bildirgec.org

bebek hakkında tüm yazılar

İnsanlar Müziğe Doğuştan Yatkın

allnite | 07 March 2010 18:19

Yakın zamana kadar yeni doğan bebeklerin algısal yetenekleri üzerine çok az şey biliniyordu. Yetişkinlerin üzerinde bu tür deneyler çok fazla yapıldıysa da yeni doğan bebeklerin dünyayı nasıl algıladığı sır olarak kalmıştı.
Sciencedaily.com’un haberine göre bu sır AB destekli bir proje olan EmCap sayesinde kısmen de olsa çözüldü.Deney sırasında bebekler beyin etkinliğini ölçmeye yarayan encephalograph (EEG) ya bağlanıyorlar.Daha sonra bebeklere değişik tonlarda müzikler dinletilerek ne tür müziklere duyarlı oldukları ölçülmeye çalışılıyor ve hangisilerine tepki verdikleri EEG’ye bakılarak ölçülüyor.

Deneyin sonucunda ise yeni doğanların ses perdelerini doğuştan algılayabildiklerini gösterdi.Önceden düşünüldüğü gibi bunun deneyim yoluyla öğrenilen bir şey olmadığını gösterdi.Yani bizim beyinlerimiz alışılmadık bir durum karşısında hemen harekete geçici ve hemen bunu bize bildiren bir aygıt işlevinde.Bu durum tabiki çok eleştirilere maruz kalacak gibi.

Bu bulgular işitsel bozuklukların erken teshisine yönelik tekniklerin gelişmesine imkan tanıyabilir.Bebek,seslere yanlış ya da tutarsız tepkiler verdiğinde bu etki gelecekte, onu rahatsız etmesine imkan vermeden zaman geçmeden beyni biçimlendirilebilir.

ölüm geçiyor yanıbaşımızdan sirenlerle

haytaazrail | 04 March 2010 09:50

çatışmanın tam ortasına düşmüşüz,
iki boş mermi kovanı gibi..
canhıraş kavgasındayız sokağın
ölüm geçiyor yanıbaşımızdan sirenlerle

biz ise,
yol hazırlığı içindeyiz bir son seferin
uysal bir çocuk kadar boyun eğmişiz kaderimize
asi bir eşkiya kadar da hizipleşmişiz sanki..

oysa ki,
penahı yok metropollerin,
illegal bir eylemin masum sanıklarıyız işte..
sen bana ben sana sığınıyoruz ardımıza bakmadan
boğularak, kavrularak,yanarak..

bir yandan,
ak-pak alnımızı okşuyor rüzgar, anne eli yerine..
yitirdikçe bulup, öldükçe doğuyoruz her seferinde
arz ve sema şahit ki,
bu hengamede bile düşürmüyoruz aşkı yere.

gulsey anne

admin | 02 February 2010 09:43

O daha piyasada yoktu sevgili Gulsey Hafif.Org’a üye oldugunda , benimle tanıştıgında.Bir planda da yeri bulunmuyordu buradan gerçek hayata taşınan arkadaşlıgımızın temelleri atıldıgı zaman. Bir süpriz yaparak dünyaya merhaba diyeceginin sinyalini vermesi benim taşınmamla birdir, bana kıyamayıp gelip tüm ağır işlerimi yapan Gulsey o işleri yaparken onu taşıdıgını henüz öğrenmemişti.

Annesi onu taşımaya başladıgından beri ara verdi Hafif’e, ancak bizim dostlugumuza hiç ara verilmedi.Aylardır birlikte bekledigimiz heyecanlı ve bir türlü geçmek bilmeyen zaman bugün meyvesini verdi sevgili arkadaşım Gulsey’in oğlu bugün 11:00 civarı dünyaya geldi.21. yüzyılın üçüncü palindrom tarihi küçük bebeğin doğdugu gün oldu, tarihi tersten ve düzden okuyunca çıkan sonuç aynı.

Anne karnında müzik keyfi

ceyhanan | 01 February 2010 13:23

Ritmo Doğum Öncesi Müzik Sistemi
Ritmo Doğum Öncesi Müzik Sistemi

100$’a buradan alabilinecek bu zamazingo anne karnında eğlence lüksü sağlıyor. RITMO Prenatal Music System (RITMO doğum öncesi müzik sistemi) anne karnındaki bebeğe müzik dinletebilmenize olanak veriyor.

