bildirgec.org

bilinç hakkında tüm yazılar

görme engellilere öss dershanesi

wowo | 17 November 2008 18:12

hacettepe, bilkent, ankara, odtü üniversitesi öğrencilerinden gönüllüler “Engelsiz Dershane” kapsamında görme engellilere yönelik üniversiteye hazırlık kursları veriyor. gönüllü öğrenciler “engelsiz dershane” de öğretmenliğe başlamadan önce “Engelsiz Bilinç” eğitimi alıp öncelikle stajyer olarak birkaç derse girdikten sonra ders anlatmaya başlıyorlar. diğer öss hazırlık dershanelerinden farksız çalışan “engelsiz dershane” şuan 60 gönüllü eğitmeniyle, farklı illerden gelen 14 görme engelli öğrenciye eğitim veriyor.

Katil Öğrenciler !

Ertugrul1986 | 24 September 2008 14:31

Bugünlerde bir habere rastladım.Finlandiya’da bir öğrenci okulunu basıyor ve 9 kişiyi öldürüyor.Bu pekte yabancı olduğumuz bir haber değil aslında.Hatırlarsanız geçen seneler ve daha önceki senelerde biz bu olayları çok kez yaşadık.Peki öğrencinin bunu yapma sebebi nedir ? Cinnet mi ? Yoksa Zevkine mi ? Biz yinede duymak istediğimiz olan cinnet şıkkını seçelim.Bizler genelde hep olay olduktan sonra kurtarmayı planlarız.Bir öğrenci neden cinnet geçirir hemen söyleyeyim ; Ailevi sorunlar, Dayakçı Öğretmen baskısı,Karşılıksız Aşk ve bunun gibi birçok neden sıralayabilirim size.Ama benim üzerinde durmak istediğim bu üç temel unsur.Tek tek her sorunu bir inceleyelim

Ailevi Sorunlar :Velilerin çoğu kız ya da erkek çocuğunun cebine harçlık yollayarak görevlerini yerine getirdiklerini düşünürler.Sizce bu yeterli mi ? Çocuğumun bir sıkıntısı var mı diye bir gün sorarlar mı ? Oğlum/Kızım bugünün nasıl geçti diye sorarlar mı ? Yine çocuğu korkutmadan zayıf getirdiğinde ona olumlu yaklaşabilirler mi ? Bunların dışında Çocuklarını karşısına alıp Anne Baba bir olup sohbet edip konuşabilirler mi ?İşte bunları yaparsa Ailevi nedenle bu çocuk hiç bir suç işlemez !Eğer görevinizi yerine getirmeyip çocuğunuz böyle bir suç işliyorsa siz ”Katil Veli” örneğisiniz.

baba bana şöhret al

rpc | 01 September 2008 11:09

Hatice Olgun’un Esra_Ceyda kardeşleri televizyonda gördükten sonra kaleme aldığı yazının; beni çok etkileyen bir kısmını paylaşmak istedim.

Show sandımdı kısacası…

Ama bu kızlar da bilemedikleri basit sorulara verdikleri abuk cevaplar da gerçekmiş,

Ve yine karşımdaki o kutunun içindeler.

Nasıl yani, düşündüm..

Belli ki ilk bisikletlerini hediye alabilmek için, karnelerinde iyi notları olmasına asla ihtiyaçları olmamış.

THE LAWNMOWER MAN (BAHÇIVAN)

emsvizyon | 31 August 2008 23:59

stephen king’in aynı adlı eserinden ancak esintiler taşıyan 1992 yapımı bu film, orta okul çağlarıma denk gelir.o yıllarda bahçıvan‘ı izleyen çoğu insan gibi ben de çok etkilenmiştim doğrusu. başrollerini pierce brosnan ve lost’da sempatik helikopter pilotu rolündeki jeff fahey oynuyor ( hele filmi izledikten sonra bu kişinin o olduğuna inanmak çok güç )… konusu kısaca şöyle; efendim pierce brosnan ( Dr. Lawrence Angelo ) bir firmada beyin fonksiyonlarını arttırma üzeirine deneyler yapan iyi niyetli bir bilim adamıdır, beyni daha fazla ve verimli kullanmayı sağlamay çalışan bilim adamımız bunun için sanal gerçeklik ve bir takım enzimler vs’ler kullanmaktadır.. kobayları da şempanzelerdir ( askeri birşeylerin kokusu duyulmaya başlandı değil mi? ) bahçıvan rolündeki jeff fahey ise zeka özürlü bir gençtir, evinde barındığı kişi tarafından sürekli dövülen bu genç yobaz bir adamın elinde kendince terbiye edilmektedir… gel zaman git zaman bilim adamımız bu gence acır ve onun zekasını biraz arttırmaya kararverir…

zeka arttırılırken :)
zeka arttırılırken 🙂

olay burda kopar… valla en son eleman kendini bir yerlere upload ediyordu… bence güzel film… halen çok etkileyici gelir bana, nedendir bilinmez ( ağaç yaşken mi eğilir yoksa :))

