bildirgec.org

bilimkurgu hakkında tüm yazılar

Türk kısa filminde içten bir farklılık, Ahnectha!

yazars | 05 July 2010 10:11

Türkiye’de kısa film hem toplumsal hem ticari anlamda pek kabul edilmemiş hatta kısa filme gönül verenlerin bile hor gördüğü, çok nadir kaliteli işlerin üretildiği bir tür idi. Fakat son yıllarda büyük bir değişim yaşanıyor. Ve bu değişimin en güzel meyvelerinden biri, Ahnectha.

Görsel zenginliği, sinema dili, hikayesi ve çok daha önemlisi bize yabancı olan bir bilimkurgu alt türü olan steampunk ile dikkat çekiyor ve bizi umutlandırıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon ve Görsel İletişim Tasarımı bölümleri öğrencisi Can Eren’in yazıp yönettiği Ahnectha hiç bir profesyonel destek olmadan tamamen bir öğrenci projesi olarak yapılmış bir eser. Bütün ekibe teşekkür ediyor ve size iyi seyirler diliyorum.

Filmi izlemek için tıklayınız.

Peter Jackson’ın damak tadı: ”Bad Taste”

gorcun | 19 February 2010 09:36

Bad Taste
Bad Taste

Peter Jackson’un yönettiği ilk uzun metrajlı filmi ”Bad Taste” (Kabak Tadı) 1987 yılında çekilmiş bir B-film. Yeni Zelandalı yönetmenin çektiği filmin konusu ilginç ve komik ama yapım aşamasındaki hikayeler filmden daha komik. Günümüzde kült filmler arasında görülen bu filmin neden ‘kült’ olduğunu anlamak için film kadar yapım aşamasındaki olaylara da bakmamız yararlı olur. Kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Derek ve en az kendisi kadar budala arkadaşları küçük bir kasabada kaybolan insanları araştırma işine girişiyorlar. Yeni Zelanda Ulusal Hava ve Uzay Savunma Birliği adına çalışan kahramanlarımız kısa süre sonra çevrede insan formunda dolaşan uzaylılar olduğunu farkediyorlar. Uzaylılarla mücadeleye girişen ekip, saklandıkları bölgeyi bulduktan sonra bu koca kafalı yaratıkların nihai amacını öğreniyorlar. Yeni bir tat olarak gördükleri insan etini kurdukları ‘Fast-food zincirlerinin’ ana besini olarak kullanmak. Derek ve arkadaşları bu sorunu çözmek ve kasabayı uzaylılardan temizlemek için silahlanıp harekete geçiyorlar.

Equilibrium (İsyan) 2005

gorcun | 07 January 2010 17:58

Equilibrium
Equilibrium

Kurt Wimmer’in senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı 2002 tarihli ”İsyan” (Equilibrium) günümüzde göreceli olarak adı fazla geçmeyen ama bana göre yine de özel bir yerde görülmesi gereken bilimkurgu-aksiyon filmidir. Başrolünde çekildiği dönemden beri adını iyice duyurmuş olan Christian Bale başta olmak üzere çeşitli film ve dizilerden aşina olduğumuz oyuncular olarak Sean Bean, Dominic Purcell, William Fitchner, Emily Watson, Angus Macfady, Sean Pertwee, David Hemmings ve Taye Diggs gibi isimleri sayabiliriz. Film, kara-ütopya denilen karanlık ve umutsuz bir gelecek tasviriyle başlıyor ve hikaye bu dönem ve ortam içerisinde şekilleniyor. Filmin renkleri ve atmosferi de bu karanlık geleceği destekliyor. Bu durumu fotoğraflara bakarak görebiliriz.
3. Dünya Savaşı gerçekleştikten sonra geçen hikayede, dünya bu zorlu dönemin ardından totaliter bir sistemin içerisine girmiştir. Bu sistemde dünyadaki savaşları önlemek adına insani duygular bastırılmakta ve engellenmektedir. Özellikle duygulara hitap eden sanat eserleri ve sanatsal her türlü eylem yasaklanmakta hatta bunlar üzerine kafa yoran insanlar ölümle cezalandırılmaktadır.

Uzayın Derinliklerinde: ”Pandorum” (2009)

gorcun | 04 January 2010 17:15

Christian Alvart’ın ”Antikörper”, ”Case 39” gibi dikkat çekici gerilim filmlerinden sonra yönetmenliğini yaptığı 2009 tarihli ”Pandorum” bilimkurgu-aksiyon türünde biraz da gerilim öğeleri içeren bir yapım. Amerikan-Alman ortak yapımı olan film, iki astronotun uzay gemisinde aşırı uyumaya mağruz kalmaları dolayısıyla hafızalarını yitirmiş bir şekilde uyanmalarıyla başlıyor. Kimliklerini ve neden orada olduklarını hatırlamayan iki astronot, bir süre sonra çok özel bir görev için gizemli uzay gemisinde bulunduklarını ve gemide yanlız olmadıklarını farkederler. Çok geçmeden duruma alışan ikili gemideki gizemi ve etraflarında neler olduğunu çözmek için harekete geçerler. O andan itibaren gemide tanışacakları yeni insanlar ve karşılaşacakları garip olaylarla, orada bulunmalarının asıl nedenini anlayacaklar ve kaçınılmaz kaderleriyle yüzleşeceklerdir.