16 haftalık bebeklerin sesleri duyabildiği ve tepki verebildiği biliniyor. Bu ürün ile MP3 çalarınızdaki müzikleri bebeğinize dinletip aynı zamanda kendiniz de dinleyebiliyorsunuz bu da bebekle anne arasında ortak hislerin paylaşılması anlamına geliyor. Bilim adamlarının anne karnındaki bebeğe müzik dinletmenin zeka, koordinasyon ve öğrenme yetilerini geliştirdiğini belirtmesi de cabası.

bebegimin ilk yili 11-12 aylar

simsir tarak | 27 January 2010 13:44

bebeğimin ilk aylarını buradanokuyabilirsiniz.

11. Ayİşte korktuğum başıma geldi. Yardımcım, ben ve Emir, abisinin yatak örtüsünü değiştirirken şakalaşıp bebeklerin en sevdiği şey çarşaftan çadır yaparak Emir’le oynuyorduk. Tekrar işimize döndüğümüzde Emir kafasını abisinin masasının kenarına vurdu. Ve kaşı açıldı. Allahtan yardımcımız yanımızdaydı. Akan kana buzlu havluyla tampon yapar şekilde hastaneye gittik. Hastanede dikiş attılar, kafayı da tencere kapak şeklinde sararak bizi eve gönderdiler. Uykudan kalkınca o sargıyı başında tutmayacağı için eve gelirken hava geçiren bantlardan aldım. Tekrar pansuman yapıp bu bantlarla yapıştırdım. 7 gün sonra dikişlerimizi aldırdığımızda, korkularımın daha da artmasına rağmen kriz anında nasıl sakin kalabildiğimi ben de anlamamıştım.Bir çubuğa takılan renkli halkalar şimdi en favori oyuncağımız. Halkaları büyükten küçüğe dizebiliyor, sadece çubuğuna değil radyatör başlığına koltuk kenarlarına da takıyoruz. Halkaların renklerini tek tek söylüyorum fakat konuşma gelişmiyor. İşaret dilini kullanmaya başladı. Ya da kodluyor. Bizde bu kodları çözüyoruz.Televizyon kumandasına çok meraklı bizde kendimizinkini ona verip yeni aldık fakat bunun çalışmadığını fark ediyor. Yine bizimkinin peşine düşüyor o tarafa oyuncağını kaçırıyor. Sanki ona gidiyor gibi yapıp, kumandayı kapıp kaçıyor. Hem ağzına sokuyor hem televizyona tutuyor. Cep telefonları da aynı muameleyi görüyor.Tek eli ile her yerde ayakta durup diğer eli ile ortalığı karıştırabiliyor. Mama koltuğunda geniş nesneleri başının üstüne koyuyor “hadi siz bağırın” “ıh ıh” biz de hep bir ağızdan “Gevrek, gevrek var” diye bağırıyoruz evin dört bir yanından.İnşaat malzemeleri, temizlik malzemeleri yani sapı olup tutunabileceği, ayakta durup oynayabileceği materyallere çok meraklı. Ne bulursa ağzına götürme işi sınır tanımaz hale geldi, toprak taş, çamur… Her şey mutlaka ağza giriyor. Şunu bildiğim için rahatım solucan böcek gibi şeylerden tiksindiği için eline alamıyor dolayısıyla onlardan yediğini hiç görmedim. Kedi-köpek gibi hayvanları ben severim ancak elleyemem, tüyleri içimi ürpertir. Fakat Emir kedi-köpek ile ilgilendiğinde bu duygumu bastırıp onun ellemesine izin veriyorum. Eve geldiğimizde elini yüzünü sabunlamasını sağlıyorum.Diş çıkarma işi durdu hala 8 diş var boy 78 cm kilooo:14,5 bu gidiş gidiş değil.