ÇEVRE BİLİNCİ

tutku34 | 30 May 2008 09:45

DÜNYAMIZIN GİT GİDE YAŞANILMAZ HALE GELDİĞİNİN FARKINDA MIYIZ? PEKİ DÜNYAYA GÜNDE YAKLAŞIK 2 – 3 TONLUK ÇÖP ATILDIĞINI BİLİYOR MUYUZ? BU ÇÖPLERİN 400 YIL KADAR YERYÜZÜNDE ÇÜRÜMEDEN KALABİLDİĞİNİ ÖĞRENİNCE, KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ DURUMUN ÖNEMİNİ BİRAZ OLSUN ANLAYABİLİRİZ.PEKİ NEDİR DÜNYAMIZI BU HALE GETİREN? BİLİNÇSİZLİK DEĞİL Mİ? ÇEVRE BİLİNCİ OLAN İNSANLAR YERE ÇÖP ATMIYOR. AKSİNE YERDE ÇÖP GÖRSELER ONU DA ALIP ÇÖPE ATIYORLAR. ÇÖP KUTUSU BULAMADIKLARINDA ÇÖP KUTUSU YOK DİYE YERE ATMIYORLAR.GEREKİRSE CEPLERİNE DOLDURUP ÇÖP KUTUSU BULUNCA ÇÖPE ATIYORLAR. DÜNYAMIZI BU DURUMDAN KURTARABİLECEK ŞEY NEDİR? YALNIZCAÇEVRE BİLİNCİ. ÇÜNKÜ ÇEVRE BİLİNCİ İNSANLARIN HAREKETLERİNİ EN DOĞRU ŞEKİLDE ETKİLER. ÇEVRE BİLİNCİ İLE İNSANLAR YERE ÇÖP ATMAMAYI, YERE ATTIĞI ÇÖPÜN YİNE KENDİSİNE, ONUN DÜNYASINA ZARAR VERECEĞİNİ BİLİRLER. BENCE ÇEVRENİN DAHA FAZLA MAHVOLMASINI ÖNLEYELİM, HERKESE ÇEVRE BİLİNCİNİ AŞILAYALIM.

Korkuları yenme

| 25 April 2008 02:39

Aslında başka bir konu hakkında yazmayı düşünüyordum ancak “korku” isimli yazımdan sonra bu yazının daha manidar olacağını anladım. Üstelik yazıyı okuyan ve yorumlayan insanlara da bazı tekniklerden bahsedeceğim sözünü vermiştim. O yazının hemen arkasından olmayacaktı da, ne zaman olacaktı öyle değil mi?

Fobi ve kaygı denilen korkuların nasıl oluştuğundan bahsetmiştim. Aslında daha önce bilmediğiniz bir konu olduğu için korkudan bile korkuyordunuz. Şimdi nasıl oluştuğunu öğrendiniz. İnsan bilmediği şeyden de korkar. Bu yüzden korkunun nasıl bilinçte yer ettiğini öğrendikten sonra kendi bilincinizi/bilinçaltınızı gözlem altına aldınız. Artık bir fobiniz varsa bile, size gerçekten sıkıntı verici düzeyde olmadığını da zaman geçtikçe anlayacaksınız.

Ancak fobiler ve kaygılar için bir şey yapmazsanız, kendi başlarına geçmezler, hayatınızın sonuna kadar devam eder bu sıkıntı. Özellikle yaptığınız işle ilgili veya her zaman karşılaşma riski olan fobiler sizi çok rahatsız eder.

Korku

| 15 April 2008 08:01

Korku, beynin yarattığı bir illüzyondur. Kişisel gelişim konularında örneğin NLP de uzmanlaşmak isteyen biri korkunun kaynağını bilir. Kaynağı bilinen bir davranışın üstesinden gelmek ise oldukça kolaydır.