O – 3

Colpadan | 02 November 2009 12:57

Şehrin ışıklarından kurtulmuştu. Günlerdir yağan yağmur da dinmiş, yerini pırıl pırıl sakin bir geceye bırakmıştı. Kumsalda uzunca bir süre yıldızları seyretti. Zihnindekilerin tamamı boşalmıştı. Evrenin sonsuzluğuyla karşılaşınca, düşüncelerindeki harflerin her biri yıldız olmuştu sanki. Kelimelerse takımyıldızları oluşturuyordu. Tüm gökyüzü büyük bir hikayeydi adeta. Tüm yapması gereken, bu hikayedeki rolünü bulmaktı. Şehirden uzaklaşınca tüm dünyadan kurtulmuş, uzaydaki boşlukla hayat bulmuştu. Az önceki haykırışını durduran da işte bu derin boşluktu.

Brigen’in Buluşu

Colpadan | 01 November 2009 16:46

Sabahleyin bir iyi bir de kötü haberle güne başladı Brigen. Kötü haber, artık Brigen’in hiç bir projesine destek verilmeyişiydi. Yıldızlararası seyahat projelerinin hepsi rafa kalkmıştı. İptal etmeyi düşündüğü ışık hızı gemileri projesi zaten çoktan tarihin tozlu sayfalarında kalmıştı. 26 yıl çok uzun bir süreydi ve aslında Brigen’in kendisi tarih olmuştu. Artık bir bilim adamı olarak kendisine sadece saygı duyulabilirdi. İşlevini yitirip oyun dışında kaldığını düşünerek hüzünlendi.

Brigen’in Dönüşü

Colpadan | 30 October 2009 14:46

Brigen, gelmiş geçmiş en büyük bilimadamı olarak kabul ediliyordu. Evreni keşfeden anlamına gelen bir lakabı bile vardı. Tüm bu uzay zaman hesaplamaları, solucan delikleri, ışınlama teknolojileri, hepsi onun eseriydi. Pladeba halkı bugünkü teknolojik gelişimlerini Brigen ismindeki bu dehaya borçluydular. Brigen için evrenin çözülemeyecek hiçbir sırrı yoktu. Üstesinden gelinemeyecek hiçbir bilimsel sorunu kabul etmiyordu. En büyük hayali evrendeki diğer zeki canlılara ulaşabilmekti. Küçüklüğünden beri onu bilim adamı olmaya iten en büyük şey bu hayaldi. Işık hızına* yakın hızlarda gidebilen gemiler yapmış ve bu sayede hem zamanda ileriye yolculuğu gerçekleştirmiş, hem de yakın yıldız sistemlerine ulaşabilmişti. Fakat buralarda buldukları tahmin ettiği gibi kum ve kaya çölünden ibaretti.

Mülteci Uzaylıların Hikayesi: “District 9”

kotaman | 29 September 2009 12:36

Belgesel tadında, amatör ve gizli kamera kayıtları kullanılarak renk katılmış, imdb‘ye hızlı bir giriş yapmış sıradışı bir bilimkurgu dersek az bile demiş oluruz. Güney Afrikalı genç yönetmen Neill Blomkamp ilk yapımcılık tecrübesinde sınırlı bütçeyle olağandışı görsel efektler kullanarak bilimkurgu tarihinde hiç değinilmemiş bir konuyu ele almış “Ya uzaylılar bize muhtaç kalırsa?”

1982’de Güney Afrika’nın en kalabalık 2. şehri olan Johannesburg semaları devasa boyuttaki uzay gemisine ev sahipliği yapmıştır. İnsanlar önce korku ve telaşla yaklaşarak havada asılı duran gemiyi uzaktan incelemişler, sonra da içine girmeye karar vermişlerdir.

Erotik Titan Savunması

Piyade Osman | 15 September 2009 13:24

Tom Root, Mathew Senreich ve Seth Green, çocukluğumuzun Voltron hatıralarını darmadağın etmek için işe koyuldular. Üçlünün yeni işi Titan Maximum, eskiden kendi ekiplerinin bir üyesi olan bir pilotla savaşmak zorunda kalan bir pilot ekibinin hikâyesini anlatıyor.
Askeri bütçe kısıtlamaları yüzünden dağılmaya zorlanan, Satürn’ün uydusu Titan’ı korumakla görevli Titan Force Five adlı ekibin üyelerinden biri olan ve Seth Green tarafından seslendirilen Gibson ‘Gibbs’ Giberstein, eski ekip arkadaşlarını ve Titan’ı yok etmek için ant içer. Ve olaylar gelişir…
Prömiyeri 27 Eylül’de ünlü çizgi film kanalı Cartoon Network’ün yetişkinlere yönelik kuşağı Adult Swim’de yapılacak olan Titan Maximum, klasik bilimkurguları ti’ye alan, seks şakalarıyla, seksi karakterlerle dolu, mega uzay savaşlarının arasına serpiştirilmiş fantezileriyle keyifli bir seri olacağa benziyor.