bildirgec.org

ab hakkında tüm yazılar

radikal’in yaptığı…!

moroccom | 05 October 2005 15:16

ab ile müzakerelerin başlaması ile ilgili haberleri okurken, gözüm radikal gazetesindeki bir harita ve üzerindeki açıklamalara takıldı. Özellikle ülkemiz ve Ermenistan’la ilgili açıklamaları bir okuyun. bana sanki bir fransız gazetesinden alınmışta türkçe’ye çevrilmiş gibi geldi. yoksa soykırım kelimesine bile karşı çıkan necip medyamız müzakereler başlayınca kafayı fransızlarla mı değiştirdi?

hırsız – polis

| 23 August 2005 02:13

evime hırsız girdi. balkondan girerken sesine uyandım, anlamadım. kedi sanıp kapıya bakınırken bir siyah maskenin bana baktığını gördüm. hep atıp tutarken uluorta (“dağıtacaksın üçünün beşinin kafasını, bak bakalım bir daha yapabiliyorlar mı?”) yollu; başıma gelince kalakaldım… adamla bakıştık uzun uzadıya… yakınımdaki ağır metallerin yerlerini düşünürken girdi odama, 2 metre ilerime geçerek karşılıklı bakıştık yine uzun uzadıya… sonra cüzdanımı aldı; pantolonumu koluna sardı. çıkıp diğer odalara doğru niyetlendiğinde uyanır sesi yapmayı akıl ettim.. ayağımı yere sürüyüp tepkisine baktım: korkup balkona yönelmişti.. kısa yol olan diğer kapıdan balkona fırladım: benden 2 sn önce gelmişti buraya ve şu anda balkon demirinden aşağı atlamaya hazırlanıyordu. sebepsiz ve refleks olarak adamı ittirmek için ellerimi uzattığımda kendini aşağı saldı demirlere tutunarak. uzanıp elini tuttum hâlâ asılı durduğu balkon parmaklıklarındayken. tam var gücümle yukarı kaldırıp yere bırakacakken kendini bıraktı aşağı katın balkonuna. ve 2. kattan kendini yere attı, 1 sn sonrasında hızla koşuyordu. ben göz göre göre cüzdanımı ve pantolonumu çaldırmak, büyük bir tehlikeyi atlatmış olmak, cinayetten 1 sn’yle kurtulmuş olmak (balkondan atma refleksi) ve ölüm arasında gidip geldim bir süre.. hangi arada attığımı hatırlamadığım “hırsız vaaaar” narasından mütevellit uyanan ve ilk defa gecenin 4.30’unda farkıma varan mahalle halkıyla pencerelerinden bakışıp mini-diyaloglar kurdum. aşağıdaki “erkete”siyle (argo: gözcü) beraber “gecenin karanlığında gözden kaybol”dular. giyinip aşağı indim ve “işlerini yapmak üzere devriye gezen” polis arabalarından bir kaçına “el ettim”: 2 tanesi görmezden geldi. birinin yoluna çıkınca durmak zorunda kaldı ve yakın ilgi gösterdi:

hey corc versene borc & Ab

suitfly | 01 July 2004 20:07

İşgalcilerin zirvesi İstanbul’da oldu bitti. Peki ne kazandık? Veya ne kazanmışız gibi gösterildik bir bakalım. Türkiye’nin AB yolunda attığı büyük bir adım olarak tanımlandı. Demekki AB yolunda bir zirveye konukluk ederek ve Bush’a yalakalık yaparak yol alınıyormuş. peki ab’ye doğru yol alma isteği neden? Türkiyede AB’ye girmeyi neden istediğini bilmeyen büyük bir topluluk ve bu topluluğu yönlendiren medya var. Keşke Türk medyası zirvenin hemen ardından Emine ERDOĞAN’ın kostümlerinin şıklığıyla ilgilenmeyi bırakıp gerçekleri yansıtsaydı diyorum. Keşke Türk medyası hükümetin sadece iyi yönlerini göstermese. Kısaca yalakalığı kesse. “Hey corc versene borç” şeklinde ülkeyi yöneten hükümete karşı tepkisini gösterse. Ama nedense AKP başa gelmeden hespine saydıran bir çok yazar AKP başa gelince sustular. Gerçek yüzlerini gördük. Medya daha çok nasıl ilgi çekeriz diye düşünüyor. Tabi ki bu sorunun cevabını türbanlı olduğu için Çankaya Köşküne davet edilmeyenlerde buluyor. Hâtta Cumhurbaşkanını burda eleştiren bir çok yazar var. Keşke onlarla konuşup bu konunun lâiklikle ne gibi bir ilgisi olduğunu sorabilsem. Lâiklik resmi devlet alanlarına türbanla girmekte bitmiyor. Kimse onlara türbanını hiç bir zaman takamaz demiyor. Madem ülkeyi yönetiyorlar belirli sorumlulukları ve uyması gereken kurallar var. Türban dini bir sembolden öte siyasal bir sembol hale geldi zaten. Bir de türbanın kamu alanlarına sokulması için elinden gelen yapılıyor. Sizde buna destek veriyorsunuz. Bende Çankaya köşküne çıplak gireyim o zaman. Benimde inancım böyle. Çankaya köşküne çıplak giremezsek Türkiye lâik olmaz… Bu arada insan hakları mahkemesine başvuran ve üniversitede türbanla okumak istediğini bildiren bir bayan da reddi almış. Kabul edilmesinimi bekliyordu acaba? Veya kabul edilse Avrupadaki kurallar Türkiyedeki kanunların önündemi yer alıyor? Irak’ta alel acele devredilen yeni hükümet PKK’yı terörist grup olarak tanımış. Iraktaki yönetim daha kendini toparlamamışken dağdaki eli silahlı teröristlere nasıl söz geçirecek merak ediyorum. Verilen sözler daha önce de verilmişti zaten. Ülkece aralıkta verilmesi beklenen AB müzakere tarihini bekliyoruz, daha o zamana kadar istedikleri herşeyi yapabilme potansiyelimiz var malesef. Peki AB’yi neden istiyoruz? Bazılarımız çoktan vazgeçilmiş olan Avrupa’da serbest dolaşma hakkı için, bazılarımız ekonominin düzeliceğini düşündüğü için. Peki bunlar için AB’ye bu kadar yalakalık değermiydi. AB ekonomimizi düzeltecek deniyor ama ABD, Çin, Rusya gibi ülkelerin yanında Avrupa ekonomisi gittikçe arka plana kayıyor. Yaşlanan nüfusuyla nereye kadar? AB bize insan hakları getirecek deniyor. İnsan hakları getirmek ne demek? İnsan hakları sadece siyasal bir aldatmaca haline geldi. İdamına karar verilen, insan haklarına tutunmaya çalışıyor. Eğer insan olsa o idamı hakketmezdi zaten. Diğer bir yandan Türkiye’de insan hakları zaten korunuyor. AB bize daha fazla demokrasi getirecek diyorlar. Biz bilmiyoruz ama galiba demokrasinin bir ölçü birimi var. Ve Türkiye’de yeterli değil. Yoksa neden böyle bir şey istesinlerki. Batıdaki demokrasiyi daha çok beğenen varsa, bunu Türkiyeye dayatmayı değil gidip orda yaşamayı amaç edinsinler. Çünkü bize ATATÜRK’ün kurduğu demokrasi yetiyor. Doğu Türkistan’da her gün zulüm gören Türkler varken biz AB’ye bakıyoruz. Türk Birliği diye bir şey olabileceği kimsenin aklına gelmiyor sanırım. Ya da kişisel çıkarlar yüzünden getirilmek istenmiyor. Avrupa Birliğine girince, her zaman yaptıkları gibi Türkiye’yi bir şeyi yapma mecburiyetinde bırakmıyacaklarını kim garanti ediyor? Her zaman bir isteği olduğunda ya Ermeni soykırımı ya da Kıbrıs meselesini dile getiren Avrupa’nın bizim milli egemenliğimize dahi göz koymuyacağını kim garanti edebilir? Kıbrısı milli egemenliklerinden vazgeçirmek için elinden geleni yapmadılarmı. Ve başardılarda. Bizimkilerde sağolsun Avrupaya bu konuda çok destek verdi. Gönül isterdi ki istenmediğimiz yere zorla girmeyelim! Başkaları gibi olmayalım…