bildirgec.org

başlangıç hakkında tüm yazılar

İyi bir başlangıç..

pillibebekkuyuda | 12 January 2009 14:34

Onu, havaalanında, karşılayacaktım, başlangıcı iyi olmalıydı, bir ilişkinin..

Artık, çoluk çocuğa karışmanın zamanı gelmişti.. İleride ” Babanızı havaalanından almaya gittiğim gün, birbirimizi görür görmez, aramızda bir ışık bulutu oluştu ve göğe yükseldi, o anda işte hayatımın erkeğinin, o olduğuna karar verdim” diyebilmeliydim..Bu sefer gelişinde, beni, anne ve babasıyla tanıştıracaktı..

Acaba, görür görmez Türk filmlerindeki gibi, yavaş ve estetik hareketlerle, ona mı koşmalıydım, yoksa, kendinden emin bir şekilde, hafifçe gülümseyerek, yanıma gelmesini mi beklemeliydim..

Kaçış Kabiliyeti..

pillibebekkuyuda | 02 January 2009 16:31

Sen gelmiştin, o gece..Gittiğimiz evde, ikimiz de misafirdik..Birbirimizin ruhlarına da misafir olmaya başlayacak, gibiydik..

Elim, ayağım titriyordu, gözlerine bakarken..Marihuana dan konuşmaya başladık..Bana, bir zaman, içtiğini söyledin, içim cız etti, acı hissettim, o an..Ben, kokusunu tanıdığımı, bir kez denediğimi ama içime çekmediğimi, söyledim..”Senin ki, içmek sayılmaz”, dedin..

Paylaşılacak çok şey var gibi, duruyordu..Çinliler sürekli bana bakıp gülümsüyorlardı, ben de gülüşleri havada kalmasın diye, onların yüz şekliyle geri gönderiyordum, arada..

Açılışta yüklenen programlar

username | 06 September 2008 10:59

arkadaslar bilgisayar açıldığı zaman çalışmaya başlayan başlangıç programlarının bilgisayar açıldıgında değil de belli bir süre sonra açılmasını istiyorum. yani bilgisayar açıldığında yüklenerek açılışı yavaşlatmayacaklar, ancak bu programlarında bir süre sonra açılmasını istiyorum çünkü bunlar kullanmam gereken programlar. Bunu yapabileceğim bir program var mı?

sus-ma

sedaflora | 25 July 2008 15:36

Elindeki kalemi sabırsızca çevirmeye devam etti. Lise yıllarındayken ne çok uğraşmıştı şu anlamsız bir o kadar da sinir bozucu hareketi yapabilmek için..
Sanki kalemi düşürmeden ne kadar çok çevirebilirsen o kadar saygındın üzeri yazı çiziyle dolu eski sıralarda oturan haşarı öğrenciler arasında…

Sahi kaç yıl geçmişti üzerinden o sıraları en son göreli .. Hesaplayamadı birden.. Eskidendi diye geçirdi aklındansadece, sol eliyle çektiği sigaranın dumanı gözüne kaçıp bir damla yaş getirirken..
İçmeyi bilmiyorsan ne içiyorsun şu zıkkımı diye kendi kendine söylendi. Sinirle bastı izmariti
küllüğe..Gözü masada duran sigara paketine takıldı. Sigara içmek öldürür…..İçmek öldürür..Öldürür…..Ne değişik bir son diye aklından geçirirken kalem yere düştü..Eğilip almakla almamak arası kararsızlık yaşarkensandalyeye vuran gölge tedirgin etti bir anda..Yıllarca gördüğü korkunç halüsinasyonlara bile artık gülüp
geçiyorken, hemen solundaki perdenin rüzgarla gelen gölgesi mi korkutmuştu onu..Beklemektendi..
Nefret ediyorum beklemekten dedi bir kez daha. Hep ettim, hep edeceğim. Saatine baktı sabırsızca..
Oldum olası bayılırdı aklına eseni yapmaya. Bir anda ortaya çıkan tatil planları, ani iş değiştirmeler,
bir günde evden taşınmalar, saçları kestirmeler, gecenin yarısı sokağa fırlamalar, gitmeler, gelmeler…
Sanki bir süre düşünürse bir daha o gücü bulamayacak, o anı asla yakalayamayacak gibi geldiğinden kimi zaman
acemice kimi zaman tam oturan hamlelerle yaşardı hayatı.
Tekrar saatine baktı..Takmayı hiç sevmediği ama niye şu anda kolunda olduğunu
hatırlayamadığı saat, sadece birkaç dakika sonrasını gösteriyordu. Bilirdi beklerken zamanın hiç geçmediğini.
Oyalanacak birşeyler lazımdı. Yan masada tartışan çifti izledi bir süre..İlgisini çekecek birşeyleri bulmak
ümidiyle daha dikkatli süzdü insanları önce adamdan başlayarak. İşe yarar birşey görememenin umutsuzluğuna düşmek
üzereyken gözü çay bardağını sinirli sinirli karıştıran kadının ojelerine takıldı. Belli o da kendi gibi sabırsızdı.
Kurumasını bekleyemeyenlerdendi. Yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle daldı gitti bir an..Ne çok gülüşürlerdi onunla ojeler yüzünden.” Az daha, henüz kurumadı” ” Eteğin fermuarını çeker misin, kurumadı”
” Anahtarlar çantamda, ojeler kurumadı alırmısın sen” ” Başka renk mi sürsem acaba, bunlar da zaten kurumadı daha… “Gidecekleri yere mutlaka geç kalırlardı ve o ojeler mutlaka bozulurdu. ” Ay dayanamıyorum, siliyorum ben bunları..”

