bildirgec.org

claire danes hakkında tüm yazılar

Les Misérables (1998)

queennothing | 12 February 2010 09:40

Victor Hugo‘nun ölümsüz eserinden uyarlanan 1998 çıkışlı sinema filmi “Les Misérables” (Sefiller), Danimarkalı yönetmen Bille August tarafından yönetildi. İngiliz aktör Liam Neeson‘un başrolünde yer aldığı yapımda Amerikan aktris Uma Thurman, Oscar Ödüllü Avustralyalı aktör Geoffrey Rush ve Ameriikan aktris Claire Danes rol alıyor.

Valjean, parasız, sokaklarda yaşayan, sefil bir adamdır. Hayatının 19 senesini, çaldığı ekmek yüzünden hapishanede geçiren genç adam, sokakta sabahlayacağı gecelerden birinde, yakınlarda bulunan kiliseye gider. Rahip tarafından sevgiyle karşılanan genç adama, sıcak yemek ve yatacak yer sunulur. Ancak ne var ki, Valjean, sahip olduğu ‘onur’ değerini para için yok sayabilecek bir adam haline getirilmiştir ve gece herkes yatağına çekilince, kilisedeki gümüş çatal-kaşık takımını çalar.
Sabah saatlerinde polis tarafından yakalanan genç adam, derhal kiliseye, rahiple yüzleşmeye getirilir. Çaldığı gümüş takımların sahibi rahiple yüzleşen Valjean, rahibin takımları şamdanlarla birlikte kendisine hediye etmesiyle, yaşadığı bu olayı hiç unutmayacak ve insani değerlerine sıkı sıkı bağlanacaktır.

Romeo + Juliet (1996)

queennothing | 29 December 2009 16:36

Shakespeare‘nin ölümsüz eserinden uyarlanan “Romeo + Juliet“, Avusturyalı yönetmen Baz Luhrmann tarafından çekildi. Film, sinemaseverlerden geçer not alsa da, bazı izleyiciler eserin fazla modernleştirildiğini düşünmekte. ‘En İyi Set Dekorasyonu’ dalında oscar’a aday gösterilen filmde ‘Romeo’yu Kaliforniyalı aktör Leonardo DiCaprio oynarken, ‘Juliet’ karakterini de New York doğumlu aktris Claire Danes canlandırıyor. Ayrıca filmde İngiliz aktör Pete Postlethwaite, John Leguizamo, Paul Sorvino, Harold Perrineau, Brian Dennehy, Zak Orth, M. Emmet Walsh, Jamie Kennedy ve Dash Mihok gibi isimler yer alıyor.

Capulet ve Montague, birbirine düşman iki ailedir. Senelerdir süregelen bu kavga, Montagueler’den genç Romeo ve Capuletler’den genç Juliet’in döneminde de tazeliğini korumaktadır. Aşksızlıktan yakınan Romeo’ya karşılık, evlenme çağına gelen Juliet, ailesi tarafından evlendirilmek istenir. Capulet Malikanesi’nde verilen büyük bir davete, davetli olmadığı halde katılan Romeo, istenmediği yerde bulunduğunun farkındadır, fakat genç adam Capulet Ailesi’ne karşı bir düşmanlık beslememektedir. Lakin aynı durum Capulet Ailesi için geçerli değildir.

Evening (2007)

turictanyel1 | 01 December 2009 15:06

“Hayatını ürkerek, çekinerek ziyan etme, çünkü hata diye bir şey yoktur insanın tedirgenleştiği zamanlar olabilir ama bir şarkı söyler geçer” der Claire Danes‘in canlandırdığı Ann Grant. Ne de olsa hayatının aşkıyla tanışmıştır zamanında. The Evening aşkı tatlı bir şekilde anlatan, insan hayatının bir mum misali eriyerek biterken beklentilerini, aşklarını, özlemlerini, umutlarını geniş bir yelpazede göstermeye çalışır. Aşkı bir nehre benzetir. Aşığıda akan nehrin durmasını bekleyen biri olarak, her ne kadar beklenirse beklensin nehrin akmaya devam ettiğini çok güzel bir şekilde anlatmayı başarmış nadir filmlerdendir. Geriye kalan içsel ruhsal bunalımlar, hazmedilmemiş her duygu ilerleyen yaşlarda kendini gösterir.

