bildirgec.org

çocuk hakkında tüm yazılar

çocuklara ,evlat edinmeye, yaşama dair

taha3045 | 29 March 2010 15:15

“Risk Altında ve Korunması Gereken Çocuklar Uluslararası Sempozyumu” Bu yıl da yapılacak,TBMM Başkanlığı himayesinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında gerçekleşecek tarih:4-26 Nisan 2010 yer:Ankara

Bu yılın sempozyum konusu:Güvenli Çevre – Güvenli Okul.

Çocukların uyuşturucu, şiddet, fuhuş gibi zararlı alışkanlıklardan korunmasını amaçlayan sempozyumda sivil toplum kuruluşlarından ,akademisyenlerden, uzmanlardan yüksek katılım bekleniyor.

Zöhre Ana

ekince | 17 February 2010 15:52

Zöhre Ana
ZÖHRE ANA

ZÖHRE ANA:
Süheyla Gülen (Zöhre Ana), 15 Haziran 1957 yılında Yozgat merkeze bağlı Köçekkömü Köyünde dünyaya geldi. Baba adı İsmail, anne adı Yeter.
1974 yılında evlendi. Bu evlilikten Gazi ve Selver isminde iki çocuğu oldu. Herkes gibi normal bir yaşam sürerken 10 Kasım 1982 yılında, saat 05:30 civarında kendisine batın aleminden gelen bir evliya (Yusuf-u Ziya, bilinen adı Gül Baba) tarafından Zöhre Ana ismi bildirildi. Bu tarihten sonra Zöhre Ana olarak tanınan Süheyla Gülen, kendisine ziyarete gelen insanlara bilgi vermesinin yanısıra, şifa da vermeye başladı.

Açık havada sosyal psikoloji dersi

admin | 09 February 2010 12:31

Açık havada sosyal psikoloji dersi
Kahraman Çayırlı

Haberler malumunuz. Kadınlar güçbela, arada derede doğurdukları bebeklerini bir şekilde yok etmeye, yok kılmaya çalışıyorlar. Özgeçmişler, hikayeler biraz değişiklik gösterse de öz bu. Erkek egemen haber dilleri, medyalamaları hazırola geçti hemen, etiket hazır: Vicdansız anne(ler). Metinler, yazılar tek taraflı, kadınlar ve bebekleri var ortada, ya babaları? Niye kimse babalardan söz etmiyor.Vicdansız olan anneler değil bir kere. Özellikle aileleri olmak üzere tüm toplum olarak biz (vicdansızız) suçluyuz. Anneyi değil, hepimizi tutuklamalılar. Hepimiz, her birimiz suçluyuz. Açık havada sosyal psikoloji dersi. Toplum, kurallı kollarıyla öyle sıkboğaz ediyor ki bireyi, düşünün bebeğini tuvalette doğurup çöp sepetine atabiliyor, birey. Ailenin, toplumun “sosyal etki”si diye buna denir işte. İşaret parmaklarımız hazır: Anne suçlu, kadın suçlu. Tecavüze uğrayan masum kız çocuğunu hangi mantıkla suçlayabiliyoruz, sizin aklınız alıyor mu? Klişe ama mantığınıza sığıyor mu?Topu birbirimize paslamaktan hiç yorulmuyoruz. O suçlu, bu suçlu herkes bir başkasına atıyor suçu, tamam. Kimsenin olayların derinine bakası yok. Üstünkörü, hadi bir suçlu bulalım hemen, naylon poşeti geçirelim kafasına, tamam artık tanrılara kurban olarak onu sunarız. O üniversite öğrencisinin bebeğini çöpe atmasında senin, benim hepimizin suçu var. Düşünün bu kadar uç bir noktaya varabiliyor sosyal etki dediğimiz olgu. Koca bir topluma karşı kendini savunmaya çalışan birey.

gulsey anne

admin | 02 February 2010 09:43

O daha piyasada yoktu sevgili Gulsey Hafif.Org’a üye oldugunda , benimle tanıştıgında.Bir planda da yeri bulunmuyordu buradan gerçek hayata taşınan arkadaşlıgımızın temelleri atıldıgı zaman. Bir süpriz yaparak dünyaya merhaba diyeceginin sinyalini vermesi benim taşınmamla birdir, bana kıyamayıp gelip tüm ağır işlerimi yapan Gulsey o işleri yaparken onu taşıdıgını henüz öğrenmemişti.

Annesi onu taşımaya başladıgından beri ara verdi Hafif’e, ancak bizim dostlugumuza hiç ara verilmedi.Aylardır birlikte bekledigimiz heyecanlı ve bir türlü geçmek bilmeyen zaman bugün meyvesini verdi sevgili arkadaşım Gulsey’in oğlu bugün 11:00 civarı dünyaya geldi.21. yüzyılın üçüncü palindrom tarihi küçük bebeğin doğdugu gün oldu, tarihi tersten ve düzden okuyunca çıkan sonuç aynı.

