bildirgec.org

deha hakkında tüm yazılar

Yaşayan Bir Efsane, Günümüzün En Büyük Müzik Dehası John Zorn

SemiGodSix | 15 February 2011 15:01

John Zorn sahnede
John Zorn sahnede

John Zorn 1953 yılında New York şehrinde doğmuş ve hala çalışmalarının önemli bölümünü bu şehirde devam ettiren bir sanatçı.

Güncel Avant-Garde müziğin önemli isimlerinden olan sanatçı aynı zamanda bağımsız bir plak şirketi olan Tzadik Records‘un da sahibi. Ürettiği müziğin; serbest cazdan noise rock ve punk’a, klasik cazdan oriyental çingene müziğe kadar geniş bir skalası var. Aslen saksafonist olan Zorn, sahibi olduğu Tzadik Records‘un Book Of Angels serisinin bazılarında sadece besteci olarak, Mr. Bungle‘ın ilk albümünde prodüktör olarak da karşımıza çıkıyor.

Müzik Aşkıyla Kör Olan Deha : Johann Sebastian Bach

nacak | 09 June 2009 10:29

21 Mart 1685‘ te Almanya’ nın Eisenach kasabasında doğar. Alman klasik müzik bestecisi ve orgcusudur. Barok tarzında eserler icra edip, bu tarzı zirveye taşır .Bach’ ın aile fertlerinin büyük çoğunluğu müzikle ilgilenir. Kimisi org çalar, kimisi koro şefliği, kimisi saray müzikçiliği yapar. Vitus Bach, oğlu Hans Bach (çalgıcı lakabıyla bilinirdi , ailenin asıl ceddi) ve Christoph Bach (Mozartın uslubunu hazırlayanlardandır) Bach ailesinin ünlü müzisyenlerinden. Bu ailenin tarihi Orta Almanya’ nın Thüringen eyaletine kadar uzanır. Halk Bach ailesinin müzisyenlerinden BACH’ LAR diye söz ederdi. Bach adeta müzik aşkıyla dünyaya gelip müzik aşkıyla dünyadan göç etmiştir.

doğduğu ev
J.S. Bach ile müzik tarihi en şatafatlı dönemlerini yaşar. Bach geçmiş zamanlardaki müzik anlayışı ile gelecek nesil müzik anlayışını birleştiren bir köprü gibidir. Kendisinden önce geçen müzisyenleri inceler , onların fromlarını daha da geliştirir ve kendisinden 3 nesil sonra başlayacak yeni bir oluşumun da fikir babası olur.

Başlarda kendi çabasıyla müzik çalışmasını sürdürür. 25 yaşından itibaren Lueneburg Michaelis Schule für Musik okulunda çalışmalarına devam eder. Bir müddet sonra buradan ayrılarak Hamburg’ a gider. Çeşitli orkestralarda çalışır. Org çalar. Anstadt kilisesinde org çaldığı dönemlerde kilise idarecileri ile bir takım sorunlar yaşar. Bach’ ın kilisede org çalmaya başlamasıyla koronun uslubu bir anda değişir. Kendine has değişik bir uslubu vardır Bach’ın. Kilise idarecileri bu durumdan hoşnut olmaz. Onlara göre Bach’ ın müziği, koro müziğinin arasına garip sesler sokan, ilahinin havasını değiştiren bir müziktir. Bu adamın kutsal müziğin havasını değiştirmesine tahammülleri yoktur kilisedekilerin.

Daniel Tammet otistik bir dahi

nazokiraze | 20 March 2009 11:08

1979 yılında dokuz çocuklu bir ailede hayata gözlerini açtıgında kimse onun otistik olacagını bilmiyordu,otizmin bir türü olan asperger sendromu oldugunu anlaşıldıgında 25 yaşındaydı.

Yağmur Adam filminde Dustin Hoffman’nın canlandırdıgı karakterle birlikte pek çok kişinin farkına vardığı otizm ,aslında genellikle erkeklerde görülen( yüzde seksen-doksan oranında) bir durumdur. Savant sendromu olan kişilerde genellikle tarihleri unutmama, film ,kitap isimlerini ezberleme, sayıları hatırlama gibi nitelikler görülür,bazen tek başına üstünü bile giyinemeyip, normal insanların asla bilemeyecegi kadar önemli gün tarihlerini hatırlayanlar mevcut.Daniel pi sayısını 22 bin 500 hane ile en uzun söyleyebilen kişi olarak( beş saatte söyledi) Avrupa rekorunu kırdı.Kendine göre manti adında bir dil geliştiren Daniel, bir haftada bir dil öğrenebiliyor.Daniel kendisi gibi yeteneği olan Kim Peek ile de tanışma şansını yakaladı. Kim Peek Daniel gibi ,hafızasında dokuzbinden fazla kitap tutabilen, NASA tarafından incelemeye alınan otistik bir dahi.Savant sendromlu Daniel yaşayan 100 dahi listesine girmeyi başarmış biri ve aynı zamanda fikir adamı ve yazar olarak anılıyor.