The Hours (2002)

queennothing | 15 September 2009 11:28

Nicole Kidman, Julianne Moore, Meryl Streep, Ed Harris, Stephen Dillane, Miranda Richardson, George Loftus, Jeff Daniels, Claire Danes gibi başarılı isimlerin rol aldığı 2002 yapımı “The Hours“, Virginia Woolf‘un “Mrs. Dalloway” adlı romanını yazarken içinden geçtiği süreci anlatıyor. Stephen Daldry‘nin yönettiği film, Michael Cunningham‘ın romanından uyarlandı. Ayrıca, film Kidman’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar Ödülünü kazandırırken Harris’e ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’, Moore’a ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Kostüm Tasarımı’, ‘En İyi Düzenleme’, ‘En İyi Müzik’, ‘En İyi Görsellik’ ve ‘En İyi Uyarlama’ dalında Oscar adaylığı getirdi.

Laura, kocası ve küçük oğlu Richard ile mutlu görünen bir hayat sürdürmektedir. Kocasının doğumgünü için oğlu Richard ile pasta yapmaya karar veren Laura, bir süredir kafasının içinde yaşayan bulanık düşüncelerin açığa çıkmasıyla, ‘normal’ hayatı altüst olur. Laura, kendisinin bile farkedemeyeceği kadar derin bir depresyon içerisindedir ve yaşadığı hayattan bir şekilde rahatsızlık duymaktadır. Ancak sessiz ve içine kapanık bir kadın olan Laura, dışarıdan oldukça mutlu görünmektedir ve içinde bulunduğu depresyonu ne kocası ne de arkadaşları anlayamamaktadır. Doğumgünü pastasıyla resmen hayatına aldığı bu karanlık kişilik, Laura’ya hayatını ve ölümü sorgulatacaktır.

Terminator 3: Rise of the Machines (2004)

queennothing | 14 June 2009 12:38

Bilim-kurgu sinemasına yepyeni bir boyut kazandıran, 1984 yapımı “The Terminator” ve devamı 1991 yapımı “Terminator 2: Judgment Day“den sonra diğer devam filmi “Terminator 3: Rise of the Machines“, 2003 yılında vizyona girdi. Amerikalı yönetmen Jonathan Mostow tarafından çekilen, James Cameron (Terminator Serisi’nin yaratıcısı), Gale Anne Hurd, John D. Brancato, Michael Ferris, Tedi Sarafian tarafından senaryosunun oluşturulduğu filmde, Arnold Schwarzenegger, Nick Stahl, Claire Danes, Kristanna Loken ve David Andrews rol alıyor.
Makinaların varlığını yavaş yavaş unutan John Connor, annesi Sarah Connor’ın, onun için istediği ‘savaşçı’ kişi olmak yerine evsiz ve işsiz bir hap bağımlısı olmuştur. John, yıllar önce kansere yenik düşen annesi Sarah Connor’ın, Skynet’i durduğunu sanarken, bulduğu yerde uyuyan, umursamaz ve bağımlı benliğinin düşündüğü en son şey ‘sibernetik organizmalar’dı. Bir gece, uyuşmak için bir veteriner kliğine giren John, ilaç içer ve orda sızar. Ancak, gecenin ilerleyen saatlerinde acil durum vakasıyla kliğine gelen Doktor Kate, Connor’ın kendisine tuttuğu silahı çevik bir hareketle etkisiz hale getirir ve onu kafese kilitler. Polisi aramak için dışarı çıkan Kate, kiliniğe kedisini getiren kadının kanlar içindeki bedenini görür. Diğer odaya baktığında, her tarafı dağıtmakta olan, ifadesiz suratı, mekanik vücut hareketleriyle, insanüstü güce sahip bir kadın görür; bu, John Connor’ı yok etmek için, gelecekten gönderilen kadın görünümlü bir ‘sibernetik organizma’dır ve Connor’ı aramaktadır. Bu güçlü mekaniğe karşı, Connor’ı korumak için gelecekten gönderilen organizma da, kadim dostu ‘Terminator’dür.

Stardust (Yıldız Tozu)

queennothing | 10 May 2008 13:50

1960 doğumlu İngiliz bilim – kurgu yazarı Neil Richard Gaiman‘ın 23 kitabından biri olan “Stardust“, 1971 doğumlu İngiliz prodüktör Matthew Vaughn sayesinde “Stardust” ismiyle

sinemaya aktarıldı.
Filmde, The Godfather 2, Taxi Driver, Frankenstein, Jackie Brown, The Score gibi ünlü filmlerden tanıdığımız
Robert De Niro, Scarface‘deki unutulmaz rolüyle Michelle Pfeiffer, 2005 yapımı Casanova‘daki “Francesca Bruni” rolüyle Sienna Miller, Louisa May Alcott‘un ünlü romanından uyarlanan 1995 yapımı Little Women ve Terminator 3: Rise of the Machines‘deki başarılı rolüyle Claire Danes, Al Pacino‘nun başrolde olduğu The Merchant of Venice‘deki “Lorenzo” rolüyle tanıdığımız genç aktör Charlie Cox gibi ünlü isimler yer alıyor.

stardust

mansonilized | 22 October 2007 17:36

Neil Gaiman’ın romanından sinemaya uyarlanan büyükler için yazılmış fantastik öğelerle süslü aşk romanı. Matthew Vaughn kitabı sinemaya uyarlarken birçok detayı değiştirmiş hatta hiç olmayan karakterler bile eklemiş. Romanı okumadığımdan uyarlamanın ne denli başarılı ya da başarısız olduğuna deyinemeyeceğim. Ancak filmi izlesem mi diyenler için bir ön bilgi sunumu yapabilirim.

Konu delice aşık olduğuna inandığı kızı elde etmek için ona kayan bir yıldızı bulup getirme sözü veren Tristan’ın o kayan yıldızın aslında bir kız olduğunu fark etmesiyle başlıyor. Ancak kayıp, dünyaya düşen bir yıldızın kalbini yemek cadılara sonsuz güzellik ve güç bahşediyorken üstelik o yıldız kral olmak için savaş veren 4 prensin mutlaka sahip olması gereken bir kolyeyi taşıyorken bu pek de kolay olmayacaktı. Film masal havasında rengarenk görüntüler eşliğinde akıcı bir şekilde ilerliyor. Oyunculuk konusunda bence yıldız rolündeki Claire Danes hariç herkes on üzerinden on puan almayı hak ediyor.

Robert de Niro’yu izlerken bu adam ölürse ne kadar üzülürüm diye düşünmekten Michelle Pfeiffer’ı her görüşümde bu yaşta hala bu kadar etkileyici olmayı nasıl başarıyor diye şaşırmaktan alamadım kendimi. Korkunç korsanı oynayan de Niro’nun elbiseli dans sahnesi, Pfeiffer’in büyü yapmadan hemen evvelki bakışları inanılmaz etkileyici. Peter O’ toole kısacık rolüyle her zamanki gibi insana bir an nerede olduğunu unutturuyor. Filmde hayalet prensler sürekli bir gülümseme etkisi yaratıyor, konuşmalar esprili. Aşk incecik narin bir duygusal titreme gibi kenara ilştirilivermiş ancak o kadar yakışmış ki gözümüzü üzerinden alamıyoruz (benim gibi romantiklikten uzak birinde bile duygulanma hissi yarattı!).

Biraz yıldız tozuna ne dersiniz?

srqluciddreaming | 08 October 2007 17:06

Matthew Vaughn yeni filmi Stardust ile fantastik dünyanın klasikleri arasına girme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Neil Gaiman‘ın aynı adlı eserinden uyarlanan filmde Claire Danes, Robert De Niro, Michelle Pfeiffer, Sienna Miller, Charlie Cox gibi ünlü oyuncular başrolleri paylaşıyor. Stardust fantastik kurgudan hoşlanan sinema severlere farklı bir öykü sunuyor.
Konusu ise şöyle: Tristian sevdiği kadının kalbini yeniden kazanmak zorundadır, bunun için Yvaine adlı eskisi gibi popüler olmayan bir oyuncunun yıldızını yeniden parlatmalıdır. Beraber çıkacakları yolculukta başlarına akıl almaz olaylar gelir.
Robert De Niro yu farklı bir rolde izlemek isteyenler için ideal.