bildirgec.org

çığlık hakkında tüm yazılar

ÇIĞLIĞIN SERÜVENİ

Methods | 06 October 2009 14:46

The Scream(Çığlık) 91 x 73.5 cm ; National Gallery(Ulusal Galeri), Oslo
The Scream(Çığlık) 91 x 73.5 cm ; National Gallery(Ulusal Galeri), Oslo

Neydi acaba Munch’a korkunun resmini yaptırtan şey? Yada bu çığlığın sebebi gerçekten korkumuydu? Ve buna benzer bir çok nasıl? Niçin? Aklında ki asıl sebebi neydi bilinmez ama söylenen Edvard MUNCH’un Paris’te Musee de L’Homme’da Peru’dan gelmiş bir İnka Mumyasını gördüğü ve bu mumyadan etkilendiğidir. İşte bu mumya çığlığın ilham kaynağı olmuştur.

Edvard MUNCH, 1891’de “Çığlık”ın ilk habercisi olan “Umutsuzluk” denemelerine başlar. Yaptığı ilk umutsuzluk denemesi kırmızı gökyüzünün misafir ettiği umutsuz bir figürden oluşur. Bir yıl sonra yaptığı ikinci umutsuzluk denemesinde, o kıpkırmızı gökyüzü gitmiş yerine grileşmiş, karamsar bir gökyüzü gelmiştir. Bu karamsar hava içinde adeta ölümü beklermişcesine öylece duran figürün umutsuzluğu da ikiye katlanmıştır. Anlaşılan Munch’ın giderek yoğunlaşan duyguları ve duyarlılığı, resimlerine yol göstermekten kendini hiç alamamıştı.

beni affet

massay | 24 September 2009 10:46

beni affet olemp! yoksa gidemem hayatından. kalırım ayıbımla…
bu bahçe,
günahların afaki gömüldüğü,
tam ortasında bir kuyu,
etrafında çocuklar kana kana su içerler
ve fakat dudak çizgilerini boyayan
kan damlaları…
çığlığımdan ecelleri geçer.
kuyunun dibindeyim olemp!
beni bir daha,
son defa affet.
yoksa çıkamam hayatından
kalırım……… alışmış, kudurmuş
bir jilet keser sesimi

biliyordum.

massay | 16 September 2009 09:39

GİTTİN.
” Yarın yine gelirim ” dedin.
ayakkabılarını bağlamadan, asansörü çağırmadan.
ıslığını duyuyordum. Bir kerede beş merdiven inişini.
BİLİYORDUM GELECEĞİNİ.
Aşağıda bir araba bekliyordu.
film çekilmişti camlarına. kimdi önde oturan? sigara içiyordu. Yalnızca elleri. bembeyaz.
Beautiful Day çalıyordu.
yanlış mı hatırlıyorum.
yağmur yağıyordu.
kadın mıydı, erkek miydi, gerçek miydi?
Yalnızca elleri gezinecekti vücudunda öyle mi?
çığlık tutuyordu. hıçkırık.
pencere pervazı tutuyordu.
ben kendimi tutamıyordum.

Ben miyim?

Galanthus | 07 September 2009 14:21

Artık vücudumdaki morluklara bakıp onların hangi kavgada, hangi sinir harbi sırasında oluştuğunu umursamıyorum. Ne zaman olduğunu hatırlamaya çalışmıyorum ya da orada burada peydahlanan çürüklerin ne zamandan beri benimle olduğunu hesaplamıyorum bile!

Artık onları saklamak için ne giysem diye düşünmüyorum, bilinçsiz bir şekilde seçiyorum kıyafetlerimi, kolumun, bacağımın ya da boynumun morarmış olması, yeni bir çürük olmuş olmamış faketmez benim için. Dolabım bile tek düzeleşmiş artık. Her yerimi, her yerimi örtecek kıyafetlerim var nasıl olsa.

