bildirgec.org

bodrum hakkında tüm yazılar

Victor Ananias: Doğaya Adanmış Bir Yürek

admin | 16 March 2011 18:36

bu yazıda onun adından başka tüm harfler küçük olacak, hiçbiri bağırmayacak. çünkü iyi bir insanın erken ölümü üzgün bir şeydir. sahi iyiler niye çok yaşamaz?

“doğaya adanmış bir yürekti. bodrum’un ıssız kalmış son tepesinde, kanadı kopuk bir yel değirmeninin kıyısında, onun öyküsünü rüzgâr anlatır. ey güzel çocuk. ey güzel çocuk! Victor isimli iyilik meleği. seni ancak rüzgâr anlatır…”

Victor Ananias
Victor Ananias

“Sulu, yapışkan bir gece”

| 11 August 2010 16:02

İstanbul’da değilim.
Nerede olduğumu şimdi şimdi daha iyi anlıyorum.
Ege’nin bir köyünde balıkçı kahvesinin bahçesindeyim.
Mevsim yaz. Gök ateş.
Bahçe köy sakinleri ile dolu; Çoğu yabancı.. Gaven adlı İngiliz, dut gibi sarhoş; Yakasına koskoca bir
krizantem takmış, bakır rengi sakallarını kaşıyor.. Sağımdaki masada oturuyor. Yanında siyah saçlı, yanık tenli dudak boyaları akmaya yüz tutmuş geceden kalma bir kadın. O da sarhoş..
Adamla selamlaşıyoruz, kız tedirgin gibi gözüksede halinden memnun. Oturduğu taburede şile bezi elbisesini yarı beline kadar sıvamış, ten rengi donu gözüküyor..
Gaven’la kısa bir tanışıklığımız var. Bu saatte ne iş gibilerinden soruyorum.
“alkolün zamanı olmaz” diyor.
Geceyi Bodrum da geçirmişler, kanları kaynamış birbirlerine. Kahvelerini içtikten sonra teknelerinde
uyuyacaklarmış..

Hoşçakal “salmakız”.

| 05 August 2010 16:48

Orman donmuş çatır çatır! Bir zırhın elması, bir zümrüt bir yakut renginde alev saçmakta..Bodrum;Yolum Turgut reise düştü; Geçmişinde Heredot gibi tarhçiler,Turgut reis gibi denizciler,Neyzen Tevfik gibi rind şairler yetiştiren efsane yanıyor, yanmış daha da yanacak..Salmaki den su perisi diye bahsedilir.. Köpüklerle yıkanırmış, salmaki yıkıntılarının bulunduğu yerlerde..
Şimdi bu efsanelerin yerinde, çete reislerinin adamları kol geziyor..
Yağmalamışlar, kendi karakterlerine benzetmişler Bodrumu..
Onlar kuşatmayı daralttıkça halk köylere çekilmiş , huzur bırakmamış haramiler..
Bodrum kimsesiz tapınaklar gibi teslim olmuş, ne Venüs ne Adonis hepsi birilerinin ilhamı olarak donup kalmış..
Efsaneler haykırıyor adeta; “Yirmibirinci yy. insanları bana hiç bir şey yapamazsınız, yaksanız da yıksanız da bir şey yapamazsınız. Bütün izler tarihler , bana ait ne varsa burdayım burda beklemekteyim”
Efsaneler, beyhude yere nefes tüketedursunlar,
Bodrum da ormanlar yanıyor, tarih yağmalanıyor..
Bodrum tutsak bir aslana benzemiş..
güneş, güneş yine doğuyor, sabah, sabah oluyor. sadece bunlar oluyor.
Bir güzellik tacının tüyleri
Tavus kuşları gibi yolunuyor.
Burjuvazi büyülerinin tam göbeğinde,
Heveskar eğlencelerin tantanasında..
Bodrum da ölüm ve erotizm cirit atıyor..
En iyisi köye dönmek “salmakız”
hoşçakal..

Birhan Keskin Soğuk Kazı

kahramancayirli | 16 April 2010 13:18

ucankus.com adresinden alınmıştır
ucankus.com adresinden alınmıştır

Şarkı şiir kitap film önerileri. Yeşim Ustaoğlu’nun Pandora’nın Kutusu filmini izleme fırsatı yakaladım. Aldığı onca ödülü hak eden, eli yüzü düzgün, naif, sade ve etkili bir Türk filmi. Ne kadar gurur verici. 90lar Türk Sineması’nın çıkardığı iyi yeni yönetmenlerden biridir Ustaoğlu. Güneşe Yolculuk filmi de ayrıca dikkate değerdir.

