bildirgec.org

depresyon hakkında tüm yazılar

ÖFKE

teacher07 | 15 September 2008 14:48

Hangi durumlarda öfkelendiğinizi düşündünüz mü hiç? Bu durumlarda ağzınızdan çıkan sözcük ve cümlelere dikkat ettiniz mi? “ Ağzınızdan çıkanı kulağınız duydu mu?” Bu sözleri işitip, hıı ben sinirlendim, öfkelendim dediğiniz oldu mu? Başkalarından duyduğunuzda evet, çok öfkeli dediğiniz oldu mu? Ne bu ya, beş-altı saat elektrik kesilir mi? İnsaf be kardeşim, bu kadar da zam olur mu? Yavrum; bir gün de yatağını, eşyalarını topla da öyle çık! Tam yeriydi yani, benzin de bitecek zamanı buldu! Bunlara benzer yüzlerce söz ya da cümle sayabiliriz. Bunları söylediğinizde, söyleyeni duyduğunuzda, kendinizi ve söyleyeni incelediniz mi? Hangi duygu ve görünüşte olduğunuzu gözlediniz mi? Son zamanlarda gazete ve televizyonlarda öfkeli insanlar görmeniz gerek… Ne durumlardalar inceleyebildiniz mi? Öfkeleri sonucu ne gibi durumlara düştüklerini, hangi yaptırımlarla karşılaştıklarını biliyorsunuz umarım.Engellenmelerle karşılaştığımızda, haksızlığa uğradığımızda, yaralanma ve incinmelerle karşı karşıya kaldığımızda, herhangi bir tacize maruz kaldığımızda, bir hayal kırıklığına uğradığımızda, tehdit altında kaldığımızda vb. durumlarda öfkeleniriz. Kontrolden çıkmadıkça, yıkıcı ve kırıcı olmadığı müddetçe öfke, son derece doğal bir duygudur. Toplumsal, aile içi ya da çocuğa yönelik şiddetin temelinde öfke vardır. Öfke, fiziksel dış ortamlardan bize yönelen olumsuz olan ya da olumsuz algıladığımız durumlar sonucu verdiğimiz tepkidir.

Psikoloji Ve Çelişki (Başlık Gibi)

BlackC0de | 20 July 2008 13:30

Güzel bi yazı yazmak istiyorum, ama aklımda çok farklı şeyler sürekli olarak dönüşüm halindeler, birilerinin gözünden kendime bakıyorum diyeceklerine ve statü durumuma. Canımı sıkıyo. Bir şeyler yazıyorum derdim bu diyorum anlıyorum ki derdim o değil. Derdim aşırı derecede mevzuyu büyütmek. İyiyim diyorum bi zaman sonra kendimi berbat hissediyorum. Düzelteyim diyorum düzeltemiyorum. Her gün dibe çöküyorum aslında birikimi yiyorum. Kendime ihanet ediyorum diyorum. Keyif alamıyorum keyif almak için ne yapılabilir diyorum düşünüyorum bulamıyorum. Çok büyütülecek şeyler değil diyorum. Kafaya takma diyorum ama kafaya takmamak nasıl icra edilen bi durum bunu idrak edemiyorum. Sürekli düşünüyorum Bunlar dile gelecek şeyler değil, odaklanmam gereken bölümler değil kendimi anlamıyorum. Anlatamıyorum. Anksiyete ve psikolojik diğer rahatsızlıklar tekrarlar diyolar , tekrarlayacaksa bi insan neden kendini iyi hissetsin diyorum , sabit ve sürekli olması gerekmez mi diyorum , çok basit şeylere değiniyorum ama çıkamıyorum. Genel Psikiyatrik rahatsızlıkları okuyorum hepsi benim diyorum sonraki zaman diliminde hadi oradan halt etmişsiniz siz diyorum , bu nasıl lahana bu nasıl turşu dememek elde değil yani. Sormam gereken ne diye düşünüyorum kendime kendim verdiğim cevap kâfi gelmiyo

Antidepresan

makaleci | 27 February 2008 07:17

Depresyon denen durumun (ki olmasına müsaade ettiğiniz sürece var olan şey) ilaçlarla hizaya geldiğini ben şahsen hiç düşünmedim.

Birçok çeşidi olan bu durumun (hastalığın bile demeye dilim varmıyor) yegane çözümünün kişinin düşünce gücü ile var olacağına inanırım. Kişi, beynine gönderdiği emirler ve telkinler sonucu ruh halini belirler bana göre…

Psikiyatristler ve Hastaları

Guitarist | 16 December 2007 00:36

Anti depresan ilaçlar kullanmaya başladım,depresyondayım.

Bu maceramı uzun uzun anlatmıycam da kısaca bişeyden bahsetmek istiyorum…

Anksiyete bozukluğu derin kaygı,üzüntü,başa bişey gelme korkusu,bitmek bilmez sıkıntılar kısacası kişinin kaygılarını kontrol edememesi demek. Anksiyete bozukluğu olduğunu psikiyatristte öğrenip,bunun için psikiyatristin verdiği ilaçları kullanması gereken kişiler çok zor duruma düşüyor! Aynı durum paranoyaklar için de geçerli olabailir.

Sorun şu;doktorun verdiği ilaç doğru olan ilaç mı?

