bildirgec.org

beyoğlu hakkında tüm yazılar

Jazz Company/ Jazz Severler için

Vformumya | 15 March 2011 21:38

Elit World Otel İstanbul’da son 1 yıldır jazz severler için bu organizasyon düzenleniyormuş. Haftasonu bir arkadaşımın doğum günü kutlaması için davet edildim,jazz eşliğinde olacakmış,araştırdım buldum. Web sitesinde ayrıntılı bir açıklama var ama ben kısaca geçeyim.
Jazz Company, her Cuma ve Cumartesi 22:00-01:00 saatleri arasında işin ilginç tarafı müzisyenler yerli. Jazz bir zenci müziği ama bakalım bizim jazz sanatçılarımızın performansları nasıl merak ettim doğrusu. ilgilenenler için

Var mı daha güzel bir şehir….

MerakliKedi | 13 June 2010 17:32

Üniversite bitip de maddi bağımsızlığımı elime aldığımdan beri, yıllık izinler dışında boşluğum olmadı. Yıllık izinler de biz kurumsal yapılar içinde boğulmuş insanlar için bir bilemedin iki haftalık molalardan ibaret oluyor. Tabii on dört yılda bir kere aldığım 3 haftalık tatil için ve b ütün bunların yanında Türkiye’de ondört senedir işim olduğu için çoğu üniversite mezununa göre şanslı olduğumun farkındayım. Ama insan işte, hep elindekinden fazlasını istiyor.
Günah çıkartmayı, ya da kendine acımayı bırakıp bana bu yazıyı yazdırtan olayı anlatayım. Şimdi doğum iznindeyim. Onaltı haftalık bir doğum izni ardından da gelecek olan birikmiş yıllık izinlerim nedeniyle oldukça uzun bir zaman işten uzak kalacağım. Sağlıklı bir hamilelik de geçirdiğim için bu dönemi biraz İstanbul’un keyfini sürerek değerlendirmeyi seçtim. Cuma sabah evden çıktım, kahvaltıya Emirgan’a gittim. Uzuuun bir kahvaltıdan sonra, uzun uzun gazete okudum. Sonra kalkıp boğazda yürüyüş yaptım. Boğaz’ı oldum olası çok sevdim. Senede bir defa kullandığım İstanbul izinlerimde de boğaz odaklı bir günüm mutlaka olurdu. Ama çok farklı bir duyguymuş. Yarın biteceğini bilerek Boğaz’da dolaşmakla, ayları kapsayan bir zaman diliminde özgür olduğunu bilerek Boğaz’da dolaşmak, deniz kokusunu içine çekmek, yetişecek hiçbir yerin olmadan sahilde banka oturup uzaklara, hayallere dalmak, kısacası İstanbul’u yaşamak öyle farklıymış ki…. Yürüdüm, yavaş yavaş boğazı içime doldurarak yürüm. Banklarda oturdum, kalkıp şuraya gitmeliyim demeden sakin sakin huzur içinde oturdum. Hemen arkamdan geçen caddenin gürültüsünü arkama alıp sanki şehir keşmekeşinden çoook uzaklardaymışım gibi hissedip önümde dingin akan Boğaz’a daldım gittim.

!f İstanbul 2010 Tanıtım Filmi Yayınlandı

widfara | 28 January 2010 09:48

Bildiğiniz gibi, !f İstanbul bu yıl 9. kez Beyoğlu AFM sinemalarında 11-21 şubat arasında gerçekleşecek.

!f istanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali - 2010
!f istanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali – 2010

Yukarıda tanıtım posterini görebileceğiniz etkinliğin tanıtım filmine bu linkten ulaşabilirsiniz.

Bu yıl geçtiğimiz yıllardan farklı olarak !f2 (!f kare) deneyi ile festivalin son iki günü olan 20-21 şubatta seçilmiş 5 film istanbul haricinde 5 farklı şehirde dijital olanaklarla eş zamanlı olarak gösterilecek. !f Istanbul Resmi Blogu‘nda konuyla ilgili ayrıntılara ulaşabilirsiniz.

