bildirgec.org

açlık hakkında tüm yazılar

Soylent Green – Açlık (1973)

queennothing | 19 January 2011 15:27

1916’da Amerika’da dünyaya gelen ve 2006 senesinde yine Amerika’da hayata gözlerini yuman yönetmen Richard Fleischer‘in yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Soylent Green“, 1973 senesinde vizyona girdi. Dilimize “Açlık” diye çevrilen film, Harry Harrison’un romanından uyarlandı. Çıktığı sene Satürn Ödülü kazanan filmde 2008 senesinde hayatını kaybeden Amerikan aktör Charlton Heston, aktris Leigh Taylor-Young ve 1973 senesinde hayatını kaybeden Romen aktör Edward G. Robinson rol alıyor. Çekim tarihine göre (1972) 50 sene sonrasını anlatan yapım, bugün sadece 11 sene sonrasını anlatmakta.

Milyonlarca insanın yaşadığı dünya nüfusu, 2022 senesinde kat be kat artmış, yaşamsal ihtiyaçlar karşılanamaz hale gelmiştir. Yaşanacak yer ve yiyecek yemek bulunamayınca uzmanlar, buna bir çare olarak beslenme ihtiyacını gideren Soylent Green adında bir kapsül icat ederler. Ancak bu kapsülün formülü tam anlamıyla muammadır.

the innocent africa

admin | 03 January 2011 23:41

vahi yaşamı,büyük düzlükleri,koyu tenli insanları,fakirlik,açlık,sayısız hayvan türü deyince akla gelen ilk coğrafya. sürekli izlenen bir kıta.ama artık izlemekle kalmak istemiyor devler.
artan nüfusları ve teknolojileri için başrol oyuncuları yine afrika.

katliamlar

nazokiraze | 02 December 2010 09:53

1932–1933 arası 5 ile 10 milyon arasındaki insanın hayatını kaybetmesine yol açan Holodomor Katliamıtarihteki diğer örnekleri gibi silah veya bombalarla yapılmadı.Şimdiki Ukrayna’nın bulunduğu yerde yaşanan bu olayda tabiatın ve şartların elverişli olmasına rağmen dış güçlar tarafından oluşturulan açlık nedeniyle göz göre göre milyonlarca kişi canından oldu. (Ukrayna’da yeniden alevlenen soykırım tartışmaları)

Aralık ayına adım adım haberler

nazokiraze | 24 November 2010 09:37

Aralık ayı geliyor artık sofralardaki taze fasülyeler, barbunyalar, patlıcanlar yerini pırasaya, karnabahara, lahanaya bırakmak üzere. Bol bol balık tüketme zamanları.Trabzon Hurması’nın da zamanı geldi.(ben hiç sevmem)

Cennet Hurması da denilen Trabzon Hurması bilindiği gibi tam bir şifa deposu, kansızlıktan bağışıklık sistemi arttırılmasına kadar pek çok derde derman olan bu meyve kalp dostu olarak belirtiliyor.Trabzon Hurması’nın sağlığa faydalı olmasının dışında bir özelliği daha var, o da içeriğindeki Tanen.(Üşümemek için Trabzon hurması yiyin)

Kasım ayı yaklaşırken yemekli haberler

nazokiraze | 24 October 2010 15:41

Brugge Expo Yemek Festivali bu yıl 5-6 ve 7 Kasım tarihlerinde düzenlenecek. Festivale ülkemizden
Kemer Turistik Otelciler Birliği (KETOB) katılacak .

Çincede altın portakal anlamına gelen kumkuat meyvesi (küçük mücevher olarak bilinir) dünyada kabuğuyla yenen tek turunçgilmiş, gelin siz düşünün artık C vitaminini. Çin, Hindistan, Japonya , Amerika gibi ülkelerin yanı sıra ülkemizde Rize’de yetişen bu meyvenin reçeli oldukça lezzetliymiş.

