bildirgec.org

çamur hakkında tüm yazılar

Çamurlu Paçalar

mavilikler | 27 May 2011 09:11

Bu çamurlu yollarda yürümek uzun bir seyahati andırır. Daha çok içe doğru yapılan türden…

Çamurlarla cebelleşirken bir an gelir yabancılaşırsın her şeye ve kendine. Öylesine akıp giden bir yolda yürüyenler gibi akışa bırakamazsın kendini.

Ayrılırsın her şeyden, paçalarında çamurlar… Sınıftaki arkadaşlarının tertemiz pantolonları çok uzağında kalır.

çamurdan kamyon

lavinya76 | 17 June 2010 09:39

Güneşin en tepeye çıkıp ortalığın sessizliğe gömüldüğü vakitlerdi. Köpek bile ne gelip geçeni ne başka bir şeyi umursamıyor badem ağacının kupkuru toprağa düşen gölgesinde şekerleme yapıyordu.

Çamura belenmiş minik parmaklarına bakarak yaşını hesaplamaya çalıştı. “Hani bana parmağına” gelmeden bitirmişti saymayı. Başını sola doğru hafifçe devirip, büktü boynunu. Daha çok vardı okula başlama yaşına.
Köpeğin uzandığı ağacın gölgesine o da oturdu. Ay çekirdeğini kemirmeye çalışan kuşlara bir taş fırlattı… Git şurdan pis kuş, o bizim yeme onu!

Çamur Defilesi

mehmetbastug94 | 04 September 2009 23:13

Almanya’ da Çamur Festivali

Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlenen güzellik yarışmasında bir ilk yaşandı.
Güzellik için verilen kremlerin çok pahalı olduğunu oysa çamurun hem ucuz hem de daha sağlıklı olduğunu savundular.
Defile boyunca mankenler çamura yattılar veya çamurda dizlerine kadar batmış bir şekilde ilerlediler. Renkli görüntülere ev sahipliği yapılan yarışmada gecenin sonunda oldukça pahalı gece kıyafetleriyle son defile yapıldı ve onlarda çamura battı.

Kaynak: atv

EVRİM

tentena | 06 January 2009 16:03

Evrim gerçektir, bunun kanıtlarının bulunması, üzerinde fantazi kabul etmeyecek bir durumdur artık. Ancak yukarıda da dendiği gibi biz her zaman herşeyden şüphe etmeye devam etmeliyiz. Evrim gerçektir ama “Evrim teorisi” adı üstünde bir teoridir. Ayrıca tamamen de tesadüfidir. Dünyanın oluşumundan yana geçirdiği aşamaları incelerseniz 3 defa felaketler sonucu dünya üzerinde yaşamın yok olma aşamasına geldiğini görürsünüz. Her defasında canlı türleri yeniden çeşitlenmişdir. Bizden önceki dinazorların yok oluşu ile ilgili en tutarlı teoriye göre; ölüme, dünyaya düşen bir meteor neden olmuştur.

Meteorun düştüğü yer çok önemli; Güney Amerika dünyanın kükürt açısından en zengin bölgesi. Durum böyle olunca atmosfere karışan dev kükürt tabakası dünya genelinde bir zehir tabakası ve karanlığa neden olmuştur. Meteor başka bir yere düşseydi, başka bir aksilik olmaması durumunda halen dünya üzerinde dinazorlar yaşıyor olacaktı. Dinazorların yok oluşuyla insan ırkı kendini geliştirme şansı bulmuş olabilir. Belki o meteor başka yere düşseydi insan ırkı kendini geliştirecek yaşam alanı bulamayabilirdi. Her yokoluş başka canlılara yaşam alanı açarak onların gelişmesine imkan vermiştir. Bütün bu olayların gelişimi ise tamamen tesadüfidir. İnsan gibi zekaya sahip bir canlının tesadüfler sonucu oluşamayacağını düşünmek büyük hatadır. Bugün doğayı incelediğiniz zaman canlıların pek çoğunun şaşırtıcı bir zekaya sahip olduğunu görürsünüz. Beynimizin de evrim geçirdiğini kabul etmek durumundayız. Bugün bilimadamları beynin herhangi bir alana yönelik kullanılması sonucu o alana özel bölgesini geliştirdiğini ve zamanla o bölgede hücre artışlarının, elektiriksel tepkilerinin kat kat arttığını ispatlamış bulunmaktalar. Bu bile beynin evrimi için ufak bir ipucu olabilir.

şişman alex

tgoker | 30 January 2008 17:04

son bir iki sezondur hem şükrü saraçoğlu stadını görmek hemde yıldız futbolcuları görmek istiyordum,tabi ki bu tür bir şöleni izlemenin bir bedeli olacaktır ben bu isteğimi bedava bilet bulana kadar devamlı erteleyip duruyordum bulduğum bir çözümle artık özellikle hafta sonları istediğim an hem alex’i hem devid’i hiç çekinmeden dokunma mesafesinde roberto carlos’u görebiliyorum..:)bakın bunu, bilet parasından kurtarmak isteyen arkadaşlarıma söylüyorum; kalabalığı ve gürültüyü dert etmeyin. hafta sonu büyük alışveriş merkezlerimizden birine gidin.elinde alışveriş arabası üstünde alex yazılı forması ile sporla alakasını liseli yıllarındaki beden eğitimi dersinden sonra kesmiş olan futbolsever alexleri devidleri, bol bol salam sucuk pasta bilumum çikolata ve en güzel yiyeceklerle dolu arabaları ile reyonlara arasında öyle çalımlar atarken görürüseniz şaşırmayın..!insan bu kadar sevdiği futbolcuların hatırına be kardeşim bi göbeğinizin çapına bakın allah aşkına…:) üzerindeki eşofmanlar bir kere bile spor yaparken kirlenmemiş,hani eskiden çamurlu futbol sahalarında bir kere yere düşmeden bitiren futbolcular vardı onlara benziyorlar.yinede siz alex’i devid’i hayal edin ve sporun bizde yarattığı hoşgörüye sığınıp;bellerinden sarkan yağlara aldırmayın badi badi yürümelerini hoş görün,bunların ruhları sporcu..:)

bıktım bu teknoloiden, internetten, google’dan

baturica | 17 March 2007 12:20

hayır. hayır! haaayııııııır!! artık dayanamacağım bu google hayatımdan kovacağım. aramadan bulunmadan bıktım. veri tabanlarında yer almaktan bıktım. 3 tane dabılyunun oluşturduğu şekilden bıktım. ileti gönderildi yazısını görmekten bıktım. sizden de bıktım. toprak kokusu ve kuzu meelemelerini özledim. düşüp dizimi yaralamayı ve gururumdan açık açık ağlayamamayı özledim. ayakkabıma bulaşan çamuru özledim. kovalayan köpekleri özledim. tezekleri özledim. papatlayarı özledim. gelincikleri özledim. horoz sesini özledim. gün doğarken kahvaltı etmeyi özledim. akşamları lambanın önüne toplaşan sinekleri özledim. cırcır böceklerini, kurbağa sesleri özledim. ağaca çıkmayı özledim. dalından erik, dut, elma, şeftali, armut; yerinden kavun karpuz yemeyi özledim. 1024, 2048 kotalı kotasız hızlardan bıktım at arabasının gıcırtısını özledim. 19 inç 21 inç büyüklüklerden bıktım. küçüklü büyüklü tasları özledim. dosya paylaşımından bıktım aşımı paylaşmayı özledim. Dıt dıt! mesaj geldi sesinden bıktım. postaaa! diye bağıran postacıyı özledim. RGB, CMYK, LAB, renklerinden bıktım. gökyüzünün mavisini, ağaçların yeşilini özledim.
klavyeden bıktım, kalemtraşı ve silgi kokusunu özledim. senden bıktım teknoloji, internet yada google, her ne boksa işte bu…

küre

cosmicdust | 18 January 2007 02:45

Kürenin içinden çıkmak kolay olmadı…
Gerçekten kolay olmadı…
İçerdeyken sadece çıkmayı düşündüm. Dışarıda neler olabileceği beni o kadar çok heyecanlandırmıştı ki
Parmağımla yüzeyine dokundum önce pürüzsüz geldi fazlasıyla pürüzsüz gerçek olamaz dedim. Belki yüzlerce, binlerce kez kendi kendime zaten yapabileceğim başka bir şey de yoktu kendi kendime konuşmak dışında. İnsan kürenin içindeyken yalnızdır. Bunları anlatıyorum çünkü bazılarınız kürenin içine hiç girmedi küreden çıkanlarsa zaten bunu okumaya gerek bile duymayacaklar.İlk başlardaki pürüzsüz yüzeyini kaybetti küre…Benim korkak dokunuşlarım kuvvetlenip sertleştikçe; dışarı doğru esneyebilme ihtimalinin olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama güzel olan birçok şey beklenmediktir zaten değil mi?
Beklemediğimiz: bilmediğimiz
Ama önemli olan şu an anlattıklarım değil.
Küre belki esnekti ama esnek olması onu güçsüz değil daha da sağlam kılıyordu. Günde belki onlarca kez gelen vahşet çağrısına uyup elimizde bir balyozla saldırıp kurtulabileceğimiz türden değildi. Küçük bir metal parçasıyla saatlerce vurarak delik açmaya, çatlatmaya çalışmak daha kolay olabilirdi
Kolay olmasını istememişlerdi…
Dokunduğum zaman içimin çekildiğini hissettim.
o esnedikçe ben büzüştüm.
Bir an hiç boşluk kalmayacağını düşündüm.
Kolay olmadı.
Neden bu kadar tekrarlıyorum bu cümleyi ”kolay olmadı” ne bekliyordum ki kolay olmasını mı?
Korunaklı sessiz ve huzurlu küremden neden çıkmak istedim
Hepimizin içinde var bu
“Merak”
Sadece merak
Başka nedeni yok
Armaya çalışmayın
Ya da
Siz bilirsiniz.
Öyle mutlu olacağınıza inanıyorsanız…
Dışarısı korkuttu beni,
Ama geri dönmek istemedim.
ASLA!
Nefes alamadım ilk önce
Birden genişledim.
Arkama dönüp baktığımda geldiğim yer artık olduğum yerden çok uzaktaydı.
Terk edilmiş kürelere ne olur
Biliyor musunuz?
Ben öğrenemedim.
Belki
Başka bir bebeği içine alıp büyütmek için cennete gidiyorlardır.
Kimi bebekler cennetten gelir buraya bazılar gelmez .
Kim karar veriyor derseniz.
İşte orasını bilene de rastlayamadım daha…