bildirgec.org

biyografi hakkında tüm yazılar

Elizabeth Taylor

queennothing | 17 January 2011 16:20

İngiltere’de doğan Amerikan aktris Elizabeth Taylor, 27 Şubat 1932 tarihinde Francis Lenn Taylor (sanat galerisi sahibi) ile Sara Viola Warmbrodt’un (oyuncu) kızları olarak dünyaya geldi. Büyükannesi Elizabeth Mary Rosemond’un adını alan ve İngiltere’de doğan aktris, ailenin ikinci çocuğuydu. 3 yaşında bale dersi almaya başlayan Elizabeth, 2. Dünya Savaşı’nın başlayınca ailesiyle birlikte Amerika’ya göç etti. 9 yaşına gelen Elizabeth, bir aile dostlarının ısrarı üzerine Hollywood’daki Universal Stüdyoları’na götürüldü ve yapılan deneme çekimi sonrasında beğenilen küçük kız, derhal bir anlaşma imzaladı.

Türk Sineması’nın Sultanı; Türkân Şoray

queennothing | 27 December 2010 16:00

Türk Sineması’nın ‘Sultan’ı Türkan Şoray, 28 Haziran 1945 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Devlet Demir Yolları memuru olan babası Halit ile ev hanımı olan annesi Meliha’nın kızları olan Türkan, sürekli semt/ mahalle değiştirdikleri için ilköğrenimini farklı okullarda tamamladı. Rami İlköğretim Okulu’na yazılan Türkan, eğitimini Feriköy İlköğretim Okulu’nda bitirdi. Küçük yaşta annesinin sorumluluklarını paylaşan küçük kız, 9 yaşına geldiğinde; 1954 senesinde kardeşi Nazan (müzisyen) dünyaya geldi. Aynı sene, şiddetli geçimsizlik sebebiyle annesi ile babası boşanan Türkan, kardeşi Nazan ile annesinde kaldı.

Gerçek Bir Bağımsız: Todd Solondz

ranasancak | 12 December 2010 13:53

Todd Solondz
Todd Solondz

Todd Solondz (doğum 15 Ocak 1959), Amerikan orta sınıf sosyal yapısını iğneleyen film ve senaryolarıyla tanınan, kasvetli, karanlık, kışkırtıcı tarzıyla eleştirmenlerin alkışını toplayan Amerikan bağımsız film yönetmeni ve senaryo yazarıdır. Orta sınıf Amerikan yaşam tarzının karanlıkta kalan çarpık yanlarını gösteren filmleri aynı zamanda yönetmenin doğup büyüdüğü New Jersey arka planını da yansıtmaktır. “Welcome to the Dollhouse”, “Happiness”, “Storytelling”, ve “Palindromes” kült filmleri arasındadır.

Yahudi ama ateist olan Solondz daha ilk senaryolarını Amerikan Yazarlar Sendikası (Writers Guild of America) için kurye olarak çalıştığı genç yaşlarında yazmıştır. New York Üniversitesi Film Okulu (New York University Film School) ‘ndaki eğitimi sırasında en çok bilineni “Schatt’s Last Shot” (1985) olan pek çok kısa film çekti.

Meryl Streep

queennothing | 29 November 2010 11:44

Mary Louise Streep, 22 Haziran 1949 tarihinde Mary Wolf ile Harry William Streep çiftinin üçüncü ve tek kız çocukları (abileri Harry ve Dana) olarak New jersey, Amerika’da dünyaya geldi. Çocukluğunu New Jersey’de geçiren aktris, Bernards High School ve Vassar College’de drama eğitimi aldı. İngilizce, İsveççe ve Almanca öğrenen Meryl, üniversiteyi Yale’de, drama bölümünde okudu. Yale’den mezun olduktan sonra ilk performansını New York Shakespeare Festival’de sergileyen Meryl, Broadway’de “Happy End” adlı müzikalde rol aldı. 26 yaşında ilk oyunculuk deneyimi yaşayan genç aktris, “Everybody Rides the Carousel” adlı animasyonda seslendirme yaptıktan sonra 1977 senesinde “Secret Service” ve “The Deadliest Season” adlı TV filmlerinde rol aldı. Aynı sene Jane Fonda, Vanessa Redgrave gibi isimlerle 11 dalda Oscar’a aday gösterilen ve 3 dalda Oscar Ödülü kazanan film “Julia“da ‘Anne Marie’ karakterini canlandırdı. 1978 senesinde iki Altın Küre ödüllü mini dizi “Holocaust“ta üç bölüm ‘Inga Helms Weiss’ karakterine can verdi.

