bildirgec.org

forest whitaker hakkında tüm yazılar

The Last King of Scotland (2006)

queennothing | 09 May 2011 13:35

Oscar Ödüllü İngiliz yönetmen Kevin Macdonald‘ın yönetmenliğini üstlendiği sinema filmi “The Last King of Scotland“, 2006 senesinde gösterime girdi. Giles Foden’in romanından uyarlanan filmin senaryosu, Peter Morgan ile Jeremy Brook tarafından yazıldı. Çekimleri Uganda ve İngiltere’de tamamlanan yapımda Oscar Ödüllü Amerikan aktör Forest Whitaker, İngiliz aktör James McAvoy, Kerry Washington ve Gillian Anderson rol alıyor. 1925 ile 2003 tarihleri arasında yaşamış olan Uganda Devlet Başkanı İdi Amin, Uganda’nın en olaylı diktatörü idi. Askerlik döneminde gerçekleşen darbenin öncü isimlerinden biri olan Amin, bugün hala tartışılan olaylara sebep oluşu yüzünden ‘kanlı diktatör’ olarak anılıyor. Dinine bağlı bir Müslüman olan Amin’in devlet başkanlığı yaptığı dönemi anlatan filmimiz, tarihi bir önem taşımakta.

The Great Debaters (2007)

queennothing | 08 May 2011 17:00

1954 doğumlu Amerikan aktör Denzel Washington, 1980’lerde başlayan sinema kariyerinde 90’lar ve 2000’lerde hızla yükseldi. İki Oscar Ödüllü aktörün ikinci yönetmenlik deneyimi olan “The Great Debaters“, 2007 senesinde gösterime girdi. Washington’un başrolünde yer aldığı filmde Oscar Ödüllü Amerikan aktör Forest Whitaker, Kimberly Elise, John Heard ve Nate Parker gibi isimler rol alıyor. Ortalama 15 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle Amerika’da çekilen 130 dakikalık “The Great Debaters“, En İyi Film dalında Altın Küre adayı oldu.

1898 senesinde Amerika’da dünyaya gelen Melvin B. Tolson, bir öğretmen ve bir devrimciydi. 1924 ile 1947 tarihleri arasında Wiley Koleji’nde görev yapan Tolson’un siyahi öğrencileri yüreklendirerek eğitimde eşitliği elde etmelerine önayak olması, onu unutulmaz kılan en önemli olaydı.

Repo Men

Entertrainer | 24 March 2010 15:51

Repo Men Poster
Repo Men Poster

Moonve Pandorum‘u bir kenara ayırırsak uzun zamandır güzel bir bilim kurgu filmine rastlamadım. Üstelik ikisi de düşük bütçeli filmler. Şöyle blockbuster kıvamında bilim-kurgu filmi açığını ise Repo Men dolduracakmış gibi görünüyor.

Filmimizin Alex Cox’ın 1984 yılı yapımı cyberpunk denemesi Repo Man filmi ile alakası yok…

Bu filmde yapay organ sektörünün derinliklerine dalacağız. Kahramanımız Remy (Jude Law) ve ortağı Jake Freivald (Forest Whitaker)’in organ tahsilatı bölümünde çalışıyorlar. Yani yapay organ taktırıp da parasını ödemeyenlerden organları geri alıyorlar. Bu organ alma işini yapanlara da Repo Men deniyor. Remy bir gün yapay organ taktırmak zorunda kalıyor, borcunu ödeyemeyince de eski ortağı onun peşine düşüyor. Tabii sonrası vur patlasın aksiyon.