Dönersen Islık Çal (1993)

queennothing | 19 January 2010 09:50

Orhan Oğuz‘un yönetmenliğini yaptığı 1993 çıkışlı sinema filmi “Dönersen Islık Çal“, arklı senaryosu ve güçlü kadrosuyla izleyicilerini tatmin etmeyi başarıyor. Mevlüt Demiryay, Fikret Kuşkan, Menderes Samancılar ve Derya Alabora‘nın rol aldığı filmde vücutsal gelişimini tamamlayamamış olgun bir adamın, kadın kılığındaki bir erkekle kurduğu dostluğu anlatıyor.

Küçük adam (cüce), Beyoğlu’nda bir barda çalışmaktadır. Bir gece evine dönerken, bir kaç adamın savunmasız bir kadınıdövdüğüne şahit olan küçük adam, kendini köşeye gizleyerek cebinde taşıdığı polis düdüğünü çalar ve adamların korkuyla kaçmasını sağlar. Dövülen genç kadını evine götüren küçük adam, kadının uyanmasıyla onun gerçek bir kadın değil, kadın kılığına girerek para kazanan bir erkek olduğunu farkeder. Bu duruma içerleyen küçük adam, kandırılmış hisseder ve isyan eder.

2009 Beyoğlu Sahaf Festivali

exorientelux | 04 October 2009 10:13

2009 Beyoğlu Sahaf Festivali, Taksim’deki Gezi Parkı’nda hal-i hazırda devam ediyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen festivalin haberini alınca gitmek için sabırsızlanmaktaydım. Tarihin ve edebiyatın hangi tozlu sayfalarıyla karşılaşacağımı düşünüp heyecanlanırken merakımı gidermek bugüne nasip oldu. Ailecek Kadıköy-Taksim otobüsüne atlayıp soluğu Taksim’de aldık. Böyle bir etkinlik için güzel ve merkezî bir yer seçilmiş, beğendim. Hafta sonu olmasına rağmen beklediğim kalabalık yoktu, şaşırdım. Haberlerde yazan el yazması ya da Osmanlıca kitap, dergi ve buna benzer bilumum eserlerin sergilendiği standlarda “Keşke üniversitede biraz daha asılsaymışım şu derslere de , Osmanlıca okumayı unutmasaymışım!” dedim, hayıflandım. Standları gezerken tanıdık simaların gençlik hallerine (Burada, bildiğimiz kitapların eski baskılarına yönelik bir teşbih sanatı icra edilmiştir.) rastlayıp yüzümde keyifli bir gülümsemeyle dolaştım.

botter apartmanı ve diğerleri

nazokiraze | 05 August 2009 10:08

İstanbul’da yaşayıpta İstanbul’un bazı yerlerine gitmemiş olan var mıdır? Elbette vardır mesela ben hiç Pendik’e gitmedim ama Beyoğlu’na gitmemiş olan yoktur değil mi? Olmaz mı o da varmış (ben niye şaşırıyorsam ) Avrupa yakasında oturup hele hele Taksim’e 10 dakikada yaşayıp Beyoglu’na adım atmamış bir arkadaşım var benim.

Ben Beyoğlu’na aşığım babamın doğma büyüme Tophane’li oluşundan dolayı sürekli Kuledibi’ne giderken Taksim’de inip aşağı kadar yürümeyi tercih ederim. Başka zaman elli metre yürümeyen ben Pera’da fırıl fırıl olurum. Saint Antuan kilisesinde mutlaka dinlenmeden geçmem gerçekten bir başkadır Pera hemde bambaşka. Bu yazdıklarımın sebebi bu aralar oralara yolumun düşüp aşkımın depreşmesi yada özlem değil , Beyoğlu ile özdeşleşen Botter Apartmanı’ndan bahsetmek aslında.