bildirgec.org

beyin hakkında tüm yazılar

Nermin Er; Gölgelerin Gücü Adına

Galanthus | 09 July 2009 12:07

1972 yılında İstanbul’da doğan Nermin Er, 1995 Mimar Sinan Üniversitesi Heykel bölümü mezunudur.

Nermin Er, malzeme olarak kağıtları kullanır ve aynı zamanda ışıktan da yararlanır, kurgulamış olduğu hikayelerini kağıtları keserek anlatır. Değişik boyutta ve kalınlıktaki kağıtları keser, eksiltir ve yapıştırır. Her bir hikâyeye bakarken içinde kaybolursunuz.

İşine, sanatına heykel ile başlayan Er, ilk başlarda malzeme olarak metali kullansa da sonrasında malzeme olarak kağıdı tercih eder ve kağıttan 3 boyutlu, ışıklı gölgeli heykeller yapmaya böyle başlar. Aslında kâğıt hayatının her döneminde vardır. Sadece artık onu daha yakınına almıştır, malzeme olarak kullanmaya başlamıştır.

Kendisinden bahsettirir çalışmalarıyla gazetelerde ama internete bakınca çok bir şey bulamazsınız, bulduklarınız dişinizin kavuğunu doldurmaz…İşte tam böyle düşündüğümde Bant dergisinin geçen sayısında kendisiyle yapılmış röportaja denk geldim. Gönül ister ki adından daha çok bahsettirsin, duymamış biri kalmasın….

Akıl Haritalama ve şemantik web Arasındaki ilişki

mglass | 30 June 2009 13:00

Akıl Haritalama ve Şemantik web (Anlamsal Ağ) Nedir ?

İlk olarak akıl haritalamadan bahsetmek istiyorum , çocukluğumuzdan erişimimize yani yetişkin bir birey olana kadar kişisel gelişimimiz için bir çok eğitimden geçeriz , bunların en bilinenleri ilk ve ortaöğretim sistemidir tabiki… Yıllarca yeteneklerimiz ve algılarımız doğrultusunda eğitimler alır , sınavlara girer başarılı olduğumuz konularda ilerlememiz için tavsiyeler alırız. Hiç kimse ya da hiç bir çocuk diyeyim okul çağklarında başaramadığı bir konuda yönlendirilmemiştir…

akıl haritalama
akıl haritalama

Peki Bunların Akıl Haritalama ile Ne alakası var ?

Şizofren aşık …

zyprexa | 24 June 2009 09:50

Ah güzeller güzeli sevgilim.
Gülüşünden ruhlar geçer.
Günahlar dolanır o ateş kızılı saçlarına.
Ellerin pamuk tarlası, gözlerin bir göl yeşili.
Ah güzeller güzelim, sevgilim.
Sensizlik akıl dışı bir olgu
Fakat seninle olmak delilik.
Bu denklemin altında ezildi aciz beynim.
Ah sevgilim.
Ölünce yanına gelir miyim ki ?
Yoksa seninle olmak için hayali bir yaşamda
Nefes almak mı lazım ?

Saat 01:38

Herkes senin olmadığını söylüyor şu zamanlar.
Seni görmemeleri veya duymamaları senin olmadığını gösterir sanki.
Anlayamıyorum ve anlatamıyorum bunu bir türlü.
Bütün inançlı insanlar görüyormuş gibi tanrılarını, senin varlığını reddediyorlar.
Onlar görmedikleri, duymadıkları bir şeye böylesine tutkuyla bağlıyken
Neden benim seni sadece sevmemi yadırgıyorlar?
Dedim ya anlayamıyorum.
Biraz uyumalıyım hadi sende uzan yanıma.

Uzay Çağı Oyuncağı – Düşünce Gücü Oyunu

erdenk | 26 May 2009 17:20

Mattel‘in ürettiği bu oyuncak ile rüyalar gerçek oluyor. İleri teknoloji ve düşünce gücünü birleştiren zamazingo sayesinde daha önce yaşamadığınız interaktif bir deneyim yaşayacaksınız. Bu oyunda oyuncular düşünce güçlerini yarıştırıyor. Oyuncuların başlarına taktıkları kulaklık benzeri alet, kulak memesi ve alından beyin dalgası aktivitesini ölçüyor ve küçük fanları harekete Geçiriyor. Böylece odaklanarak küçük topu parkur boyunca yerleştirilmiş engelleri aşarak ilerletebiliyorsunuz. 1 Ekim’de 99.99$’dan satışa sunulacak ürün Amazon‘da önsatışta.

