bildirgec.org

ben hakkında tüm yazılar

BENİ SEN GİBİ,UZAK GİBİ ANIMSA

pillihafif | 17 June 2010 12:33

Gecenin yarısının yarısı. Yarım bir haldeyim sanki.
Tutmuyor dizlerim. Bırakıp gitmiyor,gidemiyorum. Tamda o vakit İstanbul kokuyor zihniyetim. Aziz bir hasretin yarısında, yaramaz bir çocuk varken içimde, ne zaman yaram az olacak kestiremiyorum…Sen soluklu bir türkü mırıldanıyorum,ihanet kokan bir sokaktan koşarcasına uzaklaşır gibi. Söylesene bayan uzak,kaybetmek hep bu denli sinsimidir yapayalnız kaldığında? Acıya güler gibi,sana hem hissettirip,hem terkederken güneş vakti…
nilüfer dinliyorum hüzünlenerek.Sahi neydi amacına ulaşamayan sevgi? Neydi korkutulmuş mısralar düşmeyen dilimden,sen o istasyonda benliğimden ayrılırken?
O bakış,son el sallayış…Peki sonu varmıydı sensizliğin? Peki sen tekrar tekrar gidip bırakacakmıydın beni,ilk kreşe yazılan bir çocuğun annesi gibi..?Huzur bulacağım bir çift göz,bir çift kol,bir çift kulak ve bir tek sen istiyorum senden, bu yağmurlu gecede.
Bilmiyorsun astımım azdı tüm bunları isterken.Ama sen üstüne alınma. Alınma bu tavrıma,alınma can sıkıntılarıma,hasret kokan bu bağrımı dağlamalarıma. Bak çık gel demiyorum sana. Dön benim ol tekrar,beni sar,bana sarıl,bana sar, bana var! Hayır demiyorum.Sen nasıl istersen öyle yaşa,nasıl mutlu olacaksan…Arada beni hatırlamanıda istemiyorum yosun renkli gözlerini kapadığında…Hatırına varmasın bunlar sen boşver, sallama. Unuttu beni zaten diye anımsa.Yarası sağıldı,belliki başka sevdalar aldı koynuna,kimbilir kaç kadın yattı yatağında,kaç kadın aşk nağmeleri fısıldadı kulağına…

Beni sen gibi,uzak gibi anımsa…

SENİNLE KADIN SENİNLE ÇOCUK AMA HEP SENİNLEYİM

il mare | 08 June 2010 10:38

Şimdi nefesimi sıkıca tuttum.Dayanabildiğim kadar hapsedeceğim içime kokunu.Olabildiğince sandıklarına saklayacaklar seni hücrelerim.Ben nefesimi bıraksam da onlar zamanı geldiğinde kokunu çıkaracaklar benim için.

Beni küçük bir kız çocuğuyken aldın yanına,kendimi en kadın sandığım bir anda…Tüm yalancı kadınsı tavırlarımla seni kazandım sanırken sen rollerimi unutturdun bana…Kadın olmama gerek yoktu,kadınımsı olmaya ya da şuh bir bakışa…Sen beni büyütmek için almıştın yanına…

— |SEN|

il mare | 06 May 2010 10:35

Her anıyı aşk mı sanarım, her anıyı sevda mı?
Değil,işte öyle değil.

Maharet aşk denizine tonlarca gemiler sığdırmada, maharet denizleri de aşıp okyanuslara açılmada .
Bir yalandan çıkmışken, oyalı,kırmızı bir mendil sallamışken son kullanma tarihi geçmiş bir rüyanın ardından,
Maharet yalanları suya atıp mendilleri ispirtoyla yakmada,öyle çok tenezzül de etmeden,serçe parmağının ucuyla.
Her hatırladığın aşk değil işte;
Farkında mısın,sen her hatırlayışında ruhuna dipsiz sevdalar kapaklanmakta,
Ekose hayallerinin üzerine çizgili tutkular yamalanmakta.
Her hatırladığın aşk olsaydı eğer, hatırladıklarından çok öte ,seni çağırırlardı aşk aşk diye.
Gözyaşlarının tuzu yakardı sineni ve yıkandıkça hatıraların, çekip küçülürlerdi teker teker;
Oysa ki sen,tüm yad edişlerde esnetensin bir şeyleri; ucundan tutup çekiştiren,sınırları zorlayıp ebatlarını değiştiren;
Gelmişinin önünde diz çökerken saç diplerinin bile duyduğu hörmetle; geçmişine sövensin, camdan yapılmış nefretinle.
Sen, bir ateşin üzerinden üçüncü kez atlarken, evvel bir zamanının gıptasını dördüncü sıçramana yakıştıransın,
Evvel bir dileğinin aynı karakterli harlarına bu sefer yüreğinin suyunu serpiştiren, ve tek bir damlasıyla nice korlar peyda edensin.
Kendine karşı açtığın savaşta desenli yaralar alan gururlu bir gazi,
Ve bu uğurda şehit ettiğin inanlarının taziyelerini her seferinde kapı eşiğinden defedensin.
Yani öyle sandığın gibi değilsin, dur ama gitme, açıklayabilirim.

