bildirgec.org

bilinç hakkında tüm yazılar

*KAVGAM*

egomeltem | 27 August 2007 10:44

Ve kavga biter! … havadaki boşlukta asılı kalmış kelimeler çoktan vücut bulmuştur. Savrulmuş harflerin tokat izleri azgın geceyi dondurmaya yeter de artar bile… Aksak masanın üstünden yere damlayan kansa, az önce yitirilmiş beklentilerin, şiddetli sancıyla doğurduğu hüsrandandır. Pelteleşmiş acıyı kıvamında bırakan isteksiz haykırış da artık yavaş yavaş gölgesini terk eder. Soluk alışlar o kadar hızlıdır ki nutkun tutulur nerdeyse, soğuk bir sızı başlar ve nefes aldırmaz sesine . Boğulmak üzere bırakılan acı sükunetle beslenir ve büyür sinsice kaderiymişçesine. Yük ağırlaşır kendini aşar ve çöker olduğu yere… Uzlaşmak mı bitkinlik mi bilinmez tırsak titrekliğin sebebi. Sonra Ampirik bir bilim adamı düşüncesi bürünür donukluk son çırpınışlara aldırmaksızın , boşlukta kaybolmaya mahkum izler teker teker yok olur… Seçim hakkı olmayan bir kabulleniştir bu yengiyi mecburiyetle birlikte. Son darmadağınıklık kalmıştır artık geride çaresizce….. Daha tüketemediğin ürkek hımbıllığı da omzuna alıp yavaşça aynadaki çatlak aksini okşarsın hüzünle… Kendinden vazgeçişle, süzülen tortulaşmış aciz tuzlu birikintiyi fütursuzca silip dikili verirsin yine de. Yakıcı soğukluk gecenin karanlığında belirir, hesaplaşmaya tek şahittir ama umarsız çatırtıdaki asi sessizlikle yandaş olup çekilir gerilere. Ve bilirsin artık ‘’ben‘’ bir başkasıdır gerçekte… Sarılıp, yarı uyuşuk bedenine hazırlanırsın yeni kavga hallerine. Kendini kandırma acizliğini yaşamak mı? yoksa vazgeçiş basamaklarına tutunarak çıkmak mıdır bu? Hangisi daha erdemli? Hangisi daha azlettirici? Kim bilir ve kimin umurundaki… Eziklik haline geçişlerin ulvi bir sebebi olabilir mi? Çaresizlik değil bu kabulleniştir aslında gerçeği, özgür bırakılmanın tek hali. Az biraz takatin de kaldıysa, tapınarak mecbur kalışlara, saygıyla eğil haykırışlara ve azat ed kendini kendinden, ayır,acıt ancak bütünlük ve özgürlük (sanırım) böyle sağlanır. Siz kaç kere vazgeçtiniz kendinizden, kaç kere yalan gerçeklere haykırdınız hıçkırıklarınızla düğümlüyken ve kaç kere döne bildiniz gerçekten özünüze, kendinize ? kolay olan zor olmayandır ya hani işte hep zoru mu seçiyoruz dersiniz bilinçsizce ???( bu hak revamıdır bize?) Meltemce:)

***HİÇ***OLMAK***

egomeltem | 03 July 2007 02:14

***HİÇ***
Saat sabahın 4’ü ”hiçlik”teyim demek isterdim ama değilim işte, sadece zihnimin esaretinde benliğim. Ne yazdığımın farkındayım nede yazacaklarımın. Huysuz geceye gömülmüş bendenim; günün tekrar çıkışını bekler nöbette gözlerim . Hayatın tekrarının gölgeleri vurdu yüreğime… ey sevdam ey yaşam ey var olan değerler, esaretim artık yeter yeter… istemiyorum değerlerimin esiri, sadece olmak istiyorum …sadece olmak ; üstelik anlamını bilmeden ve tam olarak ne olduğunu da ama sadece olmak ; erdemli mi yoksa umarsız mı bilinmez olmak, yada ne der, ne verir insana var mıdır değerleri özleşmişlikleri çabalar mı denge için yada kendi dengede midir ki? Söz de değil özde midir? Asıl geçişken midir, yoksa hayat pratiğinin gölgeleri midir olmak …hangi yeti tamamlar eksik kalan duruşları. Ruhun bileğimidir bükülen yoksa kendisimi … olmamışlıkta olan var mıdır? sayılır mı hesapsızlık ta … kaç boş vermişlik kabul görür dersiniz hayatta doğru sayılan … kim bilir ? yada bilmek mi gerekir …Boş verip geçmişi, dolu alabilir miyiz geleceği?… İşte işin sırrı yapabilene; boş ver yaşanmışlıkları ve dolu al daha henüz yaşanacakları…nede olsa bilinmezlere gebeyiz, düşlerimiz duamız olmuş nasıl olsa ümit kapısında …Bazen bir eksik bazen bir fazla değilmiyiz zaten kendimize ? E o zaman bu hesaplaşma niye niye bağrımız yakar kendini biz istemiyoruz üstelik diye yırtınırken …çitilemeden depreşmeden durur mu zihnin dualitenin ortasında? Kendi kausun da kargaşa yaratırken bu çığırtkanlık niye; niye esiriyiz değerlerin onlara değer biçen bilinç kimin ? Sen sen misin yeter mi ki irdelemeye sanki benliğin . Nedir ‘’olmak’’ dediğin??? Meltemce:)

