bildirgec.org

ben hakkında tüm yazılar

Uzun Seneler Önceydi Birden Hatırladım

| 05 February 2008 04:39

Sigaram gibisin ,
Kokunu almak, içime çekmek …
İçimi zehir edeceğini bile bile, seni gönlüme almak …
Sigaram gibisin ,
Yokluğuna dayanamamak,
Beraber yaşanacak bitik anlara gereksiz bedeller ödemek …
Sigaram gibisin,
Bir başladım mı bir daha bırakamamak …
Sen beni bırakmadan, seni unutamamak …

NUBUK DÜŞLER

pelitas | 02 February 2008 06:03

Bir şiir(cik) var şimdi
Belki de az(cık)
Yazdığım, bir kısmını paylaştığım
Geceydi vakit, edepsizdi
Nubuk düşlerim vardı
Parlatmaya sünger bulamadığım
Moralim, salaş bir can sıkkınlığına esir olmuş
Kelebekler bile özgür kılmış kendini
Kozaların gözyaşlarında
Burukluk hep var
Kalbimin en derin köşelerinde
Derman; onda, bunda, şunda
Bende yok!
Ya, yarın onu görürsem tedirginliklerim var;
Ya, onu gördüğümde dilim tutulur bir şey diyemem acabalarım var
Var oğlu var.
Hal bu ki hiçbir şey yok
O yoksa!
Tamamen içten bunlar
Güdülerin kendini bulduğu anlara hediye olsun
Atabilmek için sürekli direnen kalplere; armağan olsun…
Sana, bana, ona, buna, şuna olsun
Yeter ki olmasın aşksız bir hayat
Direnç olsun düşlerime
Bir film olsun sonra
“Mutluluk valsi” filmin adı
Bir dam, bir gam, birde kavalye
Ağlayan bir senarist;
Yüreksiz bir yönetmen.
Bir film olsun kimsesiz.
Geriye kalan bir klavye vardı birde kavalye
‘Dam’ hala aynı,
‘Dam’lar hala aynı
Gözyaşı aynı
Hem dam, hem damlar;
Kavalyesiz…
Ve film bitti!
Sabah oldu yine, şakayla sevişircesine
Kocaman bir Cumartesi günüydü göz kırptığımız
Mesaimiz vardı geceden kalan
Ve mesaisi sabaha çarpan insan/lar.
Hayırlı işler bu vaktin emekçilerine
Tatile hemen girin ümidiyle
”Hisseli (aşk) çalışanları”…

güzel mi güzel

mengu yincge | 02 February 2008 04:13

Sağ gözümde hüzün
sol gözümde saklamaya çalıştığım korku
ikisine bakınca
ben
yenilmez bir savaşçı
Atın beni okyanuslara
dolu köpek balıkları
ya da
salın üstüme filleri
hatta dinazorları
savururum yumruğumu
burunlarına
sağ gözümde hüzün
sol gözümde saklamaya çalıştığım korku
Savaşırım
kemiğime
hatta iliğime
Belki değil
ölmek var ya
acır
şaşırır mı
saldıranlar
ne çıkar
belki kolumu kaybeder
kalırım malul
ne çıkar
diyeceğim son nefesimde
yaşadım
ve
yaşarım
ölürken
eksilmez
saygım
sevgim
düşmanıma
dostuma
Sağ gözümde hüzün
sol gözümde saklamaya çalıştığım korku
ikisine bakınca
bir
görürüsün
ben yenilmez bir savaşçı
bir görürsün
sevgili
güzel mi güzel.

