bildirgec.org

anımsamak hakkında tüm yazılar

KÜÇÜK BİR ‘b’ HARFİ

il mare | 19 March 2010 09:46

Hiç yoktun aklımda,hiç yoktu aklımda seni hatırlamak o an,üstüne üstlük bir de yazı yazmak…
Senden başlayıp konu,başka yerlere bağlanır umuduyla oturdum zaten klavyenin başına… Elimdeki kalemden kurtulmak için oturdum klavyenin başına…Bazen sevmiyorum çünkü kalemi sayende…Biraz önce de o getirdi seni aklıma…Elimin her zamankinden farklı dansı kalemle adi bir işbirliği içerisine girdi ve resmen seni yazdı kağıda…Sadece senin gibi yazarak… Öyle uzun uzun ismini karalayarak da değil. Nasıl mı?

Bir ‘b’ yaptım ki demin…Hiç öyle yapmam, o şekil yazmam ben küçük ‘b’ leri… Önce yukardan bir çizgi indirir,sonra aynı çizgi üzerinden biraz daha yukarı çıkıp, yukarıdan aşağıya doğru bir çizgiyi kıvırarak yaparım dairesini…Yani,hep böyle yaparım ben küçük ‘b’ leri. Ne olduysa, onca ‘b’ arasından canı sıkılmış ‘b’nin biri oyun oynadı bana, bir bemol işaretine benzedi tıpkı,tek bir hamlede,daha sancısız bir daire yaptı kendisine… Ben ‘b’ leri öyle yapmam ki , sen yaparsın…Ve bu hain ‘b’nin kıvrımlarını aynı sen bu derece aynı yaparsın… Bu derece salaş,ama kendinden emin;umursamaz ve karakterli… Hiç dersini çalışmayıp gene de sınıfını yüksek notlarla geçen zeki ve haylaz çocuklara benzer senin küçük ‘b’lerin, benimkiler ise hep özenli ve titizdirler,ayrıntıya takılıp gereksiz telaş yapanlardan, her zaman derslerine çok çalışıp daha düşük not alanlardan…

Duvar. Hafızadır.

dasein | 04 December 2007 16:04

duvar +çivi
duvar +çivi

Duvar. Hafızadır.“duvar iç bükey yalanlarıdır.”
.

Hafıza nasıl çalışıyor?

makaleci | 17 November 2007 00:18

Kimimiz dün akşam ne yediğimi bile hatırlamam der,
kimisi de ben 5 yaşındayken… diye cümleye başlar…Herkesin hafızasına kayıtlı olan bilgilerin eşit olmadığını kolaylıkla anlayabiliyoruz…

Bu habere göre anılarımız, beynimizin arşivinde sonsuza kadar kalıyor ya da gidiyor. Bazı insanlarda çok gelişmiş, bazılarında ise çok zayıf olan hafızanın işleyişi ile ilgili yapılan bir araştırma var.

kalbim…

Paga | 09 May 2002 13:20

Son altı yıldır; her an, neredeyse, kalp atışlarıma denk gelen bir biçimde, anımsamaktan yorulmadım…
Ama korkuyorum. Unutamamaktan korktuğum kadar; unutmaktan da…

Evet: Yorulmadım…
Aslında bu kelime yeterli mi? Neyi anlatır?
Ne kadar güzel gülerdi örneğin; yorgun argın ona bakardım ve: “Zihnim titreyen bir muhallebi gibi” derdim… Korkunç bir güzellikle gülerdi…
Onu o kadar önemserdim ki; geleceğim dediği zamandan bir kaç dakika geç gelse, ben yarı ölü durumda olurdum…
Hayatım boyunca hiçbirşeyden; onun bir daha gelmemesi kadar korkmadım…
Ve altı yıldır onu görmüyorum ve görmeyi de düşünmüyorum. Düşünemiyorum demek daha doğru…
Ya hayat?
Peki bunu niye yapıyorum şimdi, sayısız insanın göreceği, bazılarının okuyacağı, ve hatta bazılarının anlayacağı bu kaygıyı ya da adı her neyse; harfler aracılığıyla, ışıklı bir cama yazıyorum ve sonra ‘Yolla’ yapacağım…

Harflerin macerası başlayacak…

Eğer becerebilirsem; bunu hep yapacağım ve belki, daha az ve ya da daha çok acı çekeceğim…
Sanki birilerine yaralarımı göstermişim gibi, ortalıkta tuhaf bir durum…
Babam öldüğünde öyle sanmıştım; 17 yaşımda; 20 yıl geçmiş ama dün gibi… Herkes beni gösterip ‘babası ölmüş’ diyordu sanki… Dünyanın algısı farklılaşmıştı…
Eve geldiğimde o olmayacaktı ve sonra bir daha hiç o olmadı evde…
Ama yine de; sevgilimin, artık bir daha gelmeyeceği gün daha korkunçtu; evet işte biraz da sorun bu; babamın ölümünden ve yokluğundan da acıydı bu ve hala öyle…
Babamın yüzünü anımsamıyorum; çok zaman oldu ve neredeyse hiç düşünmüyorum ya da düşündüğümde acı çekmiyorum…

Ya o?

Altı yıl süren gerçek bir ilişkinin acısı; altı yıl sonra da ilk günkü kadar sahici duruyorsa…

Sanırım mutlu olmalıyım: Acı çektiğim için değil…
Acı çekmeye değecek bir aşk yaşayabildiğim için…