farklı arka planlarla google

sevittopcu | 28 April 2008 13:31

Her gün Google üzerinden yüzlerce arama yapanlardansanız ve Google’in standart sayfasından sıkıldıysanız reBup bu sıkıntınızı gidermek için Google sayfasını renklendirerek arka plan resmini istediğiniz gibi değiştirmenize imkan sağlıyor.

Ayrıca yaptığınız aramaların gelirinin %50’sini yine google aracılığıyla (google olması güven verici) kullanıcılarına dağıtıyor. Demo sayfasına buradan, kayıt sayfasına buradan, detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Bu arada anasayfada beğendiğiniz resme tıklayıp arama sayfasının demosunu da görebiliyorsunuz.

ben de yazabilir miyim ki?

emotionnnnn | 26 March 2008 12:35

Sende yetenek var ama …..
Küçüklüğümden beri duyar dururum bu yarım kalmış cümleyi..
Aile eşrafından ,akrabalarıma ,arkadaşlarımdan ve hatta pek de rastlanılan bir şey olmamasına rağmen erkek arkadaşlarıma kadar herkesten.. E haliyle ağzınla kuş tutsan şapkası yok bunun diyen ‘erkek arkadaş’ illetleri bile böyle diyorsa o zaman kesin vardır bende bir şeyler diyerek yola çıktım ben de…
Bende bi yetenek var ama ……

iGoogle başlangıç sayfanız için yeni bir özellik

webdedektifi | 06 October 2007 18:02

Google masaüstü aygıtları (desktop gadgets) artık iGoogle başlangıç sayfasına eklenebiliyorlar. Bu özellik Google Desktop’un 5.5 beta sürümü ile birlikte geliyor. iGoogle içerik yoneticisinden istediğiniz aygıtı yükleyebiliyorsunuz.Kaynağa şuradan ulaşabilirsiniz.