29 Mayıs 2006

Bodoslama cızırtı,ilan reklam ve yorumu….. im, mim, bahçe, bohça

mengu yincge | 02 February 2008 04:04

hayat film gibi! değil. resimlerde çizildiği gibi hiç olmaz, şarkılarda seslenildiği, sazda tınladığı, sözde yazıldığı gibi de değil. hayat gibi değil.
sanat bir hayat biçimidir de hadi. olabilir. hayat bir sanat, gülerim. olmadı mı? Allah derim.varsa yoksa saygıyla eğilirim.değerli hayata hayatlara kana kana içerim. değmez mi değmez olana.değer.ne ise…
hayatı öteler sanat.bu başkadır. bir farkındalık, yaratma çabası, estetik, ilerleme.ne bilim insanı ne ilim alimi.öğrenme çabasında daha dünkü çocuk.çaba şimdide.bu ötelemek (b)aşka.güzele taşır.farkında olmak var.olunmazsa farkında ah eder miyim. Hayır.otururum kendi vayıma. çare ararım kendim senedimde. ne de çare sizlik.
davulcunun teki;
“ya dondur
ya yak
bırak yalakalar ısıtsın dünyayı”
der.deyişi sanat ahlakından. sığınak yaratma çabasıdır, güzel insana ve savaş sevginin yanındadır.yaşamaya da ancak sevgi ile katlanılır.kimse kolay olduğunu demedi, söylemedi.
sanat Antep fıstıklarının kabuğu üzerine “pkk”, “Kürdistan”, “?”, “yurt” yazıp kırmızıyla 95’de Londra sokaklarında eyleme geçti. kırmızı ojeye daldırılmış ince fırçalarla boyanmamış fıstıklar uzatıp boyası kurumuş fıstıkları ikram etti.(Moderayson bu az yukarıdaki bölüm sakıncalı ise çıkar allasen,izin verdim gitti).
derdi kanser olmadan yaşamak değil, olan olmuş, kansere rağmen y a ş a m a k t ı r.(hecele dilediğince bir bildiğince).
olanı görememek, görmezden gelmek feci körlük.ışığın yansıması sadece gözde mi?
hayat bensiz devam eder… mi? kerpiç taş çorbası olmaz mı?
“çeşmelerden bardağın
doldurmadan kor isen
bin yıl dahi beklesen
kendi dolası değil”
eski yeni mi? dolmaz dolar mı? olmaz olar mı? dökülmedim basmayın, serpildim toplayın…
bodoslama mim nehrine girmeyi bilirim bilmem
aynı nehir demem teknolojide nasıl yüzem
anlattı öğretti bana deja dönemeç derim viraja
tıkla bu bir yarayışlı linki güzel bir proje fikri
güzel nice güzeller de gelir beni üzer
vardır yok mudur vazgeçmiş vazgeçememiş
ır besteler besteciler şahıslar yöneten,filmler
hani tanıdıklar duyanlar mı duymayanlar
ben dersiniz sen istersiniz
kardeş desem
anamı ne belledin
dost desem
sermayesi kendinden
yoldaş desem
ölü toprağı sanırsen
ne desem
ben dersiniz
sen nasıl isterseniz
niye deme çünkü ele
ben işbu hal
hakka helal
bir de iste işte olsun helak
ya uymazsa …k
tekrar bil hikmet ise
kandım kanadım
salya sümük
kaka boku buladım
üstüne kustum yaladım
aaa………….zzz
ağzım süt kokuyo
daha
bah(a)
n
e
bakele
bir de bu:
Karşı çıkılamayacak bir cümle vardır ki, o da, bir kez olsun bir sözcük yazmamış veya söylememiş olan birinin de şair olabileceğidir. Bunun için önkoşul, az veya çok poetik davranmaya duyulan istektir. Mantığa uymayan jest bile mükemmel güzellikte bir eyleme, yani şiire yükselebilir. Güzellik burada çok geniş bir hareket alanına sahip bir kavram olarak ele alınmaktadır.
tamamı şurada
içtenim yollu bilme
esas gönüllüyüm dinle din-leme
bre dedim bir başağrısı, düşüncelere garkolunmuş, dedim bu ne yüce yaratan, ben miyim?ilahi… yücelere tükürüp göklere ve hemen koşup dağların en yüksek tepesine çıkasım var.ilk damlayı baştan yakalayacam.gecenin karanlık dul gelinini kapatsam,düşmesin tek bir damla ter, tükrük,karanlık kuytusunda saklanır, ayıp kayıp bir yük, sabaha kör ışık, hangi hesabı paklanır.
bırakırım aksın damlaya damlaya göl olur mu?
uslup stil tarz. şimdide. madly bir medley eyledi gönlüm. Tuuu!
Ahh ilanlar reklamlar. Hangi telefon ööle atıp yere düşmeden kız erkek koşup tutmalar.halla kuvvet.
Saygılar
(samimiyetim kusursa af ola,denge sizliğime verin)

ŞARLATAN MI? O DA NE?

| 31 January 2008 00:01

Evet görebiliyorum dokunuşlarımda kadınsı tenini, evet farkındayım, bakışlarınla cüretkar ve davetkarsın.

Vavvvvv… sokuluyorum yanına, iyi duruyorsun bar taburesinde. Beni kaybediyorsun çakır şehvetindeki tutkunda. Ruhumun üflediği sigara dumanını kalbine salıyourm. Kaygılanıyorsun. Sana aşık olduğumu düşünüyorsun(düşündürüyorum). Dudaklarında biriktiriyorsun tenimde bulamadığın sıcaklığı…

Çiftleştiğimi sandığım beyin hücrelerin,
Sıcak ve benim olan yatağım,
Tumturaklı hesaplaşmaların,
“Daha sevişmeyecek miydik?” deyişim
Öfkeli bakışın,
“Seninle sadece sevişmek için buradaydık” , umursamazlığım…
Artan sinir katsayın.
Hııııhhh umurumda mı sanki diye gülüşüm…
Pahalı viski bardağını bana fırlatışın,
Gidişinle yeni bir dişiyi çağırışım.
Abaza mıyım? Hayır… Kötü müyüm? Evet…

BAH(YOLCULUK)ARA

| 30 January 2008 15:20

Gün doğuyor, görmüyorsun. Vadilerimde mayınlar çoğalıyor. Gün doğumundan gün batımına… Daralan nadir ufuklarım var erişemeyeceğim kadar güzel. Başım önümde sadece üzülüyorum.