Aynı sene Robert De Niro, Christopher Walken, John Savage gibi isimlerle birlikte “The Deer Hunter” adlı yapımda canlandırdığı ‘Linda’ karakteriyle ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’a aday gösterildi. 1979 senesinde Woody Allen’ın yönettiği “Manhattan” adlı yapımda ‘Jill’ karakterini canlandıran Meryl, aynı sene Dom Gummer ile dünyaevine girdi.
“Uncommon Women… and Others”, Alan Alda’nın yönettiği “The Seduction of Joe Tynan” adlı yapımda ve ‘Joanna Kramer’ karakteriyle “Kramer vs. Kramer” adlı yapımda rol alan aktris, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar ödülü kazandı. 1981’de “Kiss Me, Petruchio” adlı TV filminde ve John Fowles’in romanından uyarlanan Karel Reisz‘in yönetmenliğini üstlendiği “The French Lieutenant’s Woman” adlı yapımda rol alan Meryl Streep, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ına sahip oldu. 1982’de “Alice at the Palace”, Robert Benton‘un yönetmenliğini yaptığı “Still of the Night” ve William Styron’un romanından uyarlanan “Sophie’s Choice” adlı yapımda yer alan Streep, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ına bir kez daha sahip oldu. Mike Nichols’un yönettiği “Silkwood“da rol alan meryl, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar adayı oldu. Robert De Niro ile “Falling In Love” adlı yapımda ‘Molly Gilmore’ karakteriyle yer alan aktris, ‘Susan Traherne’ karakteriyle “Plenty” ve ‘Karen’ karakteriyle de “Out Of Africa” adlı yapımda rol aldı. Bu rolüyle aktris, bir kez daha ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ına aday oldu.

Sadece balıkçı yaka kazak ve gösterişli teknolojik oyuncaklar mı? Steve Jobs…

emires10 | 09 November 2010 11:35

S.Jobs
S.Jobs

Evet, Steve’i o pahalı oyuncaklarının tanıtımında, hep aynı yarım boğazlı siyah kazağı ile görmek bence de çok sıkıcı olmaya başladı. Her ne kadar “vay canına ya adam tam olarak tuş edemese de bayağı bir zorluyor Bill Gates’i” yorumları yaparak, Gates’in tekelinden bu pazarı alması fikriyle bile kimilerimizin gönlünde kahraman olan Steve’in de aslında bu işleri babasının hayrına yapmadığında hemfikir oluveriyoruz, vitrinlerde ürünlerinin fiyatlarını görünce. Ama aslında çok da “tabii ya…” denilecek türden bir durum değil bu? Çünkü dürüst olalım, gerçekten çok görsel ürünleri, tam anlamıyla insanların duygularına hitap eden ve onları kalplerinden vuracak tasarımları, uyguladıkları satış stratejileri ile hepimizi kandırmayı başardılar. Hepimiz “APPLE” amblemli bir oyuncak istiyoruz.

-AZİM Mİ? ŞANS MI?-
Daha doğduğu an enteresan bir hayat hikayesiyle başlıyor Steve yolculuğuna. Henüz üniversite öğrencisi olan annesinin evlilik dışı bebeği olarak dünyaya geldikten kısa bir süre sonra, annesi onu evlatlık verir. Fakat biyolojik annesinin bir de şartı vardır; “Steve’i evlatlık alan aile, onu mutlaka üniversiteye gönderecektir”. Aslında onu evlatlık almaya ilk aday olan ailenin kız çocuk istemesi üzerine Steve, ikinci aday aile olan Jobs ailesine verilir. Liseden sonra, üniversiteye gönderilir fakat ailesinin tüm birikimlerini kendisi için harcadığını gören Steve dönem sonunda okulu bırakır. Fakat daha sonra tekrar bıraktığı okul olan ve dönemin en iyi kaligrafi eğitimi veren okulu olan Reed Üniversitesinde kaligrafi derslerine girer.

