bildirgec.org

alan alda hakkında tüm yazılar

Everyone Says I Love You (1996)

queennothing | 24 November 2009 15:24

Usta yönetmen Woody Allen‘dan 1996 çıkışlı bir müzikal/komedi; “Everyone Says I Love You” (Herkes Seni Seviyorum Der). Filmde Woody Allen‘ın kendisi, Goldie Hawn, Edward Norton, Julia Roberts, Alan Alda, Drew Barrymore, Natalie Portman, Tim Roth ve Natasha Lyonne yer alıyor.

Paris’te yaşayan ve bir süreliğine New York’a gelen yazar Joe, yıllar önce boşandığı Steffi ve kızlarını ziyaret eder. Başarılı bir yazar olmasına rağmen, aşk hayatında hüsrana uğrayan Joe, yaşını başını almış, sorunlu, kararsız ve hepsinden önemlisi kadınlara nasıl davranması gerektiğini bilmeyen bir adamdır ve bu konuda harekete geçmek yerine, sürekli yakınmaktadır.

İyi İşçilik Yeterli Değil

viyalord | 04 November 2009 13:18

Gözler kalbin aynasıdır, bu imajda onun kalbini göremiyoruz.
Gözler kalbin aynasıdır, bu imajda onun kalbini göremiyoruz.

The Aviator / Göklerin Hakimi, kıdem aldıkça lafı ağzında geveler olan yönetmen Martin Scorsese‘nin 2004 tarihli filmi.1905-1976 yılları arasında yaşayan sinema yapımcısı, pilot, uçak tasarımcısı, hava yolu şirketi sahibi, hastalık hastası, paranoyak, yarı sağır, şımarık, zengin Howard Hughes’un yaşamının 1927 – 1948 arasındaki bölümünden kareler…ABD’li kafadan sakat zengin bir adamın hayatından parçaları (daha doğrusu bu filmi yapanların onun hayatına dair yorumunu) izlerken ne beklemeliydim tam olarak bilmiyorum ama aslına uygun kostüm terziliği ve mekân işçiliğinden daha fazla bir şey beklediğim kesin. Çünkü ekranda gördüğüm şey beni kesinlikle tatmin etmedi.Fazlasıyla Freudiyen bir film bir kere. Hughes çocukken, annesinin özenli temizlik alışkanlığı yüzünden, salgın hastalık nedeniyle ölmekten kurtulmasından öyle etkilenmiş ki, bize gösterildiği haliyle, ömrünü hep çocukluk korkuları yönetmiş.

Manhattan Murder Mystery (1993)

queennothing | 17 July 2009 09:43

Larry Lipton ve Carol Lipton, uzun bir evliliğin, heyecansız ve can sıkıcı yanını paylaşan, birbirlerinden oldukça farklı ve orta derece uyumlu bir çifttir. Larry’nin spora ilgisi, Carol’un ilgisizliği; Carol’un opera sevdası ve Larry’nin anlayamadıklarına katlanamama huyu, birlikte geçirdikleri hayatın bir parçası haline gelmiştir. Sıradan bir akşamın sonunda evlerine dönen ikili, apartmanda, yan komşuları Paul House ve Lillian House çiftiyle karşılaşır. Carol ve Larry, davet üzerine geceye House çiftinin evinde devem eder ve çiftin misafirperver tavırlarının yanında, yıllardır birlikte olmalarına rağmen, birbirlerine aşırı ilgi göstermeleri, Lipton çiftini etkiler.
Evliliğinde heyecanın eksikliğini hisseden Carol, yaşlı çiftin sempatik tavırlarına imrenir. Larry ise, karısının tam aksi, kötümser ve umursamaz haliyle, Carol’unkilerden farklı yönde ilerleyen takıntılarıyla dolmuş, evliliğinde hçbir eksiklik hissetmez.
Karısından boşanan Ted ise, Larry ve Carol’un en yakın arkadaşıdır. Kadınlarla yolunda gitmeyen işleri, Ted’i ilk aşkı, Carol’a yöneltse de, Carol, durumu farketmemektedir.

Bir sonraki akşamda, apartmandaki hararete koşan Lipton çifti, Bayan House’un, kalp krizine yenik düşerek, hayatını kaybettiğini öğrenir. Durumun şaşkınlığını yaşayan Carol ve Larry, Bay House’a yolda rastlarlar ve taziye dileklerini bildirirler. Rahat tavırlarıyla karısının ölümüne alışmış görünen Bay House, Carol’un dikkatini çeker. Duruma anlam vremeyen Carol, Bay House’un şüphe çeken tavırlarına kayıtsız kalamaz ve işin peşine düşer. Başını belaya sokmak istemeyen Larry, monoton hayatına yeni bir heyecan istemeyecek kadar tekdüze bir adamdır ve Carol’u engellemeye çalışır.