bildirgec.org

fransa hakkında tüm yazılar

Da Vinci’nin Bir Şifresi Daha Kırıldı!..

lazaronnie | 22 December 2008 09:56

da vinci codeOrtalıkta her gün yeni bir “da vinci şifresi çözüldü” haberi dolaşırken bunlara bir yenisi daha eklendi.
Resimde görülen ressamın 16. yüzyılda yapmış olduğu ünlü bir tablosunun arkası tarafı!.. Neden arka tarafı? Müze yetkilileri ressamın bu yüzü eskiz yapmak için değerlendirdiğini düşünüyorlar.

Tablo Fransızların ünlü Louvre müzesinde bulunmakta ve restorasyon çalışmları için yerinden indirildiğinde arka kısmındaki çalışma tesadüfen fark edilmiş. Tablo ismi “Bakire Çocuk“.

Kandahar

la loba | 21 December 2008 13:47

afis
afis

Yönetmen: Mohsen Makhmalbaf
Senaryo: Mohsen Makhmalbaf
Tür: Dram
Gösterim yılı: 2001 (Cannes Film Festivali)

Oyuncular: Ike Ogut (Naghadar), Nelofer Pazira (Nafas), Hassan Tantai (Tabib Sahid), Sadou Teymouri (Khak), Hoyatala Hakimi (Hayat)

nafas
nafar
nafas2
nafas2

Nafar, Afganistan doğumlu Kanada’da yaşayan bir gazetecidir. Yıllar önce iç savaş nedeniyle Kandahar’dan kaçarken yaşadıkları bir talihsizlik sonucunda kızkardeşi Afganistan’dan çıkamamıştır. Yıllar sonra aldığı bir mektupta milenyumun son güneş tutulmasında kızkardeşinin intihar edeceğini öğrenir. Bunun üzerine Afganistan’a gitmeye karar veren Nafar’ın İran-Afganistan sınırında geçen yolculuğunu konu edinen Kandahar (Safar e Ghandehar) Taliban gerçeğini anlatan üç ödüllü bir film.

Mon Ange (Meleğim)

behman | 11 December 2008 11:21

imdb reytingi : 6.2/10

Yönetmen: Serge Frydman
Yazar: Serge Frydman
Tür: Drama
Oyuncular: Vanessa Paradis – Colette, Vincent Rottiers – Billy, Eduardo Noriega – Romain, Eric Ruf – Kovarski

mon ange“(meleğim) kısaca özetlersek; Sevimli ve hassas hayat kadını colette (Vanessa Paradis) meslektaşının hiç tanımadığı oğluna-billy (Vincent Rottiers) bakmayı kabul eder, yoksa çocuğun başına gelmeyen kalmayacaktır. bir an önce Billy’yi annesinin yanına ulaştırmak istemektedir. fakat hem billy’den kurtulmalı, aynı zamanda da bir çocuğa hamile kalmalıdır ki eski sevgilisi dönüp onunla yaşamayı kabul etsin. bu yüzden tek zamanda iki sorunu çözmekle yükümlüdür.

NOBEL ÖDÜLLÜ TÜRK: ORHAN PAMUK

| 11 December 2008 10:13

Orhan Pamuk, 1952 yılında İstanbul’da doğdu. İlk romanı ve anketlere göre cumhuriyete damgasını vuran 75 kitaptan biri olan “Cevdet Bey ve Oğulları”nda (1982) ve diğer bir şaheseri olan “Kara Kitap” (1990) adlı romanında anlattığına benzer bir ailede büyüdü. Nişantaşı’nda yetişen Orhan Pamuk, New York’ta geçirdiği üç yıl haricinde İstanbul’da yaşadı. Robert Koleji mezunu olan ve
İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde üç yıl okuyan Pamuk, 1976’da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi.

Çocukluk ve gençlik yıllarında ressam olmayı hayal etti, fakat 1974’den itibaren yazı yazmayı tercihi ağır bastı.

Üç kuşak İstanbullu bir tüccar ailesinin çerçevesinde, Türkiye’nin son yüzyıllık macerasını hikâye eden “Cevdet Bey ve Oğulları” adlı romanı, 1979’da Milliyet Roman Yarışmasında ödül aldığı gibi, 1983 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü‘ne de layık görüldü. Aynı yıl ilk baskısı çıkan; üç mutsuz kardeşin İstanbul yakınlarında bir sahil kasabasında, 90 yaşındaki ninelerinin evinde geçirdikleri bir haftalık hayat dilimini anlatan “Sessiz Ev” adlı romanı ile 1984 yılında Madaralı Roman Ödülü’nü aldı. Pamuk, “Sessiz Ev”in Fransa’da çıkan çevirisi ile 1991’de Avrupa Keşif Ödülü’nü kazandı.