Emmanuelle Béart

queennothing | 04 October 2010 17:38

Emmanuelle Béhart-Hasson, bildiğimiz adıyla Emmanuelle Béart, 14 Ağustos
1963 tarihinde French Riviera’da (Cote d’Azur) dünyaya geldi. Soyu Malta, Yunanistan ve Hırvatistan’a dayanan anne Genevieve Galea (manken) ve soyu Rusya, İsveç ve İspanya’ya dayanan Yahudi kökenli baba Guy Béart‘ın (müzisyen) kızları olan Fransız aktris Emmanulle, çocukluğunu annesi, kızkardeşi ve erkek kardeşleriyle birlikte, babasız geçirdi. 12 yaşını bitirdiğinde Ottavia Piccolo‘nun başrolünde yer aldığı “Mado” adlı yapımı izleyen Emma, filmde ‘Helen’ karakterini canlandıran, 1982 senesinde hayatını kaybeden aktris Romy Schneider‘den etkilenerek oyuncu olmaya karar verdi. Eğitimi için Kanada’ya ve Montreal’e giden Emma, İngilizce öğrenir. O sırada tanıştığı yönetmen Robert Altman ile ilişki yaşamaya başlayan genç Emma, 1980 senesinde ilk projesi “Le Grand Poucet“te yer aldı. Bir TV filmi olan “Le Grand Poucet”te Emma, ‘Grive’ karakterini canlandırdı. 1984 senesinde “Premiers désirs” adlı yapımda ‘Helene’ karakterine can veren Emma, 1984’te “Zacharius” adlı TV filminde ‘Judith’ karakteriyle yer aldı.
O sıralarda BAFTA Ödüllü aktör Daniel Auteuil ile ilişki yaşamaya başlayan genç oyuncu, Jean-Pierre Dougnac‘ın yönettiği “Un amour interdit” (‘Constanza’ karakteriyle) adlı yapımda “Raison perdue” adlı TV filminde (‘Sonia Mornant’ karakteriyle) ve erkek arkadaşı Auteuil ile birlikte “L’amour en douce” (‘Samantha Page’ karakteriyle) adlı yapımda rol aldı. 1986’da “Cinéma 16” adlı TV dizisine konu kolan oyuncu, aynı sene Jean Reno‘nun da oynadığı “Et demain viendra le jour” adlı TV filminde (‘Judith’ karakteriyle) rol aldı.

Aynı sene, Claude Berri‘nin yönetmenliğini yaptığı ve ‘En İyi Yabancı Film’
dalında BAFTA adayı olan “Manon of the Spring” adlı yapımda Yves Montand ve erkek arkadaşı Auteuil ile birlikte oynayan Emma, canlandırdığı ‘Manon’ karakteri César Ödülü kazandı. Bir sene sonra, Tom McLoughlin‘in yönetmenliğini yaptığı “Date with an Angel“da ‘Angel’ olan genç aktris, Edouard Molinaro‘nun yönettiği “À gauche en sortant de l’ascenseur“de ‘Eva’ karakterini canlandırdı.
1989’da “Les jupons de la révolutio” adlı TV dizisine konuk olan Emma, aynı sene ‘Marie’ karakteriyle “Les enfants du désordre” (Children of Chaos) adlı sinema filminde rol aldı.

John Cusack

arke9 | 02 September 2010 10:26

John Cusack 28 Haziran 1966’da ABD’de doğan yapımcı, yazar ve aktördür. Cusack’ın babası eski oyunculardandır ve kardeşleri de onun gibi oyuncudur. Sinema kariyerine Class (1983), Grandview U.S.A (1984) ve Sixteen Candles (1984) adlı gençlik komedileriyle başladı. Oyunculuğuyla otoritelerden çok olumlu eleştiriler alan Cusack Savage Steve Holland‘ın yazıp yönettiği Better Off Dead… (1985) filminde başrol oynamıştır.

Better off Dead John Cusack
Better off Dead John Cusack

Bu film hem eleştirmenlerden çok iyi not almış hem de gişede oldukça başarılı olmuş ve kült filmler arasına girmiştir. Bütün bunlara rağmen Cusack bu filmi sevmemektedir. One Crazy Summer (1986) filmi gene Savage Steve Holland yönettiği ve Cusack’ın başrol oynadığı bir filmdir. Demi Moore da bu filmde oynamaktadır. Aynı şekilde bu film de gişede başarılı olmasına rağmen Cusack tarafından sevilmemektedir.

Ewan McGregor

AsetilCoa | 21 August 2010 19:22

Ewan Gordon Mcgregor. 31 Mart 1971 doğumlu İskoçyalı aktör. Daha küçücükken hayali bir rock star olmak olsa da kısa sürede oyunculuk yapmadan yaşayamayacağını anlayıp ailesinin de desteğiyle küçük yaşından itibaren oyunculuk, drama eğitimleri aldı. Henüz mezun olmadan 1993’deRobin Williams‘ın başrolünde oynadığı Being Human‘da küçük bir rol alarak sinema dünyasına adım attı. 1994’de de ilk önemli rolü olan ve ona en iyi İngiliz aktör ödülünü kazandıran Shallow Grave (Mezarımı Derin Kaz) filminde Alex Law karakterini oynadı. Ama onu asıl ünlü yapan film 1996’da Danny Boyle yapımı Transpotting filmi oldu. Bu kült film Ewan’ın kariyerinde de dönüm noktası oldu.

MAJİD MAJİDİ – Herkesin Majid’i Farklı Tabi

sahaf1976 | 14 August 2010 16:59

http://arsiv.pilli.com/blog/update/3154
1959 Tahran doğumlu yönetmen Majid Majidi
Sinemaya İran devriminden sonra geçen ve giderek uluslararası platformlarda ismini daha sık ve güçlü duyuran bir sinema ustası…
Cennetin Çocukları filmiyle Oskar adayı da olan İran’lı yönetmen haklı bir ilgiyle karşı karşıya.

