godfather: Part II (1974)

queennothing | 07 February 2011 14:17

1972 senesinde vizyona giren ve sinema dünyasında çığır açan sinema filmi “The Godfather“in (Baba) devam filmi “The Godfather: Part II“, 1974 senesinde vizyona girdi. Mario Puzo’nun kitabından uyarlanıp İtalyan asıllı yönetmen Francis Ford Coppola tarafından çekien film, En İyi Film ve En İyi Yönetmen başta olmak üzere toplam 6 dalda Oscar Ödülü kazandı. Ödüllerden en konuşulanı da yaklaşık 40 dakikalık performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını alan Robert De Niro oldu. Al Pacino‘nun başrolünde yer aldığı filmde Robert De Niro, Robert Duvall, Diane Keaton, John Cazale, Talia Shire, Michael V. Gazzo, Gastone Moschin, Frank Sivero ve Bruno Kirby gibi isimler de rol alıyor. 13 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle Dominik Cumhuriyeti, Amerika ve İtalya’da çekilen filmin devamı 1990 senesinde “The Godfather: Part III” ile geldi.

Annie Hall

exorientelux | 25 March 2010 16:25

Wood Allen ustanın baş yapıtlarından biri sayılan Annie Hall, gerçekten de aldığı övgüyü hak eden filmlerden biri. 1977 yılı çıkışlı filmin senaryosunu Marshall Brickman ile beraber yazan Allen, baş rolü de Diane Keaton ile paylaşıyor.

Komedyen Alvy Singer’ın başından geçen iki evlilik sonrasında tanıştığı Annie Hall ile ilişkisinden yola çıkarak kadın erkek ilişkilerini irdeleyen filmde, Woody Allen’in klasikleşmiş entellektüel hayat, sanat, kişisel gelişim, yahudiler, aile, New York gibi göndermeleri de bolca mevcut.

Şahsen, kadınların da erkeklerin de ilişkilerde kendilerine biçilen rolleri oynadıklarını, maskeleri çıkardıklarında ortaya çok farklı düşünce ve duyguların çıktığını, ama bu farklılıklara rağmen “ne seninle ne de sensiz” durumunda olduklarını anladığım filmde; ne kadar eğitimli olursa olsun erkeklerin doğalarını aşmalarının güç olduğu (Annie’nin önce kurslara gitmesini teşvik edip sonrasında kaydettiği gelişmeye somurtan Alvy), kadının ne istediğini idrak edecek bilince ulaştığında artık başkasına ihtiyaç duymayacağı (Annie’nin filmin sonundaki kararı) gibi yan düşünceleri de çıkarmak mümkün. Bunların yanında Woody Allen’ın aslında kadınların tarafını tuttuğu gibi bir düşünceye de sahibim.

Annie Hall‘un bir güzel yanı da harika mizah anlayışı elbette. Çoğunluğu diyaloglar üzerinden yapılan mizahın bazı sahnelerde durumlara yüklendiğini ama bunun vasat bir durum komedisinden çok daha başarılı yapıldığını görüyoruz ( Mesela Annie’nin ailesiyle yemek yedikleri sahne).

Unstrung Heroes (1995)

queennothing | 06 January 2010 17:11

Oscar Ödüllü Amerikan aktris Diane Keaton‘un yönetmenliğini yaptığı 1995 çıkışlı “Unstrung Heroes” adlı sinema filmi Franz Lidz‘in otobiyografik kitabından uyarlandı. Amerikan aktris Andie McDowell, Amerikan aktör John Turturro, “Seinfeld” komedisinin ‘Kramer’ı Michael Richards ve Nathan Watt‘ın rol aldığı yapım, ‘En İyi Müzik’ dalında Oscar adayı oldu.
Steven, küçük kızkardeşi, annesi ve babasıyla birlikte yaşayan mutlu bir çocuktur. Babası Sid’in ‘dahilik’ adı altında yaptığı ilginç buluşlara karşı yabancı bir tavır takınan küçük çocuk, güçlü adaylar arasından seçilemeyeceğini düşündüğü için sınıf başkanı seçimlerine aday olmak konusunda tedirgindir. Annesi Selma’nın güven verici rahatlığından cesaret alan Steven, Danny ve Arthur amcalarının da desteğiyle aday olmaya karar verir. Seçim günü geldiğinde destek aldığı annesinin, seçimlere hasta olduğu için gelemeyeceğinin öğrenen küçük Steven, ailesine içerler. Ancak genç çocuk, annesinin ölümcül bir hastalığa yakalandığından habersizdir.

