bildirgec.org

algı hakkında tüm yazılar

Sileceksiz Cam

cwanch | 25 February 2008 05:10

Leonardo Fioravanti tarafından tasarlanan bu zamazingo dört katmandan oluşmakta. Birinci katman (havayla temas halindeki), güneş ışınlarını filtreliyor ve suyu uzaktaştırıyor. İkinci katman, cam üzerindeki tozların kenarlara doğru itilmesini sağlıyor. Üçüncü katman, cam üzerindeki tozu algılayıp ikinci katmanın harekete geçmesini sağlıyor. Ve son olarak dördüncü katman ise tüm bu mekanizmanın elektrik enerjisini sağlıyor. Nanoteknoloji ürünü olan bu zamazingonun seri üretimi 5 yıl içerisinde başlayacak gibi gözüküyor, ancak çalışan bir örneği Hidra adlı bu prototip de kullanılmış. Ayrıntılar için buraya ve buraya tıklayınız.

algı ve seçicilik

behman | 02 February 2008 21:40

bir saat aralıksız bakılacakmış..evet, işkence gibi..
bir saat aralıksız bakılacakmış..işkence gibi..
en basiti koku...
en basiti koku…

Algı’da Seçicilik

yaşantımızdaki her hareketimizin sonucu ve bunların etkileri ve bize dönen tepikileri. eğer tepkide en ufak bir eleştirel yan varsa algı mekanizmamızla bunu geri tepe biliyoruz. eleştiriye açık olamamamız bu yüzdendir. algıda seçicilik yapıyoruz ve onu “en basit” tabirle eleştiri olarak görmüyoruz. çünkü, o bizim davranışlarımızın yanlış, kötü olduğuna dairdir.
ve son olarak göstermek istediğim bir şey var. bir siteden buldum.
söylenene göre bir saat aralıksız bakınca göz bozuklukları geçiyomuş .. şekil 1 A

KESTANE..

linet | 15 January 2008 13:21

Dün akşamın bir vakti pijamalarımı giymiş otururken, ev ahalisinden birisi kestane istedi.Eee kıyamadık tabii, diğer ev ahalisi gitti markete aldı geldi, o duşa girince bende kestaneleri çizip fırına atayım dedim, allahım açtım poşeti ne göreyim, vıcır vıcır oynaşan kurt dolu kestaneler, hemen pijamaların üstüne mantomu giyip, çıplak ayağıma da spor ayakkabılarımı geçirip koştura koştura markete girdim, torbayı iğreti bir şekilde elimde tutarak utanmıyor musunuz? Kurtlu kestane satmaya diye bir de çıkıştım, reyon görevlisi elimdeki torbaya bakarak ama bu kestane değil ki dedi, tabi değil kurtlu kestane dedim.. Adam suratıma tuhaf tuhaf bakarak hanımefendi bu poşette kestane yok demesin mi tekrar desinn, ben torbayı gözlerime yaklaştırdığımda ne göreyim, sabah işyerindeki pascal namlı köpeğe gönderilecek yiyecek poşetini kapıp çıkmışım evden, öyle huylanmışım ki kestaneden poşeti böyle kendimden uzakta tutarak ve koşarak yanlış paketi aldığımın farkında bile değilim.. Durun dedim sakın bir yere gitmeyin şimdi getiriyorum kurtlu kestanlerinizi, dışarı çıktığımda bu absürd durumu ne yapacağımı bir daha bu markete gelmemenin en iyisi olacağını düşünüp, mantomun açılan önünü kapatmaya çalışıp kimseler pijamalarımı görmesin diye koşuyordum ki, kurtlu kestaneyi alan evin diğer ahalisi kestane poşeti elinde gelirken gördüm… Sen git şu kuruyemişciden kestane al, ben kavga edip geliyorum dedim. Neyse tekrar gittim markete getirdim kurtlu kestanelerinizi dedim, sizden hiç beklemezdim böyle bir ürün satacağınızı, adam poşeti açtı, ben iğreniyorum zaten bakamıyorum, adam diyor ki hala tamam hanımefendi geri alacağız ama kurtlar nerde, kurtlar nereye kaçtınız? ordalar işte ne bilim ben, belki toplanıp saklanbaç oynuyorlardır allah allah, diye söylenirken, siz bunları mı kurt sandınız diye bir kestaneyi burnuma uzattı, ucundan filiz vermiş beyaz kestane ama onlar vıcır vıcır oynuyordu diyeceğimm diyemiyorum, kestanelerin hemen hepsinin ucunda beyaz filizlenmelermiş meğersem benim kurt sandıklarım, ama amaa dedim durdum, kıpkırmızı oldum, ben yiyemem artık onları geri alın dedim, paramı ödediler bir daha o markete girebilecekmiyim bilmiyorum, herhalde üstünde pijamaları, saçları arkadan salaş bir şekilde toplanmış, gözünde gözlükleri, üstünde mantosu olan kurtlu kestane diye çığıran bu kadını mahallenin delisi sandılar…Önce kestane diye köpek mamasını geri vermeye çalışan bir kadın sonra kestanenin filizlerini kurt sandığı ortaya çıkan kadın, yani ikisinin üst üstte olması, rezil oldum rezil…Sanırım fişlendim artık, eve gelene kadar hala kendi kendime ve yanımda o kestaneleri alıp eve getiren ev ahalisine valla oynuyorlardı vıcır vıcır diyordum …

Elma Şekeri

linet | 11 December 2007 10:07

Kıpkırmızıydı, parlıyordu,
Ucundaki tahtaya uzattım elimi,
Gözlerimin önüne getirdim, gözlerimde yansıdı elma şekeri..

Isırınca aynı coşkuyu alamadığım,
Önce boya tadı sonra ekşi ve çürük elma tadı aldığım,
Ama görüntüsünden büyülendiğim, bana eşsiz tadlar vaadeden her zaman tuzağına düştüğüm elma şekeri….

tamamlanmamış yanlışlar

| 10 September 2007 13:03

Kimi zaman işlevsel olmak zamanın en olası anında yapılması gerekeni farklı algılamak yanlışını da birlikte getirir. Artık kaçış olamaz ve tekrar edilecek yanlışlıklar tek tek yaşanmaya ve gelecekteki düşünce yapısı oluşmaya başlar. herşeyden uzaklaşmak bile bu düşüncelerin önüne gecemez ve evrensel yanlışlıklar dizisine devam eder kişi kendi içinde. var eden beyin var olma becerisini gösteremez. Sürekli maddenin algıladığı sekilde olduğu yanılgısına kapılır . varsayımda bulundukları gerçekler ve düşünceler hep daha gerçek ve daha somut olanlarca ezilir .bu yenilgi onu nitelikleriyle birlikte yok eder.

acı olansa farkedebilme ve daha sonra geri dönebilme sürecinde yaşanır…

Yanlamasına Oda

ecrivain | 07 August 2007 09:56

Eğer bu adamların nasıl olup da örümcek adam gibi duvarda durabildiklerini anlamadıysanız, hemen söyleyelim: örümcek adam değiller tabii ama biraz ‘kaçık’ 🙂 oldukları kesin.

Bu arkadaşlar düşüncelerini özgür bırakmış ve fotoğrafta görüldüğü gibi yanlamasına bir oda tasarlamışlar. Zamandan ve biraz da masraftan kaçmayıp yukarıda görüldüğü gibi bir oda yaratmışlar. Bu odada eşyalar duvarlara asılı olarak duruyor ve dolayısıyla ‘normal’ algımızı bir hayli zorluyor.

Quirkology

heykell | 12 June 2007 11:52

hadi quirk
hadi quirk

Sitede online olarak yapılan araştırmalara , anketlere katılıp kendinizi hafıza ve algı testleriyle deneyebilir , youtube daki videolarla hayretler içinde kalabilirsiniz.