bildirgec.org

ağaç hakkında tüm yazılar

Dünyayı kurtaracak altı proje!

quintilis | 08 February 2008 15:45

7 Ekim’de İngiltere’nin Observer gazetesinde yayınlanan bir yazıda dünyayı kurtaracak altı projeden bahsediliyor.İşte bahsedilen altı proje :

1. Sentetik Ağaçlar: Bu ağaçlar büyümüyor ve çiçek vermiyor.Sadece karbondioksit emiyor.Böylelikle havadaki karbondioksit emisyonu azaltılacakmış.Başarı oranı %80 olduğu tahmin ediliyor.

2. Sülfür Örtüleri:Büyük volkanik patlamalarda yeryüzünün soğuduğu gözlemlenmiş.Volkanik patlamalarda volkanların stratosfere 10 milyon ton sülfür tozu saçtığı,havanın soğumasının da bununla ilgili olduğundan yola çıkarak,insan yapımı roketlerle havaya 10 milyon ton sülfür tozunu enjekte etmeyi planlanıyormuş.Ancak ilerde asit yağmurlarına neden olabileceği de düşünülüyormuş.Başarı oranı %20 olduğu tahmin ediliyor.

her kitap okuduğunuzda bir ağaç ekin

hoodly | 05 February 2008 15:47

Eco-Libris
Eco-Libris

Eco-Libris bir sistem kurmuş ve bu sistem sayesinde siz onların aracılığıyla bir kitap aldığınızda, her kitap için bir agaç dikiyorlar sizin için. tabi şu anda dünyanın her yerinde uygulanan bir şey değil bu yaygın olarak amerika şu anda ama her geçen gün yayılmaya devam edeceği kesin. Sistem aslında basit, Eco-Libris kitap basan firmalarla anlaşmış ve geri dönüşümden elde edilen kağıtlarla üretilen kitapların basılmasını sağlıyorlar ve olayın diğer ayağında ise ağaç ekim işini yapan firmalar var. belirlenen yerlere elde edilen gelir kadar ağaç dikimi yapıyorlar ve sizin her kitap alışınızda 1$ gibi bir meblağ bir ağaç dikimi için sizden alınıyor. Yani siz ne kadar çok okursanız geri dönüşüm çemberi işliyor ve sizin sayenizde ağaçlar dikiliyor. bu işi nasıl yapıyorlar gelin buradan bakın.

mi ?

necronamber | 12 January 2008 03:19

vay vay vay … Aferin şu karıncaya Yarı ölmüş bir sineği yakalamış götürüyor. Götür yiğidim, götür ! Sineğin karşı koyuşuna aldırma.

Bir hayvan olman sıfatıyla bütün acıma duygularını ayakların altına alabilirsin. Sen, isteyerek hüsrana uğrayan insanoğullarına benzemezsin…
Hakiki insan kendisi üzerinde düşünülecek herhangi bir şey olmayan, sözünü dinleten veyahut kendisinden nefret edilendir… mi ?
son olarak ağacın dalından bir kuru yaprak koptu, bak bak yere düşüyor. Yaprağın bu düşüşü bir kelebeklerin uçuşunu ne kadar da benziyor… Tuhaf değil mi ? En hazin ve ölü bir şey en canlı ve mutluluk saçan bir varlığa ne kadar da benziyor….

Yılbaşı Ağacını Süslüyoruz

pilli pati | 29 December 2007 12:05


“Şimdi bu yılbaşı ağacı muhabbeti de nereden çıktı?”, efendime söyleyeyim, “Biz bu naneleri kutlamayız kardeşim?” falan gibi ifadeler kullanabilecek bireyler olabileceği gibi; ben yine de bir hoşgörü kıvılcımına tutunaraktan bu seneyi bu ağacı süsleyerek kapatmak istiyorum. Maksat eğlenmek, kesin ola ki subliminal bir mesaj aranmaya! Yine de inançları gereği yazıda rumuzunun geçmesinden hoşlanmayanlar olursa bana mesaj attıkları takdirde yazıyı onların rumuzu olmadan güncelleyebileceğimi hatırlatırım. İlk süsü doğanın kendisi konduruvermiş.

Ben de şunlar gibi ya da bunlar gibi ortaya karışık bir dolu süs atıyorum. Arzu eden herkes, içlerinden geçen ne tür dilekleri varsa, o dileklerini temsilen seçecekleri süsleri alıp ağaca yerleştiriversinler. Ortam şenlensin. Hafif renklensin.

6000 yaşındaki ağaç bara dönüştü

mturkmen | 21 December 2007 23:30

Güney Afrika’nın Limpopokentinde bir baobap ağacı o kadar büyüktü ki onu bir bara çevirdiler. Ağaç yaklaşık 47 metre boyunda. Bar 15 kişinin rahat edeceği şekilde tasarlanmış. Fakat yinede 54 kişi içine girmeyi başarabilmiş (çok rahat olmasalarda). Bu baobap ağacının 6000 yıllık olduğu hesaplanmış. Barın sahipleri Doug ve Heather van Heerden ağacın daha öncede mağara çağında ev olarak kullanıldığını düşünüyorlar.

Kaynak

Yalvarırım aşkınızı tüketmeyin..

darjeeling | 13 December 2007 00:14

Ekmek kırıntısı değil, olsa keşke, arkadaşlarımın ve çevremdekilerin aşklarından arta kalanlar.. Çünkü ekmek kırıntıları bir işe yarar, kuşlara verirsiniz, karınlarını doyurursunuz. Mutlu mutlu şakırlar, size teşekkür ederler.. Ama biten sevdalardan arta kalanlar hep mutsuzluk veriyor. Asık yüzler, şişmiş gözler, yorgun ve mor göz altları, umutsuz cümleler barındıran vücutlar dolaşıyor etrafınızda.. Size can sıkıntısı aşılıyorlar, ‘ yapma , etme, üzülme’ diyorsunuz, kulağı görünmez pamuklarla dolu vücutlar ağıt yakıyor etrafınızda. Birbirlerini aldatıyorlar, yalan dolan bürüyor gözlerini, dürüstlüğün anlamını bir sonraki ilişkiye saklamaya söz veriyorlar, fark etmiyorlar ki akrep-yelkovan işbirliğinde vakit çok hızlı akıyor, bilmem kaçıncı sevdayı geride bırakmış oluyorlar.. Ben kızıyorum, daha çok üzülüyorum, bir şeyler yapmak istiyorum ama yapamıyorum, ne tanıdıklarım ne tanımadıklarım için.. Sadece kendi adıma ‘ ben böyle kolayca tüketmeyeceğim’ diyorum. Fidan 50 yılda ağaç oluyor, bir testereyle kesip atıyorsunuz koca ağacı. Dalları, kalp damarlarınızdaki kan aslında, kesince fışkırıyor, akıyor boş yere, yerinde durup size can vermesi gerekirken.. Olmasa böyle, keşke olmasa. Keşke gurur, ihanet, kalleşlik, kin bilmese bu saçmasapan beyinlerimiz. Kaybetmeden anlasak elimizi tutan o elin değerini..
Son söz; bunlar kaybedilmiş bir aşkın ardından yazılan cümleler değil, aksine toplumun nacizane bana bolca örnekler gösterdiği yitik aşk fakültelerinin bölüm dersleridir. Örneklerin sahipleri bu derslerden hep kalmıştır. Ama asıl olan fakülteden atılanların bile afla geri dönme şansları olduğunu unutmamalarıdır..
Siz de unutmayın.. Affedin, affettirin.. 40 yıl sonra hala aklınızda ve kalbinizde x kişinin aşkıyla dolaşacak acıyı yaşatmayın kendinize..Fazla üstünüze geldiysem beni de affedin hafif dostları..