4’10”

donakisot | 05 December 2007 08:16

İçimden dozerler geçiyor, rutin dozunu aşmış
Ve bir hilti, bir tilki kurnazlığında, beynimin loblarında
Biliyorum – aslında, rahme daha yeni düşmüş bir ‘bilmek istiyorum’-
Bu sadece bir şarkı
4’10’’
9/8’lik ritmden uzak
Biraz telliler, veryansın distortion; yakıcı, yıkıcı, yırtıcı
Biraz manik tuşlular, tuş edici depresyon
Biraz hüzünkâr yaylılar, yaylımcı

**********

Kuşatma altında sıkıntılar köşe kapmaca oynuyor içimde
İçimde binlerce çocuk sesi, çocuk parkı, ivedi yağlanmalı bir tahterevalli
Pudra uçuculuğunda saklambaç kokusu
Ebe kim?
Gümeci

Real Age’iniz Kaç?

ezoryak | 28 November 2007 15:26

Real Age'iniz Kaç?

“Gerçek yaşınız kaç? Hissettiğiniz yaşta mısınız?” gibi sorular her gün karşımıza çıkmasa da oldukça faydalı bilgilerin yeraldığı ve bu iki soruya sağlıklı bir şekilde cevap verdiğine inandığım (her ne kadar benim 42 yaşında olduğumu söylesede..!) bir site olan RealAge ünlü Tıp Doktorları Michael Roizen ve Mehmet Öz‘ün imzasını taşımaktadır.

RealAge nedir?
Bugün bilim, sağlığınızla ilgili yaptığınız seçimlerin yaşlanmanızı yavaşlattığını yada hızlandırdığını çok açık bir şekilde göstermektedir. Bazen hayatınızda yapacağınız değişiklikler için biraz geç kalınmış olabilir. Örneğin, hayatının erken dönemlerinde egzersiz yapmış ancak sonra bırakmış insanlar uzun süreli bir yarar elde edemezler. Ancak 50 ve 60 belki daha geç yaşlarda egzersizlere başlayan insanlar, daha fazla yarar elde ederler.

RealAge sağlık haberleri, sağlıklı gençleşme önerileri, anne ve çocuk sağlığı, diyet ve beslenme, spor ve egzersiz ile cinsel sağlık konularında verdiği faydalı bilgiler ile bizlerin kulaktan dolma, yalan yanlış uygulamalar yaparak sağlığımızı daha da kötüleştirecek şeylerden kaçınmamız konusunda bilgilendiriyorlar.

Elektro Konvulsif Tedavi (EKT)

woofwoof | 20 November 2007 19:37

Requiem for a Dream‘i izleyenler Ellen Burstyn‘in Oscar’ı hakeden oyunculuğuyla canlandırdığı Sara Goldfarb karakterini ve karakterin bilinçsizce habire yuttuğu speed haplarının etkisiyle sıyırıp nasıl elektroşok tedavisine maruz kaldığını hatırlayacaktır (Bu sahneler akıl yetkinliği olmayanlara tavsiye edilmemekle beraber şuradan ve şuradan izlenebilir (18+)).
İşkence olup olmadığı tartışıladursun, tıbbi adıyla Elektro Konvulsif Tedavi (EKT) 1940 – 50lerden beri major depresyon, mani, bipolar bozukluk, şizofreni, deliryum gibi hastalıkların tedavisinde yaygın şekilde kullanılmaktadır. Genellikle anti-depresanlara cevap vermeyen veya (haplardan çok daha hızlı ve kesin bir yöntem olduğundan) intihara meyilli hastalara uygulanmaktadır. İşlemin temeli beyine elektrik verilmesidir. Bu sayede hastaya bir nevi epileptik nöbet geçirtilmekte ve depresif durum ortadan kaldırılmaktadır. Olan bitenin gerçek şekli kesin olmamakla birlikte, beyinde, anti-depresanların yarattığından çok daha fazla, çeşitli biyokimyasal değişimlerin gerçekleştiği kabul edilmektedir. Elektrik verme işlemi iki adet elektrod ile yapılır. 90lardaki gelişmelerle, beyin ısısındaki artış çok az olduğundan beyin dokusuna bir zarar gelmediği literatürde mevcuttur. Tedavinin bir kürü genellikle haftada 2-3 kez olmak üzere toplam 6-12 uygulamadır.

Günümüzde anestezi ve kas gevşetici uygulanması zorunluluğu, yöntemin anestezisiz, ceza veya işkence olarak kullanılmasını engelleyememiştir. Yöntem ne kadar etkili, sonuçları ne kadar parlak olsa da (vakaların %90’ında belirli bir düzelme) One Flew Over the Cuckoo’s Nest filminde söylendiği gibi yıllarca akıl hastanelerinde cezalandırma ve kontol etme amaçlı suistimal edilmiştir ve hala sorgulanmaktadır. Modern uygulamalarda hasta veya vasisinin onayı gerekmektedir ancak bazı durumlarda rızanız olmadan da yapılabilmektedir.

Yöntemin en ilginç tarafı akut yan etki olarak bellek kayıplarına yol açabilmesidir. Hasta hem uygulamadan haftalar veya aylar öncesine ait olayları hatırlayamayabilir hem de uygulamadan sonra olayları uzun süreli hafızaya atamayabilir. Ancak bu durum yöntemi bir hafıza silme yöntemi yapmaz. Zira bu bellek kayıpları uzun dönemli değildir. Genellikle de ufak tefek şeylerin hatırlanmamasına yol açmaktadır. Hafızasını silmek isteyenler için üzücü ancak merak etmeyin yakında şu haplar ile bu da mümkün olacak (ayrıca bkz.).