Beyin fonksiyonları

roker | 29 April 2009 23:41

Beyin fonksiyonları ve sorumluluklarımız, Yaşamımız içinde hiçbirşey tek ve bağımsız değildir.Ve olaylar o kadar birbirine zincirleme bağlıdır ki,bugün burada ruhsal ve fiziksel barışın beyin fonksiyonlarıyla iletişim kurularak nasıl sağlanabileceğini,ilk adımın nasıl atılabileceğini anlatmaya çalışacağım ve sanıyorum bugün görünen fiziksel savaşın sebebi,ruhsal bir takım gelişimsizliklerin nedeniolarak ortaya çıkmıştır.Yani kısacası geçmişin güne mirasıdır ve bu mirası da mutlaka yaşamamız gerekiyor.(devam edecek.)

sudoku bulmaca çözücü

beyrek | 21 April 2009 15:00

çoğumuzun zevkle çözdüğü bir bulmaca türüdür sudoku. sudoku meraklılarına çözemedikleri bulmacalar için yardımcı olabilecek bir uygulama var burada. bulmacada verilen rakamlar, ait oldukları kutucukta üzerine tıklandığında kayboluyor. aynı zamanda kutucuğun bulunduğu 3×3’lük karedeki, satır ve sütunlardaki aynı rakamı otomatikman silerek sizi sonuca ulaştırıyor.
dilerseniz bu uygulamayı sudoku bulmaca hazırlamak için de kullanabilirsiniz.

işitsel algı

denizkar | 17 April 2009 20:29

Günlük yaşamımızda insan seslerini bozan veya karıştıran birçok durumla karşı karşıya geliriz, ama çoğu zaman söylenenleri sorunsuzca anlayabiliriz. Bunun nedeni, beynimizin kayıp ses parçalarını otomatik olarak yapıştırmasıdır, bu olgu “işitsel restorasyon” olarak adlandırılır. O kadar etkilidir ki bazı durumlarda kayıp seslerin gerçekten orada olmadıklarına inanmak zordur.

Bu olgunun güzel bir örneğini Makio Kashino’nun geçtiğimiz yıl yayımlanan çalışması göstermektedir. Kashino önce “Do you understand what I’m trying to say?” cümlesini kaydetmiş daha sonra da cümlenin içinden belirli kısımları kesip yerine sessiz parçalar koymuş. Bu durum cümleyi sanal olarak anlamsız hale getirmiştir. Fakat bu boşlukları sessiz parçalar yerine yüksek bir parazit sesi ile doldurduğunda cümlelerin mucizevi bir şekilde anlaşılır hale geldiğini keşfetmiş. (Acoustic Science and Technology, vol 27)

Kashino, duyduğumuz seslerin gerçek seslerin birebir kopyası olmadığını belirtiyor ve beynin boşlukları gelen bilgiye göre doldurduğunu söylüyor. Kashino’nun ses dosyalarını bu adresten dinleyebilirsiniz.

Hayal Gücü…

biseyvardi | 13 April 2009 13:50

‘ sabah altı buçuk uyanmam lazım ‘ not et… ‘ sakın unutma yarın önemli bir gün olacak. İyi geceler!
Sanki uyanacak güç bıraktın da… Şu dağınıklığa bak aman tanrım… Toplamaya başlasam fena olmayacak sanırım. Doktorsun tamam anlıyorum. Hem de araştırmacasın, işinde de başarılısın kabul ediyorum. Yorulmak nedir bilmeyen bir bedenin var, benim sayemde! Çoğu zaman benim işimi zorlaştırıyorsun gecenin bir körlerinde uyumalar ve erken uyanmalar… Daha kendini dinlendirmeyi bile beceremiyorsun… Bazen bütün işlerimi bitirince ve sen erken kalkacaksan uyumuyorum ve sana ve senin hayatına bakıyorum… Bazı yerler o kadar dolu ki içinden çıkamıyorum… Gezdiğin yerlere bakınıyorum… Eskiden yapmaktan zevk aldıklarına… Küçükken yaptığın yaramazlıklara… Şimdi inanamıyorum o çamurun içinde yuvarlanan adam sen misin? Şimdi üzerine bir şey damladı mı, kıyamet koparıyorsun… Bazı yerleri boş bırakmışsın… Bazı yerleri kilitletmiştin bana hatırlıyorum ve hatta bana bile unutturmuştun… Bazen düşünüyorum da bütün işi yapan benim ama kararları sen veriyorsun… Yaradan’ın sunduğu bir lütuf ‘ özgür irade ‘ işte! Uyanmana şurada ne kaldı zaten şuraları da düzelteyim bari… Yorgun uyanacaksın yarın sabah ve beni kendime getirmek için kim bilir kaç kahve içeceksin, çok yararlı bir şeymiş gibi… Yarın ne işlerin varmış bakalım bari… Bazen seni terk etmek istiyorum ama yapamıyorum, nedense! Saat altı buçuk uyanacak, yedide arabada olacak, dokuz ya da dokuz buçuk gibi, toplantı var – mutlaka orda olmalıyım- … Notta düşermişiz! On iki buçukta, öğle yemeği yenecek… Saat üçte, kütüphanedeki konferansa katılacak… Beş, beş buçuk gibi imza gününe gidilecek… Sonrası için not yok! Kim bilir nasıl saçmalıklar yapacaksın bana gene… İçkiden nefret ettiğimi biliyorsun ve sanki sana bir şey yapıyormuşum gibi beni bayıltana kadar içiyorsun… Sabah nasıl oluyor anlamıyorum ve hepte nedense benim kendime gelmemi beklemeden işlerinin başına dönüyorsun… Neyse şu saate geri gelelim… Uyanma zamanı geldi… Hadi kulaklar duyun şu iğrenç saatin sesini, evet gözler rahatsız oldunuz ve ben bilmem ki neyin sesi bunlar… Merak etmiyor musunuz?
Evet araladınız… Buradan sonrası senin!