17. yüzyılda İstanbul’a getirilen Venedikli bir köleyle bir Osmanlı âlimi arasındaki ilişkiyi anlatan tarihi romanı “Beyaz Kale”(1985) ile Pamuk, yurt içi ve yurt dışında ününe ün kattı.

VİNOTERAPİ ( ŞARAP BANYOSU )

akoni | 02 December 2008 17:17

Fransa’nın Beaujolais bölgesinde başlatıldığı bilinen şarap banyoları. Dünyanın ikinci en büyük otel SPA’larından biri olarak değerlendirilen Antalya Beldibi’nde ki Sungate Port Royal SPA merkezi, pek çok ünlünün tercih ettiği süt banyosuna alternatif olarak şarap banyosu terapisini de uygulamaya başladı.Şimdilerde dünyanın pek çok yerinde yagınlaşmakta olan vinotherapy, yani şarap terapisi. İnsanoğlu fermantasyon ve şarabın insan sağlığına faydaları hakkında daha çok bilgi edindikçe üzümün de gözümüzdeki değeri iyice artıyor. Vinoterapi’nin doğuşu da üzümün aynı zamanda cilt sağlığı için de büyük önem taşıdığının anlaşılmasıyla gerçekleşiyor. Üzümün besin değeri en yüksek kısımlarının, kabuğu ve çekirdeği antioksidan özelliği görüyor. Üzümüm bu kısımları cildi, hava kirliliği, alkol, sigara dumanı ve güneş gibi serbest radikallere karşı koruyor. Stresten kaynaklanan yorgunluğa, uykusuzluğa iyi geldiği söylenmektedir. Aynı zamanda bir gençlik iksiri olarak görülmektedir.

Nasıl ki şarap içmenin insan sağlığına faydaları tartışılmaz, aynı şekilde şarapta bulunan polifenoller cilde uygulandığında sonuçlar yine aynı derecede olumlu…Taze üzümlerin çeşitli yağlarla karıştırılıp bu karışımla < vücuda masaj yapılması. Bunun yanı sıra şarap fıçısında şarap banyosu vücudu nemlendirip yumuşattığı için genelde masajlardan önce uygulanır. Böylece nemli vücuda yapılan masaj daha iyi etkisini gösterir.

Şarap banyosu, Çin’den özel olarak getirtilen ahşap küvetlerde yapılabilmektedir. Uzak Doğulu bir uzman eşliğinde banyo sürdürülmektedir.Pop müziğin ‘minik serçe’si Sezen Aksu, Sibel Can, Hülya Avşar ve Kenan Doğulu banyoda su yerine şarap kullanan ünlüler arasında gösterilmektedir. Kendilerini çok iyi hissettiklerini belirtir bu ünlülerimiz.

İyi ki Doğdun Levi’s – (Claude Lévi-Strauss’un dalya dediği 100. doğum günü anısına…)

Anthro | 29 November 2008 17:57

İyi ki Doğdun Levi’s

Yann Tiersen - live, Aux Eurock / Rue de Cascades
Yann Tiersen – live, Aux Eurock / Rue de Cascades

(Claude Lévi-Strauss’un dalya dediği 100. doğum günü anısına…)

Claude Lévi-Strauss
Claude Lévi-Strauss

Bugün 100. doğum yıldönümünü kutlayan, 20. yy’ın en önemli antropologlarından Claude Lévi-Strauss’un dalya demesi anısına, O ve çalışmaları ile ilgili bir yazı kaleme almak istedim. Başlıkta ise çarpıcı olması düşüncesiyle, her antropoloji öğrencisinin maruz kaldığı klişeleşmiş “Levi’s” konserve esprisini yapmaktan kendimi alıkoymadım. Belirtmek gerekirse, bugün 100. doğum yıldönümünü kutlayan antropoloji üstadı Claude Lévi-Strauss ile, meşhur Amerikan bluejean markası arasında ortak herhangi bir bağ yoktur. (Müşterek Yahudi kökenleri hariç.)

Fransa’da Türk Filmleri Gösterimi

queennothing | 29 November 2008 10:37

Fransa, Türk Sineması’nın 14 değerli yapmına destek veriyor. Fransa’nın kuzeydoğusunda yer alan Strasbourg kenti sınırları içerisinde bulunan L’Odyssee Sineması, “Quinzaine du Cinéma Turc – Türk Filmleri Gösterimi” adında bir etkinlik düzenliyor.
3 Aralık’tan 30 Aralık tarihine kadar 14 farklı yapımın gösterileceği etkinlik, aslında ilk defa düzenlenmiyor. Fransa, tam 20 yıldır Türk Sineması’nın seçkin filmlerini İngilizce altyazıyla göstererek yakından destek veriyor.