Diane Keaton

queennothing | 22 July 2009 14:01

5 Ocak 1946, Los Angeles, Kaliforniya doğumlu Diane Hall, oyuncu olmaya küçük yaşlarda karar verdi. Kaliforniya’da bulunan Santa Ana Koleji‘nde bir süre ‘drama’ eğitimi alan Diane, New York’taki Neighborhood Playhouse Tiyatro Okulu‘na yazıldı. Annesi Dorothy Keaton (1921 – 2008), babası Jack Hall (inşaat mühendisi, 1921 – 1990), kızkardeşleri Dorrie (1953), Robin (1957) ve bir erkek kardeşe, Randy (1948) sahip olan Diane, soyadını ‘Keaton’ olarak değiştirdi. Bu değişikliği tetikleyen vodvil ustası Buster Keaton ve annesinin kızlık soyadı oldu.Küçük sahnelerde sergilenen tiyatro gösaterilerinde rol alan Diane, 1968 yılında, Broadway’a atılarak, “Hair” müzikalinde rol aldı.
1970 yılında, ilk sinema deneyimini, Amerikalı senarist / yönetmen Cy Howard‘ın ilk yönetmenlik deneyimi olan “Lovers and Other Strangers“da ‘Joan Vecchio‘ karakteriyle kazandı. Film, ‘En İyi Müzik’ dalında Oscar alırken, 2 farklı dalda aday oldu. Aynı yıl, 5 sezonu tamamlayan “Love, American Style” adlı dizinin 2. sezon, 10. bölümüne konuk oldu. Yine aynı yıl, “Night Gallery” adlı 3 sezonluk dizinin 1. sezon, 3. bölümüne ‘Hemşire Frances Nevins‘ karakteriyle konuk oldu. Woody Allen ile tanışmakta gecikmeyen Diane, başarılı yönetmenin ilk kısa yapımı “Men of Crisis: The Harvey Wallinger Story“de kısa bir rol aldı. Aynı yıl, “The F.B.I.” ve “Mannix” adlı dizilere konuk oyuncu olarak katılan Diane, 1972 yılında, kariyerinin ilk önemli yapımı, dünya çapında ‘Gelmiş Geçmiş En İyi Film’ olarak kabul edilen, Francis Ford Coppola‘nın yönettiği “The Godfather“da rol aldı. ‘Godfather, Don Vito Corleone’ (Marlon Brando)’un oğlu ‘Michael Corleone’ (Al Pacino)’un nişanlısı ‘Kay‘i canlandıran Diane, aynı yıl Woody Allen‘ın senaryosunu yazdığı ve başrolünde yer aldığı “Play It Again, Sam” adlı yapımda ‘Linda‘ karakterini canlandırdı.

Manhattan Murder Mystery (1993)

