bildirgec.org

ağaç hakkında tüm yazılar

Yazın yediğin hurmalar

kopanisti | 03 August 2007 12:16

Amcasının umreden getirdiği bir paket hurmayı babasından gizlice ve aceleyle midesine indirirken yakalanmamak adına telaştan yuttuğu çekirdeğin midesinde oniki günde çimlenerek uzayan dalının kıçından çıkabileceğini tahmin edememişti. Önceleri derinden ve kışkırtan bir kaşınma hissediyor ve bunu hayra yormuyordu, cinsel tercihlerinin değişmemesi için her gece yatarken dualar ededursun, çimlenen çekirdekten çıkan dal uzamaya ve çıkışa yaklaşmaya devam ediyordu. Mevsimlerden yaz, aylardan temmuz olması nedeniyle ailenin aklına bu sıcaklarda hurma yemek gelmediğinden ötürü, ramazan günleri için ayırdıkları bu hurma ile şu anda ilgilenmediklerinden oğullarının bu durumundan haberdar olmaları da imkansız gibi gözüküyordu. Yenen bu hurmalar oniki gün sonra kıçı tırmalamaya başlamış ve dalın ucu gözükmüştü, lanetlendiğini sanan oğul bir süre sonra insandan ağaca dönüşeceğine zannetmeye başlamıştı. yaşamak için ağacı bol bol sulamalı, biran önce büyütmeli ve kimseye çaktırmadan hemen ağaca dönüşmeliydi ama gelin görün ki içecek bir damla su dahi bulamıyordu, ağacın dalının ucu kıçından çıkmış uzamaya devam ederken kaşıntıdan aldığı zevk de artarak devam ediyordu. Bu zevkle yaşayabilmek arzusundaydı ama günün birinde mutlaka sona geleceğini ve vücudunun dağılarak içinden kocaman bir ağacın peydahlanacağını da biliyordu. Bu son gelene kadar kendini koyvermeye ve zevk almaya devam etmekten başka çaresi yoktu.

Foto-sen-tez

pilli pati | 28 July 2007 16:25

view from a window
view from a window

Geceleri yaşadığın şehre bu kadar lanet okumanın bir anlamı olsa gerek. Acını paylaşmak isterdim, fakat her insanın kendi cehennemi kendinedir; beceremem fazlasını, elimden gelen şuncacıktır. Sadece hayretle izlerim seni. Bir düş görürsün kocaman açılmış yeşil gözlerinle… Sabah ezanıyla, usul usul başladığını bilirim ızdırabının. İçindeki çelişkiler minicik us evine sığmaz olur. Pencereni açarsın ardına kadar. O duyumsadığın; ağaçların, güne dönende, fotosentez alışkanlığı sonucu havaya saldıkları mis gibi oksijendir. O kısacık sürede, bu kokuyu yakaladın – yakaladın. Yoksa beklersin birgün sonrasının sabahını, merak edersin “o 24 saat için bahşedilmiş başka alacak nefesin var mı?” diye! Ama yakalamışsan, açık duran pencerenden, bağrında bahar kokularından bir heyecan demeti ile salınırsın…

bu bir pilli patisözüdür!

Bonsai “Yaşayan Sanat”

2006 | 05 July 2007 00:51

Japonca tabak anlamına gelen “bon” ve bitki anlamına gelen “sai” kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş olan bonsai “saksıdaki agaç” anlamında kullanılmaktadır. 7-9. yüzyıllarda çinden japonyaya gelmiş olan bonsai sanatı kendine has teknikleri ile saksı içerisindeki bitkinin budanması ve bodurlaştırılarak yetiştirilmesi sanatıdır ancak sadece saksıdaki bitkilerin bonsai oldugunu söylemek dogru bir tabir degildir. Bulundukları zayıf toprak veya kaya üzerinde tek başına koşullara dayanmakta olan agaçlarada bonsai denmektedir.

Ahşap Bisiklet

bakiyyebemolu | 14 June 2007 01:11

Jano, Roland Kaufmann tarafından, konsept olarak geliştirilen bir bisiklet. Bisikletin ahşap olmasının nedeni; ahşap mamülü bir bisikletin, diğer bisikletlere nazaran 10 kat kadar daha hafif olması ve yine ahşabın karbon-fiberden çok daha sert bir yapıya sahip olması. Konsept bisiklet 3 farklı model olarak üretilecekmiş.

