bildirgec.org

çıldırmak üzere hakkında tüm yazılar

sabah sabah ne diyorum ben yaa…

mornehir | 08 June 2003 09:21

gülerim günlük gülerim çok feci can sıkıntısı beni esir almış durumda şu son günlerde,zira klimaların azizliğine uğramış belimin ağrısı,yediğim kepekli zamazingolarla birleşince bi nekahat dönemi tuhaflığı var üzerimde.. evet günlük emre altuğ soyunmuş,soyunmayan bi o kalmıştı zaten..tam şamdankızları vari bir “aradığım kadını bulamadım” pozu vermiş,hayır ekip fena değil,iş de fena değil ama ne gerek vardı onu anlamadım,bişeyleri eksik olmuş ama nesi anlamadım,en iyisi ben şu resimlere bi elli atmış kere daha bakiim :)) sibel gökçe kitap yazmış günce.hatta bunun fıkrası var,bi sibel gökçe bigün bi kitap yazmış…(bu kadar!) anlamadığım şudur ki tamam yazdın diyelim,o cahil cesaretini gösterdin bi tülin şahin oldun,bi ibrahim erkal oldun ama bari anlaşılan bişiler yazsaydın.zira devrik cümle kurarım araya iki bulut,bi hüzün,bi yağmur kattımmıydı şiir olur mantığı her zaman sökmüyor sanki.okuduğumuzu anladık mı cevap verelim tadında ümit yaşar vari şiirlerde tiksinti verici olabilir ama daha bi anlaşılır daha bi sadelikle yazılan şiirler daha bi “şiir” olmuyor mu? hey gidi orhan veli,hey gidi cemal süreya,hey gidi ahmed arif,hey gidi nazım hikmet,hatta bu sınıfa dahil olduğu halde içimden ismini yazmak gelmese de hey gidi atilla ilhan (iki t le miydi yoksa?) bedri rahmi vardır mesela..mistir.şiir yazmıştır öyle yalın öyle büyüleyici,yani nasıl olur da o kelimeler yanyana gelir diye düşünür insan,keza ahmet telli de öyle değil midir?öyledir.. aaa..şair deyince ece aydanı dahil etmemek abes olur,her ne kadar “ece aydan sözlüğü” çıkarıldığını işitmiş olsam da tadından yenmez şiirleri yok mudur?(aldırma 128!hayat bir oyun) sabah sabah şiirlere şairlere takmışlığım varsa,sinirlenmiş olmamdandır günce.zira her devrik cümle kuran şair olsaydı her biri üç parmak kalınlığında üç beş ciltlik “türk çöplüğü” antolojisi/ansiklopedisi çıkartmak gerekirdi. vaktim daraldı daralıyor günce,bir zen rahibi tadında sabır ve tevekkul göstereceğim bugün. ayrıca günün möhüm olayıda şudur ki,bundan sonra bezgin bekir idol koltuğundan alınıp,yerine erdener abi-erkut abi karışımı zehir zemberek bişi koyucam,miskinlik nereye kadar?bünye bu,bünyeeeaaa…

pink floyd night

pinkfloyd | 04 June 2003 21:19

Çok kisa kesmeye calisacagim. Su an Izmir’in Bostanli diye bir semtinde bir internet cafeye geldim, sirf az sonra yazacagim duyuruyu yapmak icin. Ama ELOY’la muhabbete dalinca, unuttum ben. Hemen yaziyorum..

Bu aksam saat 22:00 – 02:00 saatleri arasinda Bostanli Telefon Bar’da “Pink Floyd Night – part II” adinda bir etkinlik var. Sadece Pink Floyd’a adanmis bir gece. Pink Floyd konserlerinden goruntulerin de yer alacagi ve Pink Floyd severlerle bulusma sansini yasayacaginiz bu geceye tüm Izmir’lileri bekliyorum. Ben oradayim. Hafif.Org pankarti acamayacagim ama. Uzerimdeki Pink Floyd t-shirt’ünden tanirsiniz belki beni.

