bildirgec.org

çocuk hakkında tüm yazılar

Çocuklar ve Deprem

Cerrah | 30 June 2005 14:08

Çocukların bir deprem felaketiyle başa çıkmalarına nasıl yardım edebilirsiniz?

Deprem gibi bir felaketle başa çıkmak, hem siz hem de çocuklarınız için çok zor bir iştir. En başta, hayatınız altüst olmuştur. Pekçok yeni ve bilinmeyen zorlukların üstesinden gelmek durumunda kalmışsınızdır. Evinizin yeniden inşa edilmesi ya da tamir görmesi, iş değiştirmek zorunda kalmanız ve mahremiyetinizin kaybolması gibi pek çok olay sizi derinden etkileyebilir. Bu ani değişikliklerle başa çıkamayacağınızı sanabilirsiniz. Kuşkusuz bu felakette de yaşadığınız sıkıntıları en iyi siz biliyorsunuz. Ama eğer imkan bulabilirseniz, yaşadığınız sıkıntılarla başedebilmek için lütfen bu önerilerimizi de dikkate alınız.

komik bişii gibi…

| 27 April 2005 21:15

metroya bindim,eve dönüş yolundayım.yorgunluğa ve sırtımdaki çantanın ağırlığına dayanamayarak yere oturdum,huzurlu bir şekilde yolculuğa devam etmekteyim..derken;bi ara gözlerimi kapamamla “çotanak!”diye bi sesle irkilmem bir oldu.ne olduğunu anlayamadım önce,daha sonra yarı korku,yarı şaşkınlık,yarı sübek bir ifadeyle ortalarda dolaşan çocuğa ilişti gözüm..akabinde kahkaha krizi…son durağa kadar gülerek geldim…olay şöyle gelişti:tahminen ortaokula giden sevimli yavru,biraz meraktan biraz da arkadaşlarına şebeklik yapma maksadıylan vatman kapısının aynasına yüzünü dayayarak içeriyi görmeye çalışmaktadır;arada ufak çapta sesler çıkarmaktadır.derken;amca sen içerden cama çotadanak vur,çocuk tavana zıpla,çığlığı bas,güleyim mi korkayım mı şaşır…hahah,çok komikti.metro ahalisi kahkahaya boğulurken,çocuğun bi yandan da küfrederek kendini ilk istasyonda dışarı atması…arkadan adamın kapıyı açıp “velet nerde velet?”diye sorması…hahah,çok eğlendim:)))

görmemişin oğlu… (3f)

freefreshfish | 20 May 2004 22:16

abilerim ablalarım, şu elimde görmüş olduğunuz pipi oğlumun olup yanında… eki eki eki!.. evet millet sevgili karımla ben bişi yaptık, oğlan olacakmış (ekimde doğum). kız istedik ama beceremedik, neyse sağlık sıhhat önemli dimi sonuçta. 3f junior geliyor yani, karım şimdiden mızmızlanmaya başladı; “senin gibi kıpır kıpır, bu çocuk benim midemi bulandırıyor” diye. ne hissediyorsun diye soranlar olacak hemen söyleyim; “hiç bişi”. abi elemanı kucağa almadan bişi hissetmek çok güç, annesi daha şey bu konuda. e kolay diil tabi içinde bir canlı taşımak, senden bir can daha çıkacak offf!..

Super Zeka!

| 08 March 2003 00:17

4 yasinda bir arkadasim var :] hani su, (cok) ileri zekali cocuklardan. biyolojik yasi 4 ama akil yasi 15+. cocuk bu yasinda boyleyse 5 yil sonrasini dusunmek bile istemiyorum.

s: adi ne?

bora. en buyuk meraki araba. araba, f1, ralli hakkinda herseyi ama herseyi biliyor. sadece markalar degil, butun teknik ozelliklerini siz sorun o soylesin. kolay mi, 5 tane motor, araba vb. dergi aboneligi var. size komik gelebilir ama 4 yasindaki bir cocuktan bunlari duymak korkunc bir sey. ha bu arada bora nin ruyalarini susleyen araba ise: pegeout 206. muhtesem cocuk. ama onun icin uzuluyorum. cunku, diger insanlardan farkli, ustun bir niteliği olduğunun farkina vardiginda kendisini yalniz hissedecek. bir de bu gibi kisilerin genel de 20-25 yil yasadiklarini duymustum.

s: simdi aglayacam.

dur o zaman onunla ilk tanismamizi anlatayim da gulumse biraz.

annesi getirmisti. ama bana zekasindan bahsetmedi. hadi abinle uslu uslu otur dedi ve iceriye gecti.

– gel bakalim kucuk.

– ben kucuk degilim, sen kimsin?

– haluk peki ya sen?

birden haykirdi. bagirmaya basladi. ulan nasi korktum.

– hayir sen haluk degilsin! haluk benim!

– haaaaa, demek senin adin da haluk.