Repo Men: Yapay Organ Pazarlığı

queennothing | 08 February 2010 14:46

Son dönem bilim-kurgu filmlerinin (bkz. Avatar, Moon, District 9) hayranlık bırakan görselliği ve hikayeleri, izlerken farkına vardığımız ve o anda içimize işleyen büyük bir olguyu, durumu, her bireyin içinde zaten var olan bir şeyi de beraberinde getirdi; ‘benlik’. Yakın zamanda çıkmış yapımlara bir göz atacak olursak, “Moon“daki Sam Bell karakterinin hem gerçek anlamda, hem de kendi içinde -içlerinde- gerçek benliğini bulmaya çalışması ve yalnızlığı, Avatar‘ın o büyüleyici görselliğiyle aklımıza, iliklerimize işleyen tutku, erdem, azim, insanlık örneği, bilim-kurgu filmlerinin aslında birer psikolojik drama olduklarının misali.
Hikayesi (Eric Garcia‘nın romanından uyarlandı) itibariyle bahsi geçen yapımlardan farklı olarak 2010‘da vizyona girmeye hazırlanan “Repo Men“, yapay organ üretmenin ve ticaretinin mümkün olduğu bir zamanda, organ ihtiyacı olan insanların büyük paralar vererek/ borçlanarak satın aldıkları yapay yaşam organlarının karşılığında ödedikleri bedeli, anlatıyor. Derine inecek olursak, savaştan ‘gazi’ olarak çıkmış askerlerin son çare olarak başvurdukları Yapay Organ Şirketi, organlar için biçtiği fiyatı ödeyemeyen insanların peşlerine düşer ve ironik olaylar silsilesi başlar.

İki defa Oscar’a aday gösterilen İngiliz aktör Jude Law‘ın başrolünde yer aldığı yapımda “X-Men” filmlerinden tanıdığımız Amerikan aktör Liev Schreiber, Oscar Ödüllü Amerikan aktör Forest Whitaker, Brezilyalı aktris Alice Braga ve Hollandalı aktris Carice Van Houten rol alıyor.

Mary (2005)

queennothing | 17 December 2009 16:14

Abel Ferrara‘nın yönetmenliğini yaptığı 2005 çıkışlı sinema filmi “Mary“de Juliette Binoche, Forest Whitaker, Matthew Modine, Heather Graham ve Marion Cotillard rol alıyor.

Tony Childress, başarılı ve ünlü bir yönetmendir. Bir çok sinema filmi çekerek adını dünya çapında yükseltmeyi başaran Childress, özünde narsist, ukala ve umarsız bir yapıya sahiptir. Yeni filminde Yüce İsa ve Yüce Meryem’in hikayesini anlatan yönetmen, hiç kimsenin ‘İsa’ rolüne bürünemeyecek kadar iyi olmadığını düşündüğü için, rolü bizzat kendisi oynar. Kudüs’te yapılan çekimler bittiğinde ‘Meryem’i canlandıran aktris Marie Palesi, ülkenin atmosferine kapılır ve Kudüs’te kalmaya karar verir.
Marie, bugüne kadar yaşadığı her günün, ettiği her duanın içtenliğini sorgulamaya başladığında, içinin bomboş olduğunu görür. Marie’nin artık hayatındaki yegane amacı ‘kaynak olan’a ulaşmaktır.

Panic Room (2002)

queennothing | 05 August 2009 17:41

1963, Amerika doğumlu senarist / yönetmen David Koepp‘in senaryosunu yazdığı, adını sıkça duyduğumuz başarılı ve yaratıcı yönetmen David Fincher‘ın yönetmenliğini üstlendiği “Panic Room“, orjinal hikayesi ve güçlü oyuncu kadrosuyla, heyecanın temposunu hiç azaltmadan, izleyicilerine gerilim dolu bir film sunuyor.
Meg Altman, eşi Stephen tarafından aldatılınca, boşanıp, kızı Sarah ile yeni bir eve taşınır. 2 katlı ev, anne – kız için büyük olmasına rağmen, ikili heyecanlıdır. Evin üst katında bulunan, çelikten yapılmış ‘panik odası’ ise, acil durumlar için tasarlanmıştır. Evin eski sahipleri, zengin oldukları için, böyle bir odanın güvenli olacağını düşünerek yaptırmışlar ve farkında olmadan yeni sahiplerinin de güvende hissetmelerine sebep olmuşlardır.

Yeni evlerinde uyuyan Meg ve Sarah, evin içinden gelen seslere uyanıp, göz atınca, 3 adam görürler ve Meg, kızını alıp ‘panik odası’na girer. İçeriden kilitlenen odaya, dışarıdan kimse ulaşamamaktadır ve içeride bulunan telefon sayesinde yardım çağırmak mümkündür. Ancak, telefon hatlarını kesip, salondaki hoparlörden, odadaki kolonlara konuşup, sesleriyle anne – kıza ulaşmayı başaran hırsızlar, istediklerini almadan gitmemeye niyetlidirler.