Yemekle ilgiliyim diyenler için internet üzerinde Yalancı Yemekler adında bir etkinlik var.Tarifler 15 Kasıma kadar mail aracılığı ile tariflerini yollayabilirler. Ayrıntılı bilgi buradan

BİR GARİP ALEM

oyuncuhandan | 20 September 2010 14:59

İşe yeni girmiştim. İlk kez karşılaştığım bir sürü şey olmasına rağmen günler çok sıkıcı ve uzun geçiyordu. Etraftaki herkes yabancıydı. İş dünyasındaki -neyse artık bu hala anlamış değilim- o garip bakışlar ve ağızdan laf alma çabaları beni deli ediyordu.İnternet bağlantısı da börülce patronumuzun talimatı ile sadece öğlen saatinde açıktı.

Canım çok sıkılıyor, içim daralıyor, kalbim sızlıyor-burası çok duygusal olmuş olabilir ama gerçek- başım ağrıyordu. En azından öğlen bilgisayarda yapacağım bir şeyler arıyordum. Ama şöyle bir gerçek vardı ki ben internetten de çok hoşlanmıyordum -nedense gözümde bir kişiliği vardı.-

Ekmek yiyen var mı?

witamin | 06 September 2010 17:00

2 bütün pide ve bir o kadar da dilimli ekmek!” dedi hışımla içeri giren anneannem.Kızgınlığından cümleyi tamamlayamadı.
“Ne oldu hayrola?” dedim.Anlattı.Zaten ben sormasaydım da anlatacaktı.
Evdeki kullanılmış kağıtları az ilerdeki kağıt çöpüne atmaya gitmişti.Dün akşam evinde 10-15 arkadaşına iftar yemeği veren komşumuzun oğlunu elinde poşet ,poşetin içinde ekmeklerle görmüş.Ne yapacağını sorunca ,gittiği istikametten de anladığı üzere , çöpün yanına koyacağı cevabını almış.Yani “çöpe atacağım” ın masum hali.O an bişey diyememiş yaşadığı şokla.Kadıncağız dönmüş gelmiş bir telaş,bir sinir.”Ah napsam şimdi ?” dedi durdu gün boyu.
Aynı şoku ben de ev arkadaşım sandviç yapmak için kestiği ekmeğin içini çıkarıp gözlerimin önünde çöpe attığında yaşamıştım.”N’oluyo!” deyip atmıştım elimi çöpün içine bir hamleyle alıvermiştim ekmeği.Allahtan ki çöp diye tanımladığımız nesne kova değil de temiz poşet,ekmek de o poşete atılan ilk çöptü de kurtarabilmiştim.Hanımdan aldığım cevapsa” ben sevmiyorum ekmeğin içini” gibi düzmantık bir savunmaydı tabi ki.
Şimdi sesleniyorum ey hafif sakinleri ve sakin olmayanları.Özellikle de ekmek atanlara sesleniyorum :
Ekmek atılmaz!Olur da küflenir o zaman atarsınız.Ama ekmek küflendirilmez de.Ekmek küflenmeden bir çaresine bakılır.Zira onu bulamayanlar bir hayli fazla dünya üzerinde.

Yapılan israfın boyutu işte burada ortada:

bir yemek yazısı daha

admin | 05 February 2010 11:41

1917 Rusya Ekim Devrimi’nde Gürcistan’dan Kars’a göç eden bir aile ile birlikte Alman bir peynir ustası ve birer tonluk iki kazan getirilir.İsviçre’de öğrenilen gravyer peynir orda öğrenilip nesilden nesile Kars gravyeriolarak üretiliyor.Kars peyniri Mayıs ve Temmuz ayları arasında elde edilen tam yağlı sütlerden yapılır.Eskiden kalan bakır kazanlarda kaynatılan sütler şirden mayası ile mayalanır ve harbi denen alet ile kesilir, sonra da tokuz ile çırpılıp tahta kalıplara konur.Sütün Kars gravyerine dönüşürken ortalama 120 gün geçirmesi gerekiyor.90 Kiloluk peynire yaklaşık bir buçuk ton süt gidiyor.