evlilik, intihar, rüya

ELOY | 27 May 2003 11:29

Başımdan geçenler hakkında konuşmak istiyorum,.. garip bir rüya gördüm mesela,..
pazartesi sabahı garip bir rüya gördüm.
bir arkadaşımla evlenmişim. geniş bi yerde yaşıyoruz. onun ailesi, benim ailem akrabalarımız. ev değil ama burası sanki ağaç dalları arasında kurulmuş bir platform ve karşılıklı odalar bir koridora açılan. han gibi. evleneli bir kaç gün olmuş ama hiç birlikte yatmamışız. bunun sebebi tamamen bizden kaynaklı. o’nun dayısı yada amcası var bilemiyorum -ama bende dayı olduğu için daha yatkın geliyor- ondan çekiniyor(uz). çok muhafazakar. herşeye karışan ailenin en büyüğü sanırım. birlikte yatmamız bizim burada ki herkesi rahatsız ediyor. arkamızdan konuşuluyor da yüzümüze bişey denmiyor. bir gece onun odasına giriyoruz karşılıklı odalarımız. ama onun odasının içinden bir kapıdan dayısının odasına geçiliyor. yatağa giriyoruz. olmuyor yatağı dağıtıp benim odama geçiyoruz. birlikte oluyoruz o gece. sabah bizim beraberce odadan çıkışımız şaşkınlık yaratıyor ahali üzerinde. dayı geliyor birden bakiremiymiş diye soruyor bana. o anda anlıyorum neden çekindiğini ondan. evet diyorum -halbu ki değil- çarşafı getirin diyor. temizledik biz diyorum. kimseye bişey kanıtlamaya ihtiyacımız yok. o o an bana bakıyor onu kurtardığım için gözleri parıldıyor. ama ben onun eşi değil de arkadaşıymışım gibi.

son zamanlarım

ELOY | 15 May 2003 10:37

haftasonunda firmamızın serverınde bir takım değişiklikler yaptılar. artık webde gezinmenin tadı kalmadı.
flashlar çalışmıyor. nerdeyse hiç bir sayfa açılmıyor. kendi sayfama bile ulaşamıyorum. ntvmsnbc de yok. hafif ve limk var neyse ki.
ama hafiftede bir geçmişe yöneliş var, şafaklar ise pek bir karanlık.) sıkılıyorum yani. işten dolayıda limkteki muhabbeti yakalıyamıyorum. gerçi muhabbetten ziyade limkler için gidiyordum oraya onuda yapamayacağım artık. e asymptot da artık mim vermesin içim gidecek. hatta mim formatı kaldırılsın. geçmişe dönülmek yasaklansın. yeni hafife geçilmesin. bizim bilgi işlemci kazaya kurban gitsin. sansüre ve engellemelere karşı yürüyüş düzenlensin.
bu yazıda okunmasın. bu arada sana uyuz oluyordum hala oluyorum sanırım beni desteklemezsen devam eder bu böyle haberin olsun.
bir de sana küfretmek istiyorum ama sana yakışacak bir küfür bulamadım hala hazinemde düşün öyle büyük bir adamsın.

sevgili haftasonuluk

ELOY | 15 April 2003 12:37

hafta sonu çalıştım. fabrika taşındı. hem de misafirlerim gelmişken. hem de çocuğum gelmişken, aylar sonra. hafta sonu çalışmanın verdiği rahatsızlığa bir de bunlar eklenince daha da bir çekilmez oluyor.
dur! daha bitmedi. hastalandım.

kendime not: işten gelir gelmez sokakta top oynanmaz. hele ki beceremiyorsan bu işi.

misafirlerle ilgilenemedim. gittiklerinde bile evde yoktum.

kendime not 2: ertesi gün yine işten çıkınca top oynama. hele ki beceremiyorsan. hele hele yağmurda hiç oynama.

uyanın

ELOY | 22 February 2003 11:32

saat 9 dan beri yirmi kişi falan aradım. hepsi uyuyordu. ben sonra ariyim diyorum. tamam iyi olur diyorlar. yüzsüzler kalksanıza 6 dan beri ayaktayım ben. yetmezmiş gibi. soğuk var dışarda. kar yağıyor. şirketin arabası bi yere düşmüş. kurtarıcı bulamıyorum. 118 yanlış numara veriyor. akşama kadar yağarsa böyle mahsur kalıcam burda. ama ne diyorlar. tamam iyi olur. hadi bee aramiyacam.

schizophrenia13 ün sevgili günnüğü

ELOY | 31 January 2003 15:25

diyorum ki sevgili günnük insan hayatına bu kadar çok şifre vb numaralar sokulmamalı. her banka kartı ve kredi kartı için birer şifre. birer hesap numarası. müşteri kodu. internet bankacılığı şifresi. gizli soru ve cevabı. annemin kızlık soy adı. bunları ayrıca alış veriş kartları içinde sayabiliriz. internet var ki başlı başına şifre cenneti zaten. osuruktan teyyare şifre verdim o yare.

bitti mi hayır sigorta numaramız var. kimlik numaramız var. ösym numaramız var. sicil numaramız var.

yaz bir yere deme sakın. hepsini aynı yapta deme. neden yazıyorum bunları.çünkü teleweb şifremi unuttum. Bloke oldu. 444 0 444 ü aradım.