Hayatın ÖZ’ü…

darjeeling | 21 August 2007 09:37

‘Sokak karanlık ve yanımdan gülen insanlar geçiyor. Yüzlerini seçemesem de sesleri yetiyor. Mutlu bir çift.. ‘Peki benim mutluluğum nerde?’ diye iç geçiriyorum, kimse duymuyor..
O daracık, nefret ettiğin yokuştan çıkıyorum kimbilir kaçıncı kez. Üzerime doğru son hızla bir taksi geliyor, ezdi ezecek çekilmesem. Yerde ölü bir güvercin görüyorum. Bütün güzelliğiyle yatıyor. Biz de öldüğümüz anda bile güzel değilmiyiz, aynen öyle.. Eve gidip kendime hazırlayacağım içki kadehinin arzusuyla yanıp tutuşuyorum. Birazdan yanından geçeceğim arabanın içindeki sarışın yelloz bana kötü kötü bakıyor. Kimsenin yüzü asık olamaz mı, ağlayamaz mı? Neden bana öyle bakıyor?
Yol bitsin istemiyorum inan. Ne olacak ki yol bitince? Bu dar, pis kokulu yol bitti diye sevinmeyeceğim çünkü eski püskü evime varacağım sonunda. Hem yürürken insan huzurlu oluyor. Bir tek yürürken ve senin yanındayken bu huzuru buluyorum. Şimdiye dek gerçekleştirdiğim ve gerçekleştiremediğim tüm hayallerim geliyor aklıma yürürken. Gerçekleştiremediklerim daha fazla inan. Bu canımı sıkıyor biraz. Geçecektir diye teselli ediyorum kendimi. Başarırım bir gün. Hep umutluyumdur bilirsin. Ve inan apartmanın önüne geldim sayılır. Bildiğimiz o pis koku yayılıyor dışarı. Pis apartmanımın pis kokusu. Geldiğim gibi posta kutusundaki telefon faturasıyla karşılaşıyorum. Bakışıyoruz bir süre. Almasam diyorum, ödemesem, öylece kalsa, bende evde gebersem, çürüsem, kokumdan evi bassalar, sonra da götürüp bir güzel gömseler. Tabi olmuyor bunlar alıyorum faturayı. Hani şu senin yardım etmesen ödeyemeyeceğim faturam. O da diğerleri gibi çantayı boyluyor. Geldim,dairemin önündeyim. İnan buraya gelmeden önce sahile gidecektim biraz, turlayacaktım ama korktum nedense.. İnsanlardan, hemde bu saatte. 9’da. Sonuç? Muhteşem sarayımla başbaşayım. Hizmetkarlarım oradan oraya koşuşturuyorlar. O diyor ‘ben hizmet edeceğim’ o diyor ‘ben’! ‘Durun’ diyorum, ‘ben yemeğimi kendim’ alırım. Ahh şu esprilerim.. Girer girmez votka koydum, en Rus’undan. Bakarsın yarıya indiririm bu gece, yarın da gerisini ,ohh mis..
Bilgisayarı açıyorum. Müziği açıyorum. Teoman ‘gemiler’ çalıyor. Dinle arka arkaya 50 kere,bak ne hale geliyorsun. Seni arayacaktım cepten ama aramadım. Sen merak et istedim beni. ETMEDİN. Arayıp eve vardığımı söylediğimde ruhsuz ve tadsızdın. Film izliyordun, bölmüştüm,sözlerin küfretmese de ses tonun bana küfrediyordu, biliyorum. Kapadım telefonu. Daha 40 dakika oldu,başım güzel dönüyor. Bak bir gün daha bitiyor. Şurda 2 saat sonra yatarım ben ya da sızarım. Çabuk geçiyor günler. Bak biri daha bitti. Keşke bitmese. Keşke 25 Eylül 2007 gelmese. Keşke ayrılığı tadacağıma bilincimi kaybetsem. Hiçbirşeyi ve sana olan aşkımı hatırlamasam. Kendimi bilmesem.Sorarak öğrensem, seni beğenmesem. Tipini, ruhunu,karakterini,gülüşünü,gözlerini beğenmesem. İnsan hep imkansızı ister, ah bu ben…
Senin yanından ayrılışım 1,5 saat olduysa evde de 1 saat geçirdiysem, bak bu, sensiz geçirdiğim 2,5 saatin özeti. Nasıl sıkıcı ve boğucu anlayamazsın. Sanki birlikte geçirdiğimiz güzel günlerin acısını çıkarıyor biri benden. Sanki birileri benden nefret etti, beddua etti ve mutsuz olmamı istiyor. Varsa öyle biri ve her kimse evet mutsuzum. Sensizlik damarlarımda, kan yok, alkolle besliyorum. Ve bu, daha yazacaklarımın başlangıcı’ dedi kız romanı için aldığı deftere bakarken ve romanının ismini koymaya karar vermişken:
‘Hayatın ÖZ’ü…..’

internet explorer’ın açılışını hızlandırmak için…

abaragandik | 20 August 2007 10:43

internet Explorer kullanıp da, browser’ın yavaş açıldığını düşünenler için ufak bir ipucu verelim.

  • İnternet explorer’ın shortcut’ını sağ tuşla tıklayıp properties’ine girin.
  • Shortcut tab’a girin.
  • Orada –nohome’u ayarlayın. C:Program FilesInternet Exploreriexplore.exe” –nohome şeklinde ayarlayıp Apply yapın.
  • İnternet explorer’ı restart edip farkı görün.