PEMBE PATİKLER

lavinya76 | 19 March 2010 10:41

Vazgeçmeyi bilmiyor musun sen? diye azarlarken beni vazgeç dediğinde nelerden vazgeçmek zorunda kalacağımı bilmiyor gibiydi.

Kırgın gözlerle baktım yüzüne. Sesimin çıktığı kadar bağırmaya başladım. Nefes almaktan vazgeç, su içmekten vazgeç, yaşamaktan vazgeç demekten ne farkı var senin bu söylediğinin?

Artık telefonumun çalmasını beklemeyecektim mesela, ya da arayamayacaktım rehberden yalnızca bakacaktım numarasına. Belki özel numaradan çaldırıp sesini dinleyecektim. Ama merhaba diyemeyecektim normal bir ses tonuyla.

duyu

astral | 18 January 2010 11:11

Mırmırım senin beni sevdiğini nereden biliyorum, biliyor musun? Seninle tartıştık diyelim, hoşnut olmadığımız bir şey var: İçime oturuyor hiçbir şey yapamıyorum, bağlanıyorum. Keyifsizlik ki, nasıl! (Çifte anlamlı: Hem sensizlik, hem keyif alamamak ve sensiz olduğum için keyifsizlik; hoş bu, üçte anlam oldu ama olsun.) Sonra düzeliyor kış, sonrası ilk baharın ilk yaprakları gibi yemyeşil ve huzur doluyor içim. Sırf dünyamda, sen huzurlu olduğunu biliyorum diye.

İnandıklarımın altına imzamı atacağım bir şey var ki, deli çok deli bir telepati var aramızda. (Deli çok deli olan başka şeylerde var aramızda elbet ama konu dağılır.) Ben senin huzurunu da, huzursuzluğunu da hissediyorum, cayır cayır hissediyorum hem de. Altı yüz kilometre ötedeymişsin, hah; gülerim. Rodrigo’nun gitar konçertosundan daha etkili olan bir şey varsa bu evrende varlığım, o da; senin varlığın. Ben onu hissediyorum. Diyelim biz az biraz bozuktuk, düzelttik; sen ‘bana çaktırmıyorsun halini ve bozukmuşuz gibi davranıyorsun hala.’ İstediğin kadar böyle davran diyelim, işlemez. Ruhum senin nasıl olduğunu biliyor, sanırım sıkıntım da sevincim de bundan.

siyah

astral | 16 January 2010 16:43

Acı geçmiyor, geçmeyecek. Siyah daha siyah. Siyah yağıyor. Kahkahalarım mı yalan yoksa dünya mı yoksa ben dünyanın haline mi gülüyorum ya da dünyadaki benim halime mi? geçmeyecek bu tasa. Tanrı da oradan seyrediyor nasıl sıyrılacağım bu siyahın içinden diye. Sana güveniyorum diyor. Ne ifade ediyor bu laf? Siyah bir şarkı dinliyorum bedenimde. Sesin derken tenin deyiveriyorum, bilinç altımın ortaya çıkmış olmamasını umut ediyorum. Umut ediyorum, etmiyorum. Umutlarım azalıyor, sonra yine umut ediyorum. Sonra umuttan nefret ediyorum. Meleğimle konuşuyorum sonra yokmuş gibi davranıyorum. Tepetaklak düşüyorum, düşer gibi oluyorum, düşenleri görüyorum; ‘Ne yapıyorsun sen?’ diyorum. Şımarıklığın hat noktasında dans ediyorsun diyorum, sonra adice suratımda bir gülümseme, ‘Dans ettiğin tek nokta da şımarıklık’ diye ekliyorum.