Deney Amerikanlaşıyor!

gorcun | 20 June 2009 15:06

Das Experiment
Das Experiment

Yaratıcı Amerikan Sineması (!) bir filmi daha yeniden çekiyor! Remake denilen kavramla her türlü eseri Amerikanlaştıran, Hollywood şimdide yine kendine özgü orijinal bir Alman yapımı olan Das Experiment (Deney) filmini yeniden çekmeye hazırlanıyor. Orijinali 2001 yılında Oliver Hirschbiegel tarafından yönetilen film, Stanford Hapishane Deneyinden esinlenerek çekilmişti. 20 gönüllü kişiyi bir hapishane ortamında 8’i gardiyan 12’si mahkum olmak üzere sosyal bir deneye tabi tutan araştırmanın etkileri kötü olunca 6. günün sonunda deney bitirilmek zorunda kalmıştı. İşte bu ilginç hikayenin yeniden çekilecek filmini Prison Break dizisini yönetmiş olan Paul Scheuring üstlenecek. Adı duyurulan oyuncular arasında Oscarlı aktör Adrien Brody, Forest Whitaker, Elijah Wood ve Cam Gigandet gibi isimler yer alıyor. Filmin çekimlerine önümüzde ay başlanması planlanıyor. Muhtemelen 2009’un sonu yada 2010’da vizyona girecek. Amerikan versiyonundan önce Alman yapımını izlemenizi tavsiye ederim.

Adrien Brody
Adrien Brody

Kendini ne sanıyorsun? : ”Phone Booth (Telefon Kulübesi)”

gorcun | 11 May 2009 16:57

Phone Booth
Phone Booth

Joel Schumacher’ i 2002 tarihli filmi Phone Booth (Telefon Kulübesi) kısa ama etkili bir film olarak tanımlanabilir. Stu Shepard (Colin Farrel) adlı reklamcı, mesleğinde başarılı kendine son derece güvenen etkili bir karakterdir.

Yanında asistanıyla yolda ilerlerken cep telefonuyla iş görüşmeleri yapan Shepard, bir kaç iş ayarladıktan sonra özel görüşmelerini yaptığı telefon kulübesine girer. Karısından (Radha Mitchell) habersiz başka bir ilişki yaşadığı Pamela’yla (Katie Holmes) konuşan ve telefonu kapatan Shepard ardından gelen telefon çağrısına cevap verir.
Basit bir telefon çağrısının nelere yol açacağını tahmin edemeyen Shepard, telefondaki sesin sahibinin kendisine dürbünlü tüfekle bakan bir katilin olduğunu öğrendiğinde telefon kulübesinden çıkışının kolay olmayacağını anlar.

Phone Booth
Phone Booth

Daha sonra katilin çevredeki kadın satıcısını vurmasıyla olay, Shephard tarafından gerçekleştirildiği sanılıp halk,polis ve medyanında ilgisini çekecek bir hale gelir. Bundan sonra Shepard’ ın kulübeden çıkmak için yapması gerekenler onu fazlasıyla zorlayacaktır.

En unutulmaz Oscar konuşmaları

aygen | 22 February 2009 14:02

oscar ödül töreni
oscar ödül töreni

Bir oyuncu için ödül almak kadar mutluluk veren başka bir şey yoktur. Hele ki ödül altın bir Oscar heykelciğiyse bu mutluluk iki katına çıkar. Ödülü eline alan herkes teşekkür eder. Bazı oyuncular tek bir teşekkürü yeterli görür; Tanrıya, Akademiye, ailesine veya yönetmene teşekkür eder. Bazı oyuncularsa ellerinde listeyle çıkar filmin ışıkçısından, çocuklarının dadısına kadar akıllarına gelen herkese teşekkür eder. Oscar almak hiç kuşkusuz en unutulmaz anılarıdır.

Sokağın Kralları – Street Kings (2008)

saltindagli | 19 June 2008 16:25

Polis denilince akla nedense hep bir kara kanun duvarı gelir, bu duvar bazen arkasında kalanlar ile önündekiler arasında umulmadık işlerin ortaya çıkmasına neden olur. kanunu uygulayan kişilerin bu duvara sığınarak olayları kendine göre yorumlayabileceklerini, bu sistem içinde ya dürüst olunacağını ya da çarkın dişlisi olunacağını gözler önüne seren iyi – kötü polis filmi.

Siz bu çarkın bir dişlisi olduğunuzu anladığınızda çarkı kırmak için nelerinizi feda edersiniz diye sorarım bu arada 🙂