bildirgec.org

atatürk hakkında tüm yazılar

Atatürk Devrimleri, Aydınlanma ve Hümanizm

teacher07 | 03 December 2008 13:11

Atatürk devrimlerinin temel amacı, çağdaş bir yaşam biçimi kazandırmaktır. Yeni bir yaşam biçimi kazandırmak için, yeni bir görüş, yeni bir insan yaratmak gereklidir. Çağdaş yaşamı sağlayacak kurumlar, ulusun en yüksek uygarlık gereklerine göre ilerlemesini sağlayacak şekilde oluşturulmalıdır. Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişi devrimlerin temeli olmuştur. Bu aydınlanmadır, akıl ve bilimi kullanmadır. Ortaçağ düşünce ve yaşamının atılması, çağdaş yaşama geçilmesidir.

baykalın türban açılımı ve Aşık Veysel misali

kolpaa | 02 December 2008 18:14

Az evvel televizyonda izlediğim üzere sizlere aktarıyorum. Deniz Baykal Meclis CHP grup toplantısında yaptığı konuşmasında son günlerin önemli bir gündem konusu olan CHP’ ye katılan çarşaflı üyeler üzerine konuştu.

Baykal konuşmasında özellikle kıyafet ile siyasetin ayrı olması gerektiğini vurguladı. İnsanların kıyafetleriyle siyasetlerinin ayrı olabileceğine işaret eden Baykal, Aşık Veysel’in bir anısını örnek verdi.

Buna göre Aşık Veysel henüz o denli meşhur olmadığı zamanlar Atatürk’ ü ziyaret etmek istemiş. Birkaç kişi de vesile olarak Aşık Veysel’i Ankara’ ya getirmişler. Ancak Aşık Veysel kıyafeti sebebiyle Atatürk’ ün yanına çıkartılmamış.

“Osmanlı Cumhuriyeti” Fiyaskosu….

| 02 December 2008 15:56

Merakla beklediğim film “Osmanlı Cumhuriyeti” bana göre tam bir fiyasko. İşin içinde Ata Demirer olunca bol kahkaya boğulacağım ve konusundan dolayı da ilginç bir mizah anlayışı ile karşılacağımı umarken, film boyunca sadece iki kez gülümsedim.
Hadi bundan vazgeçelim, aslında filmin konusu ilginç, buradan yola çıkarak çok daha eğlenceli ve daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum. Kurgu zayıf ve yetersiz kalmış. Ata Demirer, Padişah kimliğinden midir nedir? anlamsız bir ciddiyet içindeydi, yüz mimikleri sanki botokstan yeni çıkmış bir bayan gibiydi. Kızıyordu ama kaşları çatmıyordu, ağlayacak gibiydi ama yüzü o ifadeyi vermiyordu, gülecek gibi olsa sadece sesle gülüyordu, hiçbir mimiği verdiği ifadeye uymuyordu, dedim ya botokslu gibiydi. Film bana hiçbir şey hissettirmedi(ne mizah, ne de anlam) tam bir fiyasko…
Yalnız, son sahneye çok sevindim, çünkü Atatürk ölmemişti.

Dünya blog basınında Atatürk ve Öğretmenler günü

mally328 | 25 November 2008 00:56

Öğretmen Mustafa Kemal Aatürk
Öğretmen Mustafa Kemal Aatürk

Tüm öğretmenlerimizin , babalarımızın, annelerimizin öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutlarım.

Öğretmen Mustafa Kemal Aatürk
Öğretmen Mustafa Kemal Aatürk

Biz hala kendi içimizde Mustafa Kemal Atatürkümüzün tartışmasını yapıp, yalnız mıydı değilmiydi, içkici miydi çapkınmıydı gibicesine gereksiz ve boş muhabbetler yapıp, hala ne kadar önemli bir kişili olduğu ve devrimlerini anlamasakta tüm dünya O2nun ne kadar harika ve global lider olduğunu biliyor. Bu gün 24 Kasım Öğretmenler günü Atatürkümüzün liderliği ile öğretmenlerimize bir hediye olarak verilmiştir.

Öğretmen Mustafa Kemal Aatürk
Öğretmen Mustafa Kemal Aatürk

Bu anlamlı günü dünya internet basınından ve bloglarından linkler ile örrneklendireyim.

youtube

Son Buluşma

exorientelux | 24 November 2008 10:15

Son Buluşma, üç Kurtuluş Savaşı gazimizi anlatan sade, mütevazi bir belgesel. Ne yazık ki bu üç büyük gazimiz Ömer Küyük, Yakup Satar ve Veysel Turan şu anda hayatta değil. Belgeseli izledikten sonra o elleri öpesimiz geliyor ama heyhat! Bu durum en az belgeseldekiler kadar hüzünlendiriyor insanı.

Evet, belgeselden geriye kalan hüzün oluyor. Ama onlara değil de insan kendi için hüzünleniyor, gerçek değerleri göremeyişine, dünya oyunlarına dalıp kendini ve zamanını tüketişine hüzünleniyor. Ömer Dede, köyüne bir okul yapılmasını istiyor, kızı ona “Kendin için de bir ev iste, bak yıkık dökük bir viranede yaşıyorsun.” dediğinde “Evi ne yapayım, burada okul yapılsın, pırıl pırıl parlasın.” diyor, insan eğitim yuvalarını parlatamadığı için mahçup oluyor. “Neden hâlâ sana ev yapılmadı, bak kum dökmüşler kaç yıl oldu inşaata başlamamışlar.” serzenişleri karşısında Ömer Dede “İstemeye utanıyorum.” diyor, insan yüzü kızararak başını öne eğiyor. Gaziliğiyle, bayrağıyla, Atası’yla, vatanıyla gurur duyan Yakup Dede’ye devlet üç ayda bir 500 lira veriyor, insan utançtan koltuğuna gömülüyor. Ömer Dede’ye “Kayıtlarda sen ölmüş görünüyorsun, maaşını veremeyiz.” deniyor, Ömer Dede yaşadığını kanıtlamak için uğraş verirken, insan artık nereye bakacağını, nereye saklanacağını şaşırıyor.

Sınırlar Arasındaki Beyinler

toggo | 20 November 2008 16:10

Amerikan ve İsrail büyük elçiliklerinin TRT gibi bir devlet kurumunu yönettiğini biliyormuydunuz?

Uzun süredir TRT de program yapan banu avar bir çok konuyu gün ışığına çıkartmış CIA ve Avrupa ülkelerinin türkiye ve diğer ülkeler üzerinde oynadıkları oyunları aydınlatan programlar yapmış iyi bir gazetecidir. Tanımayan arkadaşlar varsa lütfen video paylaşım sitelerinden Banu AVAR ın programlarını araştırsınlar inanın hayran kalacağınız bir zekaya ve araştırmacı gazeteci ruhuna sahip birisi.

ATATÜRK’TEN KEMALİST OLUR MU ?

antiemperyal | 18 November 2008 11:41

Son günlerde kamuoyunda en çok tartışılan şeylerden birisi “Mustafa” filmi.
“Filmi izledin mi ?” derseniz cevabım “Hayır”. Ama bazılarını “Ah Atatürk’ün insan tarafı da insan tarafı” diye tempo tuttuğu ortamda yüksek sesle şunu söylüyorum: ATATÜRKÜN İNSAN TARAFI BENİ HİÇ Mİ HİÇ İL-Gİ-LEN-DİR-Mİ-YOR!
Ya arkadaş banane Atatürk’ün insan tarafından…
O’da her insan gibi, doğmuş, yaşamış ve bu dünyadan göçüp gitmiştir.
Diğer insanlardan farkı siyasi ve askeri dehasıdır ve diğer insanlarla ortak noktası da “insani zaaflarıdır”
Ama benim içn önemli olan; farklılıklarının bize kazandırdıkları ve bize bıraktığı mirastır.
İnsani tarafı Atatürk’ün özelidir ve beni bağlamaz…
Olayın bu boyutunu bu şekilde bırakmak istiyorum…
Ama O’nun hakkında konuşulacak çok daha önemli tartışma konuları var diye düşünüyorum…
Atatürk nasıl bir siyasi liderdi ?
Atatürk pragmatist,realist ve rasyonalist bir devlet adamıydı.
Kurtuluş Savaşı’nda Rusya’dan aldığı silahlar karşısında kurdurduğu Komünist Parti’de de, Meclisi açarken yanında bulundurduğu sarıklı hocalarda da, her an için isyan etmeye hazır Çerkes Ethem’in kardeşi Reşit Bey’in milletvekili olmasında da atatürk’ün muhteşem pragmatizminin izlerini görmek için mümkündür.
Dinsizliğin en büyük ideolojisi sosyalizmi devlet rejimi ilan eden Rusya’dan aldığı silahlarla cephee savaşırken, hala “Allah, peygamber ve halife” kelimelerini dillerinden düşürmeyen hocalarla Meclis açabilmek, tam bağımsızlığı şiar edinmişken isyankar tavırları başgösteren Çerkes Ethem’in kardeşi Reşit Bey’i Meclis’te vekil yapabilmek muhteşem bir siyasetin, muhteşem bir denge startejistliğinin örneği değil de nedir ?
Peki Atatürk, Makyavelist’ti demek mümkün mü ?
Kurtuluş Savaşı’nda pragmatizmin yanında belli bir ölçüde Makyavelist bir Atatürk görmekte mümkün…(Sadece Kurtuluş Savaşı döneminde)
Şimdi bazı arkadaşlarımızın “Atatürk Makyavelist olsa manda ve himayeyi kabul edebilirdi” diyebilirler.
Tabii bu Kurtuluş Savaşı’na nasıl baktığınıza bağlı.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın başarı ölçüsünü sadece “yabancı düşman askerlerinin Anadolu’dan çekilmesi” olarak değil, kültürel,sosyal,ekonomik ve siyasal olarak tam bir bağımsızlık olarak gördüğündendir ki “manda ve himayeye” başından beri karşı çıkmıştır.
Ancak bunların dışında bağımsızlık için evet;Atatürk için her yol mübah olmuştur…
Peki askeri olarak böylesi dehaya sahip, pragmatizmi siyaset sahnesinde böylesinde ustalıkla kullanılabilen bir büyük devlet adamının adı ile anılan “Kemalizm” bir ideoloji olabilir mi, olursa bu ideolojiyi bizzat Atatürk’ün oluşturduğu iddia edilebilir mi ?
Öncelikle şunu söylemek gerekir…
Hayatının her döneminde milletinin varlığı, bekası ve tam bağımsızlığı için pragmatizmi çok başarılı bir silah olarak kullanmış bir lider hali ile dönemsel olarak taktiksel siyasal esneklikler göstermiştir.
Peki liberalizm veya komünizm, sosyalizm, nazizm gibi “Kuramsal teoriye” dayalı ideolojiler en ufak bir esnekliğe müsaade edebilir mi?
(S.S.CB’de Kruşçev ile başlayan “özel mülkiyete” ılımlı yaklaşım hareketinin, Gorbaçov döneminde “Glasnost “ve “Presteroyka” uygulamaları ile zirveye varmasının sonucu ortadadır)
Keza Amerika gibi bir ülkede özel mülkiyet hakkının bırakın yasaklanmasını kısıtlanmasının dahi düşünülmesi mümkünmüdür ?
Bu soruların yanıtı tabii ki “Hayır” dır.
Peki o zaman Atatürk gibi konjonktürel esnekliğe sahip bir liderin bir doktriner ideolojiyi-“Kemalizm- kendi iradesi ile, planlayarak oluşturması mümkünmüdür ?
Bence hayır…
İşte bu nedenle bence bu nedenle Kemalizm bir ideoloji, bir doktrin olamaz, olsa olsa bir düşünce biçimidir…
Peki yıllardır “O Kemalizm’e aykırı, o ugun” diyerek hareketlerimize şekil verilmesinin nedeni nedir…
Çünkü Kemalizm, Atatürk’ün ölümünün ardından devlet içerisinde özellikle askeri bürokrasinin ağırlığını oluşturduğu, sayısı birkaç yüz kişiyi geçmeyen “elit yönetici kadronun” ,omurgası o dönemin CHP Programından oluşan, bolca Atatürk vecizesi ile soslanmış toplumu yönetebilme aygıtı olarak geliştirilen Türkiye’nin ilk “Derin Anayasasası”dır.
Bu “Derin Anayasa” dönemsel olarak yenilenmiş, makyajlanmış, konjonktürel şartlara göre uyarlanmıştır ancak önündeki Atatürk posteri hiç bir zaman kaldırılmamıştır.
Yani atılan “Kemalist gençlik”, “Kemalist toplum” ve bilimum Kemalist vesaire naraları bir slogan olmaktan bir adım öteye gidemez.
Pragmatist Atatürk “tam”bağımsız bir ülke bırakmıştır geriye. Ama ardılları sadece sanal bir “doktrin” ortaya çıkarabilmiştir.
Evet yazımın başında belirttiğim gibi Atatürk’ün insani yönünü fikri yönünü tartışmak daha önemli…
Bırakın “Mustafa” rahat rahat uyusun, biz “Atatürk’ü” tartışalım…