pembe gönlüm sende

nazokiraze | 24 January 2010 13:14

Pembe rengi genellikle dişi duyguların ifadesi olarak bilinir, yaşam dolu ve enerjik bir renktir.Kırmızıdan aldıgı enerjiyi hayatlara yansıtır, çekicidir, fantazilere açıktır, saflıgı çağrıştırır.Hassas etkilerinden dolayı iş alanlarında pek tercih edilmeyen bu renk şekeri, hayalleri, masalları anımsatır, kırmızı tutkulu aşkı simgeliyorsa pembe de saf aşkı gösterir.Uzmanlara göre hayattaki pembe renk yiyeceklerin eksikliği sinir hastalıkları ve epilepsiye hatta böbrek hastalıklarına yol açmakta. Ayrıca pembe renk uykuya çabuk dalmaya yardımcı oluyor.

Pembe kelime olarak Farsça’dan pamuk çiçeği anlamına gelen penbe kelimesi dilimize pembe olarak gelir. Okulda pembe rengini bulmak için genellikle kırmızı ve beyazı karıştırırdık ve küçüklüğümüzden beri hayatımızda önemli bir yere sahiptir.(pembe domateshakkında)

Günümüzde anne karnındayken başlıyor pembe ile yaşanacak macera, hamileliginin ilk yarısına gelince ultrason belirliyor, mağazaya gidilip hangi renge saldırılacagına. Eğer gözünü mavi veya pembe bürümemiş anne-baba adayı varsa yeşil veya sarı orta renk diye karar verebilmekte. (Meme kanseri olanlara umut veren bir site:Pembe Güç)

Kız çocuk sahipleri iyi bilirler bu pembe rengi belli bir döneme kadar yapışır çıkar hayatlara, doğmadan alınan pembe zıbınlar, tulumlar yavru büyüdükçe eteğe,cekete, şapkaya sonraları neye el atsak ona dönüşür.

Ninnilerle diller projesi

admin | 20 January 2010 13:13

çocukları uyutmak için çoğunlukla anneler tarafından söylenen ninni‘lerin çocuğa müzik sevgisini aşılamanın yanı sıra dil gelişimini de olumlu anlamda etkilediğini biliyor muydunuz?

Peki aynı zamanda ab tarafından da desteklenen “Ninnilerle diller projesi“nden haberdar mısınız?
projenin gerekçesini / yönergesini şuradan öğrenebilirsiniz.
her ikisini de duydum, biliyorum diyorsanız bana düşen “bravo deyip yerime geçmek 🙂
not: hazır ninni demişken mircan tarafından yorumlanan şu ninniyi de (dandini dandini dastana) izlemenizi / dinlemenizi tavsiye ederim.
ha bir de buRası var…

Bebeğimin ilk yılı (devam)

simsir tarak | 15 January 2010 10:28

Giriş

3.ay kaynaşma

Gün içinde en güzel saatler dilimi oluşuyor. Emir’in uyanık kalma ve uyuma saatleri netleşiyor. Evin her yerine koyduğumuz saatler anlam kazanıyor.
Saat kaç şimdi uyanacak, saat kaç şimdi emecek, saat kaç gezinme vakti vb..
Sabah erkenden uyanıp biraz yatakta vakit geçirdikten sonra ana kucağında benimle birlikte evdeki mekanları gezmeye başlıyor. Hem günlük işlerimizi yapıyor hem de ara ara monologdan diyaloga dönen konuşmalar süre geliyor.Artık günde iki kez dışarı çıkıyorum Sabah kahvaltıdan sonra hemen gelen uykuyu uzaklaştırmak için 8-9 arası, akşam üstü 17-18 arası.Böylece dönüşlerde kesiksiz 3 saat uyuyor bende günlük hayata dâhil olabiliyorum. Büyük çaba sonrası kurduğumuz düzen aniden bozuluveriyor. Örneğin aşılar.
İki, üç gün yeniden Emir kafasına göre rahat hayata geçiyor.
Sabah erken kalkıp emip, biraz kestirdikten sonra tekrar tekrar yatıp kalkıp hiç bir şeyden memnun olmaz biçimde talepler talepler. Aşağıdaki gibi aşı kartı buzdolabın üzerinde duruyor tabi ki tarihleri kaçırmak istemeyiz.
Bu tatminsizliğin sebebi birden beliriyor. Alt çenede iki diş var. Hiç böyle bir şey hayal etmemiştim. Doktorumuzu arıyorum “108 günlüğüz ve diş çıkardık” diye. Genetik olduğunu diş köklerinin anne karnında oluştuğunu anlatıyor. Kolik ağlamaları yeni geçmiş istediğim düzeni tamda oluşturmuşken!