Bir ışık oluyor ilkin avuçlarım, sonra yükselen dağlara benziyor ayaklarım. Yosuna benziyor artık saçlarım. Kırılgan bir gün, kırılgan bir sabah… Susarken konuşuyorum, duymuyorsun. Şimdi yaprağım, yeşile dönüyorum. Ağacım yıkılıyor yaprak askıda kalıyor. Dokunamıyorsun.

Gün yangını lekeler var topraklarımda, sanırım bu defa ölüyorum. Sınırlarımı kendi içime topluyor, izlerini siliyorum gölgelerin. Fark edilmiyor.

Seni sana, beni bana bıraksam.

pillibebekkuyuda | 19 January 2008 01:12

Gece kaç renk.. en koyusunda sana gelsem, kapını açar mısın..

Sana renkli, fıstıklı, bademli, akide şekerleri getirsem hüznünü verir misin bana..

Köpükten baloncuklar yapsam, iç çekişlerini alır mıyım..

Deniz koksam, saçlarım yosundan olsa, toplamaya çalışır mısın..

Coşup, dalgaları uyandırsam sonra ayakların ıslansa kızar mısın yine..

Loş ışıkların arasından, sisli maskelerle baksam, gözlerimi bulup, gülümser misin bana..

Kaybolduğum kuyulardan, şarkılarımı duysan, bir nefesinle çıkarır mısın beni.

İŞTEŞ DUYGULAR VE POSTMODERN YALNIZLIKLAR

klytaimnestra | 18 January 2008 18:27

Zamanın aynaları var şehrin sokaklarında. Günden güne renk değiştiren ve en sonunda bir belediye süpürgesinin çalılarına takılan yapraklar gibi oradan oraya savrulurken ben, bu aynalardan birine tosladım. Doğduğum, büyüdüğüm, asfaltlarını aşındırdığım bu şehir bir yabancı olmuştu bana. Arka fona ait olamadığım gibi kendi bedenimle de bir kan uyuşmazlığı içine girmiştim sanki. Varoluşunu anlamlandırmaya çalışan ruhumun içinde bir yerler “yalnızlığa bağışık” olmayı bırakmış gibiydi. Kendime yansıdığım o sırada ben, ışıklarım başkalarının da gözünde kırılsın diye içten içe dua ediyordum. Aynamsa arkada kalabalıkları gösteriyordu. İçinde onlarca yalnızlığı bulunduran kalabalıkları…

Alkışlar ve Perde…

pelitas | 16 January 2008 07:05

Bir deli sevda bende ki;
yürek acısı…
Yalnızlığın kaçıncı durağı ki?
Anlamlar hiç bu kadar anlamsız olmamıştı,
sözlerin hiç bu kadar canımı yakmamıştı.
Alışmalı sensizliğe, sessizliğe dayanmalı
Hani seni sevdim ya!
Ahmaklık mı yaptığım?
Alçaklık mı yaptığın?
Bu son şehir, son limanım.
Amansız fırtınalar, denizlerin tadı yok.
Yıldızlar ağlıyor
ve karabasanlar uykularımı bölüyor.
Kaçıncı ayrılık perdesi bu?
Gönül yorgun, yürek susuz,
sevgi sonsuz.
Bu son film, son gökkuşağı;
yıldızların gecede son oyunları.
Ay ışığının hükmü gökyüzünde,
yakamozlar tüm sahil şeritlerinde;
anlamsız hayatın ilk başlangıç yerinde…
Bu sözler sana, hüzünler bana…
Sevgiler sana, mutsuzluk bana…
Yara bu!
İçin için kanasa da…
Geç bir vakit artık;
geç bir sen,
geç bir ben,
geç bir “biz”.
Doğru ya! Geç kaldık…
Alkışlar ve perde…

ÖYLE İŞTE

| 04 January 2008 16:59

Kalp kırıklığı kadar sana olan mesafelerim
Ve bilemiyorum, dışarıda yağmur var içimde bahardan kalma bir mevsim esintisi
Yarını arzuluyorum ve bir türlü varamıyorum
Nedensiz kaldım bir türlü yol alamıyor yüreğim
Kaç gün geçti bilmiyorum, yıldızları görememek, yollarda serseri adımlarla yürüyememek ve sonrası, yalnızlık bile kar etmiyor bendeki suskunluğa, ne yapmalıyım bilmiyorum
Sanırım şaşkınlık yakışıyor en fazla bu halime ve sonrası, sabır yakışıyor bütün beklemelere
Geleceğin teminatı gibi sana güven duymak ve seni beklemek
Neşe veriyor seni düşünmek, denizden sonra kumlara basmak gibi seni düşünürken gülümsemek,
Ve senin beni düşündüğünü düşünmek, ıslak ayağındaki kumları hissetmek gibi, kum tanelerinin adımının bir parçası olması gibi, ayaklarımın her karesini kuşatan kum taneleri gibi,
Gülümseyişini hatırlıyorum, dudaklarından sızan memnuniyeti, seni düşünürken belli belirsiz seni dolup boşalan gözlerim gibi,
Hiçbir şeyi yakıştırmıyorum kendime ne garip ve hiçbir şeyi hak etmediğime inanıyorum ve ölüm gibi sızıyor bu derinliklerime
Her şeyi unutmak istiyorum yapamıyorum