işçilerden nefret etmeye başladım

ELOY | 28 January 2003 12:23

sevgili günlük. ne kadar adiler yaaa. heriflere iyi davrandıkça tepeme çıktılar yaaa. anlamıyorum iyi davranmanın yardımcı olmaya çalışmanın neresi yanlış. nerede hata yaptım ben ya. iyi davranarak mı. yok yok bazı şeyleri görmezden gelmek. BABAM yaşında adamlara çıkışmak olmaz dedim ama nerdeee. adam değillerki bunlar.işe girmeden önce sert yöneticileri eleştirirdim. ne serti kırbaç lazım bana. lanet herifler. saf saf emekçiler zart zurt inandım durdum. müstahak bunlara. bok herif hepsi. lanet okuyorum hepsine. bir de içlerinde binbir güçlükle işe aldırdığım herifler var ki onlara ayrıca lanet okuyorum. adi bok herifler. bu kadar çıkarcı. fesat olunmaz ki kardeşim. yani topu topu 10 dk. ayrı kaldık şurda. para için ruhunu satar bunlar be. kaldı ki beni oooo. şerefsizler nefret ettim hepsinden. durun geliyorum ama. nerde benim kılcım

02 Şubat 1997’de

ELOY | 20 November 2002 20:00

BABAMın akciğer kanseri olduğunu öğrenmiştik. 02 Şubat 98’de kaybettik.

kanser olduğunu öğrendiğim de hayatımda çokta bi şey değişmemişti. şaşkındım yalnızca 17imde olmama rağmen şaşkındım. yani benim BABAM nasıl hasta olurdu ki?! herkes hastalanırdı ama benim BABAM hastalanmazdı. güçlü adamdı vesselam bişey olmaz(dı)… hayat normal seyrinde devam ediyordu. ve ben ve çevremizde ki herkes BABAM da ki yaşam sevincini gördükçe hastalığı yeneceğimize emindik.

(Sigara)

başarılı bir ameliyat ardından tüm kanserli hücreler alınmıştı. artık sağlıklıydı BABAM, ancak beş sene içinde tekrar etme riski vardı. nitekim daha ameliyat izleri geçmeden tekrar etti lanet olası. radyoterapi seanslarına başladık. sürekli istanbulda kalıyorlardı annemle. bense hala hiç bir şeyin farkında olmadan hayatımı yaşıyordum. sadece bir noktayı anlamıyordum. herkes hasta olurdu ama benim BABAM olmazdı. küçük bir noktaydı benim için ve üzerinde durulmaya değmezdi, nasıl olsa düzelecek(ti)…

bir öküzlük daha

freefreshfish | 11 March 2002 10:25

İki gündür evde bilgisayar başında saçımı başımı yoluyorum. Tam 3 adet cd yandı bitti kül oldu. Bir işe başlıyorum veya özenle hazırladığım playlist’i cd’ye kaydetmek üzere “burn” düğmesine tıklıyorum, tam işin ortasından bir saniyelik elektrik kesintisi oluyor, makine açılıp kapanıyor. Delirmek üzereyim, elektrik arızayı arıyorum, “bir arızamız yok” diyorlar. Sonra bu sabah bir mail geldi şöyle;

Önemli !

Mart ayının 9’u Cumartesi ve 10’u Pazar günleri (daha ne kadar süreceği belli değil) sabah 9:00’dan başlayarak saat 10:00-10:30-11:45 vs.saatlerinde ve sürekli olarak TEAŞ tarafından zamanında bakımı yapılmayan kabloların bozulması nedeniyle çok geç yapılan onarımlar esnasında halka uyurulmaksızın ve düzensiz bir şekilde ardarda yaılan elektrik kesintileri sonucu özellikle Dikmen,Sokullu Harbiye Mah. civarında ev ve işyerlerinde birçok Bilgisayar,Elektrikli Ev Aleti,Kombi vs.arızalanmış bunun yanısıra en basitinden (C.tesi ve Pazar gibi önemli günlerde evlerdeki işler aksamış cihazlar bozulmuş) en kompleksine kadar sorun ve arızalar ortaya çıkmış ve halkımız mağdur olmuştur.

Üstelik yetkililerle yapılan konuşmalarda (Çankaya Elektrik Arıza Tel:418 06 22) telefonlara çıkan yetkisiz ve bilgisiz şahıslar tarafından arızanın en en çok 1 saat içerisinde giderileceği söylenmiş daha sonra neden giderilemediği sorulduğunda terbiyesiz ve ahlaksızca cevaplara maruz kalınmıştır.

Güzel Yurdumuzun ve Şehrimizin en önemli damarlarından birinin nasıl merciler ve yetkililer(yada yetkisiz, bilgisiz, düşüncesiz, bilimsel çalışma ortamından uzak kişiler)tarafından yönlendirildiği,bir kesilip bir açıldığı açısından en azından bu kez ibreti alem olmasını dilerim.

Zavallı mağdur bir Ankara’lı benim gibi delirip, bu maili tüm maillistlere basmış. Bir yere varır mı bilmem ama ben de çıldırdığım için bir duyun görün istedim.