Sümük Avcıları

admin | 01 February 2010 12:11

“Üç buçuk yaşındaki bir kızla başa çıkmak ne kadar zor olabilir ki?” diyorum kendime. Benim hayat tecrübem ona on basar, bir. Yapılmaması gereken şeylerde kararlılığımın üstüne yoktur, ikii. Ne çok disiplin ne de çok gevşeklik anlayışıyla hareketi düstur edinmişim, üüüç. Ne olursa olsun onu hep seveceğim ve sevdiğimi de sık sık söylüyorum, etti mi dört! Etti. Gayet iyi değil mi? Evet. Peki bütün bunlar üç buçuk yaşındaki bir kızın burnunu silmeye yeter mi? Hayıııırrrr!

eskilerde çocuk olmak

admin | 01 February 2010 10:33

Hep küçüklüğümüze dair yazılar yazarız, okuruz, konuşuruz. Seksenlerin sonu, doksanların başında çocuk olmak gibisinden çeşitli özlem dolu konulara dalarız. Şimdiki imkanların bizim küçüklüğümüzde var olmadıgını ama yine de o günlerin çok güzel oldugunu anlatır dururuz.

Diş macunu ve fırçası bilmediklerinden bahseder kayınvalidem, en azından yaşadıkları köyde yokmuş.Her yemekten sonra dişlerini mutlaka tuz veya kömürle temizlemelerini sıkı sıkı öğütlermiş rahmetli babası. Gerçekten de dişlerimiz bembeyazdı diyor, kömürle ovulan diş su ile durulanınca harika sonuç ortaya çıkıyormuş. Düğünlere giderken üşenmeden çantaya atılan iğne iplikle kısaltılan etekler eve geri dönüşte tekrar sökülerek eski haline gelirmiş.

Aklınıza gelen odanıza geldi: Mobile Cinema DVD Projector

geceyazankedi | 29 January 2010 15:50

Hepimizin aklına gelen ama “nasıl olur ki?” deyip bıraktığımız bir fikrin gerçek hayata yansıyan şekli Mobile Cinema DVD Projector. Şirin görünümünün altında bir dvd oynatıcıdan beklediğimizden çok çok daha fazlası var. Kendisi aynı zamanda kolay taşınabilen ve kullanıcı dostu bir projektör çünkü.

Yansıtıldığı yerde 127cm2 ‘lik net bir görüntü oluşturabilen bu cihazın desteklediği türler arasında divx dahi var. Tüm fonksiyonları ve butonları kolay kullanım özelliğiyle donatılmış bu cihazın güncel fiyatı 159.99€ ve satışın yapıldığı site dünya çapına kargolayabiliyor.

pembe gönlüm sende

nazokiraze | 24 January 2010 13:14

Pembe rengi genellikle dişi duyguların ifadesi olarak bilinir, yaşam dolu ve enerjik bir renktir.Kırmızıdan aldıgı enerjiyi hayatlara yansıtır, çekicidir, fantazilere açıktır, saflıgı çağrıştırır.Hassas etkilerinden dolayı iş alanlarında pek tercih edilmeyen bu renk şekeri, hayalleri, masalları anımsatır, kırmızı tutkulu aşkı simgeliyorsa pembe de saf aşkı gösterir.Uzmanlara göre hayattaki pembe renk yiyeceklerin eksikliği sinir hastalıkları ve epilepsiye hatta böbrek hastalıklarına yol açmakta. Ayrıca pembe renk uykuya çabuk dalmaya yardımcı oluyor.

Pembe kelime olarak Farsça’dan pamuk çiçeği anlamına gelen penbe kelimesi dilimize pembe olarak gelir. Okulda pembe rengini bulmak için genellikle kırmızı ve beyazı karıştırırdık ve küçüklüğümüzden beri hayatımızda önemli bir yere sahiptir.(pembe domateshakkında)

Günümüzde anne karnındayken başlıyor pembe ile yaşanacak macera, hamileliginin ilk yarısına gelince ultrason belirliyor, mağazaya gidilip hangi renge saldırılacagına. Eğer gözünü mavi veya pembe bürümemiş anne-baba adayı varsa yeşil veya sarı orta renk diye karar verebilmekte. (Meme kanseri olanlara umut veren bir site:Pembe Güç)

Kız çocuk sahipleri iyi bilirler bu pembe rengi belli bir döneme kadar yapışır çıkar hayatlara, doğmadan alınan pembe zıbınlar, tulumlar yavru büyüdükçe eteğe,cekete, şapkaya sonraları neye el atsak ona dönüşür.