Hey Mary, Bu Var Ya…

Kuduz maymun | 10 August 2009 13:43

En sevdiğim ev hayvanı: Mayt
En sevdiğim ev hayvanı: Mayt

Televizyonda… Doğrudan satış reklamları vardı. Hani gür sesli, aslında yaşamının her anında acayip enerjik ve neşeli olduğu görüntüsünü veren adamlar sunar, malı pazarlar ya, onlardan. Adam acayip neşesiyle ve gür sesiyle çıkıp “Merhaba Mary, bugün size çok yarayışlı bir alet tanıtacağız, gözlerinize inanamayacaksınız” kabilinden bir iki söz söyledi. Alet, ucundan buhar çıkan, bir hortumla omza asılabilecek minik bir tanka bağlanan bir aletti. Verdiği buhar da tazyikli değildi. Biraz çıkıyor işte ucundan. Ütü yapmaya yarıyordu. Mesela duvarda asılı perdeyi bile, hiç indirmeden, buhar tutarak ütüleyebiliyordunuz.Sadece bu kadar mı? Gel Mary, bak şimdi: Yatağımızda değil öyle bir-iki tane, milyonlarca “mayt” vardı ve bu maytlar örümcek familyasındandı. Bu sırada kadın adamın kaldırdığı yastığın altından bir mayt resmi çıkınca çok şaşırmış gibi iki elini yüzüne dayayıp çığlık attı.

Kadın, perde maytlarını öldürürken (ayrıca ütülenmiş de oluyor)
Kadın, perde maytlarını öldürürken (ayrıca ütülenmiş de oluyor)

Resim, gözle görülmeyen maytların milyon kez büyütülmüş haliydi. Stüdyoda ne kadar kadın varsa hayret ve korku nidaları koyverdiler. İşte bu alet verdiği buhar sayesinde maytların kökünü kazıyordu.

ÇÖL GÜRUHUNUN YEŞİLLE İMTİHANI

il mare | 03 August 2009 16:01

işte aynen böyle:mangal içinki kömürün yeşili ateşe boyadığını göstermekten sakınca görmeyen bir reklam,uygunsuz yerde pikniğe devam!
işte aynen böyle:mangal içinki kömürün yeşili ateşe boyadığını göstermekten sakınca görmeyen bir reklam,uygunsuz yerde pikniğe devam!

Yeşile çok daha farklı bakıyorum artık…
Onların aldıkları nefesin farkında olup ilgi alakaya da muhtaç olduklarını göz ardı etmememe rağmen,hiç bu kadar insancıllaştırmamıştım onları.

Öldüklerini gördüm,öldüm…

Bir orman yangınına ilk şahitliğimi gerçekleştirdim geçen gün. Piknik heyecanıyla çıktığımız yolda,tam da piknik alanımızın ortasında uzaktan bizi selamlayan ateşin küstah sırıtışı, ateşe kinimizi ön plana çıkarttı önce. Alana yaklaşıp,her zamanki gibi kendine izleyecek bir şey bulabilen kuru kalabalığın arasına karışıp da yok olan birşeylerin çıtırtılarının kulaklarımda her yankılanışı,o gün benim de sonum oldu sanki…Ateşin galibiyetini ilan edercesine bir yerden bir yere sıçrayışına duyduğum kin yerini gözyaşlarımla birlikte koca bir şevkate bıraktı,bir derin üzüntüye,yalnız bir insana besleyebileceğimi sandığım o güne dek…

