Carambola
Carambola

Geçenlerde müstakbel kız arkadaşım olarak gördüğüm şahıs, ilk defa gittiğim evinde bana son derece güzel bir (söylemesi ayıp) lazanya yedirdikten sonra, bu güzel akşam yemeğini “sana meyve soyayım mı? yer misin?” diyerek hafızamın son derece namüstesna bir yerine koymaya kararlı olduğu sinyalini verdi. Ben “tabii” nidasıyla gayet mutlu bir şekilde kanepede yamsılıp kumandayı elime alarak “bölgemi belirleme” pozisyonuna geçerken, o da mutfağa doğru yola koyulmuştu (mike hammer romani gibi oldu, pardon).

Birkaç şıngırtıdan sonra elinde bir sepet ve 2 kişilik servis olan büyükçe bir tepsiyle geldi, yanıma oturdu ve sepetten ne olduğunu anlayamadığım birşey alarak meyve bıçağını bunun kafasına dayadı. Daha önce bir sürü yerde değişik evsafta sebze-meyve görmüştüm, fakat çaktırmadan uzun uzun incelesem de, o elinde dilimlemekte olduğu şeyin ne olduğunu anlayamadım. “Herhalde muşmuladır” dedim içimden, muşmula görmüşlüğüm yoktur, bizim eve hiç girmedi ama sarı renkte, ekşimsi bişi olduğunu biliyorum. Da, yıldız şeklinde olduğu bahsi hiç geçmemişti. “Kesin bi faydası falan vardır bunun” diye düşündüm, bu arkadaş da bööyle “sağlıklı yaşam”ayı distür edinmiş; muhabbeti geçmişti birkaç sefer; o yüzden bir anormallik sezmedim. Kadın bana yemek yedirmiş, meyve soyuyo, üstelik benimle aynı tempoda içki içebiliyo; “ne verirse ye euqon, kurcalama” dedim kendi kendime 🙂