Bıçağın keskin tarafı ayaklarımın altında
Büyütürken yaramı
Olmayan ellerin sıkarken boğazımı
Kocaman bir bez parçası tıkamışken ağzımı
Kollarım bağlı iken halatlarla bu kör karanlık odada
İznim bile yokken duymaya sesleri
Gözlerimdeki karınca yuvasından çıkan karıncalar; girmeye başlarken burnumdan
Delinen parmak uçlarımdan sızan kan damlaları akarken soğuk beton zemine
Duyamasam da seslerini
Hiçbir şey giremeyecek kafama senden başka
Ama ne yazık ki ben ölürken bu kör karanlık odada
Mezarımın nerde bile olduğunu bilmeyecek olan sen
Bir gün bir film izleyip yaşlar dökülürken gözünden
Bir ürperti hissedeceksin sırtında…