Tatilin başıboş saatleri… en dertsiz , en kaygısız hayat parçaları…Hiçbirşeyin umrumda olmadığı ,bitmeyecekmiş gibi gelen tembellik savruluşları…

şöyle bir param olsa sevgili oğlum Rüzgar , biraz büyümüş kendini kurtarmış olsa , her etkinliğe katılır , hiç gitmediğim yerleri , o gün sanki hayatımın son günüymüş gibi , dere tepe düz gider , gezer tozardım…

Nasıl konuşur gibi yazmaya çalışıyorsam , yazar gibi konuşup , toprakla , suyla , püfür püfür esen meltemler en başta her tür rüzgarla dertleşir , gamsız kaygısız halimle , bana anlattıklarını bir bir yazardım… Gittiğim şehirlerin dili olur , konuştuğum insanların rüyasını anlatırdım teker teker…

şöyle biraz param olsa , sevgili oğlum Rüzgar söylediklerimi anlasa gezmeye dünden meraklı sevgili eşimle ikisini kapar hayatın karmaşalı koşturmacasından kaçırır , nereye gitmek istiyorlarsa oraya uçururdum…

Hiç anlatılmamış yada anlatılsa da atlanmış köylerin kasabaların hikayelerini en saf , en taze ürünlerle donattıkları kahvaltı sofralarında , eteklerindeki taşları döken köşe bucak gezmiş derviş misali netbookuma bir bir dökmek isterdim… Özgürce dur duraksız uçan kuşun , tabiat anayla fıslıdaşan sazlıkların , misler gibi kokan yar misali türlü türlü çiçeklerin , sözlü çalgılı Aşık Veysel ‘ i olurdum…

Tatilin başı boş saatleri … eğer oğlumun keyfi tıkırındaysa en önemli işlerim ,gerine gerine yataktan kalkmak , kendime gelmeden önce şööööyleee bir şekerleme yapmak , sabah sporum yürümek ve koşmak , üstüne cila niyetine çarşaf misali günün ilk ışıklarıyla pırılpırıl parlayan ege ‘ ye kendimi vurup yorulucaya kadar yüzmek , ardından kahvaltı sofrasında sabah gazetesinin eşlik ettiği fırından yeni çıkmış , dumanı üstünde , gevrek ötesi , misler misi simitleri , yorgunluk unutturan dert ortağı demli çayımla aile saadeti tablosu eşliğinde yavrumla oynaya oynaya götürmek … Daha sayayım mı … Oğlum ve eşimle birlikte kesmedi diye oğlum ve eşimle birlikte ikinci parti deniz keyfi , akşamında kardeşimin ustalığı ile şenlenen mangal sefası , aralarda da oğlum Rüzgar ile oyun molaları…

Saymakla bitiremem aylaklığa övgümü , tatilime döktürdüğüm noktürünümü… Romen Diogen ‘ e selam durup , gölgeler arasından sesleniyorum..İşim gezmek olsun , başka ihsan istemem…