bildirgec.org

arıza hakkında tüm yazılar

blogger olmak yada blogger kalmak… işte bütün mesele bu…

firatocal | 12 August 2010 11:14

blogger olmaya karar vermek zor bir seçim zannederdim… meğer blogger olarak kalmaya karar vermek asıl zor olanıymış… onca koşunmaca arasında yazmaya fırsat bulmak inanılmaz derecede güç bir beceri… işi sadece yazmak olanlar çok şanslı… tüm dünya parmaklarının ucunda ve klavyesinin yada kağıdının başına oturduğunda onu oradan söküp alabilecek , yazmaktan vazgeçirebilecek tek dişi kalmış hiç bir canavarı yok…

sadece yazılarımı bloglarıma ve siteme girebilmek için hergün nasıl mücadeleler verdiğimi anlatsam bizimle dalga geçiyor diye kimsecikler beni okumaz ve dinlemez…

okullar açık olduğunda sabahın 7 sinde başlayan eğitmenlik maceramın akşam 5 buçağa kadar beni esir eden koşturmacası yetmiyormuş gibi , evdeki sevgili ailemi memnun etmeye çalışma telaşım üstüne kreması oluyor mücadelemin…

maddi kaygılar sebebiyle her ek gelir getiren vakit öldürücü işlere el atmamı geçtim , hafta sonlarında eşimi ve çocuğumu gezdirme yada yatılı bölge okulunda nöbet tutma veya evde kalıp birazcık internetimle haşır neşir olma arasında seçim yapmak alacağım kararların en zoru oluyor hep…

şimdilerde ise tatil koşunması çıktı başıma… genelde yazılarımı internete girebilme işimi herkesin uyuduğu çok geç saatlerde , yada ne bileyim sevgili bebeciğim Rüzgar ‘ ımın dinlendiği öğle civarı yaratabildiğim huzur anlarında gerçekleştirebiliyorum…

zaman kapsülünde problem çıktı!

lazaronnie | 13 July 2010 10:04

time capsule
time capsule

apple, “zaman kapsülü” isimli kablosuz ünitelerde kısa süre önce bir problem tespit etti ve etkisiz hale getirmek için yenileme ve değiştirme çalışmalarına başladı.

kendi sitelerindeki açıklamaya göre, 2008’de şubat ve haziran ayları arasında satılan ürünlerde beklenmedik biçimde güç kesilmesi, yeniden başlama gibi sorunlar görülmekteymiş. zaten apple’ın destek sitesinde ufak bir arama yapıldığında kullanıcıların sık sık bu tür problemler bildirdiği görülüyor.

apple yaptığı açıklamada seri numarası XX807XXXXXX ile başlayıp XX814XXXXXX ile biten cihazların etkilenmiş olmaları muhtemel dedi. siz de bu numarayı cihazınızın altında bulabilirsiniz.

ÇOK İŞLİLİK

il mare | 02 November 2009 14:31

Kalın hatlar yoksunuyum…Belirli renkler yoksunu,sabit fikirler ve de bilinirliğin yoksunu…

İnce ince,her an üzerinden taşılmaya müsait belirsiz çizgilerden yürüyorum,kastıkça dengesizleşiyor,aşağı baktıkça korkuyorum…Başladığım yerden sonuca varamamak ise; işim…

İnce çizgiler arasında gidip gelirken de,denge konsantrasyonundan arta kalan zamanda mavili kırmızılı birşeyler takılıyor gözüme,denge sağlama sebebim gibi oluveriyor,mutlu ediyor,biraz düşüyorum üstlerine,kurcalıyorum ellerimle,çok geçmeden boyaları akıyor,ucundan kıyısından kara bana bakıyor…Gülümsüyorum,renksiz ve gerçekçi çizgilerimden iyisi mi kaymıyorum…Hayalkırıklıkları,benim işim…

Arıza

linet | 02 September 2009 13:13

Leş yiyiciler içimi didikleyip, beni sömürüyorlar gibi beynim durmadan kurup duruyor. Dün gördüğüm karga yerdeki yiyeceği nasıl gagasıyla parçalamaya çalışıyorsa, içimdeki kurtlar beni öyle yiyor. Sakin ol diye tekrarlıyorum içimden, sakin ol. Başaramıyorum, yaptığım tafraların, cümlelere verdiğim anlamların ne kadar dandik olduğunu görüyor, yine de o anlamları yüklemeden edemiyorum. Sanki kendimi üzmek için kelimelere bu anlamları yüklemek tek ve asli görevim. Kendi ellerimle inşa ettiğim binanın tam altına dinamit döşemekten ne farkı var bu yaptığımın. Bir depremde altında kalıp öleceğim nasılsa diyerek, olmayacak bir şeyi hayata geçirmeye çalışıyorum sanki. Ölümü çabuklaştırmak gibi. Oysa ölmek değil doyasıya yaşamak istiyorum, her katmanda, her adımda yaşadığım hazzı neden bu kadar çabuk unutuyorum. Derdim ne benim? Kendi kendini yiyip yok eden bir leş yiyici gibiyim, var mı öyle bir yaratık onu bile bilmiyorum. İnternet çalışmıyor, google girip bakamıyorum. Bir anda atan şalterlerim var benim, ne çabuk atıyor sigortalarım. Sonrası pis bir koku ve karanlık. O karanlıktan çıkmak için uğraşacağıma, daha derin ve siyah karanlıklarda boğuyorum kendimi. Kim yapar bunu kendine kim, tek kendime yapsam neyse, elimi uzatıp beni çıkartmasını isteyeceğim yerde, ben bu pis ve kötü düşüncelerimle yanımdakini de çekiyorum karanlığın en koyusuna. Sonra sessizlik uyuşmuş bir beyin, söylenecek sözler tükenmiş, kaçıp gitme isteği, kısa bir süre sonra pişmanlık.

iphone: “çok sıcak, hadi eve gidelim”

axanc | 17 August 2009 11:00

Sıcaklık Hatası
Sıcaklık Hatası

iPhone benim de hastası olduğum ve yanımdan ayırmadığım bir tasarım harikası. Oldukça süper özellikleri de var; ancak gün geçmiyor ki bir sorunu veya eksiği ile karşılaşmayalım. Gerçi iPhone OS 3.0 aklımda olan neredeyse bütün sorunları çözdü. Geçenlerde forumlarda gördüğümde inanmadığım bir resim vardı, sıcaklıktan dolayı hata veren bir iPhone. Ancak bugün apple’ın resmi destek sitesinde gördüğüm kadarı ile bu olay tamamıyla gerçek, o yüzden telefonunu sıcaktan korumaya özen gösterin. Arabanızda veya güneş altında bırakmayın, direk güneş ışığına maruz bırakmayın veya bu şekilde iken GPS ve iPod özelliklerini kullanmayın. Zira telefonunuz sarj olmamaya başlayabilir, renkleri solabilir, karanlık göstermeye başlayabilir, operatör çekmemeye başlayabilir ve en sonunda da hata mesajı verip durabilir.
Kaynak: The iPhone Blog

DOKTORLARA VE TAMİRCİLERE GÜVENMİYORUM

keremx | 29 October 2008 18:03

BU ÇİNLİLER NORMAL DEĞİL…

Baştan söyleyeyim. Niyetim doktorlara ve tamircilere karşı güvensizlik aşılamak değil. Daha çok kişisel tercihimi sizlerle paylaşacağım. Önce örneğimize göz atalım:

Bir Çinlinin boynu ağrımış. Alternatif tıp uzmanlarından birine gitmiş. Cahil uzman, adının Chen olduğu belirtilen hastasına günde 6 adet çiğ kurbağa yemesini tavsiye etmiş. Boyun ağrısından kurtulmak için, doktor tavsiyesi diyerek toplam 130 tane çiğ kurbağa tüketen Chen, (Bu kadar kurbağayı nerden bulmuşsa?) sonunda baş ve mide ağrısından hastalanarak yatağa düşmüş. Çin’in Hunan Eyaleti’nde meydana gelen bu olayda hastanın vücuduna, kurbağalardan bulaşan bol miktarda parazitin yerleştiği anlaşılmış. Ölümle burun buruna gelen hasta son anda kurtarılmış.

Yanağını Uzatanın, Dudağına Kondururum!!!…

BAYEMRE | 07 August 2008 09:45

Yanak yanağa öpüşme rezaletim. Arkadaşlarla başka bir arkadaşın evine gittik ben ilk kez gidiyordum o nedenle eve gittiğimde tanıştırıldım çok samimi ve içten bir insandı ve tokalaşmanın ardından yanak yanağa öpüşmek için bana doğru yöneldi. Ben yapı olarak soğuk muyumdur neyim bilmiyorum ama erkek arkadaşlarımla yanak yanağa hiç öpüşmemiştim. Yeni arkadaşın bu hareketi ile bir an irkildim onu bozmakta istemediğimden eh kendi gelen zemzem suyu misali öpeyim bari dedim ama yönleri tutturamadığımdan (acemiyim ya) dudak teması yaşadık.
Olay bir kazaydı ama şahit çoktu. Gülüşmeler falan derken:
“Abi ben öptüm mü adam gibi öperim, yok istemem der gibi başımı sağa sola çevirmem. Bir öptüğümü de ikinci kez öpmem ”
Diyerek bombayı patlattım.Sevmiyorum şu tokalaşma ve öpüşme işlerini ben sadece sevgilimi öpmek, koklamak istiyorum ama yok illa kendilerini bana öptürecekler.
Neden hep beni bulur böyle arıza durumlar?

Bilgisayarınız canınızı mı sıktı?

ufuboz | 23 May 2008 10:36

Bazen bilgisayarınızı kıracak kadar kızdığınız oldu mu?
Yaşlı kurtun(hurda ya da ihtiyar da diyebilirsiniz) saatlerce döküman açmayı beklediğiniz bir anda “yeter artık be”
nidalarınıza ve monitorü tokatlamanıza cevaben dıııt dıııt(imdaat) sinyallerini duydunuz ve artık buna bir sona vermeye kararlısınız..Pc nizi cehenemme tek tekmeyle yollamak üzereyseniz DURUN!!! ilk önce buraya bakın ve ondan sonra ne yapacağınız size kalmış..

Arızayı SAM bulsun

cyprocon | 18 May 2008 17:26

SAM
SAM

Ehliyet alırken aracın gösterge panelinde yanması muhtemel ışıklar genelde anlatılır. Hangi ışık yanıyorsa hangi arızalar muhtemeldir sorusuna cevap aranır. Kaç kişi hatırlıyor veya yenilenen teknolojiyle artan ışıkları kaç kişi takip ediyor bilinmez. Bu ışıklar genelde bir arıza konusunda uyarırlar. Sorunu bir an önce çözmezseniz daha büyük sorunlara yol açarlar.

Bu sitedeki şu cihaz Amerika’da yaşayan insanların işini bu konuda kolaylaştırıyor. Sadece 15$ ile çalışan cihaz; aracınızdaki (1996 sonrası üretilen her araçta bulunan) elektronik beyne (ECU) bağlanıp aracınızın tümünü tarayarak olası arızaların dökümünü sunuyor. Kullanımı ise oldukça basit. Dört aşamada her sorunu öğrenebiliyorsunuz:
1. Kredi kartınızla ödemenizi yapıyorsunuz (önce parayı veriyorsunuz)
2. Aracınızı tanımlayan 17 haneli barkodu giriyorsunuz
3. Aracınızın marka ve modelini belirleyip; bağlantı yapacağınız yeri size şematik olarak gösteren araçtan çıkan kabloyu aracınıza bağlıyorsunuz
4. Bırakıyorsunuz SAM size aracnızdaki sorunu bildiriyor.