– ben halukum ama sen degilsin.

– ha?????? ama benim de adim haluk, dur sana gostereyim.

ehliyet, ve benzeri kimlikleri cikarip onune koydum.

– yaaa gordun mu? demek ki, ikimiz adasiz.

– adas madas degiliz! ben halukum sen de kimsin biliyo musun?

– ?

– sen de havuc sun havuc!

Çocukgiller

şopar A.Ş | 25 January 2003 02:26

Neden, bu karda, sırtlarında 5 kiloluk giysi ve bir o kadar da çantayla sabah 7de evden çıkıyorlar? Birileri onlardan nefret ediyor olmalı. Dünyaya gelmekle çok kötü bir suç işlemiş de olabilirler.

Neden aynı soğukta, tek sıraya geçip, neden bahsettiğini bile anlamadıkları ve asla tutamayacakları şeylere yemin ettiriyorlar?

Neden kimse bunu yadırgamıyor? Neden kimse bunları yaşamadan büyüyemiyor?

Neden diye bir soru yok! Bunu ancak aptallar sorar. Akıllı olanlar, ‘Kim, nasıl, ne zaman, nerde, kiminle ne yapıyordu? Kimse gördü mü? Bişey dedi mi?’ diye sorarlar. Küçükken; daha anlamlıydı sorular, en küçükken en anlamlıydı. İstenilen yeterli cevapları alamayınca, neyin ne olduğunu derinden gelen saçmalık yüzünden anlayamayınca, soruları büyüklerin anlayabileceği şekilde sormaya başladık. O sırada kendimiz de yavaş yavaş anlamaya ve kabullenmeye başlamıştık. Hepimiz değil tabii, bir süre sonra işler iyice karıştı. Alın size şairden birkaç vecize:

Benin’den gelen mektup

knemo | 21 December 2002 15:20

İstanbul’da kaldığı 1 sene boyunca komşum, arkadaşım ve kardeşim olan alman asıllı kanadalı Markus Schmeit, yüksek lisans çalışmaları için şimdi Benin‘de. Afrika’da çocuk sosyolojisi ile ilgili araştırmalar yapıyor. Kısıtlı imkanlarına rağmen, fırsat buldukça arkadaş grubuna e-mail gönderip oradaki hayatı paylaşıyor.


Ben de sizinle paylaşmak istedim…



Sevgili arkadaşlar, kardeşlerim,


Güneybatı Benin’de Christmas yaklaşırken hayat oldukça ilginç şekilde devam ediyor. Şehirlere, Togo’ya ve Nijerya’ya göçmüş binlerce genç insan, aileleriyle vakit geçirmek için köylerine geri dönüyor.Her gün Cotonou, Lagos ve Lome’den gelen düzinelerce taksi, kırmızı toz bulutları arasında köye giriyor. İki odalı kulübemin tabanında biriken tozlarla birlikte Kuru Mevsim kendini iyice hissettiriyor. Çeşmeler kurudu, hepimiz alerji olduk. Şu sıralar temiz su bulmak, herkes için günün en önemli işi.


Geçen iki hafta boyunca köylerde gözlem çalışmaları yaptık. Her ailedeki çocuklar sayıldı ve çocukların hikayeleri dinlendi. Sanıldığından daha zorlu bir iş olduğunu söyleyebilirim. Birgün tüm öğleden sonrası boyunca; 70 yaşında, 8 karılı bir adamın 48 çocuğu ile ilgilendik. Bu ailelerle çalışmak gerçekten zevkli. Başka bir adam bize cömertliğinin işareti olarak para verdi.


Yaşam kalitem gaz ocağı satın aldıktan sonra daha düzeldi diyebilirim. Şimdi bir mutfağım bile var.Pazardan alacak pek bir şey yok, pişirdiğim yemeklerin tadı, köylülerin yaptıklarından pek farklı değil. Şehre indikçe bulabildiğim kadar lahana, patlıcan ve patates alıyorum.


Dün yerel seçimler yapıldı. Oy vermek mecburi. Oy verenlerin tırnaklarına mor boya sürdüler. Seçmenlerin önünde iki parti vardı ama sadece iktidardaki “Gelecekteki Benin için Birlik Partisi.”nin propagandası yapılıyordu. Politikacılar; gençler ve çocuklardan oluşan, elektrikli gitar ve davul çalan grupları kiralayıp pikap kamyonetlerle etrafta dolaştırdılar ve trafiği tıkadılar.(Tabii eğer bir trafik varsa)


Umarım dünyanın kuzey tarafında, kar ve buzla ve sıcak elma çayıyla kış soğuk ve güzel geçiyordur. Berlin kanallarında kızakla kayanları hatırladım şimdi, hepimize sıla hasreti yaşatmışlardı. Kendiniz, nerelerdeyseniz, hepinize sağlık ve mutluluk dilerim.


Buralardan selam