Diye konuşurmuş beyin… 🙂

Şizofreni ve görsel algı

denizkar | 12 April 2009 10:28

Bu imaj maskenin önü mü yoksa arkası mı? Şizofrenler biliyor. Fotoğraf: Thomas Papathomas
Bu imaj maskenin önü mü yoksa arkası mı? Şizofrenler biliyor. Fotoğraf: Thomas Papathomas

Bir maskeye karşıdan bakarak önüne ya da arkasına baktığınızı söylemek tahmin ettiğinizden çok daha zor olabilir. “Oyuk maske” efekti olarak adlandırılan etki yüzünden insan beyni algıladığı imajın iç bükey mi yok dış bükey mi olduğunu ayırt edemez.

Ama ilginç bir şekilde herkes maskenin şeklini anlamakta zorlanmamaktadır. Yeni araştırmalar göstermektedir ki, şizofrenler bu efektten etkilenmemektedir. Sonuç olarak bu illuzyon şizofreni tespitinde yeni bir test olanağı sunmaktadır.

KALEMLER HEP YAZMASIN,BİRAZCIK DA YAZILSIN

il mare | 03 April 2009 09:08

Hafızam hiç iyi değil, hele ki son 1-2 sene içinde… En yokluğunu hissettiğim zamanlar da deniz kenarında sonsuz mavinin önünde olduğum zaman ya da bir otobüste gözlerimle taradığım yüzlerce hayatın arasında olduklarım. Anlık yaşadığım gibi gözlerim de an ile sınırlı kalıyor ve belki de üzerinde milyonlarca güzel çağrışımın yürüyebileceği düşünce matruşkaları aracı gözüm ile beynim arasındaki köprüler kalemsizlikten kırılıyor,yerle bir oluyor.Her seferinde bir kağıt ile kalem bulunduracağıma dair kendime hatırlatma yapıyorum, fakat bunu hatırladığım zamanlar ise gene ya bir otobüse ya da denizin önüne denk geliyor…Ve her seferinde kendimi tekrarlıyorum,biraz daha sert vurarak kafama.Gözlerin beyne kayıt yapabileceğine dair bir haber de okumuştum fakat kendimi biliyorum ki(!) bu çok daha fazla acı verecektir bana, derdime devanın teknoloji ile bütünleştiği zamanlar ne kadar işimi halletmiş olmanın mutluluğunu hissetsem de,içimi nedenini işte yeni anladığım bir burukluk kemirmiştir hep,aklıma tükürmüştür sonra da. Ve köpüklü sular altında kafamın daha da ağırlaşması bundandır,anladım…

Ne diyordum… Kalemin, en çok da kendimi,ana dair hissettiklerimi anlamada bana en çok yardımcı olan 2. dostumun,en ihtiyacım olduğu zamanlarda, olmadığını görmek kendimi daha da işeyaramaz hissettiriyor.Kızarım çok,sağa sola bakınırım çünkü,o olmadan arabaların önlerine konulan,kafaları saniyede 1200 kez öne arkaya sallanabilen süs köpeklerine benzerim sahillerde,hatta çok daha işlevsiz. Gözlerim bayram eder sade, tanıdık bir yüz görmenin sevinci ile;beynime gidemez hiçbirşey,çapı 100 cm. olan kocaman delikli elekler hükmediverir beynime,hiçbirşey ayırt edemem.Bakarım…Uzağı da çok seçemem ama,en farketmediği zamanlardır zaten.Ve denizin uzağı hep bulanıktır zaten… Otobüslerde ya da cadde üzerindeki boş banklarda oturur vaziyetteyken tabi,çok daha lanet edesim gelir az ışıkta inatla okumaya çalıştığım kitaplara. Daha yakından incelemek istediğim,yorgun bedenlerin ait oldukları simalara bakış süremin iki insan arasındaki normal bakış süresini fazlasıyla aştığım; her ne kadar ,çok göremesem de karşı taraftan yanıp sönen bir soru işareti aldığımı sezdiğim an da kızarım, falan…