Bebeğimin ilk yılı

simsir tarak | 13 January 2010 12:01

Giriş

6 milyar insanın 6 milyar hikâyesinden sadece biri olacak bu hatırat da ortak sevinçlerimizi, kaygılarımızı, heyecanlarımızı, telaşlarımızı,acemiliklerimizi bulacaksınız. Hamileliğimden itibaren internet dünyasında çeşitli yazıları, blogları, okudum çok da faydalandım. Belki benim yazılarımdan da faydalananlar olabilir niyetiyle bebeğimin ilk yılın da başımızdan geçenleri sizlerle paylaşıyorum.
Dolayısı ile bu yazıyı teşhis ve tedavi için kullanmayınız.

Hatıratın kahramanları: Hülya (ben), Fatih (eşim), Yiğit ( Büyük oğlum), Emir(Yeni doğan)

Yiğit hayatıma girdikten sonra hiçbir bebeği onun kadar sevmeyeceğimi düşünerek ikinci bebek fikrinden uzaklaştım.Annem bu durum için ” her çocuğun sevgisi başka “derdi. Bunu çok politik bulurdum. Şimdi yaşayınca anlıyor ve en içten duygularımla katılıyorum. Meğer annelerin yürekleri iki karıncık iki kulakçıkdan oluşmazmış, çocukları,sevdikleri kadar gözlüymüş

Her neyse 35 yaşına geldiğimde treni kaçırmayalım sonra pişman olmayalım telkinleri ile hayatımızı yeniden düzenlemeye koyulduk. Herkese şunu tavsiye ederim 35 den önce çocuk planlamanızı bitirin hamilelik boyunca “35 yaşla gelen riskleri “dinlerken çok korkuyorsunuz. Bu nedenle bebeğin benim olup olmadığını kesin anlayıncaya (4 aylık hamileliğe kadar) ailemden kimseyle paylaşmadım.

1. ve 2. ay tanışma ve pratik

Doğum öncesinde anlaşma yaptım ben bebeğe bakacağım yardım için gelenler ben ne istersem onu yapacaklar. Yani ütü, çamaşır, temizlik, misafir ağırlama vb. öyle bebeği kucağına alıp topu bana atmak yok.
Normal doğum olsun diye 8 saat uğraştıktan sonra Emir ile kavuşmamız yine de sezaryenle oldu.
35 yaşındayım doğumdan sonra kolay kilo veremem diye hamileliğim boyunca 8 kilo aldım. Ancak 5 kilo göbek hala bende duruyor.Emir’i çok kıskanıyorum kimse onu ellemesin ona dokunmasın istiyorum. Elimde olsa kedilerin yaptığı gibi kuyruğumun altına saklayacağım.
Üstelik de olmadığı kadar büyüyen göğüslerimden utanıyorum. Değerli göbeğim gitti yerine değerli göğüslerim geldi. Bir damla süt gelsin diye ılık su masajları, meme ucu çıkarma operasyonları geçiriyorum. Ama biliyorum ki ağız denen süt Emir için çok faydalı, hiç heba etmiyorum.
İlk dışkısını sabırsızlıkla bekliyoruz. Boşaltım sistem boş sanıyorduk ama değilmiş. Tabi bu arada bende sıkı yürüyüşler yapıyorum. Benimde gazımı atmam çok önemli. Bakkal teyze doğum yaptığımın 3. günü beni görünce “git yat çabuk nazar değer” dedi.
Ben de “doğum yaptığım daha anlaşılmıyor” ki diye yanıtladım. Apartmanın etrafında her gün biraz daha uzun dolaşıyorum.
Çay, kahve içmek istiyorum artık. Ancak sadece sütlü çay ile idare ediyorum. Günde 3 litre su içiyorum.