Daniel Tammet pek çok savant gibi yüzbine kadar olan tüm sayılar hafızasında resim şeklinde tutabiliyor , 89 kar yağması ise bir başka sayı diğer bir resmi çağrıştırıyor,ayrıca Daniel’e göre en zor sayı altı sayısı,onaltı sayısı ise en şirinleri,333 çekici,289 çirkin. Daniel kendi kaleme aldığı Mavi Bir Günde Doğmuştu adlı kitabında,yaşadığı her anı anlatıyor.Burası da Daniel’in kendi internet sitesi. On tane dil bilen,matematik dehası ikinci kitabıyla kitapseverlerin karşısında.

ayarın böylesi görülmedi

yokumdiyor | 04 March 2009 15:17

Audi’nin reklam dehasından bahsediyorum.
Her tarafta pahalı ama işe yaramaz reklamlar görüyoruz. Audi markası adeta bir reklamın nasıl olacağını anlatmış. Daha ucuza daha iyi bir reklam çekilemezdi.

reklamı izle

işte bu.

Muhteşem bir zeka: GAUSS

delizade | 15 December 2007 02:34

Beethovenmüzikte ne ise, matematikte Carl Friedrich Gauss odur. Her ikisi de bir insandan beklenemeyecek dehayı hayatlarında sergilemişlerdir. Gauss sağ iken “Matematikçilerin Birincisi” (mathematicorum) ünvanını alabilmiştir.

Gauss’un dehası sadece matematikte gün yüzüne çıkmış değildir. Hatta bir çok alanda sahip olduğu bilgi ve beceri bakımından gösterilebilecek bilimadamlarının tarihteki sonuncu örneğidir denilebilir.

Gökbilimive Fizikteinsanoğluna büyük katkılar sağlamıştır. Elektrik ve manyetizma alanlarındaki araştırmaları için yıllarını harcadı. Dünyanın manyetik alan kuvvetini hesaplamak için geniş kapsamlı deneyler yaptı. Manyetik alanları ölçmek için mutlak bir ölçek de geliştirdi. Bu yüzden manyetik alan kuvvetinin standart birimi “gauss” adını taşır.

Manyetizmanın araştırmaları sonrasında ilk telgraf sistemini icat etmiş ve 1830 yılında laboratuvarı ile Göttingen arasında ilk iletişimi kurabilmiştir.(Samuel Morseise kendi telgrafının patentini 1840 da alabilmiştir.)

ELLER DİVÂN’A, BİZİMKİLER…

| 17 September 2007 17:10

on dördünde bir divan şairi gibi şakımıştır ta uzak diyarlardan…
1842 doğumludur Charles Verne.
aşk şehri diye paris’i turlayanlar, eyfel’e çıkarken tur operatörleriyle, Verne’nin dudak uçuklatan şiir serüveninden haberdar mıdırlar?

tam anlamıyla deha olan bu “sıradışı” insan on bir yaşında fransızca şiirlerini yayınlattı.
şarkiyata duyduğu ilgi yakasına yapışmış, bırakmıyordu.
osmanlı’nın kuvvetli ayak sesi avrupa’yı inletirken Verne bu sesin tılsımına fazla direnemedi.
farsça şiirleriyle ışıldadı paris’ten…

ÇİRKİN KADINLAR, DAHİ BEYİNLER

| 24 May 2007 17:42

Çooookkk çookkk bilindik bir soru;
Kadın çirkin, ama süper akıllı, nolcak şimdi??
Çirkin olmanın getirisi yok. Akıllı olmanın var.
Bu sorunun kadınlara sorulan versiyonu da var lakin kadınlar erkekler gibi değil..Bu soru sorulmadan önce zaten tercihleri buna benzer bişi oluyor.

Tabii burda “her gördüğün bıyıklı kedi erkek değilse, her gördüğün güzel kadında aptal değildir ya da her gördüğün çirkin kadın akıllı değildir” falan fişmekan gibi bir hesaplamaya hiç gerek yok. Genelleme yapmıyorum. Bu dış görünüşlerinden memnun olmayıp kendilerini bilgiye adayanların uydurması, dış görünüş ve zekanın genetik olduğu düşünülürse çirkin kadınların güzel olanlara bok atma çabası, insanları kategorize etmeden yaşayamayanların ortaya attığı bir safsata oluşu ve külliyen yalan görüşü…Düşünceler çeşitli..

Güzele ve çirkine hiç inanmadım ben…Derler ya, bi havası var..Bir karizması var. Bir enerji saçıyor..Şeytan tüyü var…Bunlara inanıyorum.
P.S: Jean Reno’nun acilen o kazulet mankenden boşanmasını diliyorum Yarabbiii 🙂