Her filminde emekçileri onurlandırdığı ve zaten Yılmaz Güney’i çok beğendiği için onu neredeyse solcu olarak etiketlemek isteyenlerden, İslamiyeti sinema aracılığıyla en iyi anlatan yönetmen olduğunu söyleyenlere kadar pek çok yorum arasında en belirgin gerçek kesinlikle başarılı bir sanatçı olduğudur.
Pek çok kesimin sahiplenmeye çalışmasında ya da kendilerine yakın anlamların altını kalın kalın çizmek istemelerinin altında işte bu tartışılmaz başarısı gizlidir.
Zaten röportajlarında kendi sinemasını çok açık seçik anlatan yönetmen bu tartışmaları boşa çıkartacak kadar net ifade ediyor kendini.
Oysa Majid Majidi filmlerini herhangi bir ideolojik kampa koymadan olduğu gibi izlemenin keyfi hiç bir şeyle kıyaslanamaz. Tabii İslam kültürüne dair bilinenler arttıkça filmden alınan haz da o kadar artacaktır.
Ancak pek çok konuda olduğu gibi burada da asıl filmi tüketenlerin duruşları algılamayı da belirlemektedir. İranlı, müslüman bir yönetmen izlediğimizi unutmamak, gereksiz niyet okumalarına gitmeden sinemanın anlatım olanaklarının büyüsüne kendimiz kaptırmamız çok daha besleyici olacaktır.
Doğuştan kör müslüman bir çocuğun parmak uçlarına kadrajını uzatan yönetmen sayesinde biz, suyun altındaki çakıl taşlarını, başak demetlerini, ağaç kabuklarını, dokunduğu herşeyi körler alfabesi yardımıyla okumaya çalışan Allah’ın sesini, dilini bulmaya çalışan bir çocukla karşılaşıyoruz. işte bu karşılaşmadan maksimum hazzı almanın tek yolu önyargılardan arınarak izlemek.

Özellikle Yoksullara ve yoksulluğa vurgu yapan yönetmenin eserleri kimileri için “emekçileri yüceltirken”, kimileri için “yoksunluklara rağmen imanı bozulmayan insanın Kamil olma mücadelesi” olarak okunabilir…
Halbuki yönetmen, “kızının işitme cihazı için büyük şehirde motorsikletle taşımacılık yapan baba” sayesinde bize sınıfsal farklılıklar üzerinden bu dünya eleştirisini yaparken aynı zamanda aynı baba üzerinden İslami kültürdeki veren el – alan el, metaforuyla bambaşka bir inceliği de sunmaktadır.
Sınıfsal farklılıkları ve bu farklılıkların yarattığı trajediyi bu kadar ustalıkla işleyen bir yönetmenin, tüm yoksullara “halinize şükredin” demeye çalıştığını iddia etmek yönetmenin duruşunu doğru anlamamaktan başka bir şey değildir.
Kısacası Majid Majidi ne bu, ne öteki, ne berikidir. O asıl zenginliğin başladığı yerde hepsidir.

Marion Cotillard

| 12 August 2010 16:59

Marion Cotillard, 30 http://arsiv.pilli.com/blog/update/3147Eylül 1975 tarihinde Paris’te dünyaya geldi. Çoğu oyuncunun ailesi gibi Cotillard ailesi de sinemaya ve sanata düşkün bireylerden oluşuyordu. Babası ve erkek kardeşi amatör oyunculuk yapıyorlardı. Cotillard böyle bir ailede dünyaya geldi. Oyunculuğu seçmesinin ve bu işi gerçekten istemesinin nedeni babasıydı. Babası, onu sinemaya alıştırdı ve oyunculuğunun yolunu açtı.
Cotillard ayrıca şu sıralar Greenpeace kurumunda aktif halde rol alıyor. Tam bir ekolojist olduğunu da belirtelim. Greenpeace’teki rolünü, oyunculuğu kadar önemseyen bir karaktere sahip.
Özel hayatına değinelim. Aktris hem Hollywood’ta hem de Fransa’da film çekmeye devam ediyor. Şu sıralar aktör-senarist-yönetmen Guillaume Canet ile sevgili.

Kariyeri:

Çoğu oyuncu gibi ilk olarak tv dizilerinde rol alarak oyunculuğa giriş yaptı Cotillard. İlk rol aldığı dizi ise 6 sezon süren “Highlander” dizisi oldu. ’93 yılında bir bölüm rol aldı dizide. Hemen ardından, ’94’te bir sinema filminin başrolünde rol aldı: L’histoire du garçon qui voulait qu’on l’embrasse. Film, romantik-dram türündeydi ve Cotillard’ı bazı çevrelerce tanınmasını sağlayan yapım oldu.
Gene ’94’te “Extreme limite” adlı dizide Sophie‘yi tek bölüm canlandırdı.