queennothing | 17 July 2009 09:43

Larry Lipton ve Carol Lipton, uzun bir evliliğin, heyecansız ve can sıkıcı yanını paylaşan, birbirlerinden oldukça farklı ve orta derece uyumlu bir çifttir. Larry’nin spora ilgisi, Carol’un ilgisizliği; Carol’un opera sevdası ve Larry’nin anlayamadıklarına katlanamama huyu, birlikte geçirdikleri hayatın bir parçası haline gelmiştir. Sıradan bir akşamın sonunda evlerine dönen ikili, apartmanda, yan komşuları Paul House ve Lillian House çiftiyle karşılaşır. Carol ve Larry, davet üzerine geceye House çiftinin evinde devem eder ve çiftin misafirperver tavırlarının yanında, yıllardır birlikte olmalarına rağmen, birbirlerine aşırı ilgi göstermeleri, Lipton çiftini etkiler.
Evliliğinde heyecanın eksikliğini hisseden Carol, yaşlı çiftin sempatik tavırlarına imrenir. Larry ise, karısının tam aksi, kötümser ve umursamaz haliyle, Carol’unkilerden farklı yönde ilerleyen takıntılarıyla dolmuş, evliliğinde hçbir eksiklik hissetmez.
Karısından boşanan Ted ise, Larry ve Carol’un en yakın arkadaşıdır. Kadınlarla yolunda gitmeyen işleri, Ted’i ilk aşkı, Carol’a yöneltse de, Carol, durumu farketmemektedir.

Bir sonraki akşamda, apartmandaki hararete koşan Lipton çifti, Bayan House’un, kalp krizine yenik düşerek, hayatını kaybettiğini öğrenir. Durumun şaşkınlığını yaşayan Carol ve Larry, Bay House’a yolda rastlarlar ve taziye dileklerini bildirirler. Rahat tavırlarıyla karısının ölümüne alışmış görünen Bay House, Carol’un dikkatini çeker. Duruma anlam vremeyen Carol, Bay House’un şüphe çeken tavırlarına kayıtsız kalamaz ve işin peşine düşer. Başını belaya sokmak istemeyen Larry, monoton hayatına yeni bir heyecan istemeyecek kadar tekdüze bir adamdır ve Carol’u engellemeye çalışır.

Manhattan (1979)

queennothing | 06 July 2009 18:17

1935, New York doğumlu usta yönetmen Wood Allen‘ın, Brezilyalı senarist / yönetmen Marshall Brickman ile birlikte yazdığı, yazlnız yönettiği 1979 yapımı “Manhattan“, Allen’ın Manhattan’a olan sadakati ve sevgisinden, kadın – erkek ilişkilerine uzanan bir hayat dersi.
42 yaşında olan Isaac Davis, ünlü bir TV kanalında senaristlik yapmaktadır. İki kere evlenip, boşanan Isaac, henüz 17’sinde olan Tracy ile ilişki yaşamaktadır. Kanaldaki işinden istifa eden Isaac, uzun zamandır planladığı ‘kitap yazma’ işini gerçekleştirme zamanının geldiğini düşünür ve kitaba başlar. İkinci eşiyle ‘başka bir kadın’ yüzünden boşanan Isaac, oğlunun annesinin ‘biseksüellik’ten, ‘eşcinselliğe’ geçişini ve boşanmayla sonuçlanan evliliklerini anlatan bir kitap yazacak olmasını sindiremez ve saklayacak bir şeyi olmadığını iddia etmesine rağmen, ‘açığa çıkma fikri’, kaygıyla yaşamasına sebebiyet verir. Çok düşünen, çok konuşan, fazla olgun ve fazla çocuksu, kaygılı ve narsist, rahatsız ve kendine özgü bir adam olan Issac, arkadaşı Yale’in sevgilisi Mary ile tanışır. Evli olan Yale, karısını, fikirlerini savunan ve iddialı bir kadın olan Mary ile aldatmaktadır ve Isaac, bu kadından hiç hoşlanmaz.

Isaac’e göre fazla genç olan Tracy, Londra’dan sinema üzerine 6 aylık bir eğitim paketi kazanır, fakat Isaac’i sevdiği için gitmek istemez. Aradaki yaş farkını ve Tracy’nin hayatına girecek olan erkekleri düşünen Isaac, genç kıza soğuk davranır ve başka bir kadınla ilişkisi olduğunu söyler. Tracy’nin saflığının etkisinden kurtulamayan Isaac, Yale’den ayrılan Mary’ye aşık olmuştur ve ikili, ciddi bir ilişki yaşamaya başlar. Olayların tersine dönmesi, bir süre sonra ne Yale’i, ne de Mary’yi rahatsız eder.