SENSİZLİĞİN BİR YILI…

maltoferfol | 12 December 2009 10:24

Şehrimde...
Şehrimde…


İç Seslenişlerim
le başladı macera…
Bir düş ilişti dilimin ucuna…
Değdi değecek tenine…
Geceye ekledim sözlerimi…
Sabaha çaldı bitişleri…
Bir sen bir ben oluyorum…
Bir ben bir sen oluyorsun…
Neden biz olmuyor kelimeler…
Heceye de bölünmüyor iz düşümler…
Susuyorum…

Şafak konuşuyor…
460…1’e düşüyor gün batımları…
Sensiz kalacakken tümler…
Nedensiz bütünlersin neden…

admin | 04 December 2009 12:00

mi
mi

Güldürdüm kendimi gene yukarıya.
Güldüm de ama…
Kendime güldüm,hem de çok…
Senden sonra çok güldüm…Senleyken öldüm…
Anlamazsın ki sen…
Nizamlısın sen,olması gerektiği gibi,kaideli,
Gülerken mutlu olmalıyım sana göre,ağlarken acı çekmeli,
Birşeyler sendeki gibi gelmeli,sonra geçip gitmeli..
Giderken uzaklaşmalıyım,
Severken tapmalı..
Tapmadım mı..
Tapmadım.
Tapsaydım kanardım;ağlarken acı çeker gülerken bahtiyardım..
Oysa gülerken ağlıyordum ben,ağlarken şendim..
Tüm dengesizliklerimi önüne serdim…

Üstüne alma bu satırları okursan bir gün eğer
Sana değil hiçbiri,kendime…
Hoş,baktığında kendini bulman hayli yave..
Sen yoktun çünkü zaten,ben vardım..
Sen bir zerremdin benim,bendin,tek harflik hecemdin.
Öncesinde sonrasında hep ‘o’ oldun..
Sen yoksun…
Hiçbir zaman olmadın,benle zuhroldun…
Bendeki sen ama,hep vardı,yaşattım,sağ bıraktım,
Sağlamasını yapmaktan uzun zaman önce caydım.
Ben ölsem de ölmezsin yani sen,öyle güçlüsün.
Güçlü,savurgan,aşık,asi,ağlak,ve mutlu..
Mutlu olmasan ölürsün…
Memnun olmasam ölürsün…

Sana söyleyemediklerim

darkabyss | 12 October 2009 14:49

Son konuşmamızda hayatımdan çıkman bana çok şey kattığını ve bunların iyi yönde değerlendirdiğimi söylemiştim. Hatırladın sanırım, kaybettirdiklerini söyleyemedim şimdi söylüyorum çünkü bunları asla duymayacaksın.

İnsan bir kere aşık olur derler ya haklılar aslında birisine aşık olursunuz bir başka zaman bir başkasına da aşık olursunuz. . hayır insan bir kere aşık olabilir ancak.. Aşk öyle sıradan basit bir hadise değildir ki sevgi ayrıdır hoşlantı ayrıdır aşk apayrıdır. Bir insan birçok kişiyi sevebilir ve birçok kişiden hoşlanabilir fakat insan sadece bir kişiye aşık olur .

Ben miyim?

Galanthus | 07 September 2009 14:21

Artık vücudumdaki morluklara bakıp onların hangi kavgada, hangi sinir harbi sırasında oluştuğunu umursamıyorum. Ne zaman olduğunu hatırlamaya çalışmıyorum ya da orada burada peydahlanan çürüklerin ne zamandan beri benimle olduğunu hesaplamıyorum bile!

Artık onları saklamak için ne giysem diye düşünmüyorum, bilinçsiz bir şekilde seçiyorum kıyafetlerimi, kolumun, bacağımın ya da boynumun morarmış olması, yeni bir çürük olmuş olmamış faketmez benim için. Dolabım bile tek düzeleşmiş artık. Her yerimi, her yerimi örtecek kıyafetlerim var nasıl olsa.