En sevdiğiniz korku filmi hangisi? : Scream (Çığlık)

gorcun | 19 June 2009 09:59

Scream
Scream

The Hills Have Eyes (Tepenin Gözleri), Nightmare on Elm Street (Elm Sokağında Kabus) , The Last House on the Left (Soldaki Son Ev) gibi klasiklerin yönetmeni olan korku üstadı Wes Craven 1996’da Scream (Çığlık) filmini çekti. Yazarı ise Kevin Williamson’du. Çığlık yönetmenin hem şimdiye kadar korku sinemasına getirdiği klişelerle dalga geçtiği hemde gerilim filmi olarak çektiği bir filmdi. Film kısaca üniversitede okuyan gençleri teker teker öldürmeye kalkan maskeli psikopat bir katilin cinayetlerini anlatıyor.
Oyuncu kadrosunda Sidney rolünde güzel aktris Neve Campbell, sevgilisi Billy rolünde Skeet Ulrich, okuldan arkadaşları Tatum (Rose Mcgowan), Randy (Jamie Kennedy), Stuart (Matthew Lillard), filmin başında öldürülen güzel yıldız Drew Barrymore, hırslı televizyoncu Courteney Cox, polis memuru David Arquette gibi isimler yer alır. Bunun dışında The Exorcist filmiyle meşhur olmuş oyuncu Linda Blair ve Wes Craven’da küçük rollerde filmde gözükürler.

Wes Craven - Bilin bakalım kim?
Wes Craven – Bilin bakalım kim?

Telefondaki sesin sahibi ise Roger Jackson’dur. Sydney’in annesinin bir yıl önce öldürülmesinden sonra dönen katil öğrencilere dehşet saçmaya devam eder. Travmadan kurtulamayan Sidney ise devamlı çevresinde olan kişilerin ölmesinden şüphelenmektedir. Peşindekinin kim olduğunu öğrenmek, hem annesinin katilini hemde hayatındaki en önemli cevabı bulmak açısından Sidney’in her türlü tehlikeye girmesini sağlayacaktır.

İnfaz vakti..

| 14 June 2009 13:05

.SAHNE 1. Yığınla ıvır zıvırın bulunduğu bir oda, ya da koridor; sağda solda, kireç döküntüleri, leğenler, çatlak bir ayna, eski bir sini, ne işe yaradığı belli olmayan araç gereçler.. etrafa loş bir aydınlık hakim..

SAHNE 2. Odanın bir ucunda Tatak adlı kişi, diğer ucunda Canik ; her ikisi de boyunlarından zincirli vaziyetteler.. odanın tam orta yerinde ise, kanlar içinde bir kedi ölüsü; belliki daha yeni öldürülmüş.. kan sızıntısı tutukluların bulundukları yere kadar ulaşıyor..

SAHNE 3. Baygın yatan Tatak ve Canik, yavaş yavaş kendilerine gelirler; şaşkın şaşkın bulundukları mekanı incelerlerken birbirlerini farkederler..
Tatak..” n’oluyo la burda? neye bağlıyım ben?.”
Canik’e dönerek seslenir,
“şşşşşt bilader şaka mı bu? ne dürrük gibi bakıyon lan, sen mi bağladın beni? ne istiyon olm? paraysa, üçe beşe bakmam bi sakal atarım..iyi insana benziyon anlaşırız ha!”

ÇIĞLIK!

sevde837 | 25 March 2009 00:32

http://kocmustafa.blogspot.com/2008/06/munchun-lk-tablosu-yeniden-mzede.html

Porno Huzur

AOLradiohead | 05 October 2008 10:31

Huzur, ve rehabilitasyona aç ruhlarımız.
Hataların çizgileri derinleştikçe
Dibimiz görünür oldu.
Bizim dibimiz dünden belliydi.
Yine kaygılarımı sattım dumana bezenmiş kahpenin birine.
Ter,çığlık ,tırnak, mor, kan, bakire meryem
Fahişe geoid
Kökü bende tenimin
İzlerim seksi, izlerim seni…heveslerime yaktığım,
yattığım umutlara bastığım sigaramla.
Aşkın da porno, adaletin de…
? açlığındandır kanımızı kırmızı seçmen.
Beğensin diye toprak, doysun diye damarımdan kadeh kadeh
İbnelik değil mi, uyuşmadan ölmem, uyuşmadan gömmem kendimi
Kevaşe kucağına.
Uyuşmadan zevkten karışmam kirine!