Bu sene gösterilecek filmler;

Doğru Aracı Seçmek

rpc | 14 November 2008 11:18

Volkswagenin Fransa reklamlarında kullanmak üzere hazırlanan afişlerde; işinizi daha hızlı ve daha kolay yapabilmek için Doğru Aracı Seçmenin önemine ve gerekliliğine vurgu yapılıyor.
Sonunda işinize yarayan bir volkswagen çeşidi olup olmadığına bakmamak elde değil..

The Band’s Visit

ifyess | 10 October 2008 14:47

Haklarında kimsenin pek kafa yormadığı Mısır Polis Bandosu’na ait küçük bir müzisyen grubun yolu bir gün, ülkelerinden kilometrelerce uzağa, İsrail’e düşer.

Görevlerini her daim müthiş bir ciddiyet ve sorumlulukla yerine getirmiş olan bando grubu, İsrail’de küçük bir bölgedeki Arap Kültür Merkezi’nin açılış törenine gönderilirler. Ancak daha ülkeye ayak bastıkları an şanssızlık başlar ve kendilerini almakla görevli yetkilileri havaalanında bulamazlar. Sonrasında gururlu ve bir o kadar da disiplinli olan teğmen Tawfiq Zacharya’nın liderliğinde kendi başlarına yollarını bulmaya karar verirler ama şansızlık devam eder ve isim karışıklığından dolayı hiç de ummadıkları ıssız ve unutulmuş bir kasabaya gelirler.

Ana hikayemiz de böylelikle başlamış olur..

Ortak özellikleri uzaklığı ve unutulmuşluğu yaşamışlık olan; kısmen yabancı iki grubun birbirlerini tanıma, anlama ve kabul etme sürecini anlatıyor The Band’s Visit… aynı zamanda grup içi kuşak çatışması, yalnızlık ve iletişimsizlik kavramlarına değiniliyor…

Bir filme tadını-tuzunu veren müzik etkeni The Band’s Visit’de de önemini gösteriyor. Film bittikten sonra bir müddet zihninizde Arap ezgileriyle etrafta dolanabilirsiniz…
Sahneler ise tamamen simetrik hastasi bir fotoğrafçı edasıyla çekilimiş ki bu da diyalogların sadeliğiyle birleşince izlenirlik oranı çok yüksek bir yapım çıkıyor karşımıza.

Ülkemizde ilk olarak 2007 filmekimi’nde gösterilen, İsrail-Fransa-Amerika ortak yapımı olan The Band’s Visit’in orjinal adı ise “Bikur Ha-Tizmoret“..

Ayakkabılar Kadeh,Jartiyerler Taşıma Kabıydı!

Culture Orange | 13 September 2008 18:37

Düşünün ki bir içecek yapıyorsunuz ama yaptığınız içecek sizin istediğiniz ismi değil tamamen farklı bir isim alıyor.
İstediğiniz ismi vermek istiyorsanız bu işi dünyada tek bir yerde yapabiliryorsunuz. Belki kimilerinizin aklına gelmiştir neyden bahsettiğim.
F1 in vazgeçilmezi şampanyadan bahsediyorum elbette.

Şampanya ve Alonso
Şampanya ve Alonso

Yine malum meyveden elde edilen şampanya gerçekten çok fazla hikayeye konu olmuş bir içkidir. Asillerin ve kraliyet ailesinin içeceğidir.
Yapımı bir hayli meşakkatli olmakla birlikte çok tehlikekelidir.
Şaraptan farklı olarak adeta pişirilerek yapılan şampanya 17. yy dan bu yana adından söz ettirmekte.
Mahzenlerde çalışan işçilerin can güvenliklerini tehlikeye atan bu içki 920 C° a kadar ısıtılıyor.
Şarapların 1/3 ünün bozuk çıktığından bahsetmiştik şampanyada da durum pek farklı değil ama şampanya bozuk çıkmaktan ziyade 100 km hızla duvarlarda delik açan mantar,fırlatan bir tehlike.
Aslında ilk yapımı tesadüflere dayalıdır. Üzümden daha çok yararlanmalıyız düşüncesinde olan ademoğlu adeta meyvenin cacığını çıkartırcasına kullanmıştır.
Farketmiştir ki bu meyveyi mayalamak hem kafaları güzelleştiriyor hemde cepleri.