bildirgec.org

baba hakkında tüm yazılar

TÜRKİYE’NİN EN ZENGİN ENGELLİSİ

keremx | 23 October 2008 09:00

BABASININ ÖLDÜĞÜNÜ BİLMEYEN ÇOCUK

Bu yılın ortalarında Capital Dergisi, ‘Türkiye’nin en güçlü 30 İşkadını’ araştırmasının sonuçlarını yayınlamıştı. Listenin ilk sırasında Güler Sabancı yer alıyordu. Güler Sabancı’yı tanıyorsunuz. Sabancı ailesinin meşhur iş kadını… Sabancı kardeşlerden İhsan Sabancı’nın kızı… 2004 yılında amcası Sakıp Sabancı’nın vefatı üzerine Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmişti. Bu başkanlığı O’nu Türkiye’nin en güçlü iş kadını yaptı.

Arkadaşım Kleptoman………

buklet[pilli_silinen_hesap] | 22 October 2008 09:35

“ARKADAŞIM KLEPTOMAN”KISA FİLM SENARYO ÖYKÜSÜYazan:Buklet

Yeşim ve Beril 25 yaşlarında,çok iyi birer arkadaştır.

Yeşim’in Evi:Yeşim ile Beril evde beş çaylarını yudumlar iken bir yandan sohbet etmektedirler.Yeşim,masada duran çantasını alır ve içinden birkaç fotoğraf çıkartır ve arkadaşına gösterir.Bu sırada Beril’in çayı bitmiştir.Yeşim,çay tazelemek için,fincanları alır ve mutfağa gider.Beril,Yeşim’in yokluğundan istifade,önünde duran ve Yeşim’e ait çantayı karıştırır.Yeşim,çayları getirir ve kapıda donakalır.
Çünkü,en sevdiği arkadaşı cüzdanından para almaktadır. Yeşim,Beril’in parayı kendi çantasına yerleştirmesine seyirci kalır.
Çayları servis ederken,gördükleri karşısında şok olan Yeşim,koltuğa oturur.
Yeşim,”Şimdi aklıma geldi…Anneme uğramam lazım,istersen yarın görüşürüz” der.
Beril,”Tamam o zaman,ben gideyim,sende hazırlan” der ve ayağa kalkar.Yeşim,Beril’i uğurladıktan sonra,kapadığı kapıya yaslanır ve kendi kendine konuşur.
Yeşim,”İnanamıyorum,en yakın arkadaşım bir kleptoman,demek ki şimdiye kadar hep kaybettiğimi düşündüğüm şeyler,Beril’de olmalı…Tanrım ne kadar üzücü.”
Yeşim,salona girer ve koltuğa oturur,hala inanamamaktadır.
Yüzünü,avuçları arasına alır ve sesli düşünür.
Yeşim,”Ailesine söylemeliyim,tedavi olmalı.”

Ölüme Çare Bulamadılar Ama…

keremx | 21 October 2008 14:10

ÖLÜME ÇARE BULAMADILAR AMA…

3 yaşındaki biricik kızları hastalanınca doktora koştular. Doktorlar günlerce araştırdılar. Teşhis acı idi. Küçük kız amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Bu aşamada bu hastalığın tıpta çaresi yoktu. Doktorlara göre küçük kız bir çeşit beyin hastalığına yakalanmıştı. Minik yavru en fazla 12 yaşına kadar yaşayabilirdi.

Anne babanın, önce dünyaları yıkıldı. Sonra el ele verip toparlandılar. Madem biricik yavrularının dünyadaki ömrü sınırlı idi. Öyleyse bu sınırlı zamanı iyi değerlendirmeleri gerekiyordu. Geri kalan ömründe Onu çok mutlu etmeli idiler. Anne baba birlikte önemli bir karar aldılar. Dünyayı görmek için yeteri kadar ömrü olmayan kızlarına bütün dünyayı gezdirmeyi planladılar.

Anne Baba Olmak

nzright | 17 October 2008 10:15

Nestle; Anne-Baba olarak Yeni bir Yaşam‘ın kapısını aralayan ebeveynler için; bilgilendirici bir kaynak niteliğinde olan Aile Yaşamı ismini verdiği bir websitesi hazırlmış. NestleBaby bünyesinde hizmet veren sitede bebeğinizin beslenmesi ve gelişimi hakkında bilgilere yer verilmiş. Ayrıca siteden Nestle Baby Club a üye olup; küçük süprizlerle karşılaşabilir; forum ve uzman kişilere danışma fırsatını yakalayabilirsiniz.

BELİNDA VE İBRAHİM

oyuncuhandan | 11 October 2008 13:03

Uzun koridorda hastaların yattığı odalar birbirine yakındı. Odalardaki hastalar ameliyat olacakları yada taburcu olacakları günü bekliyorlardı. İbrahim cam kenarındaki yatağında doğrulmuş, ayaklarına terlikleri geçirmiş, yanındaki yatakta yemek yiyen arkadaşıyla sohbet ediyordu. Birkaç gün içinde bir kalp ameliyatı olacaktı. İki kez kalp krizi geçirmiş, durumu ciddi olduğundan gözetim altına alınmıştı. O hastanede gün sayarken yakınları onun için taze kan arıyor, kan verecek akrabaların listesini hazırlamaya çalışıyordu. Tam liste tamamlandı diye düşünürken yapılan testlerde birinin kan veremeyeceği anlaşılıyor, yerine konacak biri aranıyordu. Ama az kalmıştı. Kuyruğundaydılar artık zamanın hep birlikte.

YAŞAMIN MERKEZİNDEKİLER

derin9 | 07 September 2008 13:31

Yaşamın merkezinde olan insanlar vardır. Ya seversin veya sevmezsin, ister çekip gidersin ama bu insanlar mutlaka olur. Kimi insandır, kimi kenarından bile geçmez, kimi aydınlıktır, kimi çiçekli, mavi, yeşil… Kimi böcek misali; uğur böceği veya hamam böceği… Senin onu koyduğun yere göre değişir. Çok sevdiklerin vardır, babam gibi, babalar gibi… Merkezdedir hep. Taht gibi koltuğunda adil, yürekli, helal, sıcacık, başını ellerine koyduğunda duyduğun huzur gibi…
Sevmediğin ama bunu söylemediğin insanlar vardır. Özel sektör sömürülerindenseniz, patronunuz, patronunuzun birinci ve hatta ikinci göbekten yakınları. Bunlar uğur böceği gibi görünseler de aslında hamam böceğinden farksızdırlar. Koloniler halinde yaşarlar. Hiçbir şeye güçleri yetmez. Masalarında duran kalemi bile sizden isterler. Sonuçta babalarının uşağı olma gibi bir durum sözkonusu… Patron delidir, ne yapsa yeridir.

bir varmış bir yok olmuş

sandyclaws | 02 September 2008 17:45

O’nu o kadar özlemiş ki özlemek nedir bilememiş. Hatırlayamamış birçok şeyi, kendini suçlamış hep.Fotoğraflara bakıp hatırlasana aptal diye kafasına vurmuş. Öldü dediklerinde ağlayamamış, ölmek ne demek düşünmüş. Nasıl bilsin ki küçükmüş.

Ambulansa ilk o gün binmiş, bakınmış çevresine ellerinde hemencecik tutuşturulan O’nun kocaman ayakkabıları. Onları bırakıp O’nun ellerini tutmak istemiş ama eli yokmuş ki o an farketmiş. Yol bitmek bilmemiş sanki, sonra da ardına kapanan kapılar,koşuşturmalar. Kalmış elindeki ayakkabılarla. Bilememiş ne yapsın.

Sağlık en büyük nimet…

kalamara | 19 August 2008 10:24

Evet hastalanmadan veya başımıza bir kaza gelmeden sağlığımızın değerini bilmiyoruz.Her hasta oluşumuzda “Şimdi dünyayı verseler gözümde yok” deriz ama iyileşince unutur gideriz.Dünya telaşesi denilen şey bize malesef ölümleri, hastalıkları,arkadaşlıkları bile unutturabiliyor.
Özellikle şu son 4 gündür yaşadıklarım sağlığın değerini anlamam için biraz fazla bile oldu.Önce eşimin kuyruk sokumu kemiğinde meydana gelen çatlakş sonra kızımızın içtiği sütten zehirlenerek mikrop kapması tüm neşemizi aldı götürdü…