İnternette En Sevmediğim 10 İnsan Tipi

semazem | 31 May 2007 01:51

10. Forward adı verilen mesaj yönlendirmeleri sırasında mesajların başındaki > işaretlerini silmeyenler

9. Mesajda sadece bir adres ya da dosya gönderip, ne olduğunu açıklamadan, mutlaka bakın diyenler.

8. Basit bir mesaja çiçekler böcekler kelebekler ekleyerek fuzuli hat işgali yapanlar.

7. Mesajlarının altında “bu mesaj kurumumuzu bağlamamaktadır” tarzı yazılar bulunanlar.

6. Tek kelimelik ya da işaretlerden oluşan mesaj gönderenler.

5. Yanar döner resimleri imza niyetine kullananlar.

4. Özellikle gruplara, her sabah günaydın mesajı gönderenler.

kendi kendine psikanaliz

zedd | 20 April 2007 17:42

Çoğu insan, kendisini tam bir içtenlikle anlatmanın zorunluluğunu anlar. Kendimizi analiz etmek, bazı temel noktalarda başkalarını analiz etmekten farklıdır; zira buradaki en önemli fark herbirimizin tamsil ettiği dünyanın kendi dünyamız olduğu gerçeğidir. İnsanlar hayatlarını kendi bütünlüğünde görür ki aslında bu, bizim geçekten bildiğimiz tek dünyadır. Amaç ta bu bizimle birlikte gelişen dünyamızı yorumlayabilmek ve yön vermekle güç kazanmaktır.

Analatik çalışmanın başlangıç noktası ve temeli; serbest çağırışım (o anda akla gelen herşeyin ifade edilebilmesi), dürüst ve açık sözlü kendini ifade sürecidir. Bu süreç yalnızken daha kolaydır. Kişi gerçekten hissettiği şeyleri dile getirmelidir. Burada amaç, kendini sorgulama ve bastırgan duyguları serbest bırakmaya yarıdımcı olmaktır. Mantık yürütmekten kaçınmalı çünkü mantığın arkasındaki büyük güç zeka, bu anda hizmetini kullanmayı bekleyen bir fırsatçı olarak karşımıza çıkacaktır; fakat analizin özü doğruluktur.

TELEVİZYON GİTTİ, GİDER !…

macro | 05 March 2007 20:10

Nedendir bilinmez ama izlenebilecek tarzda televizyon programları azalmaya başladı. Artık magazin haberleri kesmez oldu , bir ev içinde 24 saat kim, kimle , ne yapıyor bunlarla uğraşılmaya başlandı. Acaba bunlar yerine daha seviyeli ve gerçekten insanlara birşeyler öğreten programların fazlalaşması daha isabetli bir karar olmazmı ?

Kimse yanlış anlamasın ama bu sadece bir tavsiyedir.Bana kalırsa televizyon yakın bir tarihte izlenilemeyecek bir hal alacak bu programlar yüzünden.Ama bir bakıma da arz-talep meselesi tabi. Yolda çevirip ne izliyorsunuz denilen vatandaş ayıp olmasın diye “belgesel” cevabını veriyorsa, herkes bu tarz programlardan şikayetçiyse , kim izliyor o zaman 🙂

Su kıtlığı temalı afiş yarışması

noexit | 09 February 2007 08:13

Sunipeyk‘ten aldığım habere göre D.S.İ, “22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle konunun öneminin genç nesillere benimsetilerek Su Kıtlığı İle Mücadele konusunda bilgi düzeyinin artırılmasını sağlamak” amacıyla bir afişyarışması düzenlemiş…

Kadınlar Ne onlarla Ne onlarsız

sbaskentli | 29 January 2007 13:28

Kadınlar dediğimiz zaman kimimiz gizemli bir dünyadan bahsedilirmişcesine irkilir , kimimiz tüm hayvani dürtüler ile hormanlarımızı ayaklandırır , kimimiz ise ürkerek kaçacak delik ararız.

Gerçekten de bilinmezlerin karanlık bir alemi gibi karşımızda sisli bulutların ardından belirerek hayatımıza giren ve erkek hayatında bir çok çizginin bilinçli ya da bilinçsiz olarak değşimine sebep olan gizli bir güce sahiptir onlar.

Aslında bir çok zaman yaratılışdan gelen sebeplerden dolayı kadınların hiç bir şey yapmasına gerek kalmadan biz erkekler sersem uzay taşları misali onların yörüngelerine kaptırıyoruz kendimizi.

Unutma sorunu olanlar için bir web sitesi hem de türkçe

elixir | 26 January 2007 10:12

Çoktandur yazmayı düşündüğüm bir web sitesi unutturma.com

Unuttuğunuz doğum günleri, ihmal ettiğiniz sevdikleriniz, anımsamadığınız özel günler, kaçırdığınız etkinlikler, atladığınız yasal yükümlülükler…

Doğum günleri, düğünler, yıldönümleri ve daha bir çok size özel günü tanımlayabileceğiniz,
bayramlar, etkinlikler, fuarlar, yasal yükümlülükler gibi birçok kategoride detaylı bir takvimden ilgilendiğiniz günleri ekleyebileceğiniz ve istediğiniz günde ve saatte size e-posta ya da SMS† yoluyla anımsatacak bir web sitesi…