Korku illüzyonu
Korku illuzyonu

Bütün davranışların temeli, beynin çalışma prensiplerine dayanır. Korkunun da bir prensibi vardır. Eğer bunu davranışlarımızda gözlemleme alışkanlığına kavuşturursak, sahip olduğumuz ya da olacağımız her türlü korku ve kaygının da üstesinden gelmiş oluruz. Bu alışkanlığa biz “farkındalık” ta diyebiliyoruz. Farkındalık, benim tabirimle duyguları kontrol etme gücüdür. Aynı zamanda kendini tanımanın diğer adıdır.
Eğer farkındalık konusunda az çok bilgi sahibi iseniz, kendinizi tanıma konusunda, hiçbir zaman tam anlamıyla kendinizi tanıyamayacak olmanızın gerçekten ürkütücü olduğunu da anlamışsınızdır. Bu kendini bilme-tanıma-öğrenme ya da farkındalık denilen şey, siz ölene kadar devam eder.

haksızlık bu…

vareste[pilli_silinen_hesap] | 02 December 2007 17:27

Bakırköy Prof.Dr. Mazhar Osman Uzman’ın yaptığı ilginç bir araştırmanın beni nekadar etkilediğinden bahsederek başlamak istiyorum ilk yazıma…

Hayat bazen insanın istediği yönde ilerlemeyebiliyor.Kimimiz kötü bir çocukluk geçirmiş,incitilmiş olabiliriz.Bize öğretilen kimseyi hor görmemek,insanları anlamaya,onların yaralarını sarmaya çalışmak değil miydi? Öyleyse neden etrafımızda eğitimli olsun,cahil olsun insanları kırmaya,eleştirmeye hatta yargılamaya çalışanlar var?

“Düşünceyi sese dönüştürme” umudu…

Pasteis de Nata | 15 November 2007 15:55

Bilimadamları bir kaç yıl önce trafik kazası sonucu felç olup konuşamayan bir hastanın beyninde, konuşma ile ilgili bölümlere elektrotlar yerleştirdiler. Bu yolla, bu bölümdeki titreşimler kaydediliyor ve bu titreşimlerden ilk etapta belirli temel kelimelerin anlamlarının çözülmesi ve hasta ile temel iletişim yolunun açılması hedefleniyor.
Yapılan çalışmaların karşılıklı konuşma aşamasının henüz çok uzağında olduğu da ekleniyor. Prof. Haynes, bu çalışmanın beyin okuma makinesinden henüz çok uzak olduğunu söylüyor.
Haberin tamamı için tıklayınız.

SİGARA BIRAKMA, BIRAKTIRMA, NEFRET ETTİRME MÜDÜRLÜĞÜ’NE

Dimitrix | 29 October 2007 10:59

Canım hipotalamusum.. Seni çok severim bilirsin.

Bugüne kadar bir dediğini hiç ikiletmedim..

Sen de beni seviyorsun biliyorum.

Biraderim, gözüm, hipotalamusum. Sana bi işim düştü.

Bizim Yüksek bilincin benden bir ricası oldu. Ben de kabul ettim. Biliyorum sana sormam gerekirdi ama çok cazip bi teklif. yüksek bilinçle bazen anlaşmazlığa düştüğünüzün farkındayım.. sen biraz keyif düşkünüsün o da mükemmellik peşinde. Ben de ikinizin arasında bir orta yol bulmaya çalışıyorum.

Ama bu öyle bir anlaşma ki sana uzun süre keyif verecek. İlk başlarda sıkıntıya düşeceksin. Çünkü senden bir alışkanlığına son vermeni istiyorum.. Hani ben içtiğim zaman seni uyuşturan ve sana zevk veren sigara var ya hah işte onu bırakman gerekiyor.. vallaha kendim için değil senin için .. Sigaranın senin için gerçek mutluluk olmadığını anladım.. ve artık senin uyuşma ile kandırılmanı istemiyorum. Sigarayı bıraktıktan sonra yoksunluk ve keyifsizlik hissine kapılacaksın. Senden tek ricam bu yoksunluğu bana belli etmemen .. bu yoksunlukla benim kafamı oyalamaman .. bu çok uzun süre devam etmeyecek merak etme .. 1 ay sonra sen de unutacaksın .ve işte hediyen geliyor. Gerçek mutluluğun o zaman başlayacak . gerçekten diğer fonksiyonların düzeldikçe beni dengede tutmak için harcadığın çaba azalacak ve sana daha çok keyifli anlar yaşamak için zaman kalacak.