bildirgec.org

baba hakkında tüm yazılar

TIKANDI BABA

nacak | 25 May 2009 14:28

Bugün tıkandı babanın meşhur hikayesini anlatmak istedim . Bazen öyle anlar oluyor ki kendimi Tıkandı Baba gibi hissediyorum ama bu hikayeyi anımsayınca gülümsemeden geçemiyorum .
Tıkandı babaya geçmeden önce Ziya Paşa’nın şu beyitine yer vermek de anlamlı olacak. Lise yıllarında Ziya Paşanın bu beytinin geçtiği şiirini uzun uzun tartışırdık derste. Edebiyat hocamız bile sinirlenirdi kaderin cilvesine kendine hakim olamayarak . Ama kızmak ne fayda , ne kadar tedbir alsan da bazen evdeki hesap çarşıya uymayıveriyor. Ziya Paşa der ki o beyitte;

‘Bi baht olanın bağına bir katresi düşmez,
Baran yerine dürü Güher yağsa semadan ‘

Babam…

resolete123 | 25 May 2009 12:16

Sevgili okurlar yazıya başlamadan önce sizlere yazımı açıklayım. Bu yazı bir dergide okuduğum ve hoşuma giden bir yazıdır ve sizlerle paylaşmak istedim.

Afrika’nın güneyinde küçük bir havalimanında babamla vedalaştık. Birkaç yakın dostuyla birlikte, en sevdiğim yerlerden biri olan Bostovana’daki Okavango Deltası’nda beni ziyeret etmişlerdi. Babamla hep yakın olmuşuzdur, ama onu uçağa bindirirken nedense daha bir duygusal göründü gözüme. Beni çok sevdiğini, birbirimizi daha sık görmryi umduğunu söylerken gözleri doldu. yakında eve döneceğimi söyledim. Gülümsedi ve uçağa bindi.Hemen annemi ve kız kardeşimi arayıp, yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu söyledim. Safari turunda sık sık kafası karışıyor, konuşurken sohpetin ucunu kaçırıyordu. Sanki orada değildi. Bir akşam konuşurken babam, tüm dünyayı gezmiş, coğrafya uzmanı olan babam, İsviçre’de annemle on kezden fazla gidip köyün adını hatırlayamadı.Annem babamı alıp testler için bir nörologa götürdü. Konulan teşhis demanstı; büyük olasılıkla Alzheimer. BU tür durumlarda çoğunlukla olduğu gibi umutsuzluğa kapılan kişi annem oldu. kısa süre sonra annemede kanser teşhisi kondu. Ve altı ay sonra annem artık yokyu…Kız kardeşimle birlikte, hayatımızın en zor kararını vermek zorundaydık: Babama, hak ettiği bakımı nasıl sağlayacaktık? Kız kardeşimin evine neredeyse beş kilometre mesafede, demans hastası kişilerin bakımında uzman, dört dörtlük bir tesis bulduk. Babam önce direndi, sonra oraya yerleşti. Bir gün onu aradığımda, yeni bir sarı Mustang alacağını ve öğleden sonra annemle arabaya atlayıp beni ziyaret edeceklerini söyledi. Asla gerçekleşmeyecek planlar yaptığını duymak içimi burkuyor, ama sonra hayali bir dünyada, çok sevdiği eşiyle yaşamak onu mutlu ediyorsa hafıza kaybı belkide o kadar kötü birşey değildir diye düşünüyorum. Babamın hastalığını kabullendim, onunla geçirdiğim her an benim için çok değerli….

