bildirgec.org

çin hakkında tüm yazılar

Cep Telefonu Patladı:1 Ölü

lbingol | 06 February 2009 00:38

İnanılması zor ama bu da oldu.Guangzhou-Çin’de meydana gelen olay şöyle gelişti.Şehirdeki bir lenovo shop’ta çalışan tezgahtar, gölek cebinde taşıdığı cep telefonunun patlaması sonucu hayatını kaybetti.Bir görgü, cep telefonu patladığında atardamarı yırtılan gencin yoğun kan kaybettiğini, bunun da ölümüne sebep olduğunu söylediler. Biz de bu ilginç ve üzücü durumun bir daha kimsenin başına gelmemesini temenni ediyoruz.

Kaynak: Shiftdelete.Net

olay yeri
olay yeri

mutfak kalesi

nazokiraze | 03 February 2009 12:28

Mutfak her evin kalesidir. Ev alırken, tutarken genellikle mutfak ön plandadır, dolaplar eski mi? kullanışlı mı? mutfak büyük mü? vs. Her kadının mutfagı kendi kalesidir bazen büyük bazen küçük, bazen eski, dökük bazen ankastra. Çünkü tüm kadınların vaktinin büyük kısmı mutfakta geçer. Hele ev kadınları nedense bulaşık, yemek harici bile sürekli mutfakta takılırlar. Ben bir kaç arkadaşım var onlar genellikle her gün ugrar ve bu yüzden hep mutfakta olurum. Odalarda sigara içilmedigi için bizim evde sigara içme mekanı kışın mutfaktır. O yüzden kahve ortamı mutfakta olur hep. Sanırım mutfakta olmayı çok seven bir milletiz.

Sinemada Faşizmin Tarihçisi…

| 30 January 2009 10:37

resim:profile.myspace.com
resim:profile.myspace.com

Bernardo Bertolucci (16.03.1941- )
Bertolucci, yazar ve sinema eleştirmeni Attilio Bertolucci’nin oğlu. Parma’da dünyaya gelen ve babasının izinden gitmeyi düşünen genç Bertolucci, edebiyat fakültesine yazıldı. Üniversiteye devam ederken yazdığı “Gizem Arayışında” adlı şiir kitabı ile 1962 yılında önemli edebiyat ödüllerinden olan Vieareggio ödülünü kazandı.

Bertolucci ilk yönetmenlik denemesini, 1961 yılında tanıştığı Pier Paolo Pasolini’ye ‘Accatone’ (Dilenci-1962) adlı filmin yönetiminde asistanlık yaparak gerçekleştirdi. Bu işten sonra 22 yaşındaki Bertolucci, yönetmen olmaya karar verdi ve üniversite tahsilini yarım bıraktı. Aynı yıl içinde tamamladığı ilk yapıtı, ‘La Commare Secca’ (Sıska Vaftiz Anası-1962) adlı filminde bir fahişenin öldürülmesi olayını anlatan Bertolucci; bu filmi amatör oyuncularla çekti.

Yönetmen, ikinci filmi ‘Prima Della Rivoluzione’ (Devrimden Önce-1963/64) ile eleştirmenlerin ilgi noktası oldu. Bununla beraber kendi çevresinden kurtulmayı başaramayan, orta sınıf bir gencin öyküsü seyirciler tarafından tutulmadı ve Bertolucci parasal sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. Ünlü yönetmen, sinema çalışmalarına bu sebepten ötürü dört yıl ara verdi.

Faşizme karşı 1969-1970 yıllarında çevirdiği iki filmle Bertolucci, İtalyan faşizmini irdelemeye başladı. ‘La Strategia Del Ragno’ (Örümceğin Stratejisi-1969) adlı filmin konusu: Babasına bir faşizm kurbanı olduğunu ve siyasal geçmişinden dolayı öldüğünü düşünerek tapan bir oğul, onun bir hain olduğunu öğrenir. Bertolucci, burada ince ince hesaplanmış bir anlatım yöntemi kullanmıştır. Alberto Moravia’ nın romanından uyarlanan ‘II Confarmista’ (Konformist-1970) adlı filmi ile Bertolucci, kendi ifadesine göre “Faşizmi burjuvazinin bir hastalığı olarak” tarif eder.

gelinlerin anası cariye İparhan

nazokiraze | 28 January 2009 08:49

Dilden dile dolaşan her anlatılışta kişiye göre daha da üzücü olan, bazen daha da abartılan, bazen eksik bazen fazlasıyla anlatılan, kahramanı bazen iyi bazen kötü olan bir hikaye var ,gelinlerin anası olarak bilinen cariye İparhan’nın hikayesi. Çin imparatorunun koynuna girmektense ölümü seçen müslüman Türkistan kadını, parfüm sıkmadıgı halde kokusu dillere destan olan İparhan…

http://emeren.narod.ru/3.jpg
http://emeren.narod.ru/3.jpg

1759 da Çin imparatorlugu tarafından işgal edilen Dogu Türkistan’da Apak Hocanın kızı olan İparhan İmparator Kian Long tarafından getirtilir ve kendisine evlenme teklifi edilir.Müslüman olmayan biriyle asla evlenmek istemeyen İparhan buna sürekli karşı çıkar, İparhan’ın ismini Ziang Fei (güzel kokulu) olarak değiştiren İmparator ona asla baskı yapmaz, sabırla kendisinin olacagı günü bekler, sevgisini kazanmaya çalışır.Onun için saraylar yaptırır, memleketinin agaçlarını getirtir ama nafiledir, İparhan imparatorla birlikte olmaya razı degildir.

Eskişehir Hamamları

| 03 January 2009 12:18

........
……..

Mevsim ne olursa olsun, Eskişehir’de hamama gitmek ayrı bir keyif vermiştir bana. Dişlerimin birbirine vurduğu, buz gibi havalarda da giderim, alnımdan akan terin, gözlerime girdiği zamanlarda da.

Çocukluğumuzda derede yüzmekten bıktığımız zaman, bayram harçlıklarımızı biriktirir, sıcak sulu havuzlarına girebilmek için Eskişehir hamamlarına giderdik. Hamam sahibinden ve tellaktan azar işiteceğimizi bile bile hamamda akşamı ederdik.

Eskişehir hamamlarını özel kılan, kullanılan suyun doğal sıcak su olmasıdır. Belirli bir bölgede toplanan hamamlarda ve bir çok işyerinde çeşmelerden sıcak su akar. Bu nedenle bu bölgeye “sıcaksular” denir. Sıcaksular bölgesinde, umumi tuvaletlerde bile çeşmelerden sıcak su akar. Bu nedenle bu tuvaletlerde insanların duş almaması için özel önlemler alınmıştır. Kapıların biraz küçük yapılması bu önlemlerden birisidir.