Rasim Özdenören’in hikaye kitaplarını okudum. Çarpılmışlar ve Kuyu isimli kitaplarındaki üslubu takdire şayan. Yenilikçi ve dikkat çekici.
Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar kitabı sahi on numara bir kitap. Köy romanlarını oldum olası sevmişimdir. Aramızda roman yazmaya cüret edenler varsa (mesela ben), başucu kitabı olabilir, yol gösterebilir.

Daha çok korkuyorum

admin | 07 July 2009 17:26

evergreenturkey.com
evergreenturkey.com

Daha çok korkuyorum
Kahraman Çayırlı

21 Ağustos 2005’te Radikal İki’de yayımlanan “Korkuyorum” başlıklı yazımın ardından kıyametlerin kopacağını düşünüyordum. Yanılmışım. Ama yanılmadığım noktalar da var: Ortalama elli yılda bir, yaklaşık yedi büyüklüğünde yıkıcı bir deprem üreten Fethiye-Burdur Fay Hattı’nın yeniden uyanma vakti günbegün yaklaşıyor. Tarihinde sık sık şiddetli sarsıntılar yüzünden bütünüyle haritadan silinen kentin eski insanları çareyi evlerini sağlam kayaç zemine, şimdi hâlâ ayakta olan Kaya Köyü’nün olduğu yere, yamaçlara yapmakta buldular. On yıllar önce insanların yaşayarak çıkardığı dersleri biz bugün uygulamamakta hiçbir beis görmüyoruz. Her sayımda şehrin nüfusu katlanadursun, ovada alüvyon, imara açılması gayet tehlikeli olan, en azından kat sınırı getirilmesi gereken dolgu, çürük topraklara yerleşmeye, kendi tabutlarımızı inşa etmeye devam ediyoruz. Tarım için elverişli olan bu toprakların imara açılmaması gerekirdi.Bölge, depremle beraber oluşan dev deniz dalgalarıyla yani tsunamilerle uzun zamandır boğuşmadı. Ancak yıllar önce Muğla kıyılarını inceleyen bilim adamları Fethiye’nin biraz batısında konumlanan Dalaman kıyılarında, hatta kıyıdan 11- 12 km içerilerde bile tsunami izlerine rastladı. Üstelik Ege Denizi’nde bir gecede sulara gömülen ya da tersi biçimde suların alçalmasıyla gün yüzüne çıkan Yunan adalarını unutmayalım. Köyceğiz Gölü’nün altından çıkan turuncu kiremitleri de… Bu şirin ilçenin yerlisi olan yaşlılar, bir sarsıntı esnasında su altında kalan köyü mutlaka anlatacaklardır sizlere de.Gözde tatil beldesi Bodrum için problem yok. Az katlı evler, sert zemin, hiçbir tehlike görünmüyor ancak Marmaris ve Fethiye için iç açıcı cümleler kurmak güç. Zira Batı Anadolu Fay Hattı’na has çökme, kısa süreli ancak enerjinin daha hızlı açığa çıktığı deprem karakteristiği kolon-kiriş bağlantılarının güçlü olduğu yapıları, sert zeminleri bile zorlarken; her iki ilçe de bu hususlarda fena halde sınıfta kalıyor.1855 yılında çok şiddetli bir depremle tamamen yıkılan Fethiye kasabası, aynı hazin sonu 1926’da ve 1957 Depremi’nde de yaşadı. Ancak doğa belki de halimize acıdığından Afyon-Dinar Depremi’nde esas şokun öncül orta büyüklükteki depremden bir hafta sonra meydana gelmesi gibi, önce 24 Nisan 1957 gecesi saat 21.17’de 6.2 büyüklüğünde, ardından 25 Nisan sabahıysa saat 4.26’da 7.1 büyüklüğündeki asıl depremle kent yerle bir oldu. Bu sayede sarsıntı, can kaybı açısından görece ucuz atlatılmış oldu (67 ölü). Periyodunu tamamlamak üzere olan (elbette kesin bir tarihin telaffuz edilmesi yanlış ancak bir an önce önlem alınmalı, belediyelerin harekete geçmesi gerekli) Fethiye-Burdur Fay Hattı’nın yine aynı biçimde davranacağının hiçbir garantisi yok. Likyalılar döneminde pek bayındır bir şehir olan Telmessos bugünkü adıyla Fethiye’nin yeni Gölcük-Değirmendere olmasını istemiyorsak vakit kaybetmeden harekete geçmeliyiz.

03.02.2006

yıllık izin yazıları part 2

admin | 07 July 2009 10:32

Gölyazı köyünün muhteşem etkilerinden sonra kendimi sahillere vurmak istedim ille kafamı müzik sesleriyle ağrıtmam, plajda deniz ve kum tadını çıkarmam lazımdı, akşamları da içki ile midemi ve karaciğerimi muhakkak yormak gerekiyordu yoksa tatilin tadı çıkarmıydı, bunların plajda üstsüz turistlere bakmak, kız tavlamak, akşam barda yeni birileriyle tanışmak gibi şeylerle hiç ilgisi yok inanın, tamamen dinlenme isteği:)

Tek başıma ilk tatilimdi bu sohbet edecek bir arkadaşsız, memnun etmeye çalışılacak bir sevgili yoktu bu sefer tek tabanca vurmuştum kendimi yollara, tatilim geçen seneki gibi aşk dolu olmayacagı gibi kavga dolu da olmayacaktı, yiyip içip yan gelip yatacaktım.

Havaş Otobüs Seferleri

mimar71 | 21 May 2009 12:53

Havaş otobüslerinin tüm Türkiye’deki seferlerini, servis saatlerini, otobüs güzergahlarını ve ücretlerini NeredenNereye de bulabilirsiniz.
İstanbul ( Atatürk, Sabiha Gökçen Havalimanı), Ankara ( Esenboğa ) , İzmir, Antalya, Samsun, Malatya, Bodrum, Çorlu, Gaziantep, Dalaman, Hatay, Konya, Şanlıurfa Havaalanı

Kaybolan Değerlerimiz, Birer Birer İniyor Sahneden…

| 05 January 2009 10:20

Tüketim toplumu olduk. Tarihte işlenmiş eski değerlerimizin yerine, yeni teknoloji yöntemlerini tercih eder olduk. Öyle bir zaman dilimini yaşıyoruz ki, teknoloji başımızı döndürüyor. Geleneksel yöntemlerle yapılan sanat ve zanaatlara taleplerimiz giderek azalıyor. Bir zamanlar, göz nuru ve alın teri ile harmanlanmış mesleklerimiz ve dünden gelebilmiş zanaatçılarımız vardı; cam, çini, taş, ahşap oymacılığı, telkârî işçiliği, kutnu bezi dokumacılığı ve diğer dokumalar gibi zanaatları yaşatan ustalar ise bugün giderek çekiliyor sahneden…

TAŞA HAYAT VERENLER(Taş İşçiliği): Bir zamanlar, taşa ruh kazandıran, taşı bir dantel gibi işleyen ustalarımız vardı. Zanaatçılar, blok şeklindeki taşları, özel yontma işlemleriyle el emeği, göz nuru ile bezer ve bir eser ortaya çıkarırdı; çeşmeler, şömineler, aynalar, masalar, dış cephe kaplamaları(oymalı sütunlar, nişler, kapı ve pencere söveleri, tavan süslemeleri vs…) ve diğer ürünler…
Günümüzde, tarihin derinliklerinde kaybolan taş ustalarının, ellerinin kıvrımlarını ve alın terlerini, Mimar Sinan imzalı bir caminin duvarlarında ya da başka tarihi yapının içinde hissederiz. Türkiye’nin belli bölgelerinde, özellikle İç Anadolu ve Ege Bölgelerinde az sayıda bu zanaata ve zanaatçılara rastlamak mümkündür.

ÇİNİCİLİK: Çinicilik dendiğinde İznik Çiniciliği akla gelir. İznik çiniciliği, 16.yy’ da en parlak ve en görkemli dönemini yaşamıştır. Bugün ise İznik’te bu geleneğe gönül vermiş az sayıdaki ustalarla, çinicilik devam ettirilmeye çalışılıyor. Atölyelerinde, geleneksel tekniklerle ve butik çalışan çini ustaları, kullandıkları turkuvaz, firuze, yeşil, sarı ve kahve renkleri içeren sırlarla imzalı işler çıkarıyorlar.