Konuşmadan önce iyi düşünmeli

allofme | 18 May 2009 09:39

Eczaneye babamın tansiyon ilacını almak için gitmiştim. İçeride yaşlıca bir amca vardı. Genç çırakla kısık sesle bir şeyler konuşuyordu. Ben selamlaşıp ilerideki sandalyeye oturup beklemeye başladım. Amca ereksiyon ilaçları hakkında bilgi alıyordu. Tüm ilaçlara tek tek bakıp, sorular soruyordu. Önce bana komik geldi. Ama o kadar çok ve aynı şeyi tekrar tekrar soruyordu ki, sıkılmaya başladım. Neyse sonunda levitra’nın en tehlikesiz, etkili ve uygun ilaç olduğuna karar verip bir kutu aldı, uzun uzun nasıl kullanılacağı hakkında bilgi alıp çıktı. Bende çırağa amca ile ilgili ileri geri laflar ettim. ‘ Adam bu yaşta, hem de doktora danışmadan gelip ilaç alıyor. Yuh yani ne yapacaksın be amca bu yaşta… ’ Çırak sessizce beni dinledi. Sonra yanıtladı;
‘ Kendi için değil oğlu için aldı ilacı.’
Bende gülerek; ‘ Hep böyle derler kendime değil başkasına alıyorum diye ‘ dedim
Çırak devam etti;
‘ Yok oğlu için gerçekten. Torun sahibi olmayı çok istiyor, oğlu evli ama sorunu var. Doktora gitmeye de yanaşmıyor. Oda en güvenli olan ilacı aldı, oğlu denesin diye.’ dedi. Ben hala gülerek; ‘ Ya oğlu neden gelip kendi almıyor ki? dedim bir cevap beklemeden. Ama çırak yanıtladı. ‘ Sakat, yürüyemiyor, zaten cinsel problemi de
fiziksel değil psikolojik aslında.’
En sonunda benim kafama dank edip sordum;
‘ Ya sen nasıl bunları biliyorsun ki ?‘
Çırağın cevabı bir yumruk gibi kafamda patladı;
‘ O benim babam, ilaçta abim için ‘ dedi.
Kendimi nasıl berbat hissettim anlatamam ama çırağın daha sonra söyledikleri ile tamamen yıkıldım;
‘ Babam kanser ve bir sene ya yaşar ya yaşamaz. Bir torunu olmasını o kadar çok istiyor ki,
ne olursa deniyor…. ‘

.

Babuş

FEYZAN | 11 May 2009 09:47

Babam, kardeşlerimin ve benim isimlerimizi kısaltırdı. Ama ne kısaltma, beni ‘feyzuş ‘diye çağırırdı. İsmim zaten 6 harfli, kısaltması da aynı. Obu kısaltmaları yaparken , bizi özelleştirdiğini düşünür ve sizi nazlatıyorum derdi.
Onun, bana feyzuş diye seslenmesini özledim, şimdi duysam daha farklı sevinirdim herhalde, kendimi çok daha özel hissederdim.
Her akşam, elinde alışveriş poşetleriyle eve gelirdi .Bizde beklerdik, o poşetlerden ne çıkacak diye. Eğer hepimiz için ayrı ayrı bir şeyler yoksa pek üzülürdük. Ne olduğu önemli değildi. Mesela, market alışverişi bile yapsa, işte bana sevdiğim çikolatayı alırdı da kardeşime başka bir şey.Yine böyle bir akşam geldi, ellerinde poşetler, kardeşim o zaman küçük, bana bir şey getirmedin mi baba dedi. Adamcağız da onu hayal kırıklığına uğratmamak için, getirmez miyim babuş dedi ve anneme aldığı (lacivert emaye üstü çiçekli) çorba tenceresini sana aldım diye kardeşime verdi.O da pek memnun oldu aylaca onunla oynadı.Annem zaman zaman kardeşimden izin alarak tenceresini kullanırdı. Sonra oynamaktan bıktı da annem tenceresine kavuştu

ölüm ve çocuk

taha3045 | 02 May 2009 12:38

Ne zaman ölümü anlar insan? Kaç yaşında öğrendik ölümü, ölümü öğrendikten ne kadar zaman sonra onun gezmeye gitmek, bulutlar tepesinde aşağıyı izlemek, kaybolmak,uçmak olmadıgını kavradık, ben hiç hatırlamıyorum. Kendimi bildim bileli ölüm var hayatımda, ölünce topragın altında kalınacagı, kabir hayatı hep var. Sevilenlerin öldükten sonra geri gelemeyecegini kendimi bildim bileli anlıyorum .
Çocuğun ölümle tanışması

Küçük çocuklar için ölüm geçici bir durumdur, ölen mutlaka geri gelir,çizgi filmlerde de öyle değil midir zaten, Tom’un kafasına kaç kere birşey düşmüştür, Jerry defalarca yüksek katlı evden atlamamış mıydı? yaş büyüdükçe ölüm kabul edilir, gidenin gelmeyecegi anlaşılır ama yakınlarının asla ölmeyecegi düşünülür, ölüm kimseye yakıştırılmaz. Dualar edilir sevdikleri ölmesin diye.

baby maker ile bebeğinizin kime benzeyeceğini öğrenin

| 01 May 2009 09:03

Babymaker’a kendinizin ve partnerinizin resmini yükleyerek, doğma ihtimali olan bebeğinizin kime benzeyeceğini ve nasıl olacağını görebilirsiniz.

Şuradanerişilebilen flash uygulamasında, sırayla belirli formatlara uygun fotoğrafları yüklüyorsunuz ve çeşitli analizlerden sonra bebeğinizin resmi oluşturuluyor. Üyelik gerektirmeden faydalanacağınız bu uygulama size ve eşinize neşeli dakikalar yaşatabilir.
kaynak

Başka Bedende

admin | 27 February 2009 16:32

270 gün kendini yok sayıp o olmak,
Ve sonrasında onun sen oluşuna bakmak.
Koca bir hayatı,bir avuca sığdırmak,
Çocuk olmak değil midir?
Tekrar ve tekrar.
Anne olmak, baba olmak.
VE tekrar
Çocuk olmak.

en son ne zaman çocuktuk

admin | 26 February 2009 02:34

En son ne zaman küçüktük, ne ara büyüdük diye kendi kendine soran var mı? içimizde. Yahu ulan hayat ben kendimi çok hızlı yaşadım, çok genç anne oldum, pek çok şeyi içiçe yaşadım derken, bakıyorum etrafımdaki kimseler de hatırlamıyor, en son ne zaman çocuk olduklarını.Kızların babalarına, erkeklerin annelerine aşık oldukları çağlar ne ara bitti, gitti.(Babalar ve kızları )

Ortaokul bitince o okulun sıralarında mı kaldı çocuklugumuz , öyle ya liseye başlamak demek koca adamlar, genç kızlar olmak demekti.Bazılarımız ilkokul beşten sonra anladık kendimizi, ortaokul demek poster demekti, posteri olan gençti çocuk değil, ortaokul demek ince çorap giyebilmekti,anket defteri hazırlayabilmekti, birbirine mastürbasyonla ilgili sayısal şakalar yapabilmekti, okul kırıp sigara deneyebilmekti, birbirine tuvaletlerde ergenlikle ilgili çok gizli sorular sorup kıkırdamaktı.(Çocukluğun Son Günü)

analarımızın yemekleri

nazokiraze | 18 February 2009 17:24

Erkek kısmının pek söylediği bir laftır, analarımın pilavına benzememiş, annem bu böreği şöyle yapar, böyle pişirir,öyle taşırır. Herhalde herkesin anasının yemekleri kendine güzel diye düşünüyorum. Daha benim annemin yemekleri harikadır demeyen insan çeşidine rastlamadım.

Ben her dakika anne yemeği yiyebilen şanslı kişilerden değilim, küçükken anam sık sık yurtdışına gittiği için hep onu özlemekle geçen çocuklugum, çareyi 100 kilonun üzerinde olmasına ragmen bogazından asla taviz vermeyen teyzemin harika yemeklerine tutunarak geçti. Ama yine de herkes gibi bende iddia ederim kimse benim anam gibi köfte yapamaz, bir kere annem köfteye herkesinkinden daha az, çok az ekmek koyar, ekmek köftesi mi, et köftesi mi ne yiyoruz belli olsun diye. Ve köfteler kocaman olur, normal köftenin iki katından fazla bir büyüklüğe eşittir. O dev köfteler inanılmaz lezzetlidir.