bildirgec.org

akıl hakkında tüm yazılar

pis huyum paçavra aklım

admin | 29 November 2009 14:09

paçavra aklım paçavra olan her şeyi özledi. kimi mi? suskun dilsiz kör biri olabilir ya da ne bilim kurgudan ibaret minörden majöre henüz evrilmemiş biri işte. o zaman paçavra aklımı toplayıp geri bass yapabilirim gibi geliyor..

neden yenileyim baksana insan bolluğuna geometrik biçimde mütemadiyen çoğalıyorlar
kimilerinin uzun bacakları kısalıyor kimilerinin memeleri eriyor kimilerinin gözleri çekiliyor tam bir kütle oluyorlar noktadan noktaya evrenin ahengini üçgene denkleyip topluca raks halindeler… üç nokta nefsi emmareye teslimim olsun bu da benden olsun borular tıkandığında iyidir üç nokta.

Aşk

Colpadan | 27 October 2009 13:58

En tahmin edilemeyende gizlidir
Belki de artık aklımızın en ücra köşesinde
Bulabilmek için artık olmayan bir yere gitmek gerekir
Geçmiş günlerin olduğu yere…

YOKEDİP ŞUURUNU,APTAL ET RUHUNU

il mare | 22 September 2009 10:54

Dün,Cnn Türk’ün Ankara temsilcisinin bir röportajını okudum internetten.İnsan yazma işini bir meslek olarak görmemeli diyordu,gördüğü taktirde işin içine maddiyat girer,mazallah bu derde düşmesi,onu gün gelir yazma zevkinden de mahrum edebilir diyordu.Doğru da söylüyordu bence,maddiyatın mutlak bir tatmin ile ilişiği olduğunu düşünürsek,ve yazmak ile de maddiyat ilişiğini varsayarsak;maddiyatta beliriverebilecek olan herhangi bir tatminsizliğin haliyle ilişiğini,yani yazma eylemini de etkileyebilmesi an meselesi.Bu yüzden,üzerinden trilyonlar da kazanılsa,yazmak işi kesinlikle bir gönül işidir,öyle olmalı,bunu vurguluyordu sayın temsilci.

Hayalleri gerçekleştirmek üzerine…

aydinkalayci | 24 August 2009 16:03

Mevlana der ki; “Hayaller hakikate açılan kapıdır.”

Hayaller olmadan projeler, projeler olmadan da hayatımıza güzellikler katacak çalışmalar, ilmi araştırmalar vb. sözkonusu olamaz.
İnsan olmanın gereği, “insan düşünen bir varlıktır” tanımlamasının oluşabilmesinin başlangıcı insanın aklını kullanmasıyla başlar.

Türkçemizdeki deyimiyle hayal meyal denir ya… Önce belli belirsiz olan olgunlaşmamış düşünceler zihinde belirmeye başlar. Sonrasında bu sisli bulutlar içindeki gibi olan düşünceler kağıt kalem üzerinde projelerle belirmeye başlar. Sonrasında ise harekete geçildiğinde gerçekleşebilme durumuna ulaşır.

Akıl Haritalama ve şemantik web Arasındaki ilişki

mglass | 30 June 2009 13:00

Akıl Haritalama ve Şemantik web (Anlamsal Ağ) Nedir ?

İlk olarak akıl haritalamadan bahsetmek istiyorum , çocukluğumuzdan erişimimize yani yetişkin bir birey olana kadar kişisel gelişimimiz için bir çok eğitimden geçeriz , bunların en bilinenleri ilk ve ortaöğretim sistemidir tabiki… Yıllarca yeteneklerimiz ve algılarımız doğrultusunda eğitimler alır , sınavlara girer başarılı olduğumuz konularda ilerlememiz için tavsiyeler alırız. Hiç kimse ya da hiç bir çocuk diyeyim okul çağklarında başaramadığı bir konuda yönlendirilmemiştir…

akıl haritalama
akıl haritalama

Peki Bunların Akıl Haritalama ile Ne alakası var ?

Mantık nedir?

mau95 | 25 March 2009 12:21

Zeka Nedir?Zeka hızlı ve doğru mantık kurgulamamızı sağlayan, doğuştan gelen, ilerleyen zamanlarda çoğalmayan, sadece az kullanıp körelttiğimiz veya çok kullanarak parlattığımız bir mekanizmadır. Bu mekanizmayı harekete geçiren de düşüncedir.

Akıl Nedir?
Akıl bir depodur. Hayatımız boyunca öğrendiklerimizi, doğruları ve yanlışları stokladığımız depomuzdur. Her normal insanda akıl aynı genişliktedir. Doğuştan akıl deposu eksikliği ile doğanlar dışındaki tüm insanlar aklen eşittir. Onları zamanla öğrendikleri ve inandıkları ayırır. Akıl deposunun içi tamamen insanın kontrolü altındadır.

deprem

taha3045 | 09 February 2009 12:29

Hayat sanki ölümlü değilmiş gibi yaşanıyor.
Depremler oluyor,merkez üssü yürekler,
güvenilen dağlar hep hasarlı.
Herşey yerle bir, herkes ölü yaralı.
Gurur, ümit, güven ise enkaz altında.

Enkazlar kaldırılmaya başladıkça,
bu kez köpekler saldırıyor.
Herkes köpek,irili ufaklı boylarda,
birbirine havlıyor.
Kalabalık içinde ısırılacak birileri hep var nasılsa.
Herkes birbirini ısırıyor, salyalarını akıta akıta,
koparılan parçalar,
artık can yakmıyor. Kan bile akmıyor.

SÜRREALİZMİN DAYANILMAZ İTİCİLİĞİ…

| 21 December 2008 12:19

SÜRREALİZMİN DAYANILMAZ İTİCİLİĞİ…
Boş bir sandalı dolduran gölge, ben miyim? Etraf zifiri karanlık ve sadece mehtabın yansıması ile ağaçların gölgesinde, sakin akan bir nehirde yol alıyorum. Puslu havanın sis dalgaları üzerime gelirken, nehir hızlanıyor ve küreklerin ağırlığı ellerime çöküyor, acıyor ellerim, çok acıyor. Kabaran nehrin sularında boğuşan pençelerimi artık hissetmiyorum. Beynimde çınlayan, göğün haykırması mı yoksa şelalenin gürlemesi mi, ayırt edemedim. Hiçbir şeyi ayırt edemiyorum, nehrin ejderha gibi dalgalarıyla kayalıklara çarpan sandal, yolun sonuna geliyorum. Birden bir ışığın belirmesi ile küçücük bir çocukken yaptığım resimlerdeki güneşin içinden geçiyorum, güneşin kavurucu sıcaklığı buz gibi olan yanağımı yakıyor. O da ne okyanusun tam ortası, nasıl geldim ben buraya derken sandal su alıyor. Masmavi bir su sızıntısı doluyor ayaklarımın altına ve ben yine üşüyorum. Kurtulmak için koyu maviye bakarken dipte beliren devasa gölge, soğuk okyanus sularını yüzüme çarparak bana bakıyor. Üç kollu, dişleri öne doğru ve yedi boynuzlu kamburumsu sırtı olan yaratık. Birde ortalık siyah beyaz kesiliyor gözüme ve gözlerim tabiri caiz ise yuvalarından çıkıyor, zıplıyorum ve birden açılan gözlerimle etrafa bakınıyorum. Kaybolmuştu yaratık, sağıma baktım birde soluma, kimseler yoktu etrafta. Bir oh çeken ben! sanki karşıki dağlar beni duyacak derken arkamdan gelen gürlemeyi duymuyorum, hayır duymayacağım. Dönemiyorum arkamı, bende tık yok, “nutkun mu tutuldu” diyeceksiniz ama tutulmamış, aniden dönecekken omzuma dokunan bir el üzerime doğru eriyor. Fakat dokunan el o kadar yumuşak ki bu yaratığın eli olamaz diye düşünüyorum. Birden gerçekten fal taşı gibi açılan gözlerim kapkaranlık odanın içine bakıyor. Yine mi diyecektim ki, “susadım” diyen bir sesle irkildim…

Evet, bu bir rüya idi, ama gördüğüm değil, yazdığım bir rüya.
Siz, hiç görmeden rüya yazmayı denediniz mi?
Hayata, hiç Sürrealist yaklaşanlardan oldunuz mu?

İsyanım Ne idi Benim?

dimoedes | 23 November 2008 10:05

İsyanım hayata mı Rabbime mi kendime mi bilmiyorum diye düşündüğüm zamanda çıktım karşıma. Hayatımı yenileme çalışıyordum ve ne kadar yola başvurduysam olmamıştı. Gittikçe kötüye gidiyordum ailemin benim için milyarlar harcayıp gönderdiği üniversiteyi bile bırakma durumuna gelmiştim. Borçlarım gittikçe artıyordu bir bataklığa saplanmıştım ve kurtulmaya çalıştıkça dibe batıyordum. Artık nefes alamaz duruma gelmiştim kendimi eve kapatıp herkesten uzaklaşmaya çalışıyordum kendimi ölüme terketmiştim. Ama sen geldin elini uzattın ve beni kurtardın bu durumdan. Şimdi herşey yolunda üniversitem bitmek üzere hiçbir borcum kalmadı aksine ben yardım eder oldum insanlara. İnşallah senin şansın benim gibi zor durumda olanlara da vurur. sana ne kadar teşekkür etsem azdır sayısal loto 🙂

android gphone’la mı gelecek?

pasacocugu | 15 July 2008 11:26

google’ın mobil işletim sistemi android’ini barcelona’da tanıttığını 5 ay kadar önce bildirmiştim. ancak hala android ortalıkta yok, söylentilere göre google android’i gphone’u bekliyor.
söylentiler android’le birlikte ortaya çıkmıştı çıkması ama bu sefer söylentinin gerçekleşme ihtimali oldukça yüksek. çünkü Sergey Brin, Larry Page ve google CEO’su Eric Schmidt’in google markalı telefon fikrine gayet sıcak baktığı söyleniyor habere göre. hatta google gphone’ın tasarımı için san francisco’da bulunan ve birçok ünlü cep telefonunun tasarımında imzası bulunan tasarım gruplarından Ammunition Design Group ile anlaştığı bile söylentiler arasında.
gerçi “nokia ve samsung varken ne kadar başarılı olur?” sorusu da aklımı kurcalamıyor değil. neyse rekabet demek bereket demek, bekleyelim görelim.

kaynak: techcrunch ve mediaweek