bildirgec.org

ernest hemingway hakkında tüm yazılar

SAN FERMİN FESTİVALİ VE ŞAMPİYON MATADORLAR

firatocal | 14 July 2010 13:15

Muhteşem futbollarıyla Barcelona takımı
Muhteşem futbollarıyla Barcelona takımı

Yıllardır Avrupa ligleri içinde futbolundan en çok lezzet aldığım takım Barcelona ‘ dır.. O göze hoş gelen , makine mükemmeliğinde ve bir sanat icrasını andıran paslaşmaları , ulaşmak istedikleri tek şeyin güzel futbol olduğunu ortaya koyuyor… Aslında oyunlarındaki bu coşku , ruhlarındaki bu tutku kültürlerinin de ateşli bir yansıması …

Pamplona şehrinden alışıldık bir San Fermin Festivali görüntüsü
Pamplona şehrinden alışıldık bir San Fermin Festivali görüntüsü

Bu yansıma gösteriyor ki , İspanyollar festivalleriyle her fırsatta yaşamdan nasıl tat alınacağını tüm dünyaya ispat ediyorlar… Şu sıralarda ( bu yazıyı 13 temmuz 2010 itibariyle yazarken festival 2. gününü yaşıyordu.. ) keşke orada bulunsaydım da eğlencenin bir parçası olabilseydim dedirten San Fermin Festivali tüm hızıyla devam ediyor… Bir de buna Dünya Şampiyonluğu ‘ nun kutlamalarını da ekleyin… Deymeyin İspanyolların keyfine…

Festivalin en can alıcı anlarından biri olan boğa koşusu
Festivalin en can alıcı anlarından biri olan boğa koşusu

Festivalin en tehlikeli ama bir o kadar da en eğlenceli ve en kaçırılmaması gereken boğalarla birlikte çılgınca koşma sekansı , şu sıralar yaşandı yaşanıyor eli kulağında… Festivali İspanyol televizyonlarında an be an izleyerek bu güzelliğin bir parçası olmaya çalışıyorum… Bir gün mutlaka canlı canlı içinde olacağım , biliyorum… Ama şimdilik tüm iştahımla kendimi adarcasına ekran başından tadını çıkarmaya çalışıyorum…

Cehennemi beklemeyen katil : ”Se7en (Yedi)”

gorcun | 06 May 2009 09:42

Se7en
Se7en

Ünlü yönetmen David Fincher’ın 1995 tarihli şaheseri Se7en (Yedi) hem yönetmenin hem zamanının en önemli ve başarılı filmlerinden biri olarak görülebilir. Se7en filmi ilhamını Hristiyanlık’taki yedi ölümcül günahtan alan olağanüstü planlı ve hedefine yönelik hareket eden seri katile karşı biri genç, diğeri emekliliğine 7 gün kalmış bir dedektifin katilin izini sürmelerini anlatır.
Genç dedektif David Mills (Brad Pitt) işinde yeni, fazlasıyla hırslı ve geleceğe umutla bakan bir karakterken, istemeden de olsa partneri olan olan yaşlı ve tecrübeli dedektif William Somerset (Morgan Freeman) işinde son derece uzman olmasına rağmen artık emekliliği için gün sayan karamsar bir karakter olarak karşımıza çıkar. Mills’ın karısı Tracy rolünde ise güzel aktrist Gwyneth Paltrow yer alır.
Filmde de belirtilen Hristiyanlık’taki yedi ölümcül günah kibir, açgözlülük, şehvet, kıskançlık, oburluk, öfke, tembelliktir. Katile göre bu günahları hergün milyonlarca insan işlemektedir. Kurbanlarınıda bu günahlardan birini belirgin şekilde işleyen kişilerden seçmektedir.

Se7en
Se7en

Ama katilin planları insanlara daha fazla şeyi farkettirmek ve geleceğe bir iz bırakmaktır. Bu muhteşem filmin atmosferi oldukça karanlık ve karamsardır. Müthiş atmosferin yaratıcısıda görüntü yönetmeni Darius Khondji’dir. Filmde hangi şehir olduğu belirtilmemesine rağmen sürekli yağan yağmur, kapalı hava ve soğukluk filme yakışır şekildedir.

Bir defterden daha fazlası

xururuca | 15 May 2008 13:26

Kelime anlamı “kirpi derisi” olan moleskine, aşinası olanlar için bir defterden çok daha fazlasını ifade ediyor. Uğruna methiyeler düzülen,bir moda ikonundan çok, arzu nesnesi haline gelmiş bu büyülü defteri kullananlar arasında kimler yok ki? Vincent Van Gogh, Pablo Picasso, Ernest Hemingway,… Kim bilir bu kadar popüler olmasının nedeni belki ünlü kullanıcılarının etkisi belki de hayal gücünü kamçılamasıdır. Belki de tüm bu söylenenler lovemark’dan (marka tutkunluğu) ibaret!

Bildiriyi hazırlayana kadar hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmadığım moleskine’nin resmi sitesi, aşıklarına ve onların sanatlarına adanmış oldukça güzel bir site, wikipedia sayfası, flickr grubunun sayfası,düşünenler için akıl defteri, sosyomat’ta moleskine seviyorum diyenler ve son olarak ekşisözlük’te moleskine.

Allahtan Öyküsü Yazılmış, Filmi Çekilmiş…

tenedian | 15 October 2006 01:12

Klimanjaro'nun Karları
Klimanjaro’nun Karları
Klimanjaro'nun Karları
Klimanjaro’nun Karları

“Klimanjaro’nun Karları” Ernest Hemingway’in bir yapıtı ve 1952 yılında başrollerini Ava Gardner, Gregory Peck, ve Susan Hayward’ın oynadığı bir filmi de çekilmiş. Kitabının yazılması ve filminin çekilmesi isabet olmuş, zira uzmanlara göre 25 ile 50 yıl içinde Klimanjaro’da kar filan kalmayacak. Kenya Yeşil Kuşak Hareketi sözcüsü Fredrick Njau geçtiğimiz 80 yıl içinde dağdaki buzulların %82 sinin yok olduğunu, orman tahribatının ve kontrolsuz sanayi gelişiminin sürmesi durumunda Klimanjaro’nun karlarının kalmayacağını söylüyor.
Klimanjaro is a snow-covered mountain 19,710 feet high, and is said to be the highest mountain in Africa.” Hemingway’in öyküsü bu satırlarla başlıyor, Klimanjaro’nun öyküsü ise acıklı bir şekilde devam ediyor. Acıklı olan onun öyküsü mü bizim öykümüz mü karar vermek aslında zor değil. Üzücü olan ve cevaplanması gereken şu ki, mesela kuruttuğumuz Sultan Sazlığı, Eber Gölü ve diğerleri için bizim filme alınmış kaç öykümüz var?
Ve, Nobel Edebiyat Ödül’lü bir ulus olarak övünmekte ne kadar hakkımız var?