bildirgec.org

1977 hakkında tüm yazılar

Disposta a tutto; Ready for Anything (1977)

hsparks | 07 December 2011 19:37

Disposta a tutto ya da filmi İngilizce ismiyle söyleyecek olursak Ready for Anything (Türkçeye çevirirsek “Her şeye Hazır”) 1977 yapımı bir İtalyan filmi. Ünlü İtalyan yönetmen Giorgio Stegani‘nin elinden çıkan film, aynı zamanda senaryosunda da onun imzasını taşıyor.
94 dakikadan oluşan filmin başrollerinde güzel İtalyan oyuncu Eleonora Giorgi ve geçtiğimiz sene 64 yaşındayken hayatını kaybeden Bekim Fehmiu bulunuyor. Kadronun kalanına ise şuradan ulaşabilirsiniz.
Filmin konusunu merak edenleri aşağıya alalım.

Arzunun O Belirsiz Nesnesi; Cet obscur objet du désir (1977)

queennothing | 18 September 2011 20:36

1900 ile 1983 tarihleri arasında yaşamış olan İspanyol sinemacı Luis Buñuel‘in yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Cet obscur objet du désir“, 1977 senesinde gösterime girdi. Pierre Louÿs’in eserinden uyarlanan film, İngilizce’ye “That Obscure Object of Desire”, Türkçe’ye ise “Arzunun Şu Karanlık Nesnesi” olarak çevrildi. En İyi Yabancı Film ve En İyi Senaryo dallarında Oscar’a aday gösterilen yapım, Sinem Yazarları Derneği tarafından En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık bulundu. 1994 senesinde yaşamını yitiren İspanyol aktör Fernando Rey, Carole Bouquet ve Ángela Molina’nın birlikte rol aldıkları 102 dakikalık eser, sinemaseverlere rahatlıkla tavsiye edilebilecek bir Bunuel klasiği.

Looking for Mr. Goodbar (1977)

queennothing | 01 April 2011 18:13

1912 senesinde Amerika’da dünyaya gelen sinemacı Richard Brooks, 1992 senesinde hayatını kaybetmeden evvel otuzdan fazla esere imza attı ve dokuz defa aday gösterildiği Oscar’dan birini aldı. Yönetmenin 1977 senesinde çektiği sinema filmi Looking for Mr. Goodbar, Judith Rossner’in eserinden uyarlandı. Orjinal süresi iki saati aşan yapım, Chicago ve Los Angeles’de çekildi. Oscar Ödüllü Amerikan aktris Diane Keaton ile aktör Richard Gere‘nin başrollerini paylaştıkları yapımda aktris Tuesday Weld, Tom Berenger, William Atherton ve Richard Kiley de rol alıyor.

Genç ve güzel bir kadın olan Theresa, sağır ve dilsiz çocuklara öğretmenlik yapmaktadır. İşi konusunda sorun yaşamayan genç kadın, yaşadığı ilişkinin bitmesiyle depresyona girer ve kendini gece hayatına kaptırır.

Uzaktaki Köprü

warlamb | 30 June 2010 17:00

Yıllar evvel pazar sabahları, Voltran’ın hemen ardından yayına giren western ve savaş filmlerinin en heyecanlılarından birisi “A Bridge Too Far“. 6 Haziran 1944’ün ardından başlayan müttefik ilerleyişi, ne yazık ki ikmal yollarının uzaması neticesinde duraklamıştır. Bu durumda savaşı daha kısa sürede bitirebilmek ve Almanya’yı işgal edebilmek için, çılgınca denebilecek bir manevrayla “Pazar Yeri Operasyonu” (Operation: Market Garden) başlatılır.
Plan gereği 35.000 müttefik paraşütçüsü, Alman hatlarının gerisine, Hollanda’ya indirilecek; bu birlikler köprübaşlarını tutacak ve zırhlı mekanize birliklerinin geçişine imkan tanıyacaktır. Ancak yanlış zamanlama, gelen istihbaratların iyi değerlendirilmemesi, beklenenden üstün Alman mukavemeti ve en önemlisi müttefik generallerinin başarıdan en fazla nemayı alma gayretleri neticesinde operasyon hayal kırıklığı yaratır. Arnhem Köprüsü sonunda ele geçirilir, ancak müttefiklerin verdiği kayıplar inanılmaz boyuttadır.
Film inanılmaz oyuncu kadrosu (Gene Hackman, James Caan, Sean Connery, Anthony Hopkins, Michael Caine…) ile dönemin yıldızlar geçidi gibidir. Aynı zamanda yönetmen Richard Attenborough; kostüm, mekan, techizat vb konularda hiç taviz vermemiş, dönemin atmosferini en iyi şekliyle izleyiciye yansıtmıştır.
Savaş filmleri içerisinde gerek konusu, gerekse de oyuncu performansı açısından incelendiğinde çok önemli bir yeri olan bu film mutlaka izlenmesi gerekenler listenizde yer almalıdır.

L’homme qui aimait les femmes (1977)

queennothing | 27 April 2010 09:47

Fransız Sineması’nda ‘Yeni Dalga’ akımının öncü isimlerinden biridir François Truffaut. 1984 senesinde hayatını kaybeden usta sinemacının yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “L’homme qui aimait les femmes” (Kadınları Sevmiş Adam), 1977’de vizyona girmiş, 120 dakikalık bir biyografik yapım. Biyografi derken, Truffaut’un adını yaratıp, sanını gerçek hayatın içinden aldığı kendine özgü bir adamın öyküsü. 1926’da doğup, 1995’te hayatını kaybeden Polonyalı aktör Charles Denner‘in başrolünde yer aldığı yapım, tek tutkusu ‘kadınlar’ olan bir adamın obsesif ve ironik hayatını gerçekçi bir biçimde yansıtıyor.

Annie Hall

exorientelux | 25 March 2010 16:25

Wood Allen ustanın baş yapıtlarından biri sayılan Annie Hall, gerçekten de aldığı övgüyü hak eden filmlerden biri. 1977 yılı çıkışlı filmin senaryosunu Marshall Brickman ile beraber yazan Allen, baş rolü de Diane Keaton ile paylaşıyor.

Komedyen Alvy Singer’ın başından geçen iki evlilik sonrasında tanıştığı Annie Hall ile ilişkisinden yola çıkarak kadın erkek ilişkilerini irdeleyen filmde, Woody Allen’in klasikleşmiş entellektüel hayat, sanat, kişisel gelişim, yahudiler, aile, New York gibi göndermeleri de bolca mevcut.

Şahsen, kadınların da erkeklerin de ilişkilerde kendilerine biçilen rolleri oynadıklarını, maskeleri çıkardıklarında ortaya çok farklı düşünce ve duyguların çıktığını, ama bu farklılıklara rağmen “ne seninle ne de sensiz” durumunda olduklarını anladığım filmde; ne kadar eğitimli olursa olsun erkeklerin doğalarını aşmalarının güç olduğu (Annie’nin önce kurslara gitmesini teşvik edip sonrasında kaydettiği gelişmeye somurtan Alvy), kadının ne istediğini idrak edecek bilince ulaştığında artık başkasına ihtiyaç duymayacağı (Annie’nin filmin sonundaki kararı) gibi yan düşünceleri de çıkarmak mümkün. Bunların yanında Woody Allen’ın aslında kadınların tarafını tuttuğu gibi bir düşünceye de sahibim.

Annie Hall‘un bir güzel yanı da harika mizah anlayışı elbette. Çoğunluğu diyaloglar üzerinden yapılan mizahın bazı sahnelerde durumlara yüklendiğini ama bunun vasat bir durum komedisinden çok daha başarılı yapıldığını görüyoruz ( Mesela Annie’nin ailesiyle yemek yedikleri sahne).

The Serpent’s Egg (1977)

queennothing | 05 August 2009 12:49

Ingmar Bergman‘ın 1977 çıkışlı filmi “The Serpent’s Egg“de, yönetmenin vazgeçemediği oyuncusu Liv Ullmann ve 3 Haziran 2009 tarihinde hayatını kaybeden aktör David Carradine başrolleri paylaşıyor. 1923 yılının Almanya’sında geçen film, kadın – erkek ilişkilerini, geçim derdini ve Alman – Yahudi çatışmasını irdeliyor. Ayrıca, filmde çoğunlukla İngilizce konuşuluyor.

Abel Rosenberg, abisi öldükten sonra, birlikte çalıştıkları sirki bırakmış, işsizlik ve yalnızlık sebebiyle alkolik olmuştur. Abisi henüz ölmeden önce, ayrıldığı karısı Manuela ise hala sirkte görev yapmaktadır. Bir akşam sirke gelen Abel, Manuela’yı ziyaret eder. Abisinin, ölmeden önce bıraktığı mektubu ve parayı, Manuela’ya teslim eden Abel, kalacak yeri olmadığı için, Manuela’nın yanına yerleşir. Bir Yahudi olan Abel, herhangi bir Yahudi’nin Almanya’da yaşadığı zorlukları pek tatmamıştır ve Manuela’nın parasıyla hayatını sürdürmektedir.
Abel’in Almanya’ya taşındığı sıralarda, 7 kişinin esrarengiz şekilde ölmesi ve her birinin de, genç adamın çevresinden olmasını ipucu kabul eden polis, Abel Rosenberg’i gözaltına alır. Her ölümün nedeni farklıdır ve polis, kanıt olmamasına rağmen Abel’den şüphelenmektedir.

Elması kim çaldı? : ”Şabanoğlu Şaban”

gorcun | 08 June 2009 13:33

Şabanoğlu Şaban
Şabanoğlu Şaban

Adı, Kemal Sunal’ın yarattığı Şaban karakterinden gelen Şabanoğlu Şaban filmi 1977 yılında Ertem Eğilmez tarafından çekilmiş. Süt Kardeşler, Tosun Paşa filmlerinin kadroları ve tiplemeleriyle yakınlık gösteren bu film yine o filmler kadar komik ve eğlenceli tarzıyla karşımıza çıkar. Kumandan Hüsamettin’in (Şener Şen) komutasında iki asker olan Şaban (Kemal Sunal) ve Ramazan (Halit Akçatepe) savaşta askerliklerini sürdürmektedirler.

Sakarlıklarıyla Kumandan Hüsamettin’i bıktıran Şaban ve uyanık arkadaşı Ramazan savaşın bitmesiyle ordudan ayrılır ve gazinoda çalışmaya başlarlar. O gece gazinoda şarkı söyleyen Nigar’a (Ayben Erman) aşık olan ve ilan-ı aşk eden ikili, Nigar’ın belalısı Kadırgalı Eşref’in (Dinçer Çekmez) yakalanmasını sağlarlar. Polis teşkilatının uzun süredir yakalayamadığı biri olan Eşref’i yakalayan ikili Nazır Paşa’nın (Sıtkı Akçatepe) ilgisini çeker ve Nazır Paşa onları huzuruna çağırıp gizli polis yapar.

Kemal Sunal: Sakar Şakir

mTanriverdi | 12 June 2008 17:11

Sakar Şakir
Sakar Şakir

Kemal Sunal’dan kahkahalarla dolu bir film Sakar Şakir. Bulunduğu kasabada sakarlığıyla etrafındakileri bıktıran sakar Şakir, aldığı telgrafla stanbulda’da ölen amcasından miras kaldığını öğrenir. Mirası almak için İstanbul yollarına düşen sakar şakir yolda bin bir türlü sorunla karşılaşır ve komedi burada başlar.
Oyuncular: Sakar Şakir (Kemal Sunal), Haci Şen (Ali Şen), Fatma Şen (Adile Naşit), Gardırop Fuat (Ünal Gürel) ve yönetmenliğini Natuk Baytar yapmıştır.

Dire Straits – Mark Knopfler Haziran’da İstanbul’da!

delizade | 06 February 2008 09:56

Efsane Mark Knopfler‘in daha önce ertelenen Yunanistan ve İstanbul konserleri bu yıl Haziran ayında yapılacak.
18 Haziran 2008’de İstanbul-Kuruçeşme ve
15 Haziran 2008 Atina – Lycabetus Tiyatrosu .
Konser biletleri biletix’te.

ufak bir grup tanıtımı da yapalım;

Dire Straits isimli grubun vokalist ve gitaristi olan Mark Knopfler kardeşi David Knopfler(gitar) ile beraber uzun yıllar kendilerine özgü gitar ve ritim unsurları ile müzik dünyasında sarsılmaz bir yer edinmişler ve bunu hala koruyabilmekteler.