Kiraz

| 11 June 2007 15:52

Kiraz agacinin dibinde durdum…kocaman gövdesine sarildim kafami kaldirdim tek tek dallarini seyrettim..üstünde kirazlar cikmis kirmizinin her tonunda bazilari siyah gibi kocaman .Elimi uzatip erisebildigim yerden bir iki tane kopardim..ve azima attim ..ne tatdir bu!!! ..beni cocukluguma ..ucurdu.
Babaannemim meyve bahcesine gittim…..kayisilar,seftaliler,armutlar,elmalar dolu agaclarin arasina..etrafi misirlarla cevereli o dev bahceye….yaklasmamizin yasak oldugu kuyuya…dometeslerin ,taze fasulyelerin dikilmis oldugu bahceye…herseyin kokusunu hissediyorum . Kendimi görüyorum bahcede dolasirken..Dokunmasi yasak olunan meyve kirazdi..niye babaannem kiraz agaci disindaki bütün meyvelari yememize izin verirken .
-aman cocuklarim kiraz agacima cikmayin. Diye her an gözü üstümüzde bizi caktirmadan kontrol ederdi…tabi o namaz kilarken yigenlerimden birisi onu yatak odasinin penceresinden izler… bu arada ben ve digerlerimiz hemen disardan görünmeyen dal aralarindan kiraz toplardik…namaz bitmek üzere diye sinyal gelince direk bahcenin uc tarafinda kacar , agactan uzaklasirdik ..namazdan kalkan babaannem bahceye cikinca bizi … agacindan uzak görmenin rahatliyla isine gücüne dalardi…biz bu arada coktan en az onar adet canim kirazi yutmus olurduk.bunlar 1970 lerdi…….
Sene 2004 de Ankaraya bir is icin gidince Babaannemi ziyarete gittim..aksam birlikte yemek yedik..sonra balkando oturduk..kocaman bir cinar olmustu artik babaannem .
Ona dedimki
-babaanne sana bir sey söylemek , hatta itiraf etmek istiyorum…ama kizmak yok…
-ben senin neyine kizayim yavrum
-yok kizabilirsin
-söyle kizmam
-babaannecigim biz cocuken..ebru,ben,dogan,esin,esra,elvan,onur……senin kiraz agacindan kirazlari yerdik….sen bizi onlara dokunmuyoruz sanirdin…
-biliyorum
-ne!!!!
-biliyorum yavrum dedi.Gözlerinden yaslar bosalmaya basladi…
-neden agliyorsun babaannecigim…….??
-kizim ben hic sizden kiraz esirgemedimki…o kirazin altinda benim ölü dogan bir bebegim gömülü….orda gezindiginizde onun mezarini cigniyordunuz…Savas zamaniydi…erken dogum sancilarim tutmustu…büyük baban cephedeydi….bebegimi tek basina dogurdum ve bebek ölüydü ..eskiden ebeler vardi yavrum onlar olmasa bende ölecektim, dogumdan sonra cok hasta oldum zaten…..bebegimide okiraz fidanin altina gömmüstüm..bahcemiz cok büyüktü..yeni dikilen agaclarin arasinda kimse gezinmez…orasi sakin diye düsünmüstüm…hem evden bakinca bebegimin mezarini görebiliyordum..iste öyle kizim, deyip benim ellerimi tuttu bende ona sarildim..ikimizde agliyorduk….bebek kizmis adida Kirazmis.
Bir taraftan Ankaranin isiklarini seyrediyordum…bir taraftanda gece gece kadinin haleti ruhiyesini nasil mahvettigimi düsünüyordum..acayip bir sekil de bogazima tas gibi bir sanci saplanmisti.Gidip su iceyim dedim..mutfaga dogru giderken..Babaannem tekrar bastonunu eline aldi ve ben namazimi kilayim yavrum diye yatak odasinin yolunu tuttu….Arkasindan bir müddet kipirdayamadim…onu seyrettim…sonra balkona oturup zirladim..acayip bir paylasim yasamistim..hic tahmin edemezdim…cocukken bizi o agaca yaklastirmayan öcü kadin babaannem meger bebegini koruyormus ,meger cocugunun mezari orasiymis meger o Kiraz agaci benim halammis.