bildirgec.org

borç hakkında tüm yazılar

BORÇSUZ HAYATIN 15 ALTIN KURALI

Haricten Gazel | 14 April 2011 14:46

Sizin için derlediğim BORÇSUZ hayatla ilgili altın gibi 15 tane kuralı burada hizmetinize sunuyorum.Bu kuralları uygularsanız hayatınızda finansal olarak çok şeyin değişeceğini bizzat göreceksiniz.Günümüzde tüketim çılgınlığının modaya dönüşmesi ve herkesin bu modaya ayak uydurup har vurup harman savurmakta yarıştığını görmek insanı üzüyor.Bu saçma yarışın insanların nasıl borç batağına soktuğunu yaşayanlar veya çevresindekilerde görenler bilirler.Lafı fazla uzatmadan sizi altın kurallarla başbaşa bırakıyorum.Söylemesi benden uygulamak sizden :

Görkemli…

admin | 17 March 2011 15:14

İçanadolu’nun en yüksek dağıdır. 3917 metre zirveye sahip olan dağ yakınlaştıkça uzaklaşan, uzaklaştıkça yakınlaşan dağ olarak da bilinir. Sönmüş bir strato volkandır. Dağın doruğunda bulunan ve halen dağcıların sığınma yeri olarak kullanılan mağaralar Bizans Dönemi’nde rahiplerin inzivaya çekildikleri yerlerdir. Dört mevsim başından karı eksik olmayan Erciyes‘in, küresel ısınmadan dolayı yalnızca kuzey tarafındaki buzulu kalmıştır. Bu buzulun uzunluğu ise yaklaşık bir kilometredir. Duruşu ile ilk görenlerde hayret uyandıran bu ihtişamlı dağın doruğu görünüm itibariyle kubbeyi andırır. Dağın güney tarafına Develi ilçesini kuran Kayseri, dağın kuzey tarafında yer almıştır. Etrafındaki tüm canlıların su ihtiyacını karşılayan Erciyes, depoladığı su ile en güzel hazır sulara taş çıkartır cinsten ürün verir.

Kasaya değil yureğine güven

zarifce | 22 February 2011 20:40

Bir iş adamının yaşadığı ekonomik sorunlar neticesi düşüşü ve ilginç bir şekilde yükselişini sizlerle paylaşmak istedim.
Ticarette engin tecrübesi ile istediği noktaya gelen Orhan bey, günün ekonomik gelişmelerine (malum krizlere) ayak uydurabilmek için borçlanmaya başlamıştı.Son olarak 2001 yılında yediği kriz darbesiyle elinde olan herşeyini kaybederek borçlarını iki katına çıkartmıştı.Bu durumdan kurtulabilmek için denemediği yol gitmediği ve çalmadığı kapı kalmayan Orhan bey bir çıkar yol bulamamış yorgun bir şekilde geldiği parkta, oturarak ellerini başının arasına alıp düşünmeye başlamıştı.

Evlilik Üzerine

vatanda | 11 December 2010 12:59

Evlilik yaşamımızın belkide en önemli kararıdır. Attığımız adımla birlikte bambaşka bir dünyaya farklılıklara herşeyden öte değişik bir kimliğe bürünürüz. Yaşamın belirli dönemlerinde farklı şekillerde ortaya çıksa’da bolca yanlışı olsada olmazsa olmaz bir durumdur evlilik. İster resmi olsun ister dini hatta kalbi şekillerde de olsa evlilik yaşanan birşeydir. Burda genel algı olarak Resmi evliliklerle birlikte duygusal ve dini evliliklerden de söz etmek istiyorum sonuçta biz insanlar çok farklı evliliklerden söz edebiliriz. Mesela duygusal evlilikler çok daha iyidir çoğu konuda çünkü her iki tarafta birbirinden her an ayrılabilecek bir durumdadır. Ve bağı sadece sevgi bağlılık ve aşk sağlar. Resmi evliliklerde ise zamanla alışkanlıklar çevre baskısı ve yaşam koşulları etkilemekte. Dini evliliklerde ise olay çok daha başka hem dini etkiler hemde örfi ananeler etki etmekte. Aslında olması gereken en önemli şey duygusal evliliğin oluşması ve gelişmesi daha sonra zamanla resmi evlilik olur ama burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki buda cinsi evliliğin belirli bağlardan sonra oluşması. Sonuçta ülkemiz özellikleri itibariyle en büyük hatalardan birisi önce cinsi evlilik sonra duygusal yada resmi evlilik olması hatta cinsi evlilikten sonra hiçbirşeyin olmaması ve taraflardan sadece bayan olanın zarar görmesi. Daha sonrada çok daha vahim ve kötü sonuçlar doğurması. Sözün özü hatta kısası ilk önce yürekte sonra belirli bağlarla bağlandıktan sonra cinsi ve resmi evliliğin olması. ( Burada cinsi ilişki belirli bir noktaya kadar evlilik öncesinde bilinmesi gerekmektedir. Sonuçta resmi evlilikte cinsellikte önemli bir rol oynamaktadır.)

Memurlar ve yaşam döngüsü

vatanda | 10 December 2010 12:03

Memurluk ve yaşam sorunları hakkında ne yazılsa aslında boştur. Özellikle de 700-800 tl ile yaşamaya çalışan kesimler düşünülünce gerçekten de çok saçma geliyor ama şu varki. Memur olduktan sonra insan değişiyor. Yaşam standartları ve sıkıntıları değişiyor. İster istemez bulunduğu ortamdaki yaşam standardına ayak uydurmaya çalışıyor. Hele bekar ve aile desteği alamıyorsa iş daha da zorlasıyor. Evet 1,500-2000 tl arası bir maaş alınıyor ama bu maaşlar cebe girerken nedense max 750-800 arası giriyor. Giderler ve bu giderlerin ötesinde ihtiyaçlar farklılaşıyor. Bulunduğunuz ortam insanlar ve değişik ihtiyaçlar oluşuyor. Kazanıyorum ama neden harcayamıyorum durumları oluşuyor ve sonuçta memur dediğimiz grup daima borçlu oluyor. Ha şuda var bir memur max 10 sene içinde rahat bir araba alabilir yada bi 10 senede orta halli bir ev sahibi olur ama daha da fazlası olamıyor. Ha diceksiniz e daha ne istiyorsun diye. Ama öyle diil işte yaşıyoruz yaşam geciyor memur olmak için birçok sorundan engelden geçmişiz daha birşeyler olsun istiyoruz. Kendimizi geliştirmek daha da birşeyler kazanıp daha iyi bir ortamda daha refah seviyesi yüksek bir sekilde yaşamak istiyoruz. Belkide insan ne kadar bulursa daha fazlasını ister durumuna düşüyoruz ama öyle oluyor. Birde saolsun bankaların tuzağına düştüğümüz yada birkaç defa hatalı kararlar verdi isek bu sefer tamamen dağılıyoruz. Kısaca sözün özü bir memur evet orta derece bir maaş alır ama bu alınan maaş öyle büyük bir getiri sağlamaz. Hatta zor durumlarda bile kalır. Yazımla sizleri sıktıysam affola.

Gerçek hayattan bir kesit.(Şeytandan dost olurmu?)

zarifce | 12 August 2010 16:46

Yalandan yüzüme gülen bu dünyada, yolun yarısını bitirdim. Sonlara yaklaşırken düşündüm. Ne idim ne oldum? Hani derler ya “elini kaptıran kolunu alamaz” . Gerçek dostlarıma tavsiyem şeytandan medet ummasınlar. Şeytan işini bitirene kadar dost olur. İşte benim dostum da şeytandı.

Bildiğimiz mana da olmasa da teşbihte şeytanı aratmayan dostum. Ne zaman başım sıkışsa yanına giderdim. Her gitmemde beni boş çevirmez. Hatta ihtiyacımdan fazla para verir “uzun zaman sonra iki katı ile isterim veremezsen iki katını dörde katlar beş ile çarparım haa!” derdi ama yine de benim dostumdu. Ne zaman başım sıkışsa yanına giderdim. Dostuma güvendiğimden beni boş çevirmeyeceğini bilirdim. Beni çok sevdiğini biliyordum. Zaman ilerledikçe dostumun arkadaşlarından birkaçıyla daha tanıştım. Onlar da benim dostum gibiydiler. Ne zaman başım sıkışsa yanlarına giderdim. Beni hiç boş çevirmediler. Beni çok sevdiklerini biliyordum. Bu sevişmeler yıllar sürdü. Birbirimizi çok sevmiştik. Ta ki ben aldıklarımdan bazılarını dostlarıma geri vermede zorluk çekmeye başladım. Zaten borçluydum, birde dostlarım verdiklerini almada geciktikleri için zamanı kısmaya başladılar. Ve ilk dostumun dediği gibi beni dörde katlayıp beş ile çarptılar ve işlerinin bittiğini anladım. Dostluğumuz bitmişti. Aslında hata ben de idi onlarda değil. Şeytandan insana dost mu olur. Şimdi dostlarımın bana yardım ediyoruz diyerek verdikleri paraları üç, beş katı ile onlara geri ödemeye çalışıyorum. Elimden geldiği kadarı ile yaşadım. Eşim ve çocuklarımla, maddi imkansızlık belimi kırarken, bir elbiseyi iki yıl bazen de dört yıl giydik. Çocuklarıma istediklerini almaya çalıştım, elimden geldiği kadarı ile yaşadım. Çoğu zaman ağladım, sessizce ağladım, suç bende idi, başka yerde suçlu aramadım. Ama dostlarım beni uyarsaydı bu duruma düşmezdim. Belki kafam çalışmıyor, neden uyarmadılar. Şunu söylemeliyim, ben paramı hiçbir şekilde kumar, alkol, bar-pavyon gibi kötü yerlerde harcamadım. Ben paramla kardeşlerimin okumasına yardımcı oldum. Babam emekli maaşı ile kıt kanaat geçinirken, ben yardımcı oldum. Bu yardımların karşılığını aldım. Cebimde zerre miktar para kalmadığında işte o meşhur dostlarım imdadıma yetişti ve beni önce ihya ettiler sonra rezil. Şimdi dostlarımı bildiniz mi? Şeytandan farkları olmayan dostlarımı.Dünya için maddi anlamda bir şey düşünmüyorum. Kendime yetecek biraz param, ayağımı yerden kesecek bir araba ve başımı sokabileceğim bir ev. İşte benim hayalim bu. Bu hayal sadece benim değil herkesin hayali. Bir ev alabilir miyim?

YALANCININ MUMU

A D A L I | 25 February 2010 17:55

ABD’DE RİSKLİ MORTGAGE kredilerini şişiren Wall Street yöntemlerinin yeni marifetleri ortaya çıktı. Anlaşılan, Yunanistan’ı sarsan mali krizin derinlemesi de, Avrupalı hükümetlerin büyüyen borçlarını saklayarak Euro’yu zor durumda bırakması da buna benzer yöntemlerin eseri.
Yunanistan’la ilgili kaygılar dünya piyasalarını sarsa dursun, belgeler ve röportajlar şu gerçeği ortaya çıkardı: Yunanistan, Wall Street’in de yardımıyla, on yıldır Avrupa’nın borç sınırlarını yok saymış.
Goldman Sachs‘ın aracı olduğu bir anlaşma, milyarlık borçları Brüksel’deki denetçilerden saklamış.
Kriz en dip noktasına yaklaşırken bile bankalar Yunanistan’ın borçlarını gizlemenin yollarını arıyorlardı. Kasım başında Goldman Sachs’tan bir ekip, üç ay sonra küresel mali kaygıların merkez üssü haline gelecek olan Atina’ya gitti. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi iki kişinin aktrdığına göre,

faturalarını ödemeye çalışan hükümete yepyeni bir önerileri vardı.
Goldman’ın Başkanı Gary D.Cohn’nun talimatıyla gelen bankacılar, Yunanistan’ın sağlık sisteminden doğan borçlarını uzak bir geleceğe öteleyecek mali bir kontrat teklif ettiler.
Daha önce bu tip oyunlar işe yaramıştı. Yunanistan’ın Euro Bölgesi’ne kabul edildiği 2001’in hemen sonrasında Goldman, hükümetin milyarlarca Euro borçlanmasına sessizce yardım etmişti. O zamanki anlaşma, milyarlarca doların borç yerine döviz alışverişi olarak kaydedilmesine ve Atina’nın, Avrupa’nın bütçe açığı kurallarına uymuş gibi yapıp gücü yetmediği halde bol keseden harcama yapabilmesine yol açmıştı.
Atina, Goldman’ın son teklifini kabul etmedi. Fakat zengin komşularının yardım sözü verdiği hükümet borç yükü altında inleye dursun, son on yılda yapılan benzer anlaşmalar Wall Street’in mevcut küresel ekonomik krizdeki rolü hakkında soru işaretleri doğuruyor.
Avrupalı yetkililer, Yunanistan’ın artan borcunu gizlemek için hangi karmaşık mali araçların kullanırdığı hakkında bu hafta açıklama istedi.
Yunanlıların borcunun birikmesinde mali türevler önemli bir rol oynadı. Goldman Sachs, JPMorgan

Chase ve birçok başka bankanın geliştirdiği finansal enstrümanların yardımıyla Yunanistan, İtalya ve belki de diğer ülkelerden siyasetçiler ek borçlanmalarını gizleyebildiler.
Bankalar, ileride ödeme koşuluyla hükümetlere peşin para sağladı ama bu işlemler kayıtlara geçmedi.
Yunanistan’ın dış borcu 300 milyar dolar. Ve bu borcun çoğu, büyük bankalar vasıtasıyla geldi. Yunanlı yetkililer acil para ihtiyacı karşısında ülkenin havaalanı ve otoyollarını fiilen ipotek ettirdi.
Sonuç olarak Wall Street oyunları Avrupa’yı da batırdı.

DOKSAN

herkeshermes[pilli_silinen_hesap] | 15 December 2009 11:08

yeryüzünün en kanlı hücreleriyle öpeceğim seni
bir şarkıda ormanları yakacağım gözlerinde
bir okyanus seni sal zannedecekti belki

ikimiz delik deşik miğfer, ikimiz kalp savaşlarında gazi
henüz yazmaya başlamadım
dudak dudağa olacakken unutmak elleri

sus veya susalım aşka en salim kafayla
henüz yazmadığım öyküler var, yalnızlıklar, intiharlar
yaşadıklarımı çıkar senden, geride masmavi boşluk var

uda bir akordeon eşlik etsin mesela
tanrıyı yaratmak senden vazgeçmektir